MEDİMAGAZİN - Acil tıp birimleri sağlık hizmetlerinde en önemli bölümlerden birisi olarak gösteriliyor. Sağlık Bakanlığı acil sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi yönünde çok sayıda düzenleme yapsa da, acil servislerle başvurusu sayısındaki artış, servislerde yaşanan yoğunluk ve şiddet olayları devam ediyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye’de 2016 yılında 100 milyon kişi acil servislere başvuruda bulundu. Türkiye’de acil servislere yapılan başvuru dünya ile, özellikle gelişmiş ülkelerdeki verilerle, karşılaştırıldığında çok yüksek bir orana sahip.
Peki bu yoğunluğu azaltmak için hekimler neler yapabilir? Acil servise gelen kişilerden acil olmayan vakalar nasıl ayırt edilir? Hekim acil olmayan hastalara müdahale ederken nasıl bir yol izlemeli?
Konu ile ilgili merak edilenleri, Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr.Ahmet Nezih Kök’e sorduk.
Kök, ‘’Son yıllarda istatistiki verilerin de açıkça ortaya koyduğu gibi ihtiyaç sahiplerinin acil sağlık hizmetlerinden amaca uygun yararlanıp yararlanmadığı sorunudur. Hukuki mevzuata göre bir uzmanlık alanı olan ‘acil tıp’, bilimsel tıp verilerine göre acil olarak tanımlanan sağlık sorunlarına sahip kişinin(hastanın) en kısa sürede tanısını koyarak tedavisinin yapılmasını ya da tedavinin yapılması için gerekli tıp dallarına yönlendirilmesini hedefler. ‘’ açıklamasında bulundu.
Acil servise başvurunun artma nedeni: ‘’Hekime kolay ulaşmak’’
Acil servislere başvuru sayısının bu kadar yüksek olmasının çok sayıda nedeni olduğunu ifade eden Kök, ‘’Bunların başında son 10 yılda yaşanan ‘Sağlıkta Dönüşüm Programı’ ile birlikte hekime ve hastaneye erişilebilirliğin artması sonucu acil sağlık hizmeti almak zorunda kalan hastalarımızın sayısındaki artıştır. Bu tabii ki olması gereken ve desteklenmesi gereken bir durumdur. Ancak, bunun dışındaki kabul edilmesi mümkün olmayan sebeplere bakacak olursak, acil servislerden yararlanmaların bir kötüye kullanım olarak sayının artışına neden olduğunu görürüz.’’ ifadelerini kullandı.
Polikliniklerdeki uzun bekleme süreleri acil servise başvuruyu artırıyor
Sağlık kurumlarına polikliniklerden başvurulduğunda muayene ve tetkik için bekleme süresinin uzun olması hastaları acil servislerden başvuru yapmaya yönlendiriyor.
Devletin sosyal bir devlet olması gereği sunduğu yaşam ve sağlık hakkının, acil sağlık hizmetlerinin ücretsiz olmasını sağladığını, bunun yanı sıra sağlık hizmetlerine katılım paylarından kaçınılması adına da acil servislere başvurulduğunu ifade eden Kök,
‘’Oysaki her iki durumda da bu hasta grubu, ben bunlara tıbbi hizmetleri istismar eden kişiler diyorum, acil servislerdeki iş yükünü artırarak gerçek acil hastaların en azından daha erken acil hizmeti almalarını önleyerek hem vicdani hem dini hem de hukuki vebal altına girmektedirler.’’ şeklinde konuştu.
Acile başvuran hastalarda hastayı geri çevirme söz konusu olabilir mi?
Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliği hükümlerine göre yataklı tedavi kurumları bütün acil başvurularını kabul etmek durumunda. Hukukta iyi niyetin varlığının esas alınması ve bir kişi her ne şekilde olursa olsun acil servise hizmet almaya geldiğinde o kişiyi acile getiren bir tıbbi sıkıntısının olduğunun düşünülmesi gerekiyor.
Kök, ‘’Bu karineye rağmen tıp uygulamalarında acil servise başvuran bir hastanın gerçekten acil tıp hizmetlerinden yararlanması gereken bir hasta mı, yoksa poliklinik hastası mı olduğunun ayırt edilmesi gerekir. Bu ayıklama işini, ne idare, ne hasta ne de hasta yakını yapabilir. Bu bir tıbbi işlemdir ve bunun kararını hekim verecektir.’’ dedi.
Renk Kodlaması ve Triyaj şart!
Acil servislerde Renk Kodlaması ve Triage (Triyaj)’ın mutlaka uygulanması gerektiğinin altını çizen Kök, ‘’Triyaj; çok basit bir anlatımla acil servisten yararlanma önceliğinin hangi hastada olduğunun belirlenmesidir. Bu öncelik belirlenirken aynı zamanda hastanın acil servisin hangi bölümünde (resusitasyon, muayene odası, pansuman odası vb) hizmet alacağı da belirlenir. Triyaj süresi kırmızı kod almış hastalar için (acil hastalar) dakikalar içinde tamamlanırken yeşil kod almış hastalar için saatlere uzayabilmektedir.’’ açıklamasında bulundu.
‘’Yeşil kod’’ istismarı engelleyebilir
Acil servisi kullanabilmesi için bir önceliği bulunmayan hastalara uzun bekletilme süresi uygulamasının acil servis hizmetlerinin kötüye kullanılmasının önlenebilmesine önemli bir katkı sağlayacağını belirten Kök, ‘’Ayrıca ‘Yeşil kod’ almış hastaların bekletilme süresi sonrasında kendilerine gerekli bilgilendirme yapılarak polikliniklere yönlendirilmesi, şahısların hastaneye aynı şekilde (istismar amaçlı) müracaat etmelerinde caydırıcı bir rol oynayacaktır.’’ dedi.
‘’Acil servis personelinin özlük hakları iyileştirilmeli’’
Bilimsel tıp verilerine dayanılarak acil servis sağlık personelince yapılacak “Renk Kodlaması ve Triyaj”ın acil servis hizmetlerinin istismarını ve suiistimalini önleyerek acil servislere gereksiz başvuruları önleyeceğini dile getiren Kök,
‘’Acil servis hizmetleri ülkemizin başta hekimlerimiz olmak üzere en fedakar sağlık personelimizce yürütülen hizmet alanıdır. Son dönemlerde artan acil tıp uzmanı sayısı ile hizmetin kalitesi artmıştır. Acil hizmetleri özel hizmet alanı olduğundan burada çalışan personelin özlük haklarının iyileştirilmesi, çalışan sağlık personelinin sertifikalandırılması ve hastane içerisinde sık sık yer değişikliklerine tabi tutulmaması hizmetin kalitesi açısından çok önemlidir.’’ ifadelerini kullandı.
Şiddet, acil servislerde daha fazla!
Sağlık personelinin maruz kaldığı fiziksel ya da sözel şiddet acil servislerde daha çok yaşanıyor. Sağlıkta şiddetin önlenmesinde idari ve hukuki önlemlerin öncelikle acil servislerde alınması gerektiğini vurgulayan Kök, sözlerini şöyle sürdürdü:
‘’Sağlık hizmetlerinden faydalanma ihtiyacı bulunan kişilerin bu faydalanmalarını amaca yönelik maksimize edebilmek için sağlıkta okuryazarlık oranını artırmak ve bunun için çalışmalarda bulunmak, hasta haklarının sadece bireyin kendisi için değil kendi gibi milyonlarca insanın hakkı olduğu bilincinin oluşması için gerekli çalışmaları yapmak ise orta vadede yapılması gerekenlerdir. ‘’