Medimagazin logo

'Kobay'lar incelemede

Sarıyer'de önceki gün ormanlık alana bırakılan kobay farelerinin esrarı çözülemedi. Bahçeköy-Kilyos yolu çevresindeki ormanlık alanda önceki gün çok sayıda kobay faresi bulundu. Üç tel kafes içinde bırakılan farelerin bir kısmının ölü olduğu görüldü.
'Kobay'lar incelemede
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol
Sarıyer'de önceki gün ormanlık alana bırakılan kobay farelerinin esrarı çözülemedi. Bahçeköy-Kilyos yolu çevresindeki ormanlık alanda önceki gün çok sayıda kobay faresi bulundu. Üç tel kafes içinde bırakılan farelerin bir kısmının ölü olduğu görüldü.

Veterinerler farelerden bazılarını mikrop taşıyıp taşımadıklarını belirlemek amacıyla Pendik Veteriner Araştırma Enstitüsü'ne götürdü. Daha sonra bölgede ilaçlama yapıldı ve çok sayıda fare itlaf edildi. İ.Ü. Veteriner Fakültesi'nden Prof. Dr. Tahsin Yeşildere ise hayvanların kaçak olarak alınıp, satılamadıkları için bırakılmış olabileceklerini belirterek, "İtlaf yerine laboratuvara götürselerdi" dedi.


Radikal
'kobay'lar
incelemede
Yorum (1)
Altay ERGENÇ
Bence çok başarılı bir metin. İzninizle aşağıdaki haliyle eğitimlerimde kullanacağım. "Sağlık kuruluşu personeli, günlük uygulamalarında zaman zaman baş etmekte zorlandıkları hasta ve hasta yakınları ile karşılaşmaktadırlar. Bu hasta ve hasta yakınlarının tutum ve davranışları çoğu zaman hizmet verenlerin, öfke ve çaresizlik gibi rahatsız edici duygular yaşamalarına neden olmaktadır. İster sessiz kalınarak geçiştirilmiş olsun, ister açık bir çatışmaya dönüşmüş olsun her ikisi de ruhsal durumu olumsuz etkilemektedir. Bazen böyle durumlarda çalışanın tepki gösterdiği, onlarla tartıştığı, bazen de tatsız olayların yaşandığı görülmektedir. Hem hasta ve hasta yakınları açısından, hem çalışan açısından hem de kurum açısından çeşitli maddi ve manevi kayıplara neden olan bu tür sorunların mutlaka ele alınması ve çözümlenmesi gerekmektedir. Baş edilmesi zor bir hasta ya da hasta yakını ile karşılaşıldığında personelin aklına ilk önce bu kişilerde bir kişilik bozukluğu olabileceği düşüncesi gelmektedir. Fakat yapılan araştırmalarda bu tür sorun yaratan hastalar arasında kişilik bozukluğu oranının düşünüldüğünden çok daha az olduğu görülmektedir. Bu noktada asıl üzerinde özenle durulması gereken; karşıdakine “kişilik bozukluğu” yaftası yapıştırmanın, kolaylığı ve bu yaşanan sorunda personelin kendi sorumluluğunu göz ardı etmesidir. Kendi sorumluluğu olmadığını düşünen personel, çoğu zaman benzer bir durumla yeniden karşılaştığında ne yapabileceği arayışı içine girmemektedir. Oysa hizmet alan-veren ilişkisinde profesyonel olan taraf personel olduğuna göre bu sorunu çözmesi gereken kişi de odur. Bu nedenle hastane personelinin, hem hizmet alan-veren ilişkisini etkileyen etmenler konusunda daha çok bilgi sahibi olması, hem de ilişki ve iletişim kurma becerilerini geliştirmeleri gerekmektedir. Zor hasta ve hasta yakınları ile kurum arasında yaşanan sorunlar hastadan, hekimden, hizmetten, sağlık sisteminden ve kurumdan kaynaklanan nedenlerle ortaya çıkabilmektedir. Fakat yaşanan sorunlarda çoğu zaman bunların birden fazlasının etkili olduğu unutulmamalıdır. “Hastalığın yarattığı psikolojik stresin etkileri”, “kişilik bozukluğu ya da kişilik özellikleri” ve “ruhsal hastalıklar” hastaları daha uyumsuz ve sorun çıkaran kişiler haline dönüştürebilmektedir. Hastane personeli ya da tedaviden kaynaklanan nedenler arasında ise “yeterli ilişki ve iletişim kurma becerisine sahip olmama”, “deneyimsizlik” ve “kişisel ya da kurumsal nedenlerden kaynaklanan stres” sayılabilir. Huzursuz bir ortamda çalışma ve iş yükünün yoğunluğu da hasta ve hasta yakınları ile sorun yaşanmasına neden olmaktadır. Aynı şekilde hastaların ve hasta yakınlarının sağlık kuruluşunda birçok sorunla karşılaşmaları, bunlara bir çözüm bulamaması ve bunların bir kısmının da hiç yaşanmaması gereken konular olması, hastaların tepkisel davranışlarını arttırmaktadır. Yani daha kızgın hale gelebilmektedirler. Fakat hangi nedenden kaynaklanırsa kaynaklansın hekimlerin ve sağlık kuruluşları yöneticilerinin “zor hasta ve hasta yakını” gibi görünen hasta ve hasta yakınları ile baş etmenin yollarını bulmaları gerekmektedir. “Hasta kendisini bilsin” benzeri yaklaşımların yaşanan sorunu kalıcılaştırmaktan başka bir sonuç yaratmadığı görülmektedir. “Zor hasta ve hasta yakınları” ile yaşanan sorunları çözmek ya da çözmek için çaba harcamak, tüm personelin mesleki ve etik sorumlulukları arasındadır. Diğer yandan zor hastalarla yaşanan sorunların uygun biçimde ele alındığında çözümlenebilecek sorunlar olduğu da unutulmamalıdır. Bu konuda çaba harcamak isteyen bir kurum tarafından ilk yapılması gereken şey; konu hakkında bilgilenmedir. Özellikle hastaları ile sık sık sorunlar yaşayan hastane personelinin, “iletişim ve ilişki kurma”, “empati geliştirme”, “sorunları olan hastaları yönlendirebilme”, “kendini tanıma”, “kişilik yapılarını değerlendirebilme” ve “hastayla kişilik yapısına göre iletişim kurabilme” bilgi ve becerilerini geliştirmek için özel çaba harcaması gerekmektedir." Prof. Dr. Erol ÖZMEN
4
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir