"Evladım doktor olacak benim.." diyen ebeveynlerin hürmetine gidilen,
ama "Çocuğumun doktor olmasını istemem.." cümlesiyle karşılaşılan bir fakülte...
*
Bir doktor düşünün:
Başarılarını dünya takdir etsin, medyada daima söz edilsin, üstüne üstlük bir de vergi rekortmeni olsun.
Siz böyle bir hekimin ağzından da aynı cümleyi, yani "Çocuğumun doktor olmasını istemem.." sözünü duyar mıydınız?
Büyük bir çoğunluk böyle bir hekimin, mesleğinin kendine kazandırdığı güzel konum itibarıyla, çocuğunun da hekim olmasını istediğini düşünüyordur.
Kimden bahsettiğimizi sanırım anladınız: Değerli Hocamız Prof.Dr. Ömer Özkan.
*
Yaklaşık 8 ay önce, Medimagazin'deki bir haber:
"HABERTÜRK'e konuşan Prof.Dr. Ömer Özkan: Çocuğumun doktor olmasını istemem. Malesef şu anda doktorlar açısından her şey güzel gözüküyor, ama doktorlar yoğun baskı altında çalışıyor. Doktorları memurlaştırma politikası var. Eski dönemde; köyde bir doktor vardır, hiçbir zaman para kazanma kaygısı yoktur, çok para kazanmasına da ihtiyacı yoktur. Protokolde en öndedir, doktor çok değerlidir. Ama artık o günler bitti. İnsanların sizden beklentisi sadece sayıyla ilgili, kaliteyle ilgili. Doktorlar eskisinden daha çok para kazanıyor, ama sadece olay kazanç değil."
*
Kim bilir böyle bir açıklama kaç tıp fakültesi öğrencisinin başına balyoz gibi inmiştir.
Hekim olma yolunda katlanılan zorlukları düşününce, insan sadece teşvik edici açıklamalar bekliyor.
Fakat anlaşılan o ki; vaziyet pek de öyle değil.
Birçok hekim Prof.Dr.Ömer Özkan Hocamızın dediği gibi düşünüyor.
Fakülte yıllarında 'mesleki gerçekleri' haykıran açıklamalar duymak, bir tıbbiyeli için hiç de kaldırılması kolay bir durum değil.
*
Beklentiler ve gerçekler...
Her meslek sahibinden kendi mesleğine ait sıkıntılarını, hayıflanmalarını az çok duyarız.
Onlar da belki evlatlarının kendi mesleklerini yapmasını istemiyordur.
Onlara bu kadar şaşırmıyoruz!
Ama hekimlikteki durum:
Onca yıpratıcı eğitim süreçlerinin ardından sistemsel aksaklıkların sorumluluğunu üstlenmek, şiddete maruz kalmak ve sosyal statü kaybı...
Ciddi fedakarlıklar yapmadan edinilebilecek nice meslekler varken, bu zorlu yollarda ter döken insanların hak ettikleri bu olmasa gerek.
*
Yine de her sene tıbbiyeliler artıyor..
Artar, artacak da.
Bu ülkenin genci başka nereye gitmeli?
Diğerleri güllük gülistanlık mı?
Alternatifler de yüz güldürücü değil!
Bugün hukukçulardan duymaktan sıkıldığımız bir cümle: "Bu ülkede hukuk bitti".
Kısaca; toplu olarak bir 'saygınlık yozlaşması'na maruz kalıyoruz.
*
Medyadan sağlık camiasında yaşananları izleyen ebeveynler de doktor olmanın zorluğunu görüyorlar elbet.
Ne kadar sıkıntıları olursa olsun, tıp kazanacak puanı almış bir gencin seçebileceği güzel bir alternatif var mı?
Bir ebeveyn ağzıyla konuşmak istemiyorum.
Yazdıklarım; sadece kendi içimdeki bir hesaplaşmanın dışavurumu.
*
Hekimler için asıl soru ve sorun belki de: Attığımız taş ürküttüğümüz kurbağaya değiyor mu?
Anlaşılan birçoğu "Çocuğumun doktor olmasını istemem" noktasına varıyor.
Birçok hadise hekimlerde sosyal statü kaybına yol açmakta ve bu sözlere aşina hâle gelmekteyiz.
Ancak:
Tarih boyunca onurlu ve güçlü bir meslek olan hekimliğin bu saldırılara karşı kartondan duvarları olmamalı.
Çocuklarımızın doktor olmamasıyla herhangi bir çözüm elde etmemiz mümkün mü?
Belki de çare bunların üstesinden gelebilecek çocuklar yetiştirebilmekte!
Sorunların üstesinden gelebilecek nesiller yetiştirilmesi umuduyla...
STJ.DR.KORAY GÖRKEM SAÇINTI