Biliyorsunuz, pek çok bölümde birkaç yıl önce 4 yıla düşmüş olan asistanlık süreleri yürütmenin durdurulması kararıyla yeniden 5 yıla çıkarıldı veya çıkarılmak üzere. Ülkemizde maalesef böyle keyfi uygulamalara her alanda sıkça rastlamaktayız.
İlkokul çağındaki çocuklarımızdan başlayarak herkesin hayatının akışıyla rahatça oynanabilmekte. Ancak biz hekimlerin "sonunda" hayata gerçekten atılabilecekleri döneme kavuşmak için atlamaları gereken son basamak olan asistanlık süreci üzerindeki bu tarz manipülasyonlar, bardağı taşıran son damla olmakta.
Tıpta Uzmanlık Sınavı denen, dünyanın en zor sınavları arasında yer alan o sınava girdikten sonra seçtiğimiz alanda eğitim almak için 4 yıllık bir sürece giriyoruz. Dikkat edin, tercih ederken asistanlık süresi "4 yıl" olarak belirtilmiş bir bölümü tercih ediyoruz. Bizden önce o bölüme eğitim süresinin 5 yıl olduğunu kabullenerek girmiş olan meslektaşlarımız bir dilekçeyle 4 yıl içinde uzmanlık belgelerini alırken, bizler eğitim süremizin birdenbire 5 yıla çıkarılmasıyla deyim yerindeyse "dumur oluyoruz".
Bu duruma cılız sesimizle itiraz etmeye çalıştığımızda ise, kendileri uzmanlıklarını 3 yılda almış olan saygıdeğer hocalarımız tarafından şu gerekçeyle susturuluyoruz: "4 yıllık süre eğitiminiz için yeterli değil."
Şimdi asistanlık süresince almış olduğumuz eğitimin kalitesi konusuna hiç girmeyeceğim ancak bu kadar ikiyüzlü bir açıklama karşısında da isyan etmeden duramayacağım. Eğer sevgili hocalarımızın savunduğu gibi 4 yıllık eğitim pek çok uzmanlık dalı için yeterli değilse, kendileri 3 yıllık eğitim sonrasında yeterince eğitilmiş birer uzman olabilmişler midir? Bize eğitim verebilecek bilgi ve beceri seviyesine erişebilmişler midir?
Bu soruma da çok güzel bir açıklama bulacaklar ve "Ama bizim mesleki tecrübemiz yeterli" diyen hocalarımız olacaktır. Onlara cevabım şu olacaktır:" Biz uzmanlık belgelerimizi aldıktan sonra çerçeveletip evimizin duvarına mı asacağız? Elbette bizim de klinik deneyimlerimiz olacak."
Hocalarımızın bu gerekçelerinin altında yatan asıl gerçeğe gelecek olursak; kendilerine "maaşlı köle" arayan kimi klinik şef ve anabilim dalı başkanları ve onların destekçileri tarafından ortaya atılmış bu gerekçe, yalnızca bizleri 1 yıl daha fazla angarya işlerine koşturmak, 33 saat aralıksız çalıştırmak, kişisel zayıflıklarını bizleri olur olmadık sebeplerden azarlayarak tatmin etmek amaçlıdır.
Bu bahsedilen hocalarımıza bizleri uzman olarak yanlarında çalıştırmak isteyip istemediklerini soracak olursanız, cevap olumsuz olacaktır. Çünkü uzman ünvanını almış kişi artık onların her dediklerini harfiyen uygulayan köleleri olmayacaktır. Bu yazımda asıl amacım gerçekten yaşamlarının pek çok yılını mesleklerine adamış ve bizleri eğitmek için belki pek çok şeyden fedakarlık yapan sayın hocalarımıza hakaret etmek değil, sadece onların içinden bazılarını biraz "insaflı olmaya" davet etmek ve bizlerle empati yapmalarını rica etmektir.
Dr.P.Ö.