Medimagazin logo

Ameliyat sonrası ölüme suç duyurusu

Karabük'te bir süre önce apandisit ameliyatı olan Kadir Orhan (27), ameliyat sonrası vücudunda oluştuğu iddia edilen enfeksiyonun temizlenmesi için yeniden operasyon geçirmesinden 3 gün sonra hayatını kaybetti.
Ameliyat sonrası ölüme suç duyurusu
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

İddiaya göre, 14 Ağustos'ta şiddetli karın ağrısı şikayetiyle gittiği Karabük Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde apandisit teşhisi konulan Orhan, ameliyata alındı.

Ameliyatın ardından hastaneden taburcu edilen Orhan, karın ağrısı şikayetiyle birkaç gün sonra tekrar geldiği hastaneden, tedavi gördükten sonra taburcu edildi.

Şiddetlenen ağrıları nedeniyle 21 Ağustos'ta aynı hastaneye tekrar giden Orhan, kontrollerinde, vücudunun enfeksiyon kaptığının belirlenmesi üzerine ikinci kez ameliyata alındı. Ameliyatın ardından yoğun bakım servisine yatırılan Orhan, yapılan tüm müdahalelere rağmen bugün yaşamını yitirdi.

Kadir Orhan'ın babası Hakkı Orhan, oğlunun yaşamını yitirmesinde doktorların ihmali olduğu iddiasıyla Karabük Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulundu.

Orhan'ın naaşı otopsi yapılmak üzere Ankara Adli Tıp Kurumu'na gönderildiği sırada aynı hastanede temizlik görevlisi olarak çalışan anne Döndü Orhan ve yakınları sinir krizleri geçirdi.

Hastane Başhekimi Doç. Dr. Alaaddin Polat, gazetecilere yaptığı açıklamada, genç bir kişiyi kaybetmelerinden dolayı üzgün olduklarını belirterek, "Olayda herhangi bir ihmal ve ilgisizlik varsa konuyla ilgili her türlü bilgi ve belgeyi savcılığa vereceğiz. Bu konuda hasta yakınları müsterih olsun. Biz ihmal ve kasıt olmadığını düşünüyoruz ve inanıyoruz. Şu an savcılığa intikal etmiş soruşturmada her türlü bilgiyi, belgeyi ve açıklamayı vermekte mükellefiz" diye konuştu.

ameliyat
sonrası
ölüme
suç
duyurusu
Yorum (23)
bigmücahid2002
Yahu böyle giderse türkiyede kimse elini Hastaya sürmeye cesaret edemeyecek ! Bu işin ortasi yok mu kardeşim
0
Cevapla
RKTR
Tıbbi hatalar olabilir ya da olabilir. Bunu tesbit etmek mümkündür. Ve aslında çoğu zaman herhangi bir hata filan da yoktur. Bir şanssızlık, komplikasyon, hatta hiç de nadir olmayan bir şey, hastanın ya da yakınlarının bizzat KENDİ İHMALLERİ söz konusudur. Bunlar tartışılır ve tesbit edilir. Önemli olan şudur: Hekimlere yapılan şikayetler Savcılığa ve Mahkemeye GİTMEDEN ÖNCE, para almak için açgözlülükle atılmış olan iftiraları, zırvaları, kışkırtmaları ya da yanlış anlamaları BAŞTAN ELEYECEK tıbbi ön-inceleme mekanizmalarını kurmak şarttır. Batı'da bunun bir sürü örneği vardır. Hekimini şikayet etmek isteyen birisi avukata gittiği zaman, bizzat avukat tıbbi ön değerlendirmeyi otoritelere ücreti mukabilinde yaptırır. Ve oldukça yüklü olan bu ücreti de şikayetçiden aynen tahsil eder. Ön değerlendirme ücreti 10-15.000 doları bulabilir. Ve Amerika’da avukatlar haksız şikayetleri, sonunda bir şey çıkmayacak zırvaları ASLA almazlar. Biz de ise ne kadar haksız olursa olsun, bir şikayet doğruca Yargı’ya intikal edebilir ve sonunda aklansalar bile, doktorların hayatını karartır. Zira Milli Tıp Hukuku Formülü uygulanır. Şikayetinde haksız çıkan müfterilere ise hiçbir şey olmaz. Hekime yaptıkları yanlarına kar kalır. Dava kaybeden hasta yakınları için hiçbir yaptırım yoktur. Türkiye’de doktor şikayet etmek, YAĞLI BİR KAZANÇ KAPISI haline gelmiştir. Yılda 10.000 avukat mezun edilen bir ülkede de zaten bu beklenen bir şeydir. Ve işin trajikomik tarafı, halk Devlet tarafından kendisine verilmiş olan “canı istediği gibi doktor şikayet etme” hakkını büyük bir lütuf sanırken, bunun asıl, reel zararlarını idrak etmekten acizdir. Defansif tıp, riskli vaka olunca üniversite dahil her yerden şutlanma, dava edilmemek için yapılan aşırı tetkik ve tedaviler sonucu SGK’nın batışı, en sonunda tedavi için özele gidip eşek yüküyle para vermek zorunda kalmak gibi felaketleri ne yazık ki henüz anlayamadılar. Birkaç gün sonra Bodrum’da yapılacak olan “Tıp Hukuku” kongresinde bu hususların gündeme gelmesini değerli hocalardan defalarca rica etmiştim. Ne gezer ! Bilimsel programda: "Osmanlı Hukuku’na Göre Rıza", "Eczacıların Hukuki Sorumluluğu", "Sünnet", "Kıbrıs Hukuku’nda Hekim Sorumluluğu", "Yahova Şahitlerinin Kan Naklini Reddi" gibi başlıklar bile var. Ama en önemli şeyler nanay. Eh doğal olarak hiçbir şey değişmeyecek.
0
Cevapla
murat 124
bigmücahid2002 (hekim) iste abi bunlarin hepsi Allah a hamd etmedigimizden dolayi oluyor..iste ser odaklari da var..bitirmeye de calisiyorlar..tahrik de var..dolar avro ucmus abi. hamd edelim abi..amin abi.. bi de özür dilerim abi..görünce dayanamadim..
0
Cevapla
serhat
O zaman hastaya denilecekki ben hastaya elimi sürersem hemen ölür,sürmezsem gidebildiği kadar gider denilecek.Olay artık oraya kadar gidiyor.Malpraktis denilen ucube yasa olduğu müddetçe bu durumlar bitmez.Ama sonuçta bu yasası biz bitireceğiz.(doğal olarak hiçbir doktor hastaya elini sürmeyecek)
0
Cevapla
bigmücahid2002
Murat kardeşim , açıkçası ne söylemek istediğini anlamadım. Bir insanın, partinin veya kurumun ne her yaptığı dogrudur ne de her yaptığı yanlıştır. Ben de bakanlığın doğru yaptıklarını alkışladım yanlış yaptıklarını eleştirdim. Şimdi bunun hamd etme veya etmeme ile ilişkisi ne anlamadım. Biraz daha acarsan sevinirim
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir