Medimagazin logo

"Tıbbın gören gözü" gelecek hafta tartışılacak

31. Ulusal Radyoloji Kongresi gelecek hafta Antalya’da yapılacak
"Tıbbın gören gözü" gelecek hafta tartışılacak
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

7-12 Kasım tarihlerinde Antalya Sungate Rixos Otel’de gerçekleştirilecek“ 31. Ulusal Radyoloji Kongresi” radyoloji ve tıptaki önemiyle ilgili bilgilendirme yapıldı.

 

Türk Radyoloji Derneği Başkanı Prof.Dr.Okan Akhan “Radyoloji “Tıbbın gören gözüdür”. Tıpta radyolojinin tanısal amaçlı kullanılmadığı alan neredeyse yok gibidir. Özellikle 3. basamak hastanelerinde radyolojik tanı yöntemleri kullanılmadan tanı konulabilen hastalık yok gibidir. Günüz tıbbında hastalık tanılarının kanıtı büyük oranda radyolojik metotlarla sağlanır. Özellikle son yıllarda tıp ve teknolojideki baş döndürücü gelişmeler radyolojinin yalnızca tanı değil tedavi amaçlı da kullanımını mümkün kılmıştır.” diye konuştu.

 

Radyolojinin “Girişimsel radyoloji” ile eskiden cerrahi yöntemlerle tedavi edilen büyük bir grup hastayı, cerrahi yöntem kullanılmadan tedavi eden işlemleri yaptıklarını belirten Akhan “Bu işlemleri görüntüleme cihazları kılavuzluğunda görerek gerçekleştiriyoruz. Örneğin; karaciğer veya akciğerdeki tümör odaklarını özel bir iğne ile yakarak tedavi ediyoruz. Veya bu tümör odaklarına damar yolu ile ulaşıp ilaç zerk ediyoruz. Tıkanan damarları balon kateter veya stent ile açıyoruz. Veya değişik organlarda oluşan kistleri cerrahi olmayan yöntemlerle tedavi ediyoruz. Bu şekilde tanımlanan ve tüm Dünyada uygulanan 150 den fazla işlemi ülkemizde de başarıyla uyguluyoruz” dedi.

 

Türk Radyoloji Derneği Başkanı Prof.Dr.Okan Akhan sorularımıza şu yanıtları verdi:

 

Radyoloji için “tıbbın gören gözü” diyorsunuz açıklar mısınız?

Öncelikle 8 Kasım tarihinin, yani kongremizin başlangıç gününün öneminin altını çizmek isteriz. Tam 115 yıl önce bugün, 8 Kasım 1895 tarihinde Wilhelm Conrad Röntgen x-ışınlarını buldu ve tıp görmeye başladı. Çünkü; Radyoloji tıbbın temel disiplinlerinden biridir. Bir radyolog, insan vücudunu röntgen (grafi), Ultrason, Bilgisayarlı tomografi (BT) ve Manyetik rezonans görüntüleme (MR) gibi yöntemler ile en ince ayrıntısına kadar görüntüler ve hastalık belirtilerini bulmaya ve teşhis koymaya çalışır. Radyolog konulan teşhisler sayesinde diğer branşlardaki meslektaşlarımız hastaları tedavi ederler. İşte bu yüzden radyoloji “tıbbın gören gözü” dür.

 

Radyolojinin tıbbın diğer branşlarından farkı nedir?

Aslında bir farkı yoktur. Şu noktanın altını çizelim: Tıp bir bütün olarak algılanmalıdır. Tıpta her disiplin birbirinin tamamlayıcısıdır, herhangi bir disiplin bir diğerinin yerini dolduramaz. Farklılığa gelince, radyolojinin temel felsefesi, hastalık bulgularını hastaya hiçbir rahatsızlık hissettirmeden belirlemektir. Bu felsefe radyolojiyi tıbbın diğer disiplinlerinden bir nebze farklılaştırıyor olabilir.

 

Radyologlar hastalıkları sadece teşhis mi eder? Tedavi etmezler mi?

Klasik anlamda radyoloji teşhis odaklı olsa da, radyolojinin bir alt disiplini olarak gelişen “girişimsel radyoloji”  radyolojinin tedavi eden dalıdır. Eskiden cerrahi tekniklerle yapılan tedavilerin bir kısmı şimdi görüntü yöntemleri kılavuzluğunda cerrahi olmayan tekniklerle yapılmaktadır. Tedavi anlamında da felsefe aynıdır: Tüm işlemleri hastaya mümkün olan en az rahatsızlığı vererek gerçekleştirmek. Girişimsel radyologlar aynı zamanda “gören gözler” olmanın avantajını hastalarını yararına çok etkin bir şekilde kullanmaktadırlar.

 

Radyolojinin kullandığı yöntemler tamamen zararsız mıdır?

Ses dalgalarının (ultrason) ve manyetik alanların (MR görüntüleme) kabul edilen bilimsel limitler içerisinde tekrar tekrar kullanılmalarının bilinen herhangi bir zararı yoktur. Bu yüzden bu yöntemler hamile hastalarda bile güvenle kullanılmaktadırlar.

X-ışınları kullanılan yöntemler (röntgen çekimleri, bilgisayarlı tomografi vs.) için ise durum biraz farklıdır. Bu yöntemlerin kullanılması hastaların radyasyona maruz kalması sonucunu doğurmaktadır. Hastanın maruz kaldığı radyasyon dozu çok sıkı bir biçimde kontrol edilse de, x-ışınları ile özellikle tekrarlayan incelemeler söz konusu olduğunda, fayda-zarar dengesinin göz önünde bulundurulması gerekir. Unutulmaması gereken nokta, tamamen zararsız, daha doğrusu faydalı olarak düşünülen vitaminlerin bile bazılarının aşırı kullanılmasının vücudumuz için zararlı etkilerinin olabilmesidir. Aslına bakarsanız tüm radyolojik işlemlerin gerçekten gerektiğinde, doğru bir şekilde ve mutlaka bir radyolog tarafından gerçekleştirilmesi esastır.

Radyolojide yine en önemli konulardan biri de x-ışını ile çalışan cihazların düşük radyasyonlu olanlarının tercih edilmelidir. Düşük dozlu cihazlar yok ise, mevcut cihazların bazılarına düşük doz yazılımları eklenebilir.

 

Radyolojik tetkikler ihtiyacı olan hastalara uygun protokollerle şekilde yapılmalıdır.

Bu işlemlerin bilimsel olarak kabul edilen şekilde, uygun protokollerle ve işleme gerçekten ihtiyaç duyan hastalara uygulanması, hastaların hızlı tanı almasını sağlayan en önemli özelliklerdir. Bu şekilde yapılan tetkikler ile ancak devlet kaynaklarının gereksiz yere kullanılması önlenebilir. Özellikle BT (Bilgisayarlı tomografi) ve MRG  (Manyetik rezonans görüntüleme) tetkikleri hastalara faydalı olmaları isteniyorsa tüm Dünyada kabul görmüş protokollerle ve belli süreler içinde yapılmalıdır. Bu kurallara uyulmadığı zaman yapılan tetkiklerin hastaların tanılarına faydası çok düşük olacak ve bu hastaların tedavileri gecikecektir.

 

Son söz olarak ne demek istersiniz?

Tıbbın temel kuralı “önce zarar verme” dir. Radyoloji tıbbın gören gözü olarak hastaların hem zarar görmemesini garantiye alır hem de onların iyileşmesi için çok önemli olan katkıyı sağlar. Tüm doktorlar için tek amaç hastanın sağlığına en kısa zamanda geri kavuşmasıdır.

31. ulusal radyoloji kongresi
okan akhan
radyoloji
kongre
Yorum (2)
zafer özer
medimagazini anlmış değilim, tüm kongereler bilimsel sunular burda haber veriliyor, ancak ftr kongreleri örneğin 4-7 kasım rehabilitasyon kongresinden haber yok, tüm haberler ftr uzmanlarının alyhine, bizde bu ülkede sağlık sisteminin bir parasıyız, lütfen bu konuda biraz daha hasss olmaız dileğiyle,
0
Cevapla
cengiz kılıç
4 geceliği 400-500 Avro olan otellerde yapılan kongrelerin bilimsel amacından şüphe ederim. Komik olan şu: bu radyoloji kongresine katılım ücretini verseniz dahi, eğer kongre otelinde kalmıyorsanız toplantılara katılmanız için günlük 65 Avro otele giriş ücreti vermek zorundasınız.!! bu iş zıvanadan çıkmıştır artık. Birilerinin bir dur demesi gerekir.
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir