20 Ekim 2014 tarihli “Fizyoterapistler mesleğini icra edemiyor!” başlıklı haberde Kanun ve yönetmelikte yer alan hukuki düzenlemelere rağmen fizyoterapistlerin farklı branş hekimleri ile çalışamadığı ve fizyoterapi programını planlayamadıklarına yer verilmektedir. Kanun ve yönetmeliklerde iddia edildiği gibi bir düzenleme bulunmamaktadır.
Güncel ifade ile Tıp Sanatlarının Uygulanmasına Dair Yasa olarak söz edebileceğimiz 1219 Sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatların Tarzı İcrasına Dair Kanunun 1. maddesinde hekimlik yapabilmek ve hasta tedavi edebilmek için tıp fakültesinden diploma almanın zorunlu olduğu düzenlenmiştir. Bu madde hastalıkları teşhis ve tedavi hakkının sadece tıp fakültesinden mezun hekimlere ait olduğunu ortaya koymakta hasta tedavisinin tüm sorumluluğunu hekimlere vermektedir. Buna göre hasta muayenesi ve tedavisinin hekimden bağımsız şekilde gerçekleştirilmesi hukuken ve tıbben mümkün olmadığı gibi sağlık hizmetinin uygulanmasında hekim dışındaki diğer meslek grupları, hekim gözetiminde çalışan sağlık personelidir.
Fizyoterapistlerin görev ve sorumlulukları ise 26.4.2011 tarihinde 1219 sayılı Yasa’ya eklenen Ek Madde 13’ün (b) fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre fizyoterapistler hastalık durumlarında fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzmanı tabibin veya uzmanlık eğitimleri sırasında fiziksel tıp ve rehabilitasyon rotasyonu yapmış veya uzmanlık sonrasında ilgili dalın rotasyon süresi kadar fiziksel tıp ve rehabilitasyon eğitimi almış uzman tabiplerin kendi uzmanlık alanları ile ilgili teşhisine ve tedavi için yönlendirmesine bağlı olarak hastaların hareket ve fiziksel fonksiyon bozukluklarının ortadan kaldırılması veya iyileştirilmesi amacıyla gerekli uygulamaları yapabileceklerdir. Bu maddeden de anlaşılacağı gibi, tedavi programını hekim çizmekte, fizyoterapist uygulama yapmaktadır. Haberde yer aldığı şekliyle doğrudan fizyoterapiste ulaşmak ve programın bu meslek grubu tarafından oluşturulması hukuken mümkün değildir.
Ayrıca 1219 sayılı Yasanın Ek Madde 13’nün (b) bendi Anayasa Mahkemesi’ne taşınmış, Anayasa Mahkemesi iptal istemini reddetmiş, ancak gerekçeli kararında Yasa maddesinin sınırlarını çizmiş, maddenin nasıl yorumlanması gerektiğini açıklamıştır. Anayasa Mahkemesi kararında “Fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzmanları, fiziksel tıp ve rehabilitasyon alanının tamamında yetkilidir. Uzmanlık eğitimleri sırasında belirli bir süre fiziksel tıp ve rehabilitasyon alanında rotasyona tabi tutulan tabiplere ise kendi uzmanlık alanları ile sınırlı olarak fizyoterapistleri yönlendirme yetkisi tanınmış, kendi uzmanlık alanları dışında böyle bir yetki verilmemiştir. Fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzmanı olmamakla birlikte kendi uzmanlık alanları ile ilgili teşhis ve tedavilerine bağlı olarak fizyoterapistleri yönlendirme yetkisi verilmesi, bu kişileri fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzmanı yapmayacağı gibi, fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzmanları ile aynı kurallara tabi tutulduklarından da söz edilemez.” demiştir.
Anayasa Mahkemesi Yasa maddesinin nasıl anlaşılması gerektiğine dair açıklama yapmış, kısmi süreli eğitim alan başkaca uzmanlık alanı tabiplerin kendi alanları ile ilgili teşhis ve tedavide fizyoterapist yönlendirmesinin sınırını oluşturmuştur. Ülkemizde ana dal olarak fiziksel tıp ve rehabilitasyon rotasyonu yapan bölümler ortopedi, spor hekimliği ve hidroklimatoloji uzmanları ile sınırlıdır. Bu alanlar sadece kendi hastalıkları ile ilgili çizdikleri tedavi programlarında fizyoterapistleri yönlendirebilmektedir. İlgili branş doktorunun hastayı direkt fizyoterapiste gönderilebildiği, fizyoterapiste gelen tanısı konmuş hastaların fizyoterapi programı ile fizyoterapistler tarafından belirlenmesi gerektiği iddiası bu anlamı ile ne hukuksal düzenlemelere ne de bilimsel gerekliliklere uygundur.
Bununla birlikte fizik tedavi aletlerini kullanmak, fizik tedavi kliniği açmak fiziksel tıp ve rehabilitasyon bir laboratuvar branşı olduğu için fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzman hekiminin yetkisindedir. Yani fizyoterapistler diğer branş uzmanları ile çalıştıklarında sadece egzersiz yaptırabilir ve eğitim verebilirler. Uygulama kapsamı bununla sınırlıdır. Ayrıca fiziksel tıp ve rehabilitasyon kliniklerinde yapılan her tedavide fizyoterapistler, hasta ve fizik tedavi uzmanları ile beraber tedavi yaptıklarına dair imza atmakta ve tedavi ile ilgili sorumluluklarını beyan etmektedirler. Ülkemizde hastanın temel sorumlusu hekim olduğu için Sosyal Güvenlik Kurumu, fizik tedavi aletleri ile yapılan tedaviler ve rehabilitasyon hizmetlerini fizik tedavi hekiminin imzası ile ödemektedir. Haberde yer alan fizyoterapistlerin yaptıkları tedavilerin altına imza atmasının ve tedavi sorumluluğunu resmi olarak üstlenmesi gerektiği iddiası bu nedenle hukuksal dayanaktan yoksundur.
Son olarak değinilmesi gereken konu 1 Mayıs 2014 tarihinde yayımlanan genelge ile fizik tedavi kotasının düşürülerek onlarca fizyoterapistin işten çıkarıldığı ifadesidir. SUT uygulamaları ile fiziksel tıp ve rehabilitasyon alanında birçok tanının geri ödemeden çıkartıldığı, bir hekim tarafından tedaviye alınacak hasta sayısına sınırlama getirilerek, tedavi kotalarının düşürüldüğü, 14 Ekim 2014 tarihli genelge ile robotik rehabilitasyonun da geri ödemeden çıkartıldığı hepimizin yaşadığı bir gerçektir. Bu genelgelerle başta hastalarımız olmak üzere, sağlık alanında çalışan branşımızla ilgili herkes mağdur olmuştur. Düzenlemeler tesis edilirken alanla ilgili kuruşların görüşlerine başvurulmamış, hasta sayıları, tanı türleri bilimsel süreçler işleterek belirlenmemiştir. Bu yönde bir süreç işletmeksizin düzenlemeye gidilmesi sağlık hizmetinin niteliğini olumsuz etkileyerek, tıbbi hataların artmasına neden olmakta, bu yönüyle de hem hasta haklarına, hem sağlık hizmetinin sunumuna zarar vermekte, hem de hekimleri ve alandaki diğer meslek mensuplarını fazlasıyla mağdur etmektedir. Özellikle hasta mağduriyetinin önlenmesi, engelli, ağrılı ve yaşlılarımızın yaşamlarına çok önemli katkılarda bu
lunacak tedavilerin sosyal devlet sorumluluğunda tekrar geri ödemeye girmesi hepimizin temennisidir.
Biz sağlık hizmetinin bir ekip hizmeti olduğunu, bu ekipte yer alan herkesin kendi bilgi, eğitim ve yetki alanı kapsamında ve işbirliği içinde davranırsa bu hizmetin verilebileceğini görüyor ve yaşıyoruz. Hastaya verilecek sağlık hizmetini merkeze alan ve sağlık personelinin hizmetlerini buna göre organize eden bir sistemi amaçlayan bütün taleplerin ve tekliflerin yanındayız ve destekçisiyiz.
Saygılarımızla,
Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Derneği
Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzman Hekimleri Derneği
Türkiye Romatizma Araştırma ve Savaş Derneği