Medimagazin logo

Görmediği hastaya ilaç yazan doktor, terör suçundan yargılanıyor

Prof.Dr.Sözen:‘’Hastanın ablası kardeşinin hasta olması nedeniyle aile hekiminden ilaç yazmasını istiyor ve hekim de yazıyor. İlacı yazdığı sırada, asıl kişi terör olayına karışıyor. Doktor teröre yardım ve yataklıktan yargılanıyor.’’
Kaynak: MEDİMAGAZİN
Görmediği hastaya ilaç yazan doktor, terör suçundan yargılanıyor
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

“2. Ulusal Antalya Aile Hekimliği Kongresi’’ 2-5 Mart tarihlerinde, Antalya’da gerçekleştirildi.  Kongrede öne çıkan en önemli başlıklardan biri aile hekimlerinin yasal sorumlulukları oldu.

“Aile Hekimliğinde Raporlar, Hukuki Sorumluluklar ve Malpraktis” konusunun ele alındığı oturumda Hakim Hakan Sil, Avukat Bayram Bayazıt, Prof.Dr.Şevki Sözen ve Prof.Dr.Erdem Kaşıkçıoğlu aile hekimlerinin hak, hukuki sorumluluk, uygulama sırasında yaptığı hatalar, yaşanmış olaylar ve davalar ile ilgili katılımcıları bilgilendirdi.

Oturumun başkanlığını yapan Antalya Aile Hekimleri Derneği’nden Uz.Dr. Levent Tuna Şengöz “Toplantımızın amacı her şeyden önce daha kaliteli bir sağlık hizmeti sunmak, toplumun sağlığını dikkatli bir şekilde korumak, muayene ve laboratuvarın bu tip raporlar da önemini bir kere daha hatırlatmak, aile hekimi açısından da ileri de karşılaşabileceği bir malpraktis olayının ortaya çıkmasını engellemeye çalışmaktır” dedi.

 

 

‘’Adli Tıp’a aile hekimliği ile ilgili gelen dosya sayısı arttı’’

İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Şevki Sözen, ‘’1987 yılından bu yana İstanbul Üniversitesi Adli Tıp’ta çalışıyorum. Bu zamana kadar bize farklı branşlardan yüzlerce, binlerce dava geldi.  Fakat son zamanlarda özellikle aile hekimliğinden gelen dosya sayısı çok fazlalaştı" açıklamasında bulundu. 

Adli Tıp Bölümü’ne gelen bazı davalardan örneklere değinen Sözen, ‘’Paranoid şizofren olan bir kişinin özel hastanede tedavi görmesi nedeniyle sistemde kaydı bulunmuyor ve kişiye av tüfeği raporu verilmiş. Kişi eşini vurmuş. Kişinin cezai ehliyeti olmadığı için ceza almıyor, aile hekiminin davası ise hala devam ediyor.

Epilepsi hastası bir kişi trafik kazasına karışıyor. 8 aydır ehliyeti var.  Dava sürecinde ehliyet raporuna kim imza attı diye bakılıyor ve aile hekiminin imza attığı görülüyor. Bu konu ile ilgili dava da hala devam ediyor.’’ ifadelerini kullandı.

 

‘’Görmediği hastaya ilaç yazdı, terör suçundan yargılanıyor’’

Aile hekimi tarafından ‘’Spor yapmasına engel yoktur’’ raporu verilen 17 yaşındaki gencin spor esnasında aniden hayatını kaybetmesi nedeni ile aile hekimine dava açıldığını ve davanın devam ettiğini dile getiren Sözen sözlerini şöyle sürdürdü:

"Benim için en çarpıcı olanlarından biri şuydu: Hastanın ablası kardeşinin hasta olması nedeniyle aile hekiminden ilaç yazmasını istiyor ve hekim de yazıyor. Ancak hastayı görmeden ilaç yazan aile hekimi, muayene de etmiş gibi bulgular yazıyor. İlacı yazdığı sırada, asıl kişi terör olayına karışıyor. Doktor teröre yardım ve yataklıktan yargılanıyor.

Bir diğer ilginç olay; yakını ölen kişiler de aile hekimliğine geliyor. Ölmeden 30 ay önce tüm mal varlığını bakıcısına veren kişiye akli meleke raporunu sağlam veren aile hekimi davalık oldu çünkü yapılan incelemelerde kişiye daha önce nöroloji ve psikiyatrı konsültasyonu ile konulmuş senil demans tanısı var.‘’

‘’Hekimlik standardize edilmeli’’

Aile hekimlerinin rapor verirken tüm semptomları ele alması gerektiğine dikkat çeken Sözen, ‘’Hasta yakınlarının beyanı bizim için bir yere kadar önemli çünkü hasta veya yakını semptomları bir yere kadar bilebilir. Olay farklı boyutlara ulaşınca; ‘Biz hekime götürmüştük, hasta değil raporu verdi’ diyebilirler. O nedenle hekimler rapor verirken bir standardizasyona göre vermeli.  Bu sadece aile hekimliği için değil tüm branşlar için geçerli.  Çünkü Adli Tıp ile ilgili bir sıkıntı yaşandığında sonuca gidilirken tek tek tüm muayene ve laboratuvar bulguları incelenir ve tıbbi kayıtlarda bunların olması gereklidir.’’ şeklinde konuştu.

Sözen, “Epileptik bir hastaya ehliyet sağlık raporunu nörolog veya aile hekiminin vermesi davanın sonucunu etkiler mi? şeklindeki soruya ise şu yanıtı verdi:

‘’Buradaki iddia tıbbi uygulama hatası,  taksir olarak açılacaktır ve Adli Tıp’tan rapor istenecektir. Biz de raporlamayı yaparken gereken tıbbi tetkikler yapılmış mı ona bakıyoruz.  Nöroloji uzmanı epilepsi tanısı konulması için gerekli muayene ve laboratuvar incelemesini yapmış mı? Tüm bunlara rağmen tanı konamıyorsa ve normal bulgular çıktıysa burada nöroloji uzmanı için hata yoktur. 

Aile hekimi yönünden bakarsak da aile hekimi nöroloji uzmanından görüş almadan rapora sağlıklıdır diye imza attıysa o zaman aile hekiminin hatası vardır.’’

 

Aile hekimleri kamu görevlisi sayılıyor

Aile hekimlerinin hukuki açıdan kamu görevlisi olarak değerlendirildiğini ifade eden Av.Bayram Bayazıt, ‘’Bizim hukukumuzda aile hekimleri kamu personelidir. Anayasamızda da aile hekimleri diğer kamu görevlisi olarak geçiyor.  Danıştay da diyor ki aile hekimliği hizmeti kamu görevi ve aile hekimine karşı işlenen suç da bu şekilde yargılanıyor. Ama öyle bir hal var ki; özel hukukta buna karma sözleşme tipi denir. Aile hekimliği de karma sözleşme sınıfına giriyor.  Çünkü ne tam olarak kamunun içinde ne tam olarak dışındasınız.’’ açıklamasında bulundu.

Aile hekimlerinin kamu personeli sayılmasına yönelik bir örneğe değinen Bayazıt, ‘’Aile hekiminin bilgisayarı Aile Sağlık Merkezinden çalınırsa kamu malına zarar olur, evinde çalınırsa özel alana girer.” dedi.

 

Evlilik raporlarına dikkat!

Evlilik raporları ile dava konusu olan bir olaya değinen Hakim Hakan Sil,  ‘’Hekimin ‘Evlenmesinde sakınca yoktur’ raporu verdiği bir kişi eşini bıçaklıyor ve bu kişinin uzun zamandır şizofren hastası olduğu ortaya çıkıyor. Aile hastalığı sakladığı için ihmal nedeni ile ölüme sebebiyet vermesi konusunda yargılanıyor.

Ancak ilgili hekim arkadaş; bu kişi şu kadar yıldır şizofren hastasıymış siz bu teşhisi yapma yetkisinde değilsiniz ancak hastaya akıl hastası olmadığına dair rapor vermişsiniz diyerek yargılandı.  Hekim görevi kötüye kullanmak ve ihmal suçundan yargılandı. Beraat etti ancak yargılayan heyet farklı karar da verebilirdi.’’ dedi.

 

 

tıp hukuku
malpraktis
aile hekimliginde raporlar
Yorum (3)
murat çelikten
yorumlar asıl bu habere yağacaktır. defansif tıp en iyi tıptır. cebinden para çıkmayan hasta iyileşmez. cepten para çıkmayan muayene hasta gözünde makbul değildir. illa özele de gider cebinden parası çıkar ve para harcadığı için verilen tedaviye harfiyen uyar. devlet hastanelerinde 6 tl lik aynı tedaviye uyum sıfır iken özellerde 50-300 tl lik aynı tedaviye uyum % 90 dır. Bunlarda tıbbın yazılı olmayan kurallarıdır. Artık kamuda hekimlik etliye sütlüye bulaşmadan yapılmaya başlandı. Sağlıkta dönüşüm alayınıza hayırlı olsun.
86
Cevapla
Ali veli
Doktor av tüfeği raporu verirken adam avlansın diye veriyor onu bunu öldürsün diye vermiyorki. Akli Meleke raporunda doktor o an gördüğü hastanın melekelerinin o an için yerinde olduğudur. 10 dk. Lık muayenede ağır sorumluluk yüklenirse olacağı bu. Sağlık raporunda doktor muayenede nerden anlayacak kalbinde problem olduğunu? Ritim bozukluğu olan o an için düzgün ritimli atıyor olabilir. Belkide üfürüm var tam duyamaz. Bu sadece kalp. Kalbi normal belki iyileşmemiş kırıgı var belki beyne önceden darbe almış etkisi spor esnasında çıkacak? Ehliyet raporu verirken muayene edilmesi gereken sistemleri organları okudugumda dudağım uçukladı. Doktorun sorumluluğunu 100 madde sırala yükle sonra 10 dkda 3 aylık check up yapmış gibi rapor vermesini bekle oh ne güzel. Muayeneye gelemeyen hasta için kapıda yarım saat bekleyen yalvarıp duran hastanın ilacını yazmazsa vicdan azabı duyar. Nedir bu yani aile hekimliği ya tamamen kaldırılsın yada hukuki sorumlulukları düzenlensin. Aile hekimliği bir steteskop bir otoskop ve ertesi gün çıkacak lab. Sonuçlarıyla yüzde kaç verimli olabilir acaba? Elim kırık mı diyen hastalar nolacak? En kötü yapılacak bir iyileştirme şudur Konsultan hekim aile hekimlerine tahsis edilmeliki hangi durumda napacagını çözsün. Halk için güllük gülistanlık olan aile hekimliği doktor için kabusa dönüştü. Emniyetten demişler beyefendiye aile hekiminden ehliyet raporu al gel hemde e sınıfı. Gönderene kadar canım çıktı. İşyerinden demişler aile hekiminden işe giriş raporu al gel dosyaya koyacakmış sadece. Askerden izinde komutanla konuşmuş 1 haftalık istirahat raporu al ben hallederim demiş. Üniversite sınavına hazırlanacakmış kızı müdürde onaylamış 4 günlük rapor istiyormuş hamfendi. Daha ne diyeyim halkın gözünde bakkaldan bir kilo yağ bir kilo un bide şeker al helva yapacaz der gibi aile hekiminden şunu bunu al gel modundayız. Benim görüşüm aİle hekimliği hastane ortamında yapılmalıdır. Raporlu ilaçları rpt etmek ve grip ilaçları yazmaktan başka aile hekiminin yaptıgı dogru dürüst bişey yok. raporlu ilaç eczaneden direk alınabilmeli. Rapor vermek içinde bin takla atması gerek bunuda yapmayı bırakırlar artık. Grip öksürük şurubunuda eczaneden alabilir. Ee ne kaldı geriye? Birinci basamak denilen olay bence kaldırılmalı aile hekimleri sağlık danışmanı olmalı ve hastane ortamında çalışmalı bir bütün halinde hastayı ele almalı uzman doktorlarla konsulte etmeli ve yönlendirmelidir. Saygılar...
25
Cevapla
doktor
sağlık bakanlığı hekimlerim sorunları ile ilgilenmemektedir.bu koşullarda hekimlik yapmak imkansızdır.hasta bakmak bomba imha uzmanlığı gibi tehlikeli bir hal almıştır.doktorlar hakimlerin elinde oyuncak olmuştur.sağlık bakanlığı hekimlerin sorunları ile ilgilenmelidir.
2
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir