Medimagazin logo

Kanser merkezi kurmak için çalışırken kansere yakalandı

Gülseren Ünsün Engin, kanseri iki kez yenenlerden. Doktor olduğu için göğsünden alınan kitleye mikroskopta bakıp tanıyı kendisi koyan Engin, 'Kansere yenileceğimi hiç düşünmedim. Savaşmaya kararlıydım' diyor
Kanser merkezi kurmak için çalışırken kansere yakalandı
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol
Gülseren Ünsün Engin, kanseri iki kez yenenlerden. Doktor olduğu için göğsünden alınan kitleye mikroskopta bakıp tanıyı kendisi koyan Engin, 'Kansere yenileceğimi hiç düşünmedim. Savaşmaya kararlıydım' diyor

Doktor Gülseren Ünsün Engin'in hayali Güzel Sanatlar Akademisi'ne gidebilmekti. Ancak liseyi bitirdikten sonra ailesi, özellikle de annesi üniversiteyi okumasına izin vermedi. Karşısına çıkacak uygun bir damat adayıyla evlendirilecekti. Gizlice girdiği üniversite sınavlarında Hacettepe Tıp Fakültesi'ni kazanınca ne yapacağını bilemedi. Ancak babası öğrenince kızını destekledi. Böylece doktorluk mesleğine ilk adımı attı. Tüm isteği, ayaklarının üstünde durmak, kendi kararlarını alabilmekti. Öyle de yaptı.
Uzmanlığın ardından Almanya'da Heidelberg Kanser Bilgi Merkezi ve Hamburg'daki 'Uni Klinik Eppendorf'ta oral patoloji bölümünde çalıştı. Türkiye'ye dönünce iki yıl işsizlik, yokluk ve yoksunluk yaşadı. İstanbul Üniversitesi Onkoloji Bölümü'nde ve Bizim Lösemili Çocuklar Vakfı'nda çalışan Engin, şeflik sınavını kazanıp Taksim Egitim ve Araştırma Hastanesi'ne patoloji şefi oldu. En büyük ideali Türkiye'de bir kanser bilgi merkezi kurmaktı. Ancak yaptığı çalışmalar düş kırıklığıyla sonuçlandı. Çünkü ne Sağlık Bakanlığı, ne üniversiteler, ne de kanser vakıfları bu ücretsiz danışmanlık hizmetiyle ilgilenmiyordu. Bu çabalar sürerken Engin, kansere yakalandığını öğrendi.

Kanser nasıl hayatınıza girdi?

Göğsüm ağrıyordu. Yokladığımda elime sert bir kitle geldi. Daha önce de aynı göğüsten kist alınmıştı. Hemen doktora gittim. Tetkikler yeterli gelmeyince ameliyata karar verildi. Kitle çıkarılıp da kanser tanısı konunca bu kez göğsün alınmasına karar verildi. Kansere yakalanan çoğu kişi gibi benim de ilk tepkim 'Neden ben?' oldu. Hiçbir insan hastalığı veya kötü bir şeyi kendisine konduramıyor. Başına geldiğinde de önce şaşırıyor ve inanmak istemiyor. Doktor olduğum, yıllardır kanser üzerine çalıştığım için bu devreler çok çabuk geçti. Kanseri kabullendim ve tedaviye yöneldim.


Aileniz bunu nasıl karşıladı?

Onlar için kabullenmek daha zor oldu. Benim onları yatıştırmam, teselli etmem gerekti.


Kanser erken mi teşhis edildi?

Erken yakalandı; çünkü ben elime sert kitle gelince hemen doktora gittim ve önerilen ameliyatı kabul ederek hemen ameliyat oldum. Kanser tedavisinde zaman çok önemlidir.

Kanser tanısını kendi koydu

Doktor olmak kansere karşı artı puan sağlıyor mu?

Hem evet, hem hayır. Bilinçli her insan kanser kuşkusu olduğunda hemen doktora gider ve tedaviye başlar. Bu yüzden doktor olmak ya da olmamak fark etmez. Öte yandan ben doktor ve üstelik de patolog olduğum için hastalığın gelişimini, neler yaşanabileceğini ve en kötü olasılıkları biliyordum. Bu da ruhsal olarak çok yıkıcı. Sıradan bir hasta, doktorunun söylediği kadarını bilir, onun dışında umuda kapılabilir ve daha iyimser olabilir. Ama ben doktor olarak her türlü kötü olasılıkları biliyor, bu yüzden kendimi avutamıyordum. Hele mikroskopta kendi göğüs dokuma bakıp kanser tanısını kendim koyduğum için kaçıp saklanabileceğim hiçbir yer yoktu. Kendi gözlerimle apaçık görmüştüm kanserli dokuyu ve bu görüntü gözümün önünden gitmiyordu.


Kanserle mücadeleniz nasıldı?

Erken evrede yakaladığım için şanslıydım. Sadece göğsümün alınması yeterli oldu. Işın ya da ilaç tedavisi (kemoterapi) gerekmedi.


Bu dönemde özellikle nelerden uzak durdunuz, sakındınız?

Kanser sol göğsümdeki kitlede çıkmıştı. Oysa sağda da bir kitle vardı ve o da aynı ameliyatta alınmıştı. Memedeki her iki kitlenin çıkarılması dışında her iki koltukaltı lenf bezleri de aynı seansta temizlenmişti. Ameliyat sonrası doktorum bazı kol hareketleri önerdi. Ayrıca ağır yük taşımamamı, ütü, cam silmek gibi işlerden kaçınmamı önerdi. Doğrusunu isterseniz burada doktor olmam işe yaramadı. Hasta psikolojisi baskın geldi ve bu son uyarılara pek kulak asmadım.
Biraz da olanaksızlıklar ve koşullar gereği hem ağır bavullar taşıdım hem de ev işi yaptım. Bir süre sonra sağ kolum parmaklardan omza kadar şişti; lenf ödem olmuştum. Onu da tedavi etmek yıllarımı aldı. Hâlâ sağ
kolumda biraz şişlik var.


Dört yıl sonra yine kanser

Siz nasıl yendiniz? Bu herkesin başarabileceği bir şey midir?

En büyük şansım, kanseri erken yakalamaktı. Hemen tedavi olmak da kanseri yenmeme yardım etti. Sonuna dek savaşmaya kararlıydım. Ruhsal olarak çöküntüye izin vermedim. Bütün kötü olasılıkları bildiğim halde hep iyimser oldum ve hastalığı yeneceğime inandım. İlk kanser olayından dört yıl sonra da diğer göğsümde kanser bulunmasına ve o göğsümün de alınmasına karşın hiç kötümserliğe kapılmadım, kendimi bırakmadım. Elbette bunu herkes başarabilir.
Kanser öncesi hayatınız nasıldı? Mutlaka sağlığınıza dikkat
ediyordunuz...
Doktorlar da insan... Hiç sigara içen doktor görmediniz mi? Sağlık konusunda bilgi sahibi olmakla bunu uygulamak arasında çok fark var. Ben de bütün sağlık bilgime karşın 15 yıl sigara içtim. Yağlı besinleri, özellikle kırmızı eti çokça tükettim. Meme kanserinde yağlı yiyeceklerin rolü olduğunu biliyordum; ama insan hastalığı kendisine konduramıyor; 'Bana olmaz' diye düşünüyor. Bir çeşit psikolojik savunma... Hekim olduğum için kanserin de herhangi bir hastalık gibi olduğunu biliyordum. Bu yüzden hiç korkmadım kanserden. Yakalandıktan sonra bile...


'Kanser savaşı bir ömür sürer'

Kanser mücadelesini kazandığınızı ne zaman öğrendiniz?

Bu, öyle bir seferde alınan haberle olacak şey değil. Kansere yakalandınız mı ömür boyu bu hastalıkla birlikte yaşamayı öğrenmeniz gerek. Kanseri yenmek demek, onu yok etmek anlamına gelmez her zaman. Kanserli doku çıkarılıp alınır, kalabilecek kanserli hücreleri temizlemek için ışın ya da ilaç tedavisi uygulanır. Hastalığın ilerlemesi durur, belirtileri kaybolur. İşte o zaman kanseri yenmişsiniz demektir. Ama bu tümüyle yendiğiniz anlamını da taşımaz. Bir süre sonra bedenin herhangi bir köşesinde, uykuda olan bir kanser hücresi, bedenin savunma mekanizması zayıfladığında uykudan uyanabilir ve yeniden çoğalıp yayılabilir. Buna meydan vermemek için bedenin savunma sistemini güçlü kılacak önlemleri almak, doktorun gerekli gördüğü kontrolleri düzenli olarak yaptırmak gerekir. Yani kanserle savaşmak ömür boyu sürer.


Kanser mücadelesini kazananlar hasta veya yakınları için bir şeyler yapma eğilimine girer. Siz-de benzer bir şey oldu mu?

İnsan, kanser gibi ölümü akla getiren bir hastalıkla savaşıp yenince yeniden doğmuş gibi oluyor. Sanki kendisine fazladan yaşam armağan
edilmiş gibi... Hayata bakışınız değişiyor, ufak tefek şeyleri önemsemiyorsunuz. Yaşamda önemli amaçların olmasının gerekliliğini fark ediyorsunuz. Hele benim gibi, insanları ve paylaşmayı seven biriyseniz kanseri nasıl yendiğinizi anlatarak diğer hastalara da yardımcı olmak istiyorsunuz. Ben bu istekle önce 'Kanser Bilgi Danışma Merkezi'ni kurdum. Dünyada pek çok ülkede yıllardır var olan bu sistemi ülkemizde de bir kurum haline getirmek istedim. Zaten Almanya'da böyle bir merkezde eğitim alıp çalışmıştım. Bu nedenle 1995-1998 arası 'Kanser Bilgi Danışma Merkezi'ni kurarak çok başarılı çalışmalara imza attım. Ancak kendi bakanlığım tarafından üfürükçüymüşüm gibi aşağılanıp sorgulandım. 1998'de bakanlığın baskısıyla merkezi kapatmak zorunda kaldım. Bu, bana çok acı verdi.
Kırıldım. 1999'da emekli olarak Taksim Hastanesi'ndeki şeflik görevimden de ayrıldım.


Resme ilginiz nerden geliyor?

Lisedeki eğitim dışında hocalardan ders aldım. Bugüne dek 10 karma, beş de kişisel sergim oldu.


Ya kitap yazmak?

Benim ikinci mesleğim bu... Doktor olmazdan önce de yazıyordum. Dördü sağlık konulu olmak üzere toplam 11 kitabım var. 50 yıldır yazıyorum. Sait Faik'in söylediği gibi yazmazsa deli olanlardanım ben de... Edebiyat tutkusu önce okuyarak başladı; sonra hem okuma, hem de yazma olarak devam etti.


Hobilerle uğraşmak kansere iyi geliyor

Sizce kanseri yenebilmenin püf noktası nedir?

Birinci koşul kanseri erken yakalamak. Erken yakalandığında hemen hemen bütün kanser türlerinin tedavisi var ve başarılı. Özellikle lösemi, meme, deri, rahim ağzı ve mide gibi bazı kanser türlerinde yüzde 100'e varan başarı yakalanıyor.
Tanı konunca oyalanmadan doktorun önerdiği tedavi uygulanmalı. Kabul etmek çok zor olsa da eğer yaşamınızın kurtulması için bir organınızı feda etmeniz gerekiyorsa buna izin vermelisiniz. Bu meme de olabilir, kol, bacak, göz gibi çeşitli organlar da... Yaşamak daha önemlidir.
Kemoterapi ya da ışın tedavisinin yan etkileri olabilir ve bu dönem zor geçebilir. Uygun beslenme, günlük yürüyüş ve beden hareketleriyle savunma sistemi güçlü tutulmalı. Hastanın psikolojik olarak güçlü olması hastalığı yenmede ve yaşam süresini uzatmada çok önemlidir.


Kansere karşı bağışıklık sistemi nasıl güçlendirilebilir?

l Düzenli yürüyüş ve beden hareketleri, l Sağlıklı beslenme (savunma sistemini güçlendirici A, C, E ve Selenyum gibi maddelerden zengin besinleri almaya özen göstermek), l Sağlığa zararlı madde ve yiyeceklerden uzak durmak (sigara, alkol, yağlı yiyecekler, kızartmalar vb.), l Kanser yapıcı, savunma sistemini zayıflatıcı her şeyden uzak durmak (güneşte uzun süre kalmak, radyasyon, zararlı kimyasal ve fiziksel etkenler vb.), l Hayata gülümseyerek bakmak (hoşgörülü olmak, her şeyi sorun yapıp üzülmek yerine sorunlara çözümler aramak, üzüntü yaratmak yerine yaşanan her anın değerini bilmek, yararlı amaçlar için çalışarak yaşamı güzelleştirmek).


Kanser olduğunu öğrenen hastalar ve yakınları ne yapmalı?

Kanserden korkulmamalı. Saklamak yerine yakınları hastaya gerçeği anlatmalı. Hobilerle uğraşmak, sevdikleriyle birlikte olmak hastaya daha çok güç verir.

Radikal
kanser
merkezi
kurmak
için
çalışırken
kansere
yakalandı
Bu habere ilk yorumu siz yapabilirsiniz...
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir