Medimagazin logo

Hekimler hukuki açıdan nelere dikkat etmeli?

“Hekim-hasta ilişkisi, hekimlik mesleğinin özelliği itibarıyla insanlık tarihi boyunca çok özel bir ilişki olma özelliğini koruyor. Bu ilişki tarih boyunca hastanın hekime ciddi bir bağlılığını doğururken bir yandan da ciddi hukuksal çatışmaları beraberinde getirmiştir.”
Kaynak: MEDİMAGAZİN
Hekimler hukuki açıdan nelere dikkat etmeli?
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesinden Dr. Murat Akbaba ve Dr. Vedat Davutoğlu’nun, Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi Dergisi’nde Ağustos ayında yayımlanan, “Sağlık ve hukuk kıskacında hekim: Ne yapmalı?” başlıklı çalışmasında, özellikle 2005 yılında yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu’ndaki yeni maddeler nedeni ile tıptaki uygulama hatalarının hekimler arasında gittikçe önem kazandığı ve tartışılmaya başlandığı ifade ediliyor.

Alınan cezalar nedeni ile hekimlerin kısa sürede meslekten soğuma, hastaya müdahale etmekten çekinme ve tükenmişlik sendromuna girme gibi sonuçlarla karşılaştığı ifade edilen çalışmada; ölümle hayat arasındaki ince bir çizgide çalışan hekimleri, özellikle de son yıllarda kardiyoloji alanında artan dava sayısı göz önüne alındığında kardiyoloji hekimlerini tıpta uygulama hataları konusunda bilinçlendirmek ve yasalar karşısındaki sorumluluklarını belirterek olası mağduriyetleri önlemek amaçlanıyor.

Ülkemizdeki genellikle, hukuk uygulamalarına göre mahkemeler haricinde, gerek Adli Tıp Kurumu kararları, gerekse Sağlık Bakanlığı Yüksek Sağlık Şûrası kararları veya bilirkişi kararlarında hekimin çağırılarak savunmasının alınması gibi bir uygulamanın olmadığını ifade eden araştırmacılar,  

“Dolayısıyla yapılan tüm tıbbi, cerrahi uygulama hataları hakkında karar verilirken esas olarak tutulan kayıtlar temel alınmaktadır. Bir hekimin tıpta uygulama hatası ile yargı önüne çıkmaması, hastasına yapacağı her türlü tedavi ve müdahaleyi hukuka uygun hâle getirebilmesi için yapması gerekenler vardır.” ifadelerini kullanıyor.

Araştırmacıların önerileri şu şekilde:

1. Aydınlatılmış onam: Tüm girişimsel/yarı girişimsel uygulamalar ve potansiyel riski olan tıbbi tedavi uygulamaları için hastaya özel aydınlatılmış onam hazırlanmalı, bu onam kendisine okutulmalı, anlamadığı noktalar anlatılarak net olarak anlaması sağlanmalı ve mümkünse kendi el yazısı ile okuyup anladığına dair bir ibare ile imzalatarak saklanmalıdır.

Türk hukuk sistemine göre onamı yaptığına dair en önemli belki de tek kanıt, tek tip matbu onam formları değil, hastaya özel hazırlanmış ve imzalanmış onam formudur.

2. Tanı: Doğru konmalı, bunun için gerekli laboratuvar ve görüntüleme yöntemlerinden faydalanılması gerekmektedir.

3. Sevk: Tanı veya gerekli tıbbi yaklaşımın yapılamadığı durumlarda tanı/tedavinin yapılabileceği bir merkeze uygun koşullarda ve zaman kaybetmeden hastanın sevki yapılmalıdır.

4. Tercih: Hastaya hastalığına uygun tüm tedavi seçenekleri sunulmalı (Hekim kendi tercihini belirtebilir.) ve ilgili riskler anlatıldıktan sonra hastanın seçeceği tedavi yöntemi (Örneğin; prostetik kapaklı hastanın, gebe kalma isteğiyle ilgili tedavi alternatifleri ve olası komplikasyonların anlatılarak hastanın seçimiyle ilgili onamın alınması gerekmektedir.) onam alındıktan sonra uygulanmaya başlanmalıdır.

5. Güncellik: Tedavi uygulamaları modern tıbbın kabul ettiği tedavi metotlarına ve kılavuzlarına uygun olmalıdır. Hekimler sürekli olarak bilgilerini yenilemeli, yeni tedavi metotlarından haberdar ve bu metotları uygulayabilir olmalıdır.

6. Komplikasyon: Tüm hastalar komplikasyon yönünden de takip edilmeli, olası komplikasyonlar zamanında fark edilerek “komplikasyon yönetimi”, yani komplikasyona yönelik tedaviler gecikmeden yine modern tıbbın kabul ettiği yöntemlerle yapılmalı, komplikasyonun tedavisi için yeterli donanım hastanede yok ise daha donanımlı olan hastaneye uygun koşullarda hasta bekletilmeden sevk edilmelidir.

7. Kayıt: Tedavi süresince hastaya ait kayıtlar zamanında, özenli ve düzgün tutulmalı, hastaya ait sırlar saklanmalı ve hekim tüm bilgi ve becerisini hastasının yararına kullanmalıdır. Hasta taburcu edilmeden önce tüm kontroller yapılarak varsa kayıt eksiklikleri giderilmelidir.

MEDİMAGAZİN

 

tıp hukuku
malpraktis
hekim
huku
Yorum (9)
mustafa rahincioğlu
Hasta yeşil kartlı , diş müdahalesi yapılacak.Onamı alınıyor,seçenekler belirtiliyor,olası komplikasyonlar açık net şekilde sözlü anlatılıyor.Komplikasyon gelişiyor ,hasta şikayetçi oluyor.Soruşturmacıya komplikasyon açıklanıyor ve onam gösteriliyor, hasta beyanatı ben yeşil kartlıyım başka seçeneyim yok ,mecburen imzaladım yoksa hekim müdahale etmeyecekti diyebiliyor.Sonrası ayrı bir süreç.
15
Cevapla
RKTR
Haberde sözü edilen makale ücretsizdir. Link'i: http://www.journalagent.com/tkd/pdfs/TKDA_44_7_609_616.pdf Okumanızda büyük fayda var.
4
Cevapla
acilde
SAVCI VE HAKİMİN ELİNE DÜŞME SAKIN.BUNLARIN HEPSİNİN BOŞ OLDUĞUNU ANLARSIN.HERŞEY HAKİMİN İKİ DUDAĞI ARASINDAN ÇIKAN SÖZDÜR.HERŞEYDEN ÖNCE BU KADAR DÜZENLİ BİLGİYİ ÇOK HASTANIN GELDİĞİ VE KARMAŞANIN OLDUĞU PERFORMANS SİSTEMİNİN OLDUĞU BİR YEDE YAPAMAZSINIZ....
12
Cevapla
bozeren
sn mustafa rahincioğlu (diştabibi), haklısınız.. sonra hukuk da geliyor, rızası alınmış dahi olsa, hastanın sonraki beyanını doğru kabul ediyor ve hekimi suçlu buluyor. öyleyse, hastanın rızasının alınması vb. prosedürlere ne gerek var?
4
Cevapla
RKTR
Şahsen bu “onam” denilen şeyin koruyucu olduğunu hiç sanmıyorum. Zira: • “Onam” alınan pek çok cerrahi işlem sonrası pekala davalar açıldı, hekimler mahkeme çukuruna düştü. Hapis cezası alanlar bile oldu. • “Onam” hükümlerine bakarsanız, hastanın isterse size dava açmasını engelleyici hiçbir şey olmadığını hemen görürsünüz. • Bir Üniversite Hastanesi’nde evvelki sene kifoskolyoz için yapılan 2 bel ameliyatı sonrası gelişen sakatlıklar için davalar açıldı. “Onamlar” alınmıştı elbette, ama bu “Taksirle Adam Yaralamak”tan Milli Tıp Hukuku Formülü sürecinin başlamasına engel olmadı. Sonuç: bir vakada 2, diğer vakada ise 2.5 milyon TL tazminatlara hükmedildi; Yargıtay’ca da onandı. Doktorlar ve Üniversite hapı yuttu. • Dava yerseniz, “onam”ın usulüne uygun alındığını, her şeyin şikayetçiye itina ile izah edildiğini kanıtlamak zorundasınız. Hasta, “Bana şu ya da bu anlatılmadı !” derse, eh yine burnunuz pislik çukurunda demektir. • Aslına bakarsanız, para almak için size bir iftira atıldığında, müştekiler sizin kusurlu olduğunuzu kanıtlamak zorunda değildirler. Aksine siz tamamen kusursuz olduğunuzu isbat ile yükümlüsünüz. • Hayatınızın mahvolması, size dava açanları zerre kadar ırgalamaz. Onlar sizi suçlu göstermek için ellerinden geleni yapacaklardır –ki, buna temel tıbbi gerçeklikleri, hatta olup biten olayları çarpıtmak da dahildir; keza sizi son derece bilgisiz ve hastalara karşı duyarsız aşağılık bir hekim olarak da gösterebilirler. Bunları yaparlar, çok daha fazlasını da yaparlar, hepsini gördüm, yaşadım, iğrendim. Niye yaparlar, çünkü pasta çok büyüktür. Doktorlara açılan tazminat davalarında avukat oranları % 40-50’leri bulmuştur. Müvekillik ve diğer ücretler de cabası. Yukarıda söz ettiğim türden 2 dava olsa, 2 trilyon, çok iyi para. İnternet’te hekimlere nasıl tazminat davası açılacağı bile anlatılıyor artık. • Ve biliyor musunuz, aslında bir NSAID ya da antibiotik yazarken bile, hastaya her şeyi izah edip bir tür onam almanın gerekeceği günler uzak değil. Örnek: hastaya poliklinikte naproxen ya da bir sefalosporin yazdınız, ne oldu, Stevens-Johnson sendromu gelişti. Bu durumda, size dava açan avukatın tek yapacağı şey, hastayı ve ilacın prospektüsünü alıp mahkeme salonuna götürmektir. İşte becerildiniz.
14
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir