Kanser tedavileri genetik temeller üzerinden yapılacak

BURSA (İHA) - Kanserin artık genetik temeller üzerinden tedavi edilmeye başlandığını belirten Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Dr. İsmet Taşdelen, 21 genin profili çıkartılarak yapılan test ile tümörün risk oranının belirlendiğini, böylece doğru tedavinin yapılmasının sağlanabileceğini söyledi.

Uludağ Üniversitesi Radyoterapi Merkezi'nin açılışının 13. yılı münasebetiyle düzenlenecek olan '13. Uludağ Onkoloji Sempozyumu'nun tanıtım toplantısında konuşan Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Başkanı Dr. Lütfi Özkan, bu yılki konunun 'Meme kanserlerinde güncel yaklaşım' olduğunu belirtti. Meme kanseriyle ilgili bilgilerin ve araştırmaların insanlık tarihi kadar eski olduğunu söyleyen Dr. Lütfi Özkan, son yıllarda kanser biyoloji, patolojisi, görüntüleme yöntemleri ve tedavisi alanında baş döndürücü gelişmelerin yaşandığını ifade etti. Görüntüleme yöntemlerinin kanser yayılımını belirleme konusundaki duyarlılıklarının artmasının ise tedavinin kolay hale gelmesini sağladığını anlatan Dr. Özkan, "Meme kanserindeki tanıda en önemli nokta erken tanıdır. Erken tanı için de mamografi yapılması gerekiyor. 20'li yaşlardan sonra meme muayenesi ve kendi kendine muayene çok önemlidir. 40'lı yaşlardan sonra da 70 yaşına kadar yılda bir mamografi yapılması gerekiyor. Bunu yaptığımız zaman hemen hemen birkaç milimetrelik kanserleri yakalama şansımız oluyor. Bunlarda yüzde 95'i de kurtarılabiliyor" dedi.

Cerrahi tekniklerdeki gelişmelerin tümör kontrol oranlarında düzelmeye ve komplikasyon oranlarında azalamaya olanak verdiğini dile getiren Özkan, bilgisayar teknolojisi ve rayobiyolojideki gelişmelerin ise radyoterapiyi daha kolay hale getirdiğini vurguladı. Günümüzde dinamik adaptif tedavi uygulamalarının yaygınlaşmaya başlamasıyla normal dokulara verilen hasarın azaldığını, tümörün kontrol oranlarının ise artığını söyleyen Özkan, kanser genetiğiyle ilgili bir takım gelişmelerin de olduğunu açıkladı.

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Dr. İsmet Taşdelen ise geçen yüzyıllarda ne kadar çok doku alınırsa hastalığın o kadar çabuk tedavi edilebildiğinin zannedildiğini hatırlatarak, "Ama artık meme koruyucu ameliyatlara kadar gelindi. Son dönemde ise kadınlar korkutalarak iki memesi alınıp yerine protez konuluyor. Çok büyük risk grupları dışında bunun yapılması çok yanlıştır. Sonunda hasta mutlu olmayabilir. Bunun geri dönüşü de yok. Öte yandan otla kökle hasta tedavisi ön plana çıktı. Bunlar aslında doğru şeyler değil. İnsanlara sahte güven duygusu verip, gerçek tedavilerden uzaklaştırıyor. Tedavi merkezlerinde gerekli şekilde tedavi sürdürülmelidir" diye konuştu.

Günümüzde genetik temeller üzerinden tedavilerin yapılmaya başlandığını da belirten Taşdelen, "Çeşitli ülkelerde bu testler uygulanmaya başlandı. 21 genin profili çıkartılıyor ve test yapılıp risk oranı belirleniyor. Örneğin bir hastada tablo ağır gözüküyor, ancak testlere göre o kadar ağır değil. Ona fazla tedavi yapılmıyor. Veya çok iyi gözüken bir tümör var, teste göre ise çok kötü. Ona eksik tedavi yapılıyor ve hasta bir süre sonra hayatını kaybediyor. 3 bin dolar civarındaki bu testi normal vatandaşların yaptırması da mümkün değil. Devletin bu aşamada yardımcı olması da gerekir" şeklinde konuştu.