Medimagazin logo

Acil Serviste Pratisyen Hekimin Rolü

Kaynak: MEDİMAGAZİN OKUYUCU KÖŞESİ
Acil Serviste Pratisyen Hekimin Rolü
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Acil servisler sağlık hizmetlerinin vitrini sayılır. Çoğu değerlendirme acil servis hizmetlerine göre yapılır. Dolayısıyla acil servislerin düzeni hem halk için hem de sağlık çalışanları için büyük önem arz etmektedir. Acil servislerin seviyelendirilmesi, triaj uygulaması gerekli olan düzenlemelerdir. Buraya kadar hemen hemen herkes hemfikir.

 

Yataklı sağlık tesislerinde acil servis hizmetlerinin uygulama usul ve esasları hakkındaki tebliğe baktığımız zaman katılmamın mümkün olmadığı bir hususa değinmek istiyorum. Tebliğe göre 2.seviye acilde hasta acile girerken triaj için bir tabip veya paramedik veya sağlık personeli tarafından karşılanır, sarı ve kırmızı sınıfına giren hastalar mutlaka bir acil uzmanı veya acilden sorumlu uzman hekim tarafından değerlendirilir deniyor. Yeşil sınıfındaki hastalar zaten acilde yatırılmaz, ayaktan gönderilirler. Yani acil servise alınıp tetkik yapılan her hasta mutlaka bir uzman hekimce değerlendirilmek zorundadır deniyor ve açıkça bu hastaların pratisyen hekimlerce taburcu edilemeyeceği belirtiliyor. Hastaların başka bir branşa konsültasyonu gerekiyorsa  da mutlaka bu konsültasyonun uzman hekimce (acil uzmanı veya sorumlu uzman hekim) yapılması gerektiği belirtiliyor. Buna neden itiraz ediyorum, oysa görünüşte her şey çok makul görünüyor.

 

Bir örnek vererek anlatmaya çalışayım. Tansiyon yüksekliği nedeniyle bir hastanın başvurduğunu farzedelim. Pratisyen arkadaşımızın ilk müdahaleyi yapıp hastayı gözlem odasına alıp takip ettiğini düşünelim. Takiplerinde hastanın tansiyonun düzeldiğini, herhangi bir şikayetinin olmadığını gördü ve taburcu edecek… Ama hayır deniyor, bir uzman görmeden taburcu edemezsin. Oysa acile başvuran hastaların çoğu basit bir müdahaleden sonra polikliniğe gönderilebilecek hastalardan oluşuyor. Bu hastaların hepsinin illaki bir uzman hekimce görülmesinin mantığı nedir acaba? Eğer basit tıbbi müdahaleleri yapamayacak biri olarak görülüyorsa pratisyen hekim neden tıp fakültesinden mezun ediliyor? Yok mezun ettiyseniz neden güvenmiyorsunuz? Bu durumda bir paramedik ile bir pratisyen doktorun arasında ne fark kalıyor? (Triajı ikisi de idare edebildiğine göre). Ya bu hekimin ilgili branştaki doktoru konsültasyona çağıramamasına ne demeli?

 

Şimdi diyeceksiniz ki acillerde MI’yı atlayan, entübasyon yapamayan paratisyen hekimler var, bu yüzden uzman hekimce değerlendirilmeleri gerekir. Peki akut MI’yı tanımayan, entübasyon yapamayan birinin doktor olarak çalışmasını nasıl kabullenebiliyorsunuz? Madem doktorunuza güvenmiyorsunuz bu kadar tıp fakültesi açmanıza gerek yok, 2 yıllık paramedik arkadaşların sayısını arttırın pratisyenlik diye bir şey olmasın ve acilde de sadece paramediklerle uzmanlar çalışsın. Ama bu durumda 6 yıllık eğitimde ne öğretiyorsunuz diye sorarlar o zaman.

 

Bence sorun hem bir acil servisi hem de aile hekimliğini yürütebilecek kalitede doktor yetiştirmek ve mevcut doktor kadrosunu en etkin bir şekilde kullanmakla çözülür, o zaman doktor açığı da kalmaz. Eğer amaç acillerde sadece acil uzmanı çalıştıracak seviyeye gelmekse o zaman da 6 yıl sadece pratisyen olmak için çok fazla, son bir yılını branşlaşmaya ayırırsın olur biter.

 

Kısacası bu yönetmelik pratisyen hekimlere güvensizliğin, onları hekim olarak görmemenin dolayısıyla aşağılamanın bir göstergesidir. En kısa zamanda düzeltilmesi dileğiyle sağlıcakla kalın.

 

Uzm. Dr. Ozan Kayabaş

acil
serviste
pratisyen
hekimin
rolü
Yorum (54)
Oktay Eray
Merhabalar, Öncelikle hekimin taşıdığı sıfatların doğrudan verilen hizmetin kalitesini yansıttığına inanmadığımın bilinmesini isterim. Yani pratisyen ya da uzman ve hatta şu uzmanı ya da bu uzmanı hizmetin kalitesini maalesef bizim ülkemizde belirlemiyor. Bunun nedeni eğitimin standardizasyonunun ve akreditasyonunun olgunlaşmamış olmasıdır. Acil sağlık hizmetlerinin düzenlendiği mevzuatta yapılan değişiklik doktor beyin ifade ettiği gibi duygusal ve ön yargılı bir karardan ziyade hukuki bir zorunluluktan kaynaklanmaktadır. Zira yalnızca uzmanlar "bir kliniği tek başına müstakilen sevk ve idare edebilir" belgesi almaktadırlar. Gelişmiş hiçbir ülkede acil servislerde yeni mezun olmuş ya da mezuniyet sonrasında belli tecrübe ve eğitimleri almamış hekimlerin çalıştırılması normal değildir. Bu o hekim için de iyi bir şey değildir zaten. Adının uzman olması kaliteli ve iyi bir hizmet vereceğinin garantisini vermez ancak yaptığı işin sorumluluğunu alma zorunluluğu getirir hekime. Bu nedenle ben de eğer annem acil servise giderse "uzman düzeyinde" bir hizmet almasını isterim. Sanırım Ozan bey de kendisi ya da bir yakını hastalandığında mümkün olan en deneyimli ve hukuken sorumluluk alma yetkisi olan birinden hizmet almak ister. Kendimize reva görmediğimizi vatandaşa reva görmeyiz herhalde. Değil mi? Saygılarımla
0
Cevapla
polimorfizm
Eğer fakülteden mezun olan kişiye eğitimini tamamlamamış gözüyle bakılıyorsa eğitiminin devamı olması gerekmez mi? Devlet hastanesinde çalışarak eğitimlerini tamamlamış mı oluyorlar? Ona bakarsan Avrupa'da her mezun olan kişi aile hekimi de olamıyor değil mi? Ama bizde birkaç haftalık kursla olabiliyorlar. Yazıda da belirtildiği gibi ya 6 yıllık eğitimin bir bölümü acil ve aile hekimliği diye ayrılmalı, ya da tabip diye mezun olan kişiye tabip muamelesi yapılmalıdır. Üzerinde durulması gereken çelişki budur. Şahsen ben yakınım acile giderse direk bir acil profu ya da doçentince karşılanmasını isterim, ama her istek makul olmalıdır bence. 6 yıllık fakülte mezunu bir hekim acilde hastayı karşılayacak seviyede olmalıdır ya da mezun olmamalıdır.
0
Cevapla
neden uzmanlaştık
acile gelen her hasta gerçek acil olmadığı müddetçe ben uzman olarak acilde çalışmak istemem.hem kendimi enayi hissederim hem de aynı şikayetle polikliniğe gelip randevu alan hastalar adına üzülürüm.zira branşım gereği de sürekli üsye bakıp kbb uzmanı gibi çalışıp yorulmak istemem.çünkü bayan doktor olarak ertesi gün kendi hastalarıma ancak performansım yetiyor.bütün branşlar her gece hastanede mi kalalım? ayrıca nöbetlerde gördüğüm kadarıyla pratisyen doktorlar benden çok daha iyi hastaları manüpüle ediyor.çünkü beyinleri daha dinç ve genel tababete hakim.bu nedenle acilde gece için gönüllü uzman oluşturulmalı ya da isteyen pratisyenler eğitilmeli.zira uzman sayısı özellikle acil özellikli branşlar için her hastanede yeterli değil.
0
Cevapla
can a
Öncelikle Tebliğin yayım tarihi 16/10/2009 olup; yazınızın 2,5 yıl geç kaldığını belirtmek isterim. Daha iyi inceler ve diğer genelgelerle paralel düşünürseniz, "uzman branş nöbetlerinin acilde tutulacağı" ya da sayı yetersiz ise "dahili/cerrahi uzman havuz nöbetleri uygulanması gerektiğini" göreceksiniz. Yani aslında tebliğ ve genelgeler "kağıt üstünde" kalmasaydı, şu an Türkiyede her acilde en az 2 uzman hekimin de"fiilen" nöbet tutacağı ve pratisyen hekimlerin çoğu hastanede nöbet tutmasına gerek kalmayacağı görülecektir. Ancak tebliği savunduğumu düşünmeyin. Baştan sona hatalarla dolu. Kaliteli ve iyi hasta bakmaya rehber olmayıp sadece şekilseldir.
0
Cevapla
yavuz otal
Merhaba, maalesef ülkemiz acil servislerinde yeterli acil tıp uzmanı olmadığından deneyimli pratisyen hekimlerin önemi açıktır. Aile hekimliği diye deneyimli hekimleri acil servislerden çekerseniz, hata kaçınılmaz olur. yönetmelikte zaten eksikler çok fazla, ilçelede acil tıp uzmanı yok gibi bişey... sonuç pratisyen hekimlerin de eğitimi ve onlara destek verilmesi ile daha iyi olacaktır. her hastayı acil uzmanı gördükten sonra hastalara bizzat kendisi bakar zaten... iyi günler dilerim
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir