Medimagazin logo

Hastanın acilini rengi belirliyor

Geçen hafta akşam saatlerinde mide ağrısı şikâyetiyle Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisi'ne gittim. Bir gün önce çektirdiğim dişimin ağrılarını önlemek için kullandığım haplar, midemde sancılara sebep olmuştu.
Hastanın acilini rengi belirliyor
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol
Geçen hafta akşam saatlerinde mide ağrısı şikâyetiyle Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisi'ne gittim. Bir gün önce çektirdiğim dişimin ağrılarını önlemek için kullandığım haplar, midemde sancılara sebep olmuştu.

Hastanenin aciline giderken aklımda, "Ne kadar sıra beklerim, acil önünde yine o bildik manzaralarla karşılaşır mıyım?" soruları vardı. Saat 21.30 civarında hastaneye ulaştım. Fakat aciller için yoğun olması gereken bu saatte gözle görülür bir sakinlik vardı. Önce bir terslik olduğunu, hatta acilin ışıklarının açık olmasına rağmen tadilatta olduğunu düşündüm. Çok geçmeden öyle olmadığını anladım. Acil açıktı ve hastalar kapıdan hızlı bir şekilde gelip-gidiyordu. İçeri girdiğimde sol tarafta kaydımı yaptırdım. Görevli, "İlk tanı odaları hemen solda, kapılarda yeşil renkli tabela var.'' dedi. Buna bir anlam veremedim. Tarif ettiği yere yöneldim. Karşımda sağlı sollu iki kapı ve kapının yanında iki büyük yeşil renkli karton. Önümde bir şerit ve benimle beraber sırada bekleyen üç kişi. Sıraya gireli 30 saniye oldu, olmadı. Kapılardan biri açıldı. Bir görevli nazik bir sesle, "Üç kişiyi içeri alalım." dedi. Her şeyin bu kadar hızlı ilerlemesine anlam veremeden içerisinde üç bölümün olduğu odaya girdim. Asistan hekim sırayla şikâyetlerimizi dinleyerek, ihtiyacı olanlara ilaçlarını yazıp, "Ciddi bir durum olursa tekrar gelirsiniz.'' diyerek, gönderdi. Acildeki muayenem bu kadar kısa sürdü. Biz odayı terk ederken, ayaktan acile gelen üç kişi daha aynı odaya giriyordu. Her şey beş dakika içinde gerçekleşmişti. Anlam veremediğim bir süreç yaşamıştım.

Dışarıdaki görevliyle konuştuğumda olay yavaş yavaş netleşmeye başladı. Aslında biz acile değil, acil önünde gereksiz yığılmayı önlemek için yapılan tampon bölgeye yönlendirilmişiz. Oradan da elemeden geçmişiz. Görevliler, "Sedyeyle gelmediyseniz ya da çok acil değilseniz bu bölgeden geçmeden içeriye kırmızı ve sarı renkli odaya giremiyorsunuz.'' diye açıkladı durumu. Aslında bunun bir adı da var: 'Triaj'. Bizim anlayacağımız dille 'ayıklama'. Trafik lambalarında yer alan üç renk üzerinden dönen acil servis düzeni. Kırmızı oda; en acil hastanın getirildiği yer. Sarı oda; yeşil odadaki eleme neticesinde doktorun ciddi bir durum görmesi üzerine yönlendirdiği bölüm. Burada genel cerrahlar ve dahiliye uzmanları hazır bekliyor. Yeşil oda; durumu acil olmayıp da gelen hastaların ilaç yazılıp gönderildiği kısım.

Durumdan herkes memnun. Başta da hastane başhekimi Eyüp Gümüş. "Günde 1.200 hasta acile geliyor. 800'ünü yeşil bölgeden geri gönderiyoruz. Gerçek acil hastamıza yeterli zamanı ayırıyoruz." diyor. Bir yıldır triajı uygulayan hastanede bildik kavga sahnelerinden eser de kalmamış. 25'i doktor 80 personel ise hem sıkıntı ve stres yaşamaktan, hem de şiddete maruz kalmaktan kurtulmuş. Triaj şu anda Ümraniye ile beraber iki hastanede uygulanıyor. Projenin başarısını keşfeden İstanbul Sağlık Müdürlüğü 2009'da bunu ildeki tüm kamu hastanelerine yayacak. İl genelindeki hastanelerin acil servislere günde ortalama bin 500 hastanın gelmesi ve sadece 300'ünün ciddi vaka olması bu sistemin gerekliliğini ortaya koyuyor. İstanbul Sağlık Müdürü Mehmet Bakar, yoğunluktan gerçek acil hastaya yeterli önemi gösterememekten yakınıyor: "2009'dan itibaren bu servislerdeki doktor sayımız ile güvenliği artıracağız. Böylelikle hizmetin aksamamasını sağlayacağız. Hastaneye gelen herkese bakacağız ama acile her hastayı sokmayacağız."

İstatistikler de triajın gerekliliğini ortaya koyuyor. Türkiye'de acile gelen her yüz hastadan sadece 30'unun durumu acil. Geri kalan yüzde 70'lik hasta ise ya mesai saatlerinde dolayı hastaneye gelmeyenlerden ya da normal rahatsızlığını acil seviyede görenlerden oluşuyor. Türkiye'de her yıl acil servislere 38 milyona yakın başvuru yapılıyor. Avrupa'da tüm sağlık hizmetlerinin yüzde 5'ini acil servis oluştururken, sadece İstanbul'da bu rakam yüzde 17'lere çıkıyor. Acile başvuranların yüzde 25'ini trafik kazası, darp, düşme gibi nedenlerle başvuru yapanlar oluşturuyor. Yüzde 98,1'i kendisi gelirken, yüzde 1,2'si bir yakınıyla, yüzde 0,7'si ise tanımadığı bir kişiyle geliyor. Türkiye'de sadece 350 acil tıp uzmanı bulunması da dikkat çekiyor.

Zaman
hastanın
acilini
rengi
belirliyor
Bu habere ilk yorumu siz yapabilirsiniz...
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir