Acil olmayan acil hastalarından
Tek başına poliklinik yapmaktan
Daha çömezken konsültasyona çıkmaktan
Eksik, kalitesiz malzeme ve ilaçla çalışmaktan#GınaGeldi
Bunu söyleyenler Türkiye’de sayıları yaklaşık 30 bin olan asistan hekimler. Kimi kardiyolojide, kimi ortopedi, kimi çocuk hastalıklarında uzman olmak için çalışıyor.
Altı yıllık üniversite eğitimlerinin ardından bir alanda uzmanlaşmak isteyen her hekimin geçmesi gereken, 2 ile 5 yıl arasında değişen bir süre zorunlu asistan hekimlik görevlerini yapıyorlar.
Bu süre içerisinde eğitim görmeleri, bilimsel araştırma yapmaları ve sağlık hizmeti sunmaları gerekiyor.
Ancak bu üç maddenin sadece sonuncusunu, yani sağlık hizmeti vermenin sıkıntısını yaşıyorlar.
Üstelik bunu yaparken uzun nöbet saatlerinden, şiddete maruz kalmaya kadar uzananbir yelpazede sorunları olduğunu söylüyorlar.
Son günlerde ise sosyal medyada #GınaGeldi etiketiyle dertlerini anlatmaya çalışıyorlar.
Facebook sayfalarında paylaştıkları fotoğraflar ve videolarla, hastaların pek de görmedikleri sahne arkasının da fotoğrafını göstermeye çalışıyorlar.
Birisi, "Niteliksiz uzman eğitimden gına geldi" yazılı bir kâğıtla talebini dile getirirken, kimi özlük haklarındaki eksiklikleri dile getiriyor.
Özellikle hastaların memnuniyetsizliğinin ilk muhatabı olarak, hakaret duymaktan, bazen şiddete varan saldırılardan şikâyet ediyorlar.
"Sağlık hizmeti sunmak temel görevimiz değil"
Peki kim bu asistan hekimler ve neden gına geldi?
Çapa Tıp Fakültesi’nde Psikiyatri Ana Bilim Dalı’nda asistan hekim olan Uğur Çıkrıkçılı ile fakültede görüşüyoruz.
Bu bölümde iki yıldır asistan hekim olarak görev yapıyor.
Çıkrıkçılı, "Aslında asistan hekim tıpta uzmanlık öğrencisi demek. Sağlık hizmeti sunmak bizim temel görevimiz değil. O da var. Ama tek o değil. Fakat genel uygulamaya baktığımızda sağlık hizmeti sunan kişi haline geliyor ve sorun buradan kaynaklanıyor" diyor.
Çıkrıkçılı, gün içerisinde 70-150 arası hastaya baktıklarını, bunlara ise en fazla yedi dakika ayırabildiklerini söylüyor. Bunun yanında acil servislere gelen ancak "acil olmayan" hastalar nedeniyle bir nöbet süresinde en az 300 hastaya baktıklarını belirtiyor.
"30 saat uyumamış doktora muayene olmak ister misiniz?"
Acil servislerdeki durumu şöyle anlatıyor:
"Gelen hasta kayıtlarına bakıldığında üçte biri acil başvurularını oluşturuyor. Bu demek ki geceleri bir polikliniğe dönüşüyor ve bir hekimin bir gecede baktığı 500 hastayı bulabiliyor. Bu da beraberinde yıpranmayı getiriyor. 33 saate yakın çalışmayı getiriyor."
Bu kadar uzun ve uykusuz çalışma saatleri içerisinde, hem şiddete maruz kaldıklarını hem de mesleklerini hakkıyla yerine getirememe kaygısı yaşadıklarını anlatıyor:
"Örneğin siz hastasınız. 30 saat uyumamış bir doktora muayene olmak ister misiniz? Ben şahsen istemem ama şartlar bunu zorluyor. Yönetim ve yönetmelik sizden bunu istiyor. Hekim yanlış tanı koyabileceğini, böyle bir ihtimal olduğunu bile bile hastasını vicdani olarak rahat bir şekilde nasıl yaklaşabilir?"
Bunların yanında, aslında uzmanlık öğrencileri olarak eğitim görmeleri gerekirken, bunların hasta yoğunluğu nedeniyle ya göstermelik yapıldığından veya hiç yapılamadığından şikâyetçiler.
Peki, kampanyalarına tepkiler nasıl? Bu konuda oldukça bir olumlu hava olduğunu söylüyor Çıkrıkçılı.
Özellikle sosyal medya üzerinden yürüttükleri kampanyada çok kısa sürede binlerce insana ulaştıklarını, asistanların çekip yükledikleri fotoğraf ve videoların sıkça paylaşıldığını söylüyor.
"Bu eylem süreci devam edecek" diyen Çıkrıkçılı aynı hastanelerde çalışan asistan hekimlerin tanışmalarının ve sorunlarını paylaşmalarının önemine dikkat çekiyor.
Asistan hekimler farklı şehirlerde, üniversite ve eğitim hastanelerinde eylemlerine devam edecekler ve hastaların pek de bilmediği sorunlarını dile getirecekler. Çıkrıkçıoğlu’nun ifadesiyle, "vicdanları daha rahat bir şekilde hastalara bakabilmek" ve aynı zamanda daha iyi yetişmiş uzman hekimler olabilmek için.