Medimagazin logo

Kadın Hekim Olmanın Dayanılmaz Hafifliği

Medimagazin Köşe Yazarı Prof.Dr.Figen Doran yazdı...
Kadın  Hekim Olmanın Dayanılmaz Hafifliği
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Daha önceki yıllarda, hem hekim  hem kadın olmanın sıkıntılı sürecinden bahsetmiştim. Bu yazımda ise kadın hekim olmanın güzelliğinden bahisle yaşadıklarımdan yola çıkarak, bu mesleğin aslında kadınlar için ne kadar da gerekli ve önemli olduğundan söz etmek istiyorum.

           

Burada dile getirmeye çalışacağım konu, ne kadın haklarından söz etmek ne kadının ezilmişliğini anlatmak  ne de tam da Dünya Kadınlar Günü de  kutlanırken, kadın hakları üzerine hamasi nutuklar atarak heyecanlı bir feminizm propagandası yapmaktır.

 

Söylemek istediğim tam da şudur: Genç kızlarımız gelecekteki mesleklerini seçerken, tıp eğitimi almayı hiç de bir kenara bırakmamalıdır. Başarılı üniversite adayları tercihlerini tıp fakültelerinden yana kullanmalıdır. Doktorluk, kadınlar için çok da uygun bir meslektir. Kadın hekimlere ülkemizin de, dünyanın da çok ihtiyacı vardır. Bu ihtiyacı karşılayabilmek için çalışkan ve zeki öğrencilerin duraksamadan tıp fakültelerini seçmesi gerekir.

           

Tıp fakültesine girmeye aday her genç kız şu sorunlarla karşılaşır: “Uzun ve zor bir eğitim süreci  beni bekliyor. Yıpratıcı ve yorucu bir meslekle karşı karşıya kalacağım. Defalarca yaşayacağım zorunlu hizmet süreci nedeniyle ailem parçalanacak, çoğunlukla eşimden  ayrı kalacağım bir gençlik süreci geçireceğim. Fakülteyi bitirmem yetmeyecek, bir de TUS sınavına hazırlanmam gerekecek. Uzun mesai saatleri ve nöbetler nedeniyle kendime daha az zaman ayırabileceğim. Böyle  çetin koşullar altında gerekli bakım ve özeni yaşayamadığımdan  çabuk çökeceğim.”

            

Ne yazık ki bunların tümü doğru tespitler. Bunlara söyleyebileceğim hiçbir şey yok. Ama, mesleğimin bana kazandırdıklarını saydığımda umutsuz konuşmalara rağmen hekimliğin pırıltılarını da hep yaşadığımı ifade etmek isterim. Öncelikle, herhalde tıp eğitimi uzun ve zor olduğundan, fakülte eğitimimiz sırasında muhteşem arkadaşlıklar yaşıyor, bu dostluklarımızı yaşamımız boyunca sürdürebiliyoruz. Ben yakın çevremde  başka fakültelerden mezun hiç kimsede böyle uzun ve canlı bir arkadaşlık yaşayanları izlemedim. Bu belki de benim şansımdı, bilemiyorum. Ama biz 1982 mezunları olarak her yıl iki  üç günlük geziler yapıyoruz ve Türkiye’nin dört bir yanından gelerek yeniden on dokuz  yirmi yaşlarımıza dönüyor, ağlıyor, gülüyor, yaşlandığımızı gözlerken hayatla dalga geçebiliyoruz. Fakültede aynı sınıfta okuduğum  kız arkadaşlarımla  da arkadaşlığım ve dostluğum aynı şekilde sürüyor. Hayatta sırtımı dayayabileceğim insanlar arasında  her  zaman var oldular, var olacaklar. Hekim olmamın evlatlarıma da katkısı çok olmuştur. Onları bir doktor özeni ile büyüttüm. Sağlık sorunlarına abartmadan ya da küçümsemeden yaklaşabildim. Sosyal sağlığın da “sağlık” kavramının en önemli öğelerinden biri olduğunu hiç göz ardı etmedim. Tıp eğitimim ve mesleki uygulamalarım sırasında öğrendiğim empati kurabilme yeteneğimi çocuklarıma yönelik olarak da kullanabildim. Belki üniversitede öğretim üyesi olmanın getirdiği bir bilinçle gençlere güvendim, saygı duydum. Onların gençlik heyecanlarının yaşamın  ve devinimin ya da diyalektiğin en önemli tetikleyicisi olduğunu hep hissettim.

             

Toplumda hekim olmanın itibarını  ve  ayrıcalığını yaşadım. Türkiye gibi kadın okuryazarlığının, töre cinayetlerinin, çocuk annelerin, aile içi şiddetin vs. tartışıldığı bir ülkede ne kadar şanslı olduğumu her zaman fark ettim. Etrafıma ciddi anlamda yararlı oldum. Yalnızca kendi aileme değil, eşimin ailesine de, yakınlarımıza da doktor yaklaşımlı bir şefkati sunabildim. Bu yüzden sevildim. Çok param olmadı, ama dost  zengini oldum. Bu nedenle ayaklarımın üstüne daha sağlam bastım, daha çok kendime güvendim, daha fazlasını da yapabileceğimi düşündüm.

             

Tıp eğitimim sayesinde ders çalışmayı sevdim. Bu yüzden akademisyenliğim boyunca okuduğum kitaplarla aramda gizli ve erdemli bağlar oluştu. Üstelik diğer kitapları da kucağıma sığdırabildim. Çok okudum, zaman zaman da yazdım.

             

Ne kadar güç olursa olsun,  hekimlik kadınlar için uygun bir meslektir. İçlerindeki kadını hiç susturmamak koşuluyla hekimliğin her alanında kadınların çok başarılı olacağına ve bu başarıyı ailelerine de, çevrelerine  de taşıyabileceklerine yürekten inanıyorum.

              

8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle tüm meslektaşlarımın, gerçek birer emekçi olan tüm kadın doktorların bu anlamlı gününü kutluyorum. Ve “İyi ki varsınız.” diyorum.

kadın
hekim
olmanın
dayanılmaz
hafifliği
Yorum (13)
sedaelcimdurusoy
Son zamanlarda bu sayfada okuduğum en optimist yazı oldu; fakat yine de mesleğime yapılan saldırılar yüzünden taşıdığım gelecek kaygısını azaltmaya yetmedi. Bir kız annesi olarak isterdim ki mesleğimi yaparken tek sıkıntım yorgunluğum olsun ve kızımı daha mutlu bir topluma teslim edeyim...
0
Cevapla
emine
Mesleğini çok seven bir genel cerrahi uzmanıyım. Mecburi hizmet saçmalığı yüzünden 6 aydır ailemden oğlumdan 1200 km ötede tek başıma yaşıyorum. Durum hiçde dediğiniz gibi değil. Artık lanet ediyurum. Şuan üniversite sınavına girsem asla tıp fakültesini yazmam. Etrafımdaki insanlara da yazdırmıyorum. Sağlık bakanının politikaları yüzünden sevdiğim mesleğimi yapmak istemiyorum artık. Farklı bir iş yapabilirmiyim diye düşünüyorum.
0
Cevapla
Serhat
Sayın Figen Hanım; Çocuklarınızı doktor özeni ile büyüttüğünüzü yazmışssınız.İyi güzel de,bayan doktor olarak geniş mesai süreleri içinde onlara nekadar vakit ayırabildiniz, onları sizmi,bakıcımı,ya da annelerinizmi büyüttü? Akşamları eve geldiğinizde yemekleriniz hep hazırmı idi,sizmi mutfağa girip yemek yaptınız,yoksa eşinizmi? Bayan doktorlara eşlerinin desteği,katkısı olmasa siz,siz olurmu idiniz. Tüm bayan doktorların eşleri verici olmasa evlilikleri yürürmü? Şanslı olmayan bayan doktorlarda ayrılma oranı nedir çalışma yapılmışmı?Hiç bunlardan bahsetmiyor,geçen yılların gerisinden pembe gözlüklerle bakıyor,baktırmaya çalışıyorsunuz. İyi günler dileğimle
0
Cevapla
hanımcerrah
şakaysa hiç komik değil ciddiyse çok komik bir yazı olmuş. insanın sağlam dostluklar arkadaşlıklar kurması için illa ki tıp fakültesinde mi okuması gerekiyor, 350 kişilik sınıfın kaçıyla arkadaşsınız kaçını tanıyorsunuz gerçek anlamda? başka mesleği yaparak da töre cinayetlerinin, aile içi şiddetin farkında olabilirsiniz. Okumayı sevmek için tek gerçer şart tıp fakültesinde okumak mıdır? Bunların hepsi kelimenin tam anlamıyla "züğürt tesellisi"nden başka bir şey değil..Ben bu işi seviyorum derseniz onu anlarım da bu söylediklerinizi gerçekten anlayamıyorum..
0
Cevapla
esra doğru
benim eşim doktor.. bu sebeple bu siteye arada sırada göz atıyorum.. bende dr olmayı istemiştim ama başaramadım,çokda üzüldüm..fakat evlendikten ve özellikle çocuk sahibi olduktan sonra,eşimden dolayıda ortamlarını ve şartlarını gördükten sonra inananın iyikide olmamışım dedim.. tamam şartlar ne olursa olsun "doktor" olmak toplumda başka oluyor ama benim gördüğüm bayan doktorların çokda öznilecek bir yaşantısı olmadığı..bakarken yorgunluklarının karşılığı belki statü veya maddi olarak telafi edip nispeten güzel bir yaşam sürüyorlar ama evlilikte ve özellikte annelikte işlerin değiştiğini görüyorum..boşanmanın diğer meslek gruplarındaki bayanlara görede daha sık olduğu kanaatindeyim.. Allah kolaylık versin,zor iş.. şu 3 günlük dünyadada evinde çoluk çocukla istediğin gibi bir paylaşıma giremeyincede ne işe yarar bilmiyorum..bazı branşlar bayan için rahat olsada o branşlara geçen kadar yaşanan süreç göz ardı edilemez gibi geliyor.. şahsen ben yakın çevremdeki başarılı kızlarımıza,gördüğüm kadaından yola çıkarak tavsiye etmiyorum..
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir