Medimagazin logo

'Titreme yoksa Parkinson değildir’ düşüncesi yanlış!

Prof.Dr.Tokçaer, ‘’Kişide titreme varsa Parkinson’dur gibi bir düşünce var. Oysaki titreme vazgeçilmez bir bulgu değil, hastaların 4’te birinde hiç titreme olmayabilir. Parkinson’da en önemli bulgu hareket yavaşlığıdır.’’
Kaynak: MEDİMAGAZİN
'Titreme yoksa Parkinson değildir’ düşüncesi yanlış!
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Çoğunlukla yaşlılık hastalığı olarak bilinen Parkinson Alzheimer’dan sonra yaşlılarda en sık görülen ikinci hastalık olarak gösteriliyor.  Ancak uzmanların hatırlattığı önemli bir konu var; Parkinson gençlerde de görülebilir!

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr.Ayşe Bora Tokçaer Dünya Parkinson Günü için Medimagazin’e yaptığı açıklamada, Parkinson’un 65 yaş üzeri nüfusta yüzde 1 sıklıkla görüldüğü bilgisini verdi.

Parkinson gençlerde de görülebilir

Toplumun yaşam süresinin artması ile Parkinson hastası kişilerin sayısının da arttığını ifade eden Tokçaer, bu hastalığın çocukluk ve gençlik çağında da görülebileceğinin altını çizdi.

Parkinson hastalığının kalıtsal olarak geçişine değinen Tokçaer, ‘’Özellikle 40 yaş üstünde Parkinson teşhisi konulan kişilerde hastalığın kalıtsal olabileceğini düşünmemiz gerekiyor.  Parkinson sadece yaşlılığa özel bir hastalık değil ve yüzde 5-10 oranında gençlerde de görülüyor. 20-35 yaş grubunda hareket yavaşlığı, kaslarda katılık ve titreme gibi durumlarda Parkinson hiç akla gelmediği için kişiler nöroloğa başvurmuyor ancak hekime erken başvuruda bulunulması durumunda hastalığın ilerlemesi engellenerek kişilerin aktif yaşamlarına devam etmeleri sağlanabilir.’’ açıklamasında bulundu. 

Hastaların yüzde 50’si doktora başvurmuyor

Yaşlı kişilerdeki ise hareket yavaşlığının eklem sertliği, kireçlenme, kalp yetmezliği ve şişmanlık gibi başka nedenlerden kaynaklanabileceği düşünülerek doktora başvurulmadığını ve teşhisin geç konulabildiğini ifade eden Tokçaer, 

‘’Biz bugün reçete kayıtlarına baktığımızda aslında tedavi görebilen Parkinson hastası sayısının yüzde 50’lerde olduğunu,  hastalığın farkında olunmadığını ve belki başka nedenlere bağlanarak kısıtlı bir hayat sürdüklerini biliyoruz.’’ şeklinde konuştu.

Parkinson’da en önemli bulgu hareket yavaşlığı

Parkinson hastalığının belirtilerinden biri olan titremenin her hasta da olan bir bulgu olmadığına dikkat çeken Tokçaer, ‘’ Kişide titreme varsa Parkinson’dur gibi bir düşünce var. Oysaki titreme vazgeçilmez bir bulgu değil. Hastaların 4’te birinde hiç titreme olmayabilir. Parkinson’da en önemli bulgu hareket yavaşlığı ve bunu vurgulamaya çalışıyoruz.’’ ifadelerini kullandı. 

Egzersiz olmazsa olmaz!

Parkinson hastalığı tamamen tedavi edilebilen bir hastalık değil ancak ilaç tedavileri ile hastalığın belirtileri ciddi oranda azaltılabiliyor.  Uygulanan tedaviler ile kişiler günlük aktif hayatlarına devam edebiliyor ve yakınlarına bağımlı hale gelmeden yaşayabiliyor.

İlaç kullanımının yanı sıra egzersizin önemine dikkat çeken Tokçaer, ‘’İlaçlar hastalığı durdurmasa bile hastalıktaki kimyasal eksikliklerin beyinde yapacağı etkileri daha hafifletiyor.  Bu nedenle düzenli ilaç kullanan ve düzenli egzersiz yapan hastalar da çok daha ılımlı bir seyir gözleniyor.  Dolayısıyla toplumda hastalığın hem hareket yavaşlığı ile çıktığının algılanması lazım hem kökten tedavi edilmese bile semptomların azaltılmasının bugün için de gelecek için de kendilerine büyük bir katkı sağlayacağını ve günlük yaşam aktivitelerini bağımsız olabileceklerini ve hayat kalitelerinin artacağını belirtmek lazım.’’ ifadelerini kullandı.

Ailenizde Parkinson hastalığı varsa ne yapmalı? 

Parkinson hastalığının oluşma nedenin tam olarak bilinmediği ancak tek bir mekanizma ile ortaya çıkan bir hastalık olmadığına değinen Tokçaer, 

‘’Yaşlılık dışında en önemli mekanizma nedir bunu çok bilemiyoruz.  Daha erken başlayan ya da ailesinde Parkinson olan kişilerde farklı beyin mekanizmaları üzerinde duruluyor. Diyelim ki annemiz babamız 60 yaşında Parkinson hastası oldu burada çok korkmuyoruz.  Ama diyelim ki 40 yaşında abimizde bu hastalık olduğunda bizde çıkma olasılığı yüksek.’’ dedi.

‘’Gençlerde Parkinson’u engellemek için akraba evliliği önlenmeli’’

Prof.Dr.Tokçaer, ‘’Parkinson çekinik genle geçen bir hastalık. Anne babadan iki hatalı gen bir araya geldiğinde hastalığın ortaya çıkması söz konusu ve her hastalıkta olduğu gibi akraba evliliği önlenmesi genç Parkinsonları önlemek için yapılması gereken en önemli şey.’’ ifadesini kullandı.

Parkinsondan korunabilir miyiz?

Parkinsondan korunmanın şuan için bir yöntemi olmadığını söyleyen Tokçaer, ‘’Bugünkü bilimsel veriler hastalığın biz bu belirtileri görmeden muhtemelen 15-20 yıl önce başladığını söylüyor.  Çünkü hastalığı gördüğümüzde dopamin maddesinin yüzde 60’ını kaybetmiş oluyoruz. Bu kayıp süresinde de sessiz bir takım belirtiler olmalı bu belirtilerin hangilerini bir araya gelirse bu hastalığın öncüsüdür ve yatkınlık belirtisidir bu araştırılıyor. Bu belirtilere göre Parkinson öncesi bulgular ve biz bunları tanıyabilirsek bunlar için yapabileceklerimiz olabilir.

Ama bugün için söyleyeceğim egzersiz çok önemli. Egzersiz sadece Parkinson’da değil Alzheimer gibi bilişsel bozukluklar yani demansla giden hastalıklarda da koruyucu olarak görülüyor. Yaptığımız egzersiz sadece kas ve eklemde kalmıyor, bir duyu uyarını olarak beynimize gidiyor ve beynimizde karmaşık devrelerde işlenerek kişiyi hem gelişebilecek unutkanlıklara karşı biraz daha koruyor hem de Parkinson’a karşı da bir miktar koruyabiliyor. Yine başlamakta olan Parkinson’un meydana getirebileceği denge bozukluğu gibi sorunları da erteleyeceği söyleniyor.’’ açıklamalarında bulundu.

''Her hasta uygun cerrahi müdahale adayı değil''

Cerrahi olan hasta tamamı ile iyileşecektir gibi yanlış bir bilgi olduğuna değinen Tokçaer, ‘’Oysaki burada bir tümör ya da kitle benzeri bir yapı yok,  onu aldık da hastalık geçti olamaz. Burada hücre hasarı ile giden bir yapı var.  Yapılan cerrahi hücreyi onarmıyor orada titremeyi hareket yavaşlığını veya kastaki katılığı azaltıp hastanın yaşamını kolaylaştırıyor.’’ dedi.

Halk arasında pil tedavisi olarak bilenen cerrahi müdahale ile beynin belirli bölgelerine elektrot denen kablolar yerleştirildiğini ve sonrasında göğüs cildi altında yer alan bir batarya ile uyarıda bulunulduğu bilgisini veren Tokçaer,

‘’Pil tedavisi birinci basamak tedavi değil ve hastanın şikayetinin yoğunluğuna göre belirleniyor. Titremesi olan veya hareket yavaşlığı olan hastada farklı uygulama yapılıyor.  Burada hastanın yaşı da önemli.

Bazı ilaçların vücutta istemsiz hareketler ya da ilaç aralarında aşırı derecede yavaşlama ve tutukluk şeklinde yan etkileri oluyor. Bu hastalarda önce ilaç ayarlarını değiştirerek ilerlemeye çalışıyoruz ama yetmediği durumlarda işte cerrahi o zaman devreye giriyor.’’ şeklinde konuştu. 

Cerrahi tedavinin hastalığın orta seviyelerinde uygulanan bir işlem olduğunu belirten Tokçaer, ‘’Bizim her hastaya cerrahi uygulama şansımız yok. Hastanın bilişsel durumu bozulmuşsa, hafiften demans başladıysa veya ağır depresyon hali varsa kişinin depresyonu düzeltilmeden cerrahi tedavisi uygulanmaz. Denge bozukluğu başlamış hastalarda da  cerrahi sonrası denge bozukluğu artabiliyor. Bu hastalarda uygun adaylar değil.’’ bilgisini verdi. 
 

parkinson
cerrahi
Bu habere ilk yorumu siz yapabilirsiniz...
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir