Hasta ve Sağlık Çalışanı Güvenliği Platformu Yürütme Kurulu üyeleri, Prof. Dr. Serhat Ünal ve Prof. Dr. Ali Naci Yıldız’ın önderliğinde hazırlanan, 11 sorudan oluşan ve 1050 sağlık çalışanının katılım gösterdiği ’’Kesici delici alet yaralanmaları’’ anketin sonuçları, Ankara’da bir otelde gerçekleştirilen basın toplantısı ile açıklandı.
Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Serhat Ünal, ‘’Hastaneler tehlikeli yerlerdir. Hastanede yatarken hastaların başına istemediğimiz işler gelebilir.Yanlış ilaç kullanımından yanlış uzuv kesimine gidecek kadar geniştir. O yüzden hasta güvenliği diye bir şey var. Ancak hastaneler sadece hastalar için değil, çalışanlar için de tehlikeli yerlerdir. ‘’ ifadelerini kullandı.
Hem hasta hem de sağlık çalışanlarının ortak güvenliğini gündemde tutmak amacı ile farkındalık çalışmalarının yapılacağı bir alan oluşturmayı hedeflediklerini dile getiren Ünal,
‘’Esas amacımız olan farkındalık çalışmaları için de çalışmalar başlatıldı. Enjeksiyon Güvenliği Çalıştayı bu konuda yaptığımız ilk çalışmaydı. Sonrasında genel bir toplantı yaptık. Bu toplantılar sonucunda sağlık çalışanlarının en büyük probleminin enjeksiyon güvenliği olduğu ortaya çıktı. Sonrasında mevcut durumu saptamak amacıyla da bir anket yapılması gündeme geldi.’’ dedi.
Hastane çalışanları sadece enjeksiyon yaralanmaları ile değil, solunum yolu ile bulaşan hastalıklar, delici- kesici aletlerle geçecek tüberküloz hepatit B, hepatit C ve HIV gibi enfeksiyonlar başta olmak üzere kimyasallara maruz kalma, gürültü , radyasyon maruziyeti , ergonomi, stres, vardiyalı çalışma, yangın ve patlama olayları ile de karşılaşabiliyor.
En sık yaralanma nedeninin, enjektör iğnesi batması olduğu saptanmıştır. Yaralanılan cihazlar sıklık sırasıyla enjektör iğnesi (115), sütür iğnesi (56), cerrahi alet (23), insülin iğnesi (21), kan alma iğnesi (21), cam (17), periferik kateter (10) ve diğerleridir (9). Katılımcıların yüzde 61'i (649), güvenlikli cihazları bildiğini ancak kullanmadığını, yüzde 32'si (338) güvenlikli cihazları bildiğini ve kullandığını belirtmiştir
Son zamanlarda bu olayların yanı sıra şiddet olaylarının da arttığının altını çizen Ünal,
‘’Enfeksiyon hastalıkları ajanları değişik yerlerden sağlık çalışanı vücuduna girebilir ve bunlardan önemli biri de kullandığımız bütün o delici kesici aletler. Bu riskler az değil Hepatit-B kurumuş kanda bile 7 gün canlı kalabiliyor, HCV kurumuş kanda 16 saate kadar canlı kalabiliyor.’’ dedi.
Enjeksiyon yaralanmaları hemşirelerde daha fazla
Enjeksiyon yaralanmaları oranına değinen Ünal, bu oranın hemşirelerde yüzde 44, doktorlarda ise yüzde 28 olduğunu ifade etti.
Yaralanma hangi servislerde daha fazla?
Hastanede çalışan herkes için bu riskin olduğunu ifade eden Ünal, ‘’Ameliyathaneden acil servise ve çamaşırhanenin atık deposuna kadar pek çok yerde olabilir. Ancak en çok ameliyathane ve yatan hasta servislerinde oluyor.
İnanın ki en önemlisi iğneyi kapatırken yaşanıyor. Enjektörü damardan çektikten sonra kapağın kapatılmaması yıllardır en önemli kural olarak konuşuldu ancak insanoğlunun doğal reaksiyonudur bu. Kendini ve etrafındakileri korumak için kapatmaya çalışır ve yüzde 90’ını da eline batırır. Bunun önüne geçmek mümkün değil ancak teknoloji ilerliyor ve bunun çözümü var. Öyle enjeksiyonlar var ki hastanın damarından çekince yaylı sistem ile ucu direkt içeri giriyor istesen de batıramazsın. Türkiye’de var mı? Onun detaylarını konuşmak lazım.’’ açıklamalarında bulundu.
En fazla görülen kaza enjeksiyon iğnesi yaralanması
Güvenli enjeksiyonun sağlık çalışanları için önemli bir problem olduğunun altını çizen Ünal,
‘’Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) başta olmak üzere pek çok uluslararası kuruluşun hazırladığı ve kullandığımız önlem paketleri var. DSÖ de 2015 yılı sonunda yayımladı. Hastanelerin bununla ilgili bir sistemi ve ilgili kişileri olmalı. Batma olayı olduğunda neler yapılacak? Batma olmasın diye eğitim programları uygulanacak. Eğitim verilmesine rağmen batma olabilir, buna engel olacak teknolojik donanım sağlanacak.’’ dedi.
Bütün bunlara rağmen kaza oluşumu olması durumunda bildirim sistemine anında giriş yapılması gerektiğini vurgulayan Ünal,
‘’Örneğin Hepatit-B pozitif bir iğne batmışsa hemen ilk 24 saat içinde hiperimmünoglobulin verebilmeniz lazım. O hiperimmünoglobulin hastanede elinin altında hazır olacak. HIV hastasının iğnesi batmışsa yine 48 saat içinde tedaviye başlamak lazım. Hazır ilaç bekleyecek. Nasıl yangın söndürme cihazı var yangın olduğunda püskürtüyorsun. Bu olay olduğunda müdahale edecek sistemin olacak. ‘’ ifadelerini kullandı ve şöyle devam etti:
‘’ Bugün bunlar bir regülasyon sistemi içinde dünya hastanelerinde uygulanıyor. DSÖ gibi üst kuruluşlar da düzenleyici rollerini yerine getiriyor. Bizim ülkemizde bu konuda çok fazla regülasyon yok. Hastane Enfeksiyon Kontrol Yönetmeliği’nin içinde çıktı. Şimdi iş yeri güvenliği ile ilgili yeni bir kanun var onun içerisinde yavaş yavaş yerini buluyor. Bizim de buna hazırlıklı olmamız lazım.
Bunu yaparken sivil toplum örgütleri, devlet ve sanayi kuruluşları ile iş birliği yapmak zorundayız. Baştan itibaren ilk aktivitemiz ‘’Enjeksiyon Güvenliği Çalıştayı’’idi. Bunu DSÖ’nün 2015 yılı içinde yeni regülasyonları yayımlaması nedeni ile yaptık. Sağlık Bakanlığı’nın Çalışan Güvenliği Daire Başkanlığı da katıldı. Burası için hazırladığımız yönetmelik önerisi o birim tarafından inceleniyor. İnşallah yakın zamanda uygulanacak.’’medimagazin
‘’Bütün sağlık çalışanları risk altındadır’’
Ünal, ‘’Anketin net ve en önemli bir tane sonucu var: Bütün sağlık çalışanları risk altındadır ve 2 sağlık çalışanından biri meslek hayatı boyunca en az bir kere yaralanır. En önemli ve çarpıcı sonuç bu.’’ açıklamalarında bulundu.
Yaralanma sıklığı sonuçlarında değerlendirildiği ankete göre, çalışanların yüzde 46’sı hiç yaralanmazken yüzde 54’ü yaralandığı bilgisini veriyor. Günlük pratiği kan almak, ameliyat yapmak ya da temizlik yapmak olan kişilerde ise oranlar artış gösteriyor.
Bildirim çok önemli!
Ankete göre yaralanmayı bildirdim diyenlerin yüzde 20’si tüm yaralanmaları bildirirken, yüzde 14’ü kısmen bilgilendirme yaptığını söylüyor. Yüzde 66’sı ise yaralanması olduğu halde bildirmediğini söylüyor.medimagazin
Bilgilendirme sistemi olsa dahi kişilerin korkmadan bildirim yapmasının önemini vurgulayan Ünal, ‘Yaralanmadan sonra tedbir aldınız mı?’ sorusuna, kısmi olarak tedbir aldığı cevabını verenlerin oranının yüzde 42, tam tedbir aldığını söyleyenlerin yüzde 38 ve hiç tedbir almadığını söyleyenlerin oranının ise yüzde 20 olduğunu açıkladı.
‘Enjektör iğnesi bistürinin kesmesinden daha tehlikelidir’
Ünal yaptığı açıklamada, ‘’Kesici-delici aletlerde en yüksek yaralanma enjektör iğnesindedir ve enjektör iğnesi bistürinin kesmesinden daha tehlikelidir Çünkü bulaşıcı mikrop vücuda girerken belli miktarda kanın içeri girmesi lazım enjektör içinde boşluk var, içinde de kan var. Bistürü kestiği zaman üzerinde kan var ama boşluk olmadığı için bistürü üzerindeki kan miktarı ile enjeksiyon üzerinde olan kan miktarı arasında çok fark var. O nedenle hem çok sık görülen hem de en riskli olan enjeksiyon yaralanmasıdır.’’ dedi.