Medimagazin logo

Anemi bağımsız bir risk faktörü mü?

Türk Hematoloji Derneği tarafından düzenlenen 38. Ulusal Hematoloji Kongresi Antalya’da yapıldı. Kongreye yurt içi ve yurt dışından çok sayıda bilim adamı katıldı
Kaynak: MEDİMAGAZİN - DR.İBRAHİM ERSOY
Anemi bağımsız bir risk faktörü mü?
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Türk Hematoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Teoman Soysal, kongrenin sona ermesi nedeni ile düzenlediği basın toplantısında, mecburi hizmet yönteminin yeni hematolog yetişmesine engel olduğunu savundu.

”Türkiye’de yaklaşık 300 hematolog var, ancak 75 milyon nüfusa 2 bin 200 hematolog gerekir.” diyen Soysal, “Yani eskiye göre çok daha iyiyiz, ama sayımız hâlâ çok az. Bir tıp öğrencisi düşünün,  fakülteden mezun olacak. Eğer ihtisasa giremiyorsa mecbur hizmet yapacak. İhtisas yapıyorsa dört yıllık veya ihtisasına göre değişecek sürelerde. İhtisas yaptıktan sonra mecburi hizmet bekliyor onu. Sonra eğer istiyorsa yan dal sınavına girecek, yan dal sınavında başarılı olursa yine yan dal ihtisası için annesinin babasının deyimiyle okumaya devam edecek. Ondan sonra da yan dal uzmanı olacak. Hematolog olmak böyle bir şey gerektiriyor. Yan dal uzmanı olunca da mecburi hizmet olduğunu hatırlatayım, ‘Benim çocuğum doktor olmak istemiyor.’” dedi. Prof. Dr. Soysal, buna rağmen Türkiye’de hematolog sayısının arttırılması, Hematoloji Derneğinin yan dal sınavına girmiş, yüksek derece eğitim almış kişilerin hematoloji ihtisasına yönelmesi amacıyla üç yıl boyunca karşılıksız burs verdiklerini hatırlattı.


Derneğin ikinci başkanı Prof. Dr. Hale Ören ise Avustralya’da sigara ve lösemi ilişkisi üzerine yapılan bir araştırmayla ilgili bilgi verdi. Araştırmaya göre babaların sigara içmesinin çocuklarda akut lösemi riskini artırdığını bildiren Ören, “Sadece annenin sigara içmesi buna etken değildir. Annenin alkol, sigara içmesinin yanında, babanın da günde 20’den fazla sigara içmesi çocukta akut lösemi olma riskini arttırıyor. Sigara, son bir yıldır yapılan araştırmalara göre lösemiye de neden oluyor.” diye konuştu.


Dernek Genel Sekreteri Prof. Dr. Muzaffer Demir ise kongreyle ilgili bilgi verdi. Bir kongrenin büyüklüğünün katılımcı sayısı ve o kongreye gönderilen bilimsel bildirilerle ölçüleceğini belirten Demir, “Yedi yüz katılımcı ve 470 bilimsel bildirimiz var. Bu bildirilerin sevindirici yanı; o çalışmaları birden fazla merkezin bir araya gelerek yapmış olmasıdır. Aynı zamanda Türk Kanbilimi Ağı  (TÜRKBA)  projesini de gerçekleştirdik.  Kongremizde 105  konuşmacı ve oturum başkanı var, bunların 21’i yurt dışından geldi; dördü ABD’den, 17’si de Avrupa’nın değişik yerlerinden katıldı.” diye konuştu.


Kongrede Türk hematolojisinde uygulama alanlarının standart hale getirilmesi için Türk Hematoloji Derneğinin kılavuz hazırladığını belirten Prof. Dr. Muzaffer Demir, “Bu yıl ilk kez bir hematoloji laboratuvarında yapılması gerekenlerle, laboratuvar standartları ile ilişkili, bir çalıştay yaptık. Bir diğer aktivitemiz, bu yıl ikincisini yaptığımız hematoloji bilimsel yeterlilik sınavı. Bu sınavda başarılı olanlara, ödül töreni düzenleyerek ödüllerini verdik. Bunun yanında yine, ilk kez yaptığımız tartışmalı poster aktivitemiz oldu.” dedi.

Anemi bağımsız bir risk faktörü mü?
Anemiyi bir hastalık olarak değil, pek çok hastalığın bir bileşeni olarak görmek gerektiğini hatırlatan Prof. Dr. Demir, “Anemisi olan erişkin bir hasta düşünün, bu hasta baypass geçirecek. Anemisi olan ve olmayan iki olgu kalp cerrahi geçirirse eğer; anemisi olanın hastane ücreti, yoğun bakımda kalma süresi ve bu hastaların ölüm oranı anemisi olmayanlara göre daha fazla. Anemiyi aynı zamanda, ek hastalık ortaya çıktığında büyük sorunlar yaratan risk faktörü olarak görmek lazım. Bir de dâhiliye örneği verelim; yine kansızlığı olan bir olgumuz var, emboli atıyor ve hasta felç geçiriyor. Anemisi olan ve olmayan iki olguya baktığımızda hastaneye yatış süresi ve erken ölüm riski anemili hastada daha fazla. Anemisi olan hastanın bir yıl içinde ölüm oranı 3,5 kat, erken dönemde ölüm oranı ise 2,5 kat daha fazla. Demek ki, anemiye bağımsız bir risk faktörü olarak bakmak gerekiyor.” diye konuştu.

Türk Kanbilim Ağı kuruldu
Türk Hematoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İbrahim Haznedaroğlu ise TÜRKBA hakkında bilgi verdi. Türkiye’de hematologların dağılımına dikkat edildiğinde ülkenin en ücra köşelerinden en merkezi yerlere kadar hematologların bir dağılımı olduğunu belirten Prof. Dr. Haznedaroğlu, “Hematologlar arasında bilgi düzeyi açısından ülkemizde fark yok. Yalnız bilimin ve deneyimin doğası gereği bazı merkezler mükemmel olabilir. Örneğin; Kırım Kongo kanamalı ateşini Samsun’daki bir hematolog Ankara’daki hematologdan daha iyi bilir, çünkü daha çok hasta görmektedir. Bu bağlamda Türk Hematoloji Derneği olarak biz, ülkemizdeki tüm kan bilimcileri birbirine bağlayan tek temelli bir ağ kurduk. Bu ağın üç temel fonksiyonu var; birincisi eğitim, ikincisi bilim üretimi, üçüncü de hasta hizmetidir. Eğitim fonksiyonu ile akla gelebileceği gibi, bazı konuları diğer meslektaşlardan daha iyi bilen kan bilimcilerinin bu konulardaki bilgilerini günübirlik aktarabilmeleri olanağı yaratılmış olacak.” dedi.

türk hematoloji derneği
anemi
ulusal hematoloji kongresi
Bu habere ilk yorumu siz yapabilirsiniz...
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir