TİHUD Başkanı Prof.Dr.Kerim Güler hipertansiyondaki hedef değişikliğiyle ilgili şu açıklamayı yaptı:
Hipertansiyon dünyada olduğu gibi ülkemizde de sık görülen bir hastalıktır. İyi tedavi edilmezse çok ciddi komplikasyonlara yol açar. Tedavi hedeflerini yakalamak zor, ülkemiz için daha da zordur. Hastalarımızda uyum sorunu vardır. İlaç kullanmaktan kaçınırlar, ilaçların yan etkilerinden korkarlar, hekime danışmadan komşularının önerileri ile ilaç değişikliği yapabilirler ve diyetlerine uyum göstermezler. Uyum sorunu tedavi başarısını çok etkileyen adeta ilave bir kardiyovasküler risk faktörü gibidir. Bu da tedavi başarımızı etkilemektedir.
Türk Nefroloji Derneği tarafından yapılan PATENT 1 (2003) çalışmasında başarı oranı %20 iken 2012 yılında yapılan PATENT 2 çalışmasında bu oran % 54’e yükselmiştir. Bu büyük başarıdır, ama halen %46’lık büyük bir bölüm hedefte değildir. Peki hedefimiz ne olmalıdır? 2016 yılına kadar yayınlanan tüm hipertansiyon klavuzlarında (Avrupa, Amerika, Kanada, İngiltere ve Türk uzlaşı raporunda) tansiyonun 140/90 rakamına kadar olması bazı çok özel durumlar dışında normal kabul ediliyordu. Bu değerler birçok hekimin içine sinmemişti, çünkü bundan önce çok sayıda hasta üzerinde yapılan çalışmalarda tansiyon ne kadar düşük o kadar iyi görüşü hakimdi. Bu adeta bir kurala bağlanmıştı. 115/75 mm hg riski en düşük değer olarak kabul ediliyor ve sistolik tansiyonda her 20 mm, diastolik tansiyondaki 10 mm’lik yükselişler kalp hastalıklarından ölme şansını 2 katına çıkarıyordu.
Son klavuzlarda kabul edilen 140/90 mm hg’lık değerler ACCORD çalışmasının sonuçlarına dayanarak alındı. Bu çalışmada 4773 hipertansif hasta araştırıldı ve tansiyonu 140’a indirilen grupla 120’ye indirilen grup arasında kardiyovasküler sonlanım noktalarında anlamlı bir fark bulunmamıştı. Bu çalışma klavuzları daha konservatif bir yaklaşıma götürmüş ve hedef 140/90 mm Hg seviyelerine kadar çekilmiştir.
Tansiyon değerlerinin 140/90 alınması ve bu rakamlara ilaç başlanmaması bir çok hekim tarafından kabullenilmemişti, ben de bu hekim grubunun içindeydim. Bu karışıklıklar devam ederken, Birleşik Devletler’de National Hearth, Lung and Blood Institude tarafından 9361 yüksek kardiyovasküler riskli hipertansif hasta üzerinde SPRİNT çalışması yapıldı. Bu çalışmada hastalar 2 kola ayrıldı. Bir kola agresif tedavi (ortalama 2.8 ilaç) uygulayarak 120/80 hedefi, diğer kola ise standard tedavi (ortalama 1.8 ilaç) uygulanarak 140/90 hedefi planlandı. Amaç kardiyovasküler ölüm açısından 2 grubu kıyaslamaktı. Bu çalışma 6 yıl sürecekti, fakat bağımsız denetleme komiteleri tarafından çalışma 3. yılında durduruldu. Çünkü 120 hedefi alınan grupta ölüm anlamlı olarak azdı. 140 hedef grubuna haksızlık olacağı düşüncesi ile durduruldu ve o gruba da çoklu ilaç tedavi önerileri yapıldı.
Bundan sonra metaanalizler ardısıra gelmeye başladı. 2016 Lancet mecmuasında 123 çalışmada 613.835 hasta üzerinde yapılan çalışmanın sonucunda Sistolik basıncın her 10 mm /Hg’lık düşmesi kardiyak mortaliteyi anlamlı olarak azaltığı gösterildi
Sonuç olarak bu büyük hasta sayısını kapsayan meta analizlerin sonucunda gelecek klavuzların yine 120 /80 m/Hg hedefine döneceğine birçok hekim inanmaktadır..