Medimagazin logo

Tıp ve Kapitalizm

Tıp ve tabip şifa kapısıydı, umuttu, saygındı, kutsaldı eskiden. Şimdi derin yaralar aldı, kendisi tabibe muhtaç oldu. Saygınlığı, kutsallığı eridi gitti, parayla satın alınabilen bir meta oldu
Tıp ve Kapitalizm
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol
Tıp ve tabip şifa kapısıydı, umuttu, saygındı, kutsaldı eskiden. Şimdi derin yaralar aldı, kendisi tabibe muhtaç oldu. Saygınlığı, kutsallığı eridi gitti, parayla satın alınabilen bir meta oldu

Tarih kitaplarında, girdiği ülkede insanları kırıp geçiren veba salgınları anlatılır. On binlerce insanı ölümle yüzleştiren salgınlar... Bir de Moğol istilalarından bahsedilir; geçtiği yerlerde taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmayan.. Günümüzün vebası nedir, Moğolları kimdir sizce bilmem ama ben ne AIDS'i, ne Kuş Gribini, ne SARS'ı kıyaslayamam Kapitalizm denen canavarın yaptığı kıyımla.


Girdiği ülkede önce kavramları tahrip eden, değerleri ters yüz eden, insanları yozlaştırıp kendinden başka kimseyi düşünmez hale getiren, hayatı daha çok kazanmak için çırpınmak, biriktirdikçe daha çok çalışmak, büyüdükçe daha büyük olmak temelinde algılayan, zevke ve güce tapan, bencil, haris, kıskanç, vicdansız insan tipini yaratan kapitalizm bizim diyarlara da uğradı maalesef ve yaptı yapacağını.

Kanaatkar, bir lokma ekmeğini bile tanımadıkları ile paylaşmaya hazır, kapısı tanrı misafirlerine her an açık, inançları ve değerleri uğruna ölümü bile göze alan insan tipi gitti, yerine yoz, hiçbir değer tanımayan, güvensiz, yalnız, bencil, haris insan tipi geldi. Toplum öldü, bireyler yapayalnız dolaşıyor sokaklarda. Ahlak öldü, zevk uğruna, daha çok kazanmak uğruna..Bu virüs ne aile bırakıyor geriye, ne toplum, ne vatan sevgisi, ne insan, ne vicdan. Ne merhem fayda ediyor bu virüse, ne ameliyat.


AIDS virüsü ile aynı familyadan olduğunu zannediyorum Kapitalizm'in. Karakterleri aynı, hastalık oluşturma şekilleri benzer. AIDS virüsü girdiği bedeni direkt olarak tahrip etmez. Dokuların tamamını istila edip öldürmez. Onun hedefi savunma sistemidir. Girdiği bedenin bağışıklık-savunma sistemine yerleşir ve tahrip eder. Savunmasız kalan beden, her türlü mikroorganizmanın saldırısına, yerleşimine kapılarını açmak zorunda kalır ve fırsatçı mikroorganizmalar dediğimiz mikropların yaptığı hastalıklar sonucu insanı yavaş yavaş ölüme götürür AIDS.


Kapitalizm de saldırırken, ilerlerken aynı mekanizmayı kullanır. Önce insanı-toplumu ayakta tutan değerleri tahrip ederek işe başlar, bireyi ve toplumu savunmasız hale getirir, sonra bütün dokularını kemirir, kanını emer son damlasına kadar.


Sağlık konulu bir makalede ne işi var Kapitalizmin demeyin sakın. Her kavram gibi, her kurum gibi sağlık da nasibini aldı kapitalizmden.
Tıp ve tabip şifa kapısıydı, umuttu, saygındı, kutsaldı eskiden. Şimdi derin yaralar aldı, kendisi tabibe muhtaç oldu. Saygınlığı, kutsallığı eridi gitti, parayla satın alınabilen bir meta oldu.


Hastane, şifahaneydi eskiden, paranın esamesi okunmazdı orda. Şimdi parası olanın baş tacı, olmayanın kapı dışarı edildiği ticarethaneler oldu.
İlaç, derman idi, şifa idi bitkilerden süzülüp gelen, şimdi dev kartellere trilyon dolarlar kazandıran bir mal oldu. Kapitalist dünya sisteminin temel sacayaklarından biri oldu.


Hasta, yardım edilip duasıyla sevap kazanılacak bir nimet olarak görülürdü, şimdi yolunacak müşteri oldu.
Tabip, sınırlı imkanlarıyla, elinden geldiği kadarını yapan, gerisini Allah'a tevekkül eden bir bilge idi, şimdi her derdimizi çözmek zorunda olan, iyileştiremezse kurşunu bile hak eden bir süpermene dönüştü.


Tabibin karşısına teslim olmuş vaziyette çıkan hasta gitti, artık kafasında bin bir tilkiyle dolaşan hastalarımız var. Herşeye şüpheyle bakıyor. Daha odaya girerken, odadan çıktıktan sonra hangi doktora gidip teyidini yaptıracağının hesaplarını yapıyor, doktorun sorduğu sorulara şüpheyle bakıyor, istediği tetkiklerin gerekliliğini şüpheyle karşılıyor, tahlil sonuçlarının doğruluğundan emin değil, reçeteyi eczacı kalfasına teyit ettiriyor; doğru ilaçlar yazılmış mı diye. Ameliyata girerken, ameliyat sonrası içinde unutulan makası kime çıkarttıracağının hesaplarını yapıyor.


Televizyonlar için hastane kapılarında sürünen, kuyruklarda beklerken ölümle pençeleşen insan manzaraları en iyi reyting konularından biri artık. Sahte doktorlar, yanlışlıkla hastasının karnında makas unutan doktorlar, kurşunlanan doktorlar, aşiret tarafından basılan hastaneler, hastasına cinsel tacizde bulunan doktor haberleri en çok izlenen haberler artık. Birkaç profesör ile şarlatan bir ümit tacirinin konuk olduğu tartışma programları reyting rekorları kırıyor. Hergün yanlış teşhis ve tedavi sonucu hayatını kaybeden insan manzaraları ile karşılaşıyoruz televizyonlarda. Ve hergün ölümsüzlüğe! giden yolda ilerlediğimizi hissediyoruz ''tıpta son buluş'' haberlerini izlerken.


Duyduğumuz, gördüğümüz haberleri doğru değerlendirebilmek, bireysel tercihlerimizi doğru yapabilmek, içimizdeki şüpheleri doğru bilgilerle beslenmiş bir güvenle yok edebilmek, hastalanmamak için doğru korunabilmek, hastalanınca doğru tedaviyi elde edebilmek için önce bulunduğumuz vasatı doğru okuyabilmemiz gerekir. Gerçi 6 yıl tıp eğitimi, 4 yıl uzmanlık eğitimi almış, 21 yıldır sağlık sistemi ile birinci derecede etkileşim içinde olan biri olarak benim bile bazen doğruyu yanlıştan ayırabilmekte zorlandığımı düşünürsek, bunun hiç de kolay olmadığını teslim etmek gerekir. Ancak mümkün olan en iyiyi elde edebilmek için mümkün olan azami gayreti göstermek de boynumuzun borcudur.


Tıbba, tabibe ve hastaya yeniden eski saygınlığını kazandırabilmek, hastaya hak ettiği hizmeti verebilmek, kafamızdaki şüpheleri yok edebilmek, hekimin sadece ve sadece kutsal mesleğinin icrasına yoğunlaşmasını sağlayabilmek, hasta-hekim ilişkisini sağlıklı bir zemine çekebilmek, hastaneleri gerçek birer hizmet kapısına dönüştürebilmek, kurumlar arası ilişkileri doğru düzenleyip maksimum verimi elde edebilmek için önce bugünlere nasıl geldiğimize kısaca değinmek gerekir inancıyla yazılarıma sorunların temelinde yer alan tıp-kapitalizm ilişkisi ile başladım.

Bundan sonra konuları biraz daha açarak ve somutlaştırarak ele almaya çalışacağım.
Sağlık dolu günler dileklerimle

Dr. Kadir İnal-haber10.com
tıp
ve
kapitalizm
Bu habere ilk yorumu siz yapabilirsiniz...
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir