Medimagazin logo

Hasta dayağı: Doktorun omuzu çıktı, hemşire bayıldı! /VİDEO

Adana'da mide rahatsızlığı şikayetiyle hastaneye giden bir kişi, doktorun kendisini randevu saatinde almadığı iddiasıyla oğluyla bir olup doktor ve hemşireyi darp etti. Darp sonucu doktorun omzu çıkarken, hemşirenin kafasında ve sırtında morluklar oluştu. Güvenlik kamerasının saniye saniye görüntülediği olaydan sonra saldırgan baba-oğul gözaltına alındı.
Hasta dayağı: Doktorun omuzu çıktı, hemşire bayıldı! /VİDEO
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Edinilen bilgiye göre olay, Özel Adana Hastanesi'nde meydana geldi. İddiaya göre, M.T (51) midesinden rahatsız olduğu için oğlu M.T (19) ile birlikte Özel Adana Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü’ne başvurdu. Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Burhan Özdil tarafından muayene edilen M.T'ye, endeskopi yapılması için ertesi gün hastaneye aç olarak gelmesi gerektiği söylendi. M.T, ertesi gün hastaneye yine oğluyla birlikte geldi. Ancak doktorun dediği gibi aç değil tok geldi. Bu nedenle doktor, endoskopinin aç iken yapılabileceğini hatırlatarak öğleden sonra saat 15.00 gibi gelmesi gerektiğini söyledi. Hasta M.T, öğleden sonra oğluyla birlikte saat 14.30’da yeniden geldi. Bu sırada doktor, acilde bir hastayla ilgilendiği için bir süre beklemesi gerektiği söylendi. Taşkın, saat 15.10 sularında içeri aldıktan sonra geç alındığı gerekçesiyle doktorla tartışınca doktor, hastayı odasından dışarı çıkarmak istedi. Bu nedenle aralarında arbede çıktı, yaşanan arbedede M.T, doktoru darp etti. Bu sırada seslerini M.T'nin oğlu M de duyarak içeri girip kavgaya dahil oldu. Hastane personelinin araya girmesiyle kavga yatıştırıldı. Ancak bir süre sonra baba-oğul tekrar içeri girerek bu kez doktora ve hemşireyi makasla tehdit etti. İkinci olay da personelin araya girmesiyle önlendi. Ancak doktorun arbede sırasında sol omuzu yerden çıkarken, olay anında bayılan hemşirenin de kafasında ve sırtında morluklar oluştu. Olaydan sonra hastaneye gelen polis baba-oğulu gözaltına aldı.

"ŞİDDET EĞİLİMLİ HASTA ÇOK FAZLA, HEMEN SALDIRIYORLAR"

Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Burhan Özdil, hastanın sabahleyin yemek yediğini söylediğini, ancak endeskopi yapılması için yemeğin üzerinden en az 8 saat geçmesi gerektiğini belirterek, "Bu nedenle öğlen değil de öğleden sonra yemek yememesi halinde halledebileceğimizi söyledik. Hastanın tetkiklerini istedim ve endoskopi ünitesine gönderdim. Bizim öğleden önce 11.00, öğleden sonra 15.00 gibi endeskopi işlemlerimiz başlar, bu hastalara da daha önceden bilgileri olsun diye bildirilir. Çünkü 5-10 dakikalık beklemek bile hastaları üzebiliyor. Çünkü hastalar sıkıntılı bir halde oluyorlar. Dolaysıyla hastaya bilgi verildi, saat 14.30’da damar yolu açıldı, normalde ben saat 14.30 ile 15.00 arasında hastaları bitirdikten sonra yukarı çıkarım. İşlemleri bitirdim, yaklaşık 14.45’te acilde bir hasta vardı, acile gittim o hastayı gördüm, yukarı 15.00 gibi çıktım. Hasta ben içeri girerken ‘böyle olmaz ki’ diye serzenişte bulundu ama, ben dikkate almadım. İçeri girdim, işlemlere başladım. Hastaları endeskopiye aldık, daha sonra bu hastayı aldık içeri, ‘siz ne biçim doktor, ne biçim hastanesiniz, siz kimsiniz siz nereden buluyorsunuz bu cesareti’ dedi, bende beyefendi sakin olun sorun nedir, dedim, ‘siz beni bekletiyorsunuz’ dedi. Ben tekrar ‘beyefendi size aynı gün randevu verildi, aynı gün işleminiz yapılıyor’ dedim. Bunun üzerine olaylar gelişti, saldırmaya başladılar. Önce, babası hakaretlerde bulundu, daha sonra hasta endeskopi yaptırmak istmediğini söyledi. ‘Tamam yaptırmak istemiyorsanız sizi buyurun dışarı alalım’ dedim. Tekrar hakaret etmeye başladı. 'Sen kimsin bana nasıl böyle konuşuyorsun benim oğlum yaşımdasın' dedi. Ben de laflarınıza dikkat edin dışarı çıkın dedim" diye konuştu.

Dışarı çıktıktan sonra, oğluyla birlikte içeri girip saldırmaya başladıklarını anlatan Özdil şunları kaydetti:

"Bana saldırıp üzerime atladılar. Sonra ben yere düştüm vurup tekmelemeye başladılar. Sonra personel gelip bizi ayırdı. O arada ben de hemşiremde yerdeydik. Kalktığımda omzumda ciddi bir ağrı olduğunu hissettim, şuan omzumda çıkık var. Kolumu da hareket ettiremiyorum ne olduğunu da bilmiyorum. Bir süre sonra olaylar duruldu derken tekrar içeri girip bu kez elinde delici kesici aletle geldiğini gördüm. Yine personel araya girip kapıyı kapattı öyle üzerimize gelemediler. Hasta mağdur olmasın aynı gün işlemeni yapalım derken bu tür saldırırlar her zaman olabiliyor. Nasıl olacak ne yapılacak bilmiyorum yetkililerin etkili bir çözüm bulması gerekiyor. Herkes risk alt herkes korku içinde hastaya bakıyor. Şiddet eğilimli hasta çok fazla en ufak sorunda hakaret ve saldırı yapıyorlar. Şikayetçiyim."

"BURHAN BEY'E TEKME TOKAT GİRDİLER"

Hemşire Melek Göktepe ise hastanın saat 14.30’da işlem yerine geldiğini anlatarak, "Sabah biz hastaya randevu vermiştik. Hasta gelir gelmez sen konuşma sen sus diye bana bayağı hakaret etti. Ama ben seslenmedim. Hakaret ettiği için hastayı çıkartırken bu kez hastanın oğlu geldi, onun gelmesiyle hastanın beni yitip düşürmesi bir oldu. Sonra içeri girip Burhan Bey’e tekme tokat girdi. Hasta yakını yumruklarken, hasta geldi o da yumruklamaya başladı. Tekme tokat girdiklerini hatırlıyorum sonra ben bayılmışım, yerde yatıyorum, Burhan Bey’de yanımda yatıyor hasta yakını elinde makasla bize saldırmak isterken personel engel oldu. Benim kafamda ve sırtımda morluklar var” dedi.

Gözaltına alınan baba M.T ise doktorun kendisini muayeneye geç aldığını, bu nedenle şikayetçi olunca da odasından kovduğunu buna sinirlendiği için kavga çıktığını söyledi. Oğul M.T ise babasını beklerken içerinden kavga sesi geldiğini babasını yerde görünce sinirlenerek kavgaya karıştığını, babasının hasta hasta saatlerce beklediğini doktordan ve hastaneden şikayetçi olduklarını kaydetti.

DOKTOR VE HEMŞİRENİN DARP EDİLMESİNE ATO'DAN KINAMA

Adana'da, mide rahatsızlığı sebebiyle gittiği özel hastanede randevu saatine rağmen bekletildiği gerekçesiyle tartıştığı doktor ve hemşireyi oğluyla birlikte darp eden şahıs gözaltına alınırken, konuyla ilgili bir açıklama yapan Adana Tabip Odası (ATO) saldırıyı kınadı.

Özel Adana Hastanesi'nde çalışan doktor Burhan Özdil ve hemşire Melek Göktepe'nin, hasta Münir Taşkın ile oğlu Muhammet Taşkın tarafından darp edilmesi, sağlık camiasında tepkiyle karşılandı. Adana Tabip Odası Başkanı Ali İhsan Ökten ve yönetim kurulu üyeleri, saldırıya uğrayan doktor ve hemşireyi hastanede ziyaret ederek olayı kınadılar. Doktorun ve hemşirenin sağlık durumu hakkında bilgi alan Ökten, son olayların sağlıkta yaşanan şiddetin bir parçası olduğunu belirterek, "Özellikle son 10 yılda sağlıkta dönüşüm projesinin bir sonucu olarak hekim arkadaşlarımız daha çok şikayet ve şiddete maruz kalmaktadır. Ve bu giderek artmaktadır. Aslında tamamen biz insan sağlıyla onları sağlıklarına kavuşturmak için uğraşıyoruz, neden bize bu kadar şiddet ve şikayet uygulanıyor onun nedenini bilmiyoruz. Çok iyi niyetli çabalarımıza rağmen bizlere yönelik bu kadar, şikayeti ve şiddeti şiddetle kınıyoruz. Adana Tabip Odası olarak hekim ve hemşire arkadaşımıza her türlü desteğimizi vereceğiz. Onlara tekrardan geçmiş olsun diyoruz. TBMM'de sağlıkçılara yönelik olarak bir şiddet komisyonu kuruldu ama henüz o maalesef o çalışmasına tamamlamadı. Bu da yapılacak en iyi iş şiddet uygulayan kişilerin cezalarının artırılmasıdır. Belki bu çözüm yolu olabilir. Sağlık Bakanlığı'nın bu konuda kullandığı dili daha fazla eleştirmesi gerekmektedir" dedi

Hastane sahibi Bülent Özülkü de doktor ve hemşireyi ziyaret ederek geçmiş olsun dileklerinde bulundu. Özülkü, "Olay çok üzücü, emekçi arkadaşlarınızın başına gelen bu olay hepimizin başına gelmiş olarak kabul ediyorum. Bu davanın arkasında hepimiz olacağız. Üzüntümüz büyük tabi ki, saldırı ucuz atlatıldı. Daha büyükleri olmadan inşallah bizlerde daha tedbirli devletimizde daha tedbirli olması gerekir. İnsanlarımıza ve halkımıza buradan insanların sağlığı için bu kadar emek verirken bu kadar uğraşırken, onların daha iyi niyetli daha duyarlı daha sakin daha yumuşak daha ılımlı olmalarını istiyoruz. Bunların dışında başka bir şey olmadığını herkese duyurmak istiyoruz" diye konuştu.

 

video
doktor
ve
hemşirelerin
darp
edilmesine
ato'dan
kınama
Yorum (45)
ziarenko
Toplu halde hekimliği bırakıcaz, bu humanoidlerin binlercesi acillerin önünde doktorsuzluktan sapır sapır ölecekler ancak öyle düzelir bu işler...
0
Cevapla
dr yalçın
anestezist arkadaşımızı destekliyorum.
0
Cevapla
hbö
işte böyle olur. aynı hekime hem poliklinik hem acil hem müdahale hem yoğun bakım vb. yıkarsan ey bakanlık, böyle olur. bu olay en çok beyin cerrahlarının başındadır, dolayısıyla sn meslekdaşımızı gayet iyi anlıyorum. zaten bize böyle yapıla yapıla artık ıskartamız çıkmış vaziyette, genç yaşta dişleri sallanan perişan bir oldum. bizi bu hallere düşürenleri Allah perişan etsin. sn meslekdaşımıza ve hemşire hanıma geçmiş olsun dilerim.
0
Cevapla
Mücahit Altuntaş
Olması gerekene ihtiyacımız var.Sağlıkta , bunca iş yükü varken , ilk yapmamız gereken , gereksiz iş yükünü ayıklamak, sağlık çalışanlara ve sağlık hizmeti alanlara yaraşır bir ortam sağlamak.Oysa tersi bir süreç aldı başını gidiyor.Toplumda , ne yazıkki sağlık da bile aşırı şiddet var.Bu konuyu sorunlarıyla ve sağlık olan modelle tanımlamaya çalışacağım. Hekim hasta ilişkisinin hem içeriğini hem biçimini sorgulamız gerekir.Hasta-hekim ilişkisini öncelikle iki insan iletişimi biçiminde düşünelim.Doğal olarak iki insan ilişkisinin için gereken asgari gerekleri önce biçimsel olarak saptayalım.Öncelikle iki basit ama ihmal edilen kavramı önemsemeyi öğrenmemiz , hatırlamamız gerekiyor.İnsan ilişkilerinde tanışmak için gereken yeterli zamanı düzenlemek birinci unsurdur(tıp biliminin kapsamlı eğitimi , insan ve iletişim modellerini düşünerek en az 15 dakika bir insanı , ayrıca sorunu tanımak için gerekir , bu basit kural ihlalini yapıyoruz ).Yeterli zaman ayırmak!.Ayrılan zamanı doktoru ve hastayı taciz etmeyen ortamda yapmak diğer önemli noktadır.Biçimsel olarak yeterli ve kaliteli ortamı oluşturmak gerekiyor(temiz, randevulu , sessiz).Burada arıza varmı?Vaaaaaar! İletişimde bu biçimsel ama önemli iki kavramı sorguladıktan sonra artık bu ilişkinin içeriğine özgü , içini doldurmaya özgü , anlamşaltırmaya özgü kavramsallaştırmamızı devam ettirelim.Bu içeriğin yada iletişimin saygınlığının azaldığını artan şiddetten biliyoruz.Bu içeriğin doldurulması , geliştirilmesi , yabancılaşma unsurlarından ayıklanması gerekmektedir.Olabildiğince!Mevcut kültürümüzün , paradigmamızın ,değişen şekillenen yeni değerlerimiz gölgesinde , elverdiğince , küçümsemeden , titizlikle yeniden hasta-hekim ilişkinin özünü sorgulamamız gerekmektedir. Hasta hekimi ilişkisinde yabancılaşmayı tanımlamak gerekir.Bunun için yabancılaşma kavramı üzerine ,hem mesafeli bilimsel sağduyuyu , akademik bakışı hem insani boyutları olabildiğince , ama açıkça , doğrudan belirlemek gerekiyor.Bunları çok kafa karıştırmadan sıralayalım. 1.Sağlık özel bir konu, ayrıcalıklı bir konu olduğu halde genel hayat pradigmasına uygun olarak malesef gittikçe daha çok , ticaretin , paranın , satın almanın sıradan değerlerine dönüşmektedir.Ayrıca Sağlık konusu diğer konular gibi Türk siyaset tarzına uygun , usulünce , aşırı siyasallaşmış ,kadrolaşmış haldedir.Bu durum bilimsel tutumu kökünden sarsmaktadır.Bilimsel tutmla birlikte saygınlık , itibar zangır zangır sallanmaktadır.Hekimlik saygınlık sıtmasına tutulmuştur. 2.Performans yada sağlıkta iş üretme sistemi.Sağlığı gittikçe ticarileştiren tutum ve gerçekler tarihsel sırasına göre uslubu bozulmuş muaynecilikten(özel muayne sisteminin ayarının bozulmasından bahsediyorum) geçtikten sonra , önce döner sermaye adı altında alttan alta oluşturulan performans değeri ,daha sonra fütürsüz performasn sistemine dönüşmüştür.Hasta bakmanın ahlakı ve etiği bu sisteminin konusu değildir.Gereksiz bir konudur o konu.Bakılan hasta sayıları , tetkikler bir değer olarak algılanmış , kalite gereklilik , icap , görmezden gelinmiştir.Döner sermaye sistemiyle yemleme , arkasında performas sistemi adı altındaki zoka yutturulmuştur.Havuç sopa politakasının benzer bir versiyonudur.Performasn sistemi biliyoruz ki adı ve çağrıştırdığı (sarfedilen emek anlamında )kavram bir yana pratikte ön plana çıkarılan tetkik ve fazla hasta bakma tutumudur.Bu sistem olarak ne insani , ne bilimsel standartlara uydurulabilir.Artan harcamalarla birlikte hiçte ekonomik değildir.Sağlık harcamaları aşırı artmış haldedir.Geldiğimiz nokta şudur.Sürekli artan sağlık sistemine gerekli gereksiz müracatın teşvik edilmesi , zorlanmalar ,aşırı ve rasyonel olmayan iş yükü , bu yükün altında kalan , çeşitli biçilerde bu sorunu yansıtan , bu sorunları kaldıramayan sağlık çalışanlarının sorunları.Buraya kadar söylediklerimiz sorunu anlamada yeterli mi?Hayır. 3.Yeterli Eğitim?Denetim?Hekimlerin mezuniyet sonrası eğitim süreçlerini desteklemek, hak olarak görmek ve belli dönemlerde hekimi bunaltmayacak sınamaya tabi tutmak gerekmektedir.Mezunuyet sonrası eğitim hakkıyla ve kişinin , bilgi durumunun değerini gösterir biçimde düzenlenmesi geribildirim vermesi gerekmektedir. 4.Malpraktis?Kavram olarak malpraktisten ve yükümlülüklerinden bahsedebilmek için sağlık çalışanlarını hem ortam hem donanım olarak yeterli derecede sağlıklı bir ortamı sağlamış olmayı ahlaken , vicdanen gerekmektedir.Sağlık çalışanlarını yeterli ortam , süre , eğitim şartları sağlamadan , malpraktisi yasa çıkararak yüklemek insafla bağdaşmaz.Ayrıca hekimleri sorumluluk almaktan kaçınan , defansif tıbba sürekler.Bu sağlık sistemine çok zarar verir.Malpraktisin ölçüsü ve düzenlenmesi gerekir.Herşey ABD ve Avrupadan ithal ederek çözemeyiz.Bazı kavramalrı Akdeniz uzulü geliştirmemiz gerekir. 5.Defansif meslek korumacılığı , ne olursa olsun meslektaş kayırmacılığı da doğru değildir.Bu güne kadar bu yöntem itibar görmüştür.Hekimlik , iyi hekimlik , dürüstlük bundan zarar görmüştür.Kavramları , durumları , süreçleri , iyi ve çürük elmaları ayırmak gerekmektedir.Kötüye kullanım sürecine yol açmamak için ,"suistimale" tabi tutmamak için iyi-kötü-çirkin davranış ve tutumu birbirinden ayırmamız gerekmektedir.Gelişkin ve yeterli bir ahlak ve kültüre sahip olsaydık zaten bu noktada olmazdık.Herşeye rağmen , süreç değişkendir , ortaya çıkan olumsuzluklar hergeçen gün , yeni eleştirilere ,uygun ve doğru olanı yapmaya bizi zorlamaktadır , zorlayacaktır.Çirkin sonuçlar , güzel eleştiri ve tutum geliştirmeye bir yandan bizi zorlamaktadır.Fakat diğer yandan ,yanlışa çirkine karşı tutumumuz ,aymazlığımız , daha yanlış çirkin insan ve tutmuna pirim verebilir.İnsanlık halleridir.İnsan iklimi bu süreci tamamlamaya yeterlimi?Biz bunların hepsinin becerebilirmiyiz? Ortaya çıkan ve çıkacak olan olumsuz değerler her iki sürecede şans tanıyacaktır.Bu süreçte rasyonel olan , insan ekonometresine yakışanı düşünmek , kurgulamak olmalıdır.İnsan bu tutmu kolaylaştıran kolaylaştıran akıl yürütme bütünlüğene sahiptir. Bunlar yazmak , keşfetmek , farkına varmak hiç zor değildir.Görmek için doğal özelliğimiz olan akıl yürütme dışında iki kriter gerekir.Bu iki kriter ahlak ve vicdan sahibi olmaktır.Ahlak ve vicdan kavramından insan bünyesinden çeşitli adlarla inandıkları bir sürü kavrama dönüşmüştür.İnsan için yüce, kutsal olan birçok değerin alt katmanlarında ahlak ve vicdan kavramları vardır. Sonuç ? Sağlıkta , hekim hasta ilişkisinde ciddi bir yabancılaşma vardır ve son dönüşümle bu daha da artmıştır."Kalite anlamınıda Hasta Hekim ilişkisi" , "performasn" , "malpraktis (mevcut çalışma şartlarında , hekimlik için yeni bir sorunlu kavramdır ,performans gibi revizyona ihtiyaç duymaktadır) , hayatın değeri ve döngüsü asıl etki olan "tüketim ahlakı" ,"tüketim kültürü" "her alanda invazif ticarileşme"bu sorunu çözmede anahtar kavramlar olarak karşımıza çıkmaktadır.Hayatımızda , değerlerimizde , hatta artık sağlığımızda ,tüketimi, ticarileşmeyi asli unusur , ana eksen olarak görme eğilimiz arttıkça ,daha karmaşıklaşan ,daha çetrefelleşen sorunlarla devam edeceğiz.Belki bu yüzden "sağlık" maliyet , yaygınlık , eşitlik anlamında , en gelişmiş ülkelerin bile çözemediği sorundur.Son dönemde , ABD bile olan sağlık sistemi tartışmalrında ve değişikliğinde anlaşılmıştır.Sistem , kapsam , eşitlik , yaygınlık tartışmaları devam etmektedir , devam edecektir.Ekonometrik ,rasyonel gözlüklerimizi takarakta düşünelim.Sağlık harcamalarının uzmanlık ve teknolojik değerler anlamında , aşırı uzmanlaşmış , parça parça edilmiş , karmaşık , masraflı olmak bir yana başka sorunlarlada karşı karşıyadır.Eski kaderci anlayışın tam tersine ,ne olursa olsun yaşamı uzatma katı bilimselliği , geriatrik süreçlerin uzaması ,ortalama yaşam ömrünün giderek arttığı( masraflarının çok katlandığı , çeşitlendiği , teknolojikleştiği )dönemdeleri yaşıyoruz.Tıptaki gelişmelerden fazla medet umulduğu bu zamanlarda ,kaynaklarımızın sınırlarına bakarak herzaman için ticarileşen değil ,asıl ekseni koruyucu olan , ana branş hekimliğini önceleyen(aile hekimliği , dahiliye , pediatri gibi) hekimlik anlayışını ön planda tutmak akılcı olacaktır.Umarım bu basit gerçekler çok bilmiş profesyoneller , uzmanlar , siyasilerce ihmal edilmez.Basit gerçekler , kılıkırkyaran ayrıntıcılığa , karmaşıklığa , belirsizliğe , aşırı tüketim , aşırı emek , aşırı maliyetlenme , fiyatlanmayı getiren kontrolsüz bir sağlık sistemine dönüşmez.Şiddet hayatımızdaki bu kontrolsüzlüğün , kimi zaman çaresizliğin yansıma biçimidir.Dr.Mücahit Altuntaş İç Hastalıkları Uzmanı.
0
Cevapla
c
hiçbiriniz başıma gelmez demeyin, hepimizin her an başına gelebilir. belki de bu doktor arkadaş da bu tür haberler okurken bana birşey olmaz diyordu ama unutmayın arkadaşlar bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığı çok yanlış, hepimiz tehlikedeyiz bunu unutmayın. saygılar.
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir