Medimagazin logo

Kök hücre ticari rant haline getirilmemeli

Kök hücre çalışmalarında önemli gelişmeler kaydediliyor, ancak bazı tehlikelerin de gözlerden kaçmaması gerekiyor
Kaynak: MEDİMAGAZİN
Kök hücre ticari rant haline getirilmemeli
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi  Nöroşirürrji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayhan Attar, kök hücre çalışmalarında önemli gelişmeler kaydedildiğini söyledi. Kök hücre konusunun hassas bir husus olduğunu belirterek bir rant kapısı olarak görülme riskinin yüksek olduğunu ifade eden Attar, bu konuda gerekli hassasiyetin gösterilmesi gerektiğini söyledi.

 

Prof. Dr. Attar, Sağlık Bakanlığı izniyle yürüttüğü omurilik yaralanması olmuş, omuriliği ileri düzeyde hasarlanmış ve  tedavi olma imkânı en az olan hastalarda deneysel, klinik olarak kök hücre ile bir değişiklik yapılıp yapılamayacağı çalışmasında önemli verilere ulaştı. Attar, yürüttüğü çalışmasında değerlendirilen en önemli noktanın yan etki riski olduğunu belirterek, şu anadek hiçbir yan etkiyle karşılaşılmamasının büyük önem arz ettiğini söyledi.

 

Multidisipliner çalışma

Çalışmaları konusunda bilgi veren Prof. Dr. Ayhan Attar, çalışmanın sadece beyin ve sinir cerrahisi değil, diğer bilim dallarının da katkılarıyla çok disiplinli olarak yürütüldüğünü ifade etti. Prof. Dr. Attar,“Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbn-i Sina Hastanesinde geçtiğimiz yıl Kasım ayında, Sağlık Bakanlığından izin  alınarak yapılan bir çalışmamız var. Bu çalışma omurilik yaralanması olmuş, ileri düzeyde  omuriliği hasarlanmış, tedavi olma imkânı en az olan hastalarda deneysel, klinik araştırma olarak kök hücre ile bir değişiklik yapabilir miyiz,  bu uygulanan kök hücrenin bir yan etkisi olur mu olmaz mı,  bu hastalarda bir iyileşme olur mu olmaz mı, bunların takipleriydi.

 

Bu çalışma sadece beyin cerrahisinin  değil, aynı tıp fakültesinin içerisinde hematolojinin, fizik tedavinin ortak çalışması olarak, yani üç bilim dalının ortak bir çalışması olarak gerçekleştirildi” dedi.

 

İyileşme şansı en düşük hastalar seçildi

Gerçekleştirilen çalışma için özellikle iyileşme şansı en düşük olan hasta gurubunun seçildiğini sözlerine ekleyen Prof. Dr. Ayhan Attar, “Seçilen hastalar geçtiğimiz yıl Kasım ayında omurilik yaralanması olmuş, değişik merkezlerde ameliyat edilmiş, düzelme şansı en az olduğuna inanılan hastalardı. Çalışma çerçevesinde seçilmiş olan ilk grup hastalarda, ilk 10 hastayı erken dönem dediğimiz ilk üç aylık hastalarda yapmak istedik.  Bu hastalarda bir uygulama yaparak, yan etki olup olmayacağını görmek istedik” dedi

 

Önümüzdeki Kasım ayında birinci yıllık sonuçların çıkacağını ifade eden Prof. Dr. Attar, henüz son grup hasta olan ve geçtiğimiz yıl Kasım ayından bu yana çalışma yapılan hastaların verilerinin şu an tam olarak toplanmadığı için yayınlanacak ya da söylenebilecek durumda olmadığını kaydetti.

 

Prof. Dr. Attar, “Biz çalışmamızda 10 kişilik bir hasta grubu ile çalışmak için izin almıştık. Bu 10 kişilik hasta grubu ile yaptığımız çalışmalar tamamlandı. Bunlardan 4’ü daha önce yapılmıştı. Altı kişiyi de buna eklemiştik. Toplam sayı 10 kişi olmuştu. İşleme girip çıkmak isteyen ya da kontrollere bizim öngördüğümüz tarihlerde gelmeyen takip edemediğimiz bir iki hastamız var. Bunlar hariç tüm hastalarımız takiplerimizde. Bir yanlışlık  olmasın diye ben bakıyorum, hematolojiden bir hocamız bakıyor, iki fizik tedavi profesörü hocamız hastalara ayrıca bakıyor. Benim, bu çok iyi olmuş, demem yetmiyor. Hepimizin ayrı ayrı muayene edip ‘Evet burada böyle bir değişiklik olduğunu gördük’ dememiz gerekiyor ki, yanlış bir şey söylemiş olmayalım” diye konuştu.

 

Uluslararası dergide yayınlandı

Dört hastalık bir grubun verilerinin yayın haline getirilerek uluslararası bir dergide yayınlandığını sözlerine ekleyen Attar, “Biz bu  çalışmayı 2005 yılında dört hastalık bir seriye etik kuruldan izin alarak yapmıştık. Onların verilerini ‘Cythotherapy’ dergisinde geçtiğimiz ay yayınladık. Omurilik yaralanması olmuş bu hastalarda, kendi kemik iliğinden kök hücre alınarak omuriliğinin içerisine uygulandıktan sonra bir yan etki olup olmadığı bir yıllık takip sonucunda yayın haline getirildi. Bu bir akademik çalışma, bilimsel bir araştırma”diye konuştu .

 

Kök hücre bir tane değil, alt grupları var

Prof. Dr. Attar, çalışmalara katılan hastaların herhangi bir maddi yükle karşı karşıya bırakılmadıklarını ve masraflarının çalışmanın yapıldığı merkez tarafından karşılandığını söyledi. Kök hücrenin tek olmadığı belirterek alt guruplarının bulunduğunu ifade eden Prof. Dr. Ayhan Attar, “Kök hücreyi çoğu kişi bir mucize olarak anlatıyor. Nörolojik bilimler dediğimiz beyinle, omurilikle ilgili hastalıklarda tedavisini bilmediğimiz örneğin; ALS, inme, MS, beyin yaralanması, omurilik yaralanması gibi bir sürü hastalık var. Beyin ve omurilik dokusu yaralandığı zaman kendini yenilemesi sıfır değil ama çok kısıtlı. Bizim çalışmamızdaki amacımız, o yenilenme dürtüsünü bir şekilde dışarıdan hücre vererek artırabilir miyiz. Ama artırmaya çalışırken de yan etki olup olmadığı önemli. Çünkü kök hücre bir tane değil. Adı kök hücre, ama bunun alt grupları var. İnsanın kendi içinde bile  değişik yerlerde gizli kalmış kök hücreler var. Bu kök hücrelerden hangisi beyin, omurilik için uygun ya da embriyolojik kök hücre dediğimiz grup var. Bunlardan hangisi uygun henüz bilmiyoruz. Bunu öğrenmenin yolu da araştırmak. Bizim yaptığımız da bu. Tabii bir araştırma söz konusu olduğu için Sağlık Bakanlığının ön gördüğü kurallar geçerli. Hastalar bu kurallara göre seçilmek zorunda, sigortalanmak zorunda. Bununla birlikte ne araştırmanın yapıldığı üniversite nede cerrah hastadan özel bir ücret almıyor” dedi.

 

Birçok hastalığın tedavisinde kullanılabilir

Uygun kök hücrelerin belirlenmesiyle birçok hastalığın tedavisinde önemli gelişmeler kaydedilebileceğini ifade eden Ankara Üniversitesi Tıp Nöroşirürrji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayhan Attar, “Peki kök hücrenin ne önemi var? Kök hücre günümüzde oldukça popüler bir hale geldi. Bundan 30 yıl önce bilgisayar teknolojisi neyse kök hücre bugün o durumda. Bilgisayar teknolojisi nasıl bir yerden başlayıp dünyanın dört bir yanına yayıldı ise kök hücre ile ilgili şu an da düşünülenlerin yarısı gerçek olursa bilgisayardan elde edilen ranttan çok daha büyük bir rant oluşur. Çünkü kök hücre ilerideki dönemlerde örneğin; diyabetli hastalarda bir tedavi yöntemi olabilir, diye düşünülüyor. ALS’li hastalarda bir tedavi yöntemi olarak kullanılabilir, diye düşünülüyor” dedi.

 

Tıbbi bilgilerin yeniden yazılması gerekebilir

Kök hücre konusunda çok önemli çalışmaların sürdürüldüğünü söyleyen Attar, sözlerini, “Şu anda  tedavi etmekte çok zorlandığımız veya tedavi edemediğimiz  hastalıklarda, kanserlerde, tümör aşılarında kök hücre ile ilgili  inanılmaz çalışmalar var. Bunların yarısı gerçek olursa 10 sene sonra şu an bildiğimiz bütün tıbbi bilgilerin yeniden yazılması gerekebilir. Bu  o kadar iddialı bir konu” diyerek sürdürdü.

 

Rant kapısı yapılmamalı

Attar sözlerini, kök hücre meselesinin kötüye kullanılmaya açık bir husus olduğunu belirterek, kök hücre çalışmalarının araştırma projesi olduğunu bilip bir sonraki aşamayı engelleyebilecek adımlardan kaçınılması gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Attar, “Bazı tip kök hücrelerin insana zararlı  olabileceği biliniyor. Çalışma yapacağım diye direkt o zararlı olan hücrelerden başlarsanız, kök hücre araştırmalarını baştan durdurursunuz. İkincisi şu anda çalışmalar araştırma seviyesinde. Eğer bunu bir maddi kazancınız olacağını düşünerek yaparsanız, insanlar kapınızda kuyruk olabilir. Ancak Türkiye’de kök hücre çalışmalarına zarar verirsiniz, durdurursunuz. Çünkü kötüye kullanmaya açık bir konu. İnsanlar varını yoğunu satıp iyileşeceğim diye kapınızın önünde kuyruk oluşturur. Onun için çok dikkatli davranmak lazım. On sene 20 sene sonrasını düşünerek bir strateji belirleyip ona göre adım atmak lazım” diye konuştu.

 

Çalışmalar umut verici

Şu ana kadar yaptığımız çalışmalarda hiçbir yan etki ile karşılaşmadıklarını, bunun sevindirici olduğunu söyleyen Prof. Dr. Attar, “Yaptığımız Faz 1 çalışması olduğu için aslında bir güvenilirlik çalışması. Bu 10 hastamızın tamamında bizim  gözlemlediğimiz işleme bağlı hiçbir yan etki yok. Bu çok önemli, çünkü hastalarımıza hiçbir zarar vermedik.

 

İkinci baktığımız şey iyileşme verileri, düzelme verileri diyebileceğimiz veriler. Bunlarda duyusal olarak ciddi düzelmelerimiz var. Motor düzelmelerinde de olacağını düşünüyoruz. Ancak bu konuda son 6 hastanın bir yıllık verileri henüz tam olarak çıkmadığı için bir şey söyleyemem. Sağlık Bakanlığının kuralları doğrultusunda yasak. Yayınlanmadan açıklanamıyor. Sağlık Bakanlığı bilimsel yayın yapılmadan hastalarla ilgili bilgi veremezsiniz, diyor. İlk dört hasta yayınlandığı için şunları söyleyebilirim. En kötü durumda olan dört hastadan ikisinde beklentimizin üzerinde ciddi anlamda bir düzelme oldu. Tabii hasta sayısı ne zaman 100 tane olur, o zaman bunun tam bir anlamı olur. Bu dört hasta tesadüf mü oldu, ona bakmak lazım. Sadece benim yaptığım değil, başka merkezlerde de  yapılır veriler toplanır, karşılaştırılır, o zaman kesin konuşuruz. Ama söylediğim gibi en önemli husus yan etkimizin olmaması” dedi.

 

Çalışmalar tıp dünyasında çığır açabilir

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirürrji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayhan Attar sözlerini, “Amacımız  en az yan etkisi olan, ama hastaya en fazla yararı olan kök hücre cinsini bulabilmek.  Bunun için önce hayvan deneyleri yapıyoruz. Hayvan deneylerinde bu kök hücre tiplerini deniyoruz. Örneğin; yeni bir hayvan deneyi bitirdik. Şu anda yayınlanmak üzere. Bu hayvan deneyinde kullandığımız kök hücre bizim klasik kullandığımız kök hücreye göre daha potansiyelli. Hayvanlarda iyi çalışıyor. Tabii insanlarda durum ne olur, şimdilik bilmiyoruz. İnsanlarda da bu kadar iyi çalışır mı, bir yan etkisi olur mu olmaz mı, bilmiyoruz.  Onun için yeniden araştırma yapmamız lazım. Yeniden araştırma yapılıp bunun sonuçları gerçekten daha iyi çıkarsa sonuçları mükemmel olacaktır.

 

Bu arada dünyanın başka bir yerinde ya da bizim bulduğumuz daha çalışkan başka kök hücre tipleri de var. Bunlardan birinde çok daha iyi sonuçlar çıkar ve bunlar bilimsel yayın olursa o zaman özellikle nörolojik bilimlerde çok büyük bir çığır açılacaktır” diyerek tamamladı.

kök
hücre
ticari
rant
haline
getirilmemeli
Bu habere ilk yorumu siz yapabilirsiniz...
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir