Medimagazin logo

Kanıta dayalı müzikle tedavi!

Dünyada meslek alanı olarak kabul edilmiş olan “müzik terapi” ile ilgili olarak, ülkemizde de Sağlık Bakanlığınca 2014 yılında çıkarılan Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği ile belirlenen sertifikalı eğitim programı kapsamında önümüzdeki günlerde çalışmalar başlatılacak. Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Levent Öztürk’le müzikle tedavinin geçmişten günümüze dünyadaki gelişimini ve kanıta dayalı tıp uygulaması içerisindeki yerini konuştuk.
Kanıta dayalı müzikle tedavi!
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Türk Hematoloji Derneği tarafından düzenlenen 9. Ulusal Kemik İliği Transplantasyonu ve Kök Hücre Tedavileri Kongresi’nde, önce Kanıta Dayalı Müzik ile Tedavi Geleneği konusunda bir sunum, sonra da bir konser veren Prof. Dr. Levent Öztürk, hekimlerin bu alandaki tutumlarını değerlendirdi.

 

 

RÖPORTAJ: Dr. İbrahim Ersoy

Müzikle tedavi aslında, genel anlamda ve hekim kamuoyunda bir alternatif tedavi yöntemi olarak bilinir. Siz kanıta dayalı bir müzikle tedavi yönteminden bahsediyorsunuz. Bu tedavi yönteminin içeriği nedir?

 

Müzikle tedavi esasında dünyada bir meslek alanı ve “müzik terapist” adı verilen belgeli kişiler tarafından uygulanan bir yöntem. Adı üzerinde bir tedavi yöntemi.

 

 

Uygulamayı yapanlar tıp doktorları mı?

 

Tıp doktorlarından ziyade bunu daha çok müzik alanından gelenler yürütüyor. Ama bir engel yok. Tıp alanından gelenler, ergoterapistler, fizyoterapistler veya hemşire kökenli, sağlık alanından gelenler, bu eğitimlerinin üzerine müzik terapisi eğitimi alarak bu unvanı alabilirler. Dünyada bununla ilgili üç yıldan başlayan lisans eğitimleri, yüksek lisans ve doktora programları var. Amerika Birleşik Devletleri’nde ilk doktora programı 1951-1952 yıllarında açılmış ve o zamandan beri de müzik terapist yetiştiriyorlar. Bunun tabii ki araştırmalarını yapıyorlar. Şu anda sağlık bilimleri alanındaki veri tabanlarından biri olan PubMed’de bu konuyla ilgili beş bine yakın araştırma olduğunu görüyoruz. Burada dikkati çeken, uygulanan müzik türü olarak onlar kendi müziklerini kullanıyorlar; biz de belki bizim insanımız bizim müziğimizden daha fazla etkilenebilir, diye kendi müziğimizin kullanılabilme potansiyelini vurgulamaya çalışıyoruz.

 

 

Müzik kullanımından söz ettiniz. Kültürel müzikler, yerel müzikler daha mı ön plana çıkıyor o yayınlarda? Yoksa evrensel müzik mi örneğin; Beethoven’ı evrensel olarak kabul edebiliriz, daha fazla uygulanıyor. Aslında burada Türk sanat müziğinden bahsetmek istiyorum. Bizim yerel müziğimiz olarak düşündüğüm için.

 

 “Reseptif müzik terapi” denilen, hastanın pasif dinleyici olduğu tedavi uygulamaları en az uygulanan kısmı. Örneğin; aktif müzik terapilerde hasta bizzat müzik üretimine katılıyor ve bir enstrüman çalarak eşlik ediyor. Reseptif müzik terapilerde kullanılan müzikler, yurt dışında genelde sözsüz, enstrümantal ve klasik müzik ağırlıklı. Mozart müziğinin özellikle çok etkili olduğu vurgulanıyor, yine benzer şekilde Carl Orff’un besteleri kullanılmakta. Bizde, geçmişimizde var; “makamsal müzik” dediğimiz müzik türü 1100’lü yıllardan itibaren kullanılmış. Bununla ilgili kitaplar yazılmış, ancak günümüzde bunun tabii ki bir lisans programı, yüksek lisans programı, doktora programı olmadığı için ülkemizde müzik terapist yok, diyebiliriz. Yurt dışından belki belge almış olanlar var, onu karşılığı da burada yok. Şimdi, Sağlık Bakanlığı, iki yıl önce 2014’te Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği’ni çıkardı, daire başkanlığını kurdu ve bunu destekleyecek şekilde kanıta dayalı olarak bir kontrol getirmeye çalışılıyor. En son 18 Ocak’ta yapılan toplantıda sertifikalı eğitim programının standartları da belirlendi. Bildiğim kadarıyla Gazi Üniversitesi, Medipol Üniversitesi ve Trakya Üniversitesinde kurslar açılmak üzere. Bunlar açıldığı zaman Bakanlık bu kursları bitirenlere sertifika verecek ve böylelikle belgeli müzik terapistler bizim ülkemizde de olmaya başlayacak.

 

 

Peki, müzikle terapinin genellikle psikiyatri alanında kullanıldığı bilinir ama bunun dışında siz kök hücre tedavisinden bile bahsettiniz. Bu tedavi yöntemi genel olarak hangi alanda kullanılıyor?

 

Aslında bir kısıtlama yok. İnsanın olduğu her alanda kullanılma potansiyeli var. Fakat Yönetmelik şimdilik bunu belli alanlarla sınırlamış durumda Türkiye için. Örneğin; çeşitli ağrılı sendromlarda ağrının azaltılması, organik kökenli olmayan baş ağrılarında, migren tipi ağrılarda kullanılabilir, deniyor. Kanser hastalarında, yine ağrı, bulantı ve kusmanın azaltılmasında destekleyici olarak Bakanlık izin veriyor. İrritabl kolon sendromu da bunların içinde yine.

 

 

Bakanlığın sezaryen oranlarını düşürme, normal doğum sayısını artırma gibi bir çalışması var. Normal doğumda da en büyük problem ağrı. Bu ağrıların giderilmesi ile ilgili bir müzik terapi uygulamasının yapıldığı yönünde bir bilginiz var mı?

 

Yurt dışındaki araştırmaları incelemedim. Bizde makamsal müzikte bazı kaynaklarda örneğin; Acem Aşîrân makamı doğumu kolaylaştırır, deniyor. Bunlar tabii bizim kültürel mirasımız. Ama şimdi bunlar için araştırma yaparak kanıtlarını oluşturmamız gerekiyor. Yoksa bin yıl önce söylenmiş bir sözü şimdi aynen uygulamak çok sağlam bir yöntem olmaz. O dönemde o ad verilen makamın günümüzde aynı makam olduğunu dahi bilmiyoruz. Çünkü belli makamların yapısal değişikliğe uğradığını biliyoruz, örneğin; Dügâh Mevlevi Ayin-i vardır ve aslında Uşşak makamındadır. Yani şimdi bizim Uşşak dediğimize Dügâh diyorlarmış, isim öyle kalmış. Ya da Çargâh Sirto vardır, aslında Suzinak makamındadır gibi. Makama takıldığımız zaman karmaşa doğuyor. Makam bir parametredir. Bizim çalışmalarımıza göre, hem makam hem usul hem icra sazları, ritim saz kullanıp kullanmadığınız ve seçtiğiniz eserin özellikleri önem kazanıyor. Yani aynı makamda sizi fıkır fıkır oynatacak eserler de vardır, hüzünlendirecek olanlar da. O nedenle işte Hicaz makamı şu etkiyi yapar, demek, çok kaba bir yaklaşım olur. Müziği de biraz hafife almak anlamına geliyor bize göre.

 

 

Peki, şimdi kanıta dayalı diyorsunuz. Bunu söyleyebilmek için bir bilimsel çalışmalar var, bir de bu çalışmaların pik noktası olan meta-analizler var. Müzik terapi ile ilgili meta-analiz çalışmaları var mı?

 

Evet, var. Kök hücre nakli hastalarında 2015 yılında yayımlanmış bir meta-analiz de gördüm. Daha önceki araştırmaların toparlandığı bir çalışma idi. Bizim müziğimizle ilgili yapılmış bir analiz çalışması yok ama PubMed’de tarama yapsak bulabiliriz. Biz kendi çalışmalarımızda bilim gözlemle başlar, diyerek, önce gözlem yaptık. Elimizde 60 bin civarında bir repertuar var. Bu repertuarda örneğin; Farabi diyor ki, Sabâ makamı cesaret verir. Cesaret nerede lazım olabilir? Savaşlarda örneğin. Bizim bir savaş müziğimiz var; Mehter marşlarımız var. Bunların hepsinin makam analizlerini yaptık. Acaba içlerinde Sabâ makamında marş var mı diye. Bir tane bile bulamadık. Şimdi burada uygulamaya baktığımız zaman, marşların daha ziyade Nihavent, Rast ve Mahur olduğunu görüyoruz. Bu üç makamın ortak özelliği, sol perdesinde karar vermesi. Gözleme dayalı olarak cesaret verici şeyin, sol perdesinin ağırlıklı kullanımı diyebiliriz. Başka bir örnek; Hicaz makamı uyku verir, demiş. Uyku müziği olarak ne var? Ninnilerimiz var. Ninnilere baktığımızda hakikaten yüzde 90’ı Hicaz makamında. Yani burada uygulamayla teorinin örtüştüğü noktalar var, ayrıştığı noktalar var. Sadece gözlem yaparak bile bazı kanıtlar elde etmek mümkün. Ama kliniğe girip deneyini yaparak, sonra da hangi alanda uygulamak istiyorsak onun bilimsel araştırmasını yaparak o kanıtı üretmemiz lazım artık.

 

 

Yapılan çalışmaları incelediniz mi? Müzik hücrelere kadar etki edebiliyor mu? Ya da şöyle sorayım, müzik terapi uygulaması hücresel düzeyde biyokimyasal değişiklik yapıyor mu?

 

Yapar ya da yapmaz diye net bir şey söyleyemem, ancak müzik bizim sempatik sinir sistemimizi; otonom sinir sistemimizi, endokrin sistemi ve limbik sistemi etkilediğine göre ve bütün hücrelerin de aşağı yukarı bir inervasyonu olduğunu düşünecek olursak, etkileyebileceğini söyleyebiliriz. Ben bugün sunumumda örneğin; kemik iliğinin sempatik inervasyonu üzerinden kemik iliğinin mikro çevresine nasıl etkili olabileceğini gösterdim. Bu bağlantı kurulabilir, çünkü müziği dinlettiğinizde örneğin; sempatik tonusu aşağı çektiğinizde bu o bölgeye etki edecektir, onun ulaştığı her yere etki edecektir.

 

 

Peki, böyle bir ön yargı varken hekimlere ne tavsiye edersiniz? En azından bende ön yargı var ve meslektaşlarımın da ön yargılı olduğunu düşünüyorum. Yani bu alanda uğraşmak isteyenlere neler söylemek istersiniz?

 

Aslında doktor arkadaşların pek çoğu müzikle yakından ilgilidir. Yine de belki ilgili olmayanlara müziği severek başlamalarını öneriyorum. Önce müziği sevsinler ve geniş bir repertuar sahibi olsunlar. Dinledikleri müziği seçmeye başlasınlar ve kendilerine sunulan her müziği kabul etmesinler. Çünkü günümüzde çok ağlak, hüzünlü müzikler daha revaçta olabilir ama seçtiğimiz müzik listesi hayatımızı etkiliyor. Kendi hayatımıza dinlediğimiz müzik üzerinden çeki düzen vermekle başlayabilir, böylece müzikle yakınlaşabiliriz. Sonra da müzikle tedavi konusunda araştırmaları okumalarını öneririm. İngilizce literatürde yazılmış yüzlerce kitap var. Orada yavaş yavaş kendi alanlarında müziği nasıl kanalize edebileceklerini göreceklerdir. Bu yöntemi şu anda asla bir temel tedavi aracı olarak düşünmemek lazım. Ama tamamlayıcı olarak, örneğin; bir girişim yapacaklar, orada anksiyeteyi giderici olarak niye kullanmasınlar?

 

 

Peki, cerrahlara ameliyathanede ne tarz müzik dinlemelerini önerirsiniz? Sizden üç tavsiye istiyorum; birincisi cerrahlar, ikincisi tıp öğrencileri, üçüncüsü de genel hayat için.

 

Cerrahlara önerim, enstrümantal müzik dinlesinler. Ameliyathane ortamında dinleyeceklerse. Batı müziği dinleyeceklerse minör dizlerden değil majör dizlerden seçmelerini öneririm. Ameliyat ortamında minörler biraz duygusal ve romantik olur, hasta kaybedilebilir. Cerrah orada kendini daha güçlü hissetmeli.

 

 

Tıp öğrencileri biliyorsunuz çok fazla çalışıyorlar ve daha çok da geceleri çalışıyorlar. Onlar kulaklıkla hangi tür müzik dinlesinler? Okuduklarının biraz daha hafızada kalabilmesi için.

 

Aslında orada sevdikleri müziği dinlemeleri önerilebilir. İbn-i Sina bile diyor ki; sevdiği müziği dinletin. Çünkü orada belli bir yerden, örneğin; Sivas’ın Şarkışla ilçesinde doğup büyümüş bir insanla Antalya’da doğmuş ya da Diyarbakır’da yetişmiş bir kişinin müzik beğenileri aynı olmayabilir. O nedenle burada tek bir reçete yazmak doğru değil. Kişinin kendi kültürel beğenisine göre bunu kendi tercihine bırakmak en doğrusu belki.

 

 

Popüler olduğu için soruyorum; okunanı hafızaya yerleştirici etkisi fazla olan bir müzik türü veya makam yok mu?

 

Öyle bir makam varsa bile ben bilmiyorum, fakat hafızaya yerleştirilmek istenen bilginin müzikal bir şekilde, şarkıymış gibi söylenerek tekrarlanması o bilginin belleğe yerleşmesini kolaylaştırabilir, diye düşünüyorum.

 

 

Teşekkürler.


MAKAMDAN ŞİFAYA

Levent Öztürk, Halil Arseven, M.Fadıl Öztürk tarafından yazılan kitap, müzikle tedavi konusunda önemli bilgiler içeriyor.

"Müzikle Tedavi"nin ilk yapıldığı yerlerden biri olan Beyazıt Külliyesi'nden de manevi güç alarak harekete geçen, "Müzikle Tedavi" konusunda geçmişten hareketle günümüze ışık tutan, eski söylenmişlerin dışında ilk kez yeni şeyler söyleme cesareti gösteren ve bunları somutlaştıran, yine bu önemli konuyu, "Müzikle Tedavi" konusunu bilimsel bir çerçeveye oturtma gerekliliğini savunan ve bunun için çaba sarf eden; Sevgili Doç. Dr. Levent Öztürk, Halil Erseven ve M. Fadıl Atik'i kutluyorum.
-Selahattin Beyazıt-

Musikinin din, ulus ayrımı yapmadan tüm insanlığa sadece musiki olarak değil, geç kalınmakla birlikte tedavi amaçlı da sunulması gerektiğini düşünüyorum. Makamdan Şifaya kitabı belki bizde de kanıta ve bilime dayalı bu tip uygulamaların başlangıcı için bir ilk olur.

Böyle bir kitabı hazırlamalarından dolayı yazarları kutlar, musikinin bir gün insanları hastaneden içeri adım atarken hoş bir sadayla karşılamasını dilerim.
-Tanburi Necdet Yaşar-

müzikle tedavi
kanıta dayalı tıp
prof. dr. levent ozturk
Yorum (3)
Dr.Cevdett
Sevdiği müziği dinlemeli.
3
Cevapla
AHMET KAÇAMAZ
CERRAHLARDA MÜZİK DİNLEYECEK HAL MI BIRAKTILAR
1
Cevapla
mehmet ince
bence en uygun ferhat göçer olur hem cerrah hekim hem şarkıcı...sinerji oluşturur...
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir