Medimagazin logo

Kolon Ca teşhisi ile 7 ameliyat oldu denilmişti... Doktor gerçeği açıkladı

10 yıl önce kolon kanseri tanısı konulup 7 kez ameliyat edildiğini öne süren 26 yaşındaki Salih Murat ile ilgili gerçek bugün ortaya çıktı.
Kaynak: Hürriyet
Kolon Ca teşhisi ile 7 ameliyat oldu denilmişti... Doktor gerçeği açıkladı
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Meğer Murat'a ne kanser teşhisi konulmuş ne de kemoterahi tedavisi yapılmış. Murat'ın genel cerrahi servisindeki tedavisini yürüten Yrd. Doç. Dr. İsmail Cem Eray, böyle bir tanı koymadıkları gibi, kayıtlarda böyle bir tanıya da rastlamadıklarını açıkladı...


Kolon Ca teşhisiyle 7 ameliyat tartışmasında 3. perde: Doktorlar birbirini suçladı


2006’da kolon kanseri tanısı konulup 7 ayrı ameliyat geçirmesine karşın sağlığına kavuşamadığını, ’Chron hastalığı’ saptanınca, doğru tedaviyle iyileştiğini öne süren Salih Murat’ın iddiaları dikkat çekince, ÇÜ Balcalı Hastanesi Genel Cerrahi Servisi’nde görevli Yrd. Doç. Dr. İsmail Cem Eray, uygulanan tedavi ve hastanın sözlerine açıklık getirerek şöyle dedi:

"Salih Murat bize dış merkezden karın cerrahisi geçirmiş, bağırsaklarıyla ilgili sorun, karın ağrısı ve kusma şikayetiyle geldi. Bağırsak tıkanıklığıyla ilgili bir süre takip ettik. Geçmeyince operasyona aldık. Dışarıda yapılan incelemeleri de istedik, başka rahatsızlıklarını atlamayalım diye. Karnını açtığımızda bağırsakların bir kısmıyla ilgili ameliyat geçirdiği, bağırsakların yapıştığını, tıkandığını saptadık. Hastada herhangi bir kanser görüntüsü yoktu."

’KANSER GÖRÜNTÜSÜ YOKTU’

Balcalı Hastanesi’nde 2016’da yapılan ameliyatın ardından Salih Murat’ın ’Chron hastalığına yakalandığının saptandığını aktaran Yrd. Doç. Dr. İsmail Cem Eray, şöyle devam etti:

"Ameliyatta ince bağırsağının bir kısmını çıkarttık ve diktik. Çıkan parçayla ilgili patolojik incelemede rahatsızlığının Chron hastalığıyla ilgili olabileceği söylendi. Bu aşamadan sonra gastroenteroloji kliniği ile temasa geçtik. ’Bu hasta Chron hastası olabilir, bu açıdan değerlendirir misiniz dedik ve onlar da değerlendirip tedavilerini yaptılar. Chron hastalığı immün sistemiyle ilgili bir hastalık. Genelde genç zayıf erkeklerde görülüyor. Bu hastalık tedavi edilmezse sıkıntıya yol açabilir. Çünkü uzun soluklu tedavi gerektirir."

KEMOTERAPİ DE ALMAMIŞ

"Salih Murat’a bugüne kadar kanser tanısı konulmuş mu, kemoterapi almış mı?" sorusunu da yanıtlayan Yrd. Doç. Dr. İsmail Cem Eray, şunları kaydetti:

"Hasta bize kendisi öyle şeyler söyledi ama biz söylediği şeylere değil, belgelere bakarak konuşuruz. O nedenle dışarıda olan ameliyatların patolojilerini de isteyip teyit ettirdik. Hatta kliniğimizde bir hocamız Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan hastanın 10 yıllık taramasını yaptırdı. ’Acaba kemoterapi almış diye’ baktırdı. Herhangi bir kemoterapi yok. Kanser tanısına hiç bir yerde rastlanılmamış. Biz de zaten hiç kanser düşünmedik bu hastayla ilgili. Fakat kendisi, ’Bana böyle şeyler söylendi’ dediği için bu araştırmayı yaptık. Biz hastamızda kanser düşünmedik, kanser saptamadık. Sosyal Güvenlik Kurumu sisteminde de toplam 7 değil 4 kez ameliyat olduğu görülüyor."

kolon kanseri
yrd.doç.dr.i̇smail cem eray
salih murat
Yorum (4)
olgun
Süper., süper ., tıp ve doktorlar, hasta ve medya tarafından bu kadar hızlı itibarsızlaştırabilinirdi. hasta ve medyaya bravo., bu tıp bir gün sizede lazım olacak.
31
Cevapla
Burhan
Sayin Dr.Olgun, sadece medya ve hasta itibarsizlastirilma konusunda bir sonuc."Doktor efendi devri bitti" sozleri ile baslatildi hersey, okumus egitimli insanlarin toplum gozunde degersizlestirilmesi malesef...
34
Cevapla
ali candan
Sevgili Yrd. Doç. Dr. İsmail Cem Eray , bu hastayı ve olayı belli ki kişisel nedenlerle ajite eden gastoenteroloji profesörünü mahkemeye vermeni öneririm. Çamur at izi kalsın taktiği yaptılar.
8
Cevapla
RKTR
Bir bayan avukat, "Mağdur kardeşimin hakkını bırakmayacağız" filan diye demeçler veriyordu basına, ve hastanın tedavi gördüğü 7 hastaneye de ayrı ayrı dava açacağını bildirmişti. Sonra gerçek kaynaklardan herkes olayı öğrendi ve anladı: aslen Crohn olduğu halde, sanki “yanlışlıkla kanser teşhisi konmuş, ne büyük malpraktis !” gibi göstermeye çalışıyordu hastayı. Şovmen bir Gastroenteroloji profesörü de iddiaya destek vermişti. Tazminatlarda avukat oranları % 40-50 civarındadır. Bu işteki para gerçekten çok tatlıdır. Para için doktorlara iftira atılabilen bir memleket olduk. İşte ülkemizdeki Tıp Hukuku sisteminin en temel sorunlarından biri budur: Bir vakada hiçbir tıbbi ön inceleme yapmadan, müşteki cidden haklı mıdır, yoksa zırvalıyor mudur, hekime iftira söz konusu mudur değerlendirmelerini yapmadan, tıp doktorlarını DİREKT OLARAK şikayet etme hakkı verdiler aç gözlü insanlara. Dolayısıyla, hekimin herhangi bir kusuru olmasa bile yine yakasına yapışılabilir. Kendisinden para talep eden cahillerin herhangi bir Savcılığa gitmesi kafidir; ve bunların doktor aleyhine her söylediği laf, gerçekliğine bakılmaksızın hemen işleme konur. Hekimin olayla alakası olmasa bile, kendisini Savcılık’ta ve akabinde mahkemede bulabileceği bir ortam oluşturuldu Türkiye’de. Sonrası, biliyorsunuz, MİLLİ TIP HUKUKU FORMÜLÜ: Katillere, sapıklara, tecavüzcülere, kurbanına işkence yapmış sadist hayvanlara, çocuk istismarcılarına ve Reina katliamcısına: tek dava açılır ve sadece hapis verilir. O da bazen, yontula yontula inanılmayacak kadar kısalır. Hiç yatmayanlar bile vardır. Tıp doktoruna ise, İKİ ayrı mahkemede İKİ ayrı dava açılır: HAPİS + TAZMİNAT + MESLEKTEN MEN. Türk hukuk sisteminde doktor; katilden, teröristten ve sapıktan daha kötü bir varlıktır. Adeta Şeytan muamelesi görür. Hekim aslen suçlu olmasa bile, Savcı’ya ifade verir (ki, bu bile çok tatsız bir deneyimdir), en az 2 avukat tutar, mahkemelere gider, şahsına atılan iftiralara karşı kendini savunmak için debelenir, stres çeker, yıllarca korkuyla karar bekler, itibarı, öz-saygısı zedelenir. Suçluluk psikolojisine girer ve mesleğinden soğur. Korkudan sürekli defansif tıp uygular. Tabii cebi de boşaltılır. Kusuru olmadığı halde, suçlu çıkarılması dahi mümkündür. Kazara çıkabilecek bir aleyhte rapor canına okur; müşteki avukatları bunu tepe tepe kullanırlar doktoru suçlu göstermek için. Evet, Adli Tıp Kurumu’ndan ve Yüksek Sağlık Şurası’ndan çıkan kararlar pekala doktor aleyhine hatalı olabiliyor, örnekleri var. Bu arada, bir karar için adı geçen kurumlardan aylarca, hatta yıllarca beklenebildiğini de belirteyim. Sonunda kurtulsa bile, doktorun en az 8-9 senesi güzelce becerilmiş olur. Ki, sistem temelde bunun için tasarlanmıştır. 15 sene süren tıbbi dava vardır. Bu, çok büyük bir haksızlık ve insafsızlıktır. Sizi şikayet edip, hayatınızı zehir edenlere ise, tabii ki hiçbir şey olmaz. Karşı dava açsanız bile bir şey olmaz. Yaptıkları yanlarına kalır. Türkiye’de hekimlere açılan davaların büyük bölümünün haksız olduğunu ben değil, dürüst Hukukçular söylüyor. Neden, çünkü zırvayla gerçeği, yalanla doğruyu, haklıyla haksızı ayıracak hiçbir tıbbi ön-inceleme mekanizması yok. Olması için de hiçbir çaba gösterilmiyor. Kusuru hekimde değil, Batı’da örneklerini gördüğümüz gibi, yerleşik sistemde, patolojik çalışma koşullarında ve geri plandaki, eğitim ve zaman yetersizliği gibi ciddi sistemik defektlerde arama zihniyeti de yok Türkiye’de tabii. Bunu teklif dahi edemezsiniz. Eh, o zaman vur abalıya.
5
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir