Medimagazin logo

Büyük özel hastane grupları büyüyor küçükler iflas ediyor

Türkiye’deki özel hastane sayısı, özellikle büyük grupların açtığı yeni şubelerle birlikte 550’ye yaklaştı. Çoğu yabancı ortaklı büyük hastane zincirleri büyümeye devam ederken hekim ve yatak kapasitesi düşük olan hastaneler iflas tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor.
Kaynak: ZAMAN - ÇAĞLAR AVCI
Büyük özel hastane grupları büyüyor küçükler iflas ediyor
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

İstanbul’da en son, 150 yatak kapasiteli iki hastane ve 4 diyaliz merkezine sahip olan özel bir sağlık kuruluşu, toplam 20 milyon lira borcundan dolayı iflas etti. 2013’ün başında iflas ertelemesi için Bakırköy Ticaret Mahkemesi’ne başvuran hastane, hakime SGK’nın özel hastanelere yaptığı ödemelere zam yapacağını öngörerek yeni bir kurtuluş planı sundu. Hakim son duruşmada hastane sahibine, “Fiyat artışı gerçekleşti mi?” diye sordu. Olumsuz cevap alınca da, artık beklenemeyeceğini söyleyerek hastanenin iflasına karar verdi.

 

İstanbul’da ayrıca küçük ve orta ölçekli 3 hastane daha iflas erteleme başvurusu yaptı. Bunlarla ilgili hukuki sürecin halen devam ettiği öğrenildi. Sağlıkta büyüklüğün ölçüsünü ‘20 bin metrekarenin ve 150 yatağın üstünde hastaneye sahip olma’ şeklinde özetleyen Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği (OHSAD) Genel Sekreteri Dr. Cevat Şengül, bunun altında kalanların yaşama şanslarının her geçen gün azaldığına dikkat çekti. Şengül sıkıntıları ve çözüm önerisini şöyle dile getirdi: “Bir yandan 7 yıldır artmayan SUT fiyatları, diğer yanda Sağlık Bakanlığı’nın büyümeye engel olması ve kadro kısıtlamaları özel hastaneleri zor durumda bıraktı. Tam anlamı ile kusursuz fırtına ile karşı karşıya kalındı. İlk yıkılacak olanlar ise küçük ve orta boy hastanelerdir. Bakanlığın, özel hastanelerin birleşmesini yasakladığı 31 Aralık 2013 tarihini bir an önce ötelemesi gerekiyor.”

 

Alınan bilgilere göre mevcut durumda işi götüremeyen özel hastaneler çare olarak iki yol deniyor. Ya hastaneler arası birleşmeye gidiliyor ya da hastane elindeki kadroları ve ruhsatı satarak sistemden en az zararla çıkmaya çalışıyor. Sağlık Bakanlığı’nın özel hastanelerin kendi aralarında kadro satın almalarına ve hastane birleşmelerine 31 Aralık itibarıyla son vermesi ise sıkıntıyı daha da büyütüyor. Yeni dönemde özel hastaneler aralarında kadro değişimi yapamayacakları gibi, laboratuvarlar ve görüntüleme merkezlerini de bünyelerine alamayacak. Özel hastanelerin birleşmelerinin de önü kesilecek. Yeni uygulamaların, özellikle 20-40 yatak arası olan ve sayısı 100 civarında bulunan özel hastaneleri etkileyeceği belirtiliyor. Büyük hastane gruplarının ise daha da büyüyeceği ve sektörün tek hakimi olacağı öngörülüyor.

 

Sektör temsilcileri her ne kadar mevcut durumdan şikayet etse de 2005’te özel hastane sayısı 200’ün altındayken, bu rakam 2007’de 365’e, 2013’te 530’un üzerine çıktı. Yatak sayısı 30 bini geçti. Şu an özel sağlık kuruluşlarında 22 bin doktor ve 200 bine yakın sağlık personeli çalışıyor. 2006’da özeldeki yatak kapasitesi toplam 14 binlerdeydi. Sağlık Bakanlığı, 2008’de çıkardığı Özel Hastaneler Yönetmeliği ile yeni yerler için sınırlama getirdi. Amaç, aynı bölgede gereksiz hastanelerin açılmasını engellemek ve ülke genelinde ihtiyaç olan yerlere yeni merkezlerin kurulmasını sağlamaktı. Bakanlık, yeni hastanelerin açılacağı yerleri her yıl yapacağı duyuruyla belirleyecekti. Fakat 2008’deki yönetmelik çıkmadan önce çoğu büyük grup olmak üzere 100’ün üzerinde hastane ön izin alarak bu sınırlamalardan muaf tutuldu. Şu ana kadar birçok hastane bu ruhsatlarla açıldı.

 

Özel hastaneler söz konusu ruhsatları bulamazsa büyümek için bu sefer de küçük sağlık kuruluşlarından ruhsat satın almaya yöneliyor. Bunun için büyük paraları gözden çıkarıyorlar. İstanbul’da özel bir hastane grubu; 5 ameliyathane, 15 yataklı yoğun bakım ve 4 yataklı yeni doğan ünitesi bulunan küçük bir hastanenin ruhsat devrini yaklaşık 3 milyon liraya gerçekleştirdi.

büyük
özel
hastane
grupları
büyüyor
küçükler
iflas
ediyor
Yorum (6)
reyes
Al sana kapitalizmmm!! Kralı hem de
0
Cevapla
Dr S İsmail Cihan
6-7 Yıl önce sayısı binleri bulan özel poliklinikler kapandı. Küçüklü büyüklü hiç bir hastane ve dernek "sembolik" beyanat dışında hiç bir tepki vermediler. Milyon dolarlık malzemeler ya çöp oldu ya da yok pahasına küçük hastanelere verilmek zorunda kalındı. O zaman seyredenler şimdi feryadı figandalar. Sap döndü hesap döndü.Bu gün bize, yarın size. Oh olsun denemez elbet. Ama bu denli vurdumduymaz bir meslek grubunu keşfeden ilgililerden daha fazla hamleler gelecek haberiniz olsun. Yani hakediyor bir toplululuğuz bana değmeyen yılan bin yaşasın felsefesi amblemimiz oldukça.
0
Cevapla
selim ileri
Küçük özel hastanelerin çoğu hekim ortaklığı ile kurulan özel hastaneler.Bir çoğu battı ya da el değiştirdi.Ancak temel sorun sağlıkta uygulanan politikaların adaletsizliği çıkarılan yönetmeliklerin eşit uygulanmaması,hekimin emeğinin ucuzlatılıp iri zincir özel hastanelere peşkeş çekilmesidir.Açık net suistimalleri iri zincir özel hastane yapınca bir şekilde örtbas edilmesi,aynı suçu küçük özel hastane işleyince acımasızca cezalandırılması.Bunun örnekleri çok.Bir takım siyasilerin ortak olduğu hastaneler otoyol tabelalarına bile isim yazdırabiliyor bu ülkede.Burada 80 milyar tl lik bir rant var.Ve bu rant paylaşımında doktorlar olsa olsa sadece masada bir meze olabilirler o kadar...
0
Cevapla
Mücahit Altuntaş
Evet aynı yerdeyiz , " Bilimsellik " yerine " bana değmeyen yılan bin yaşasın felsefesi " yada fırsatçığı hakimdir.Bilimsel topluluklara özgü olması gereken beş temel kural yerlerde sürünmektedir. -Evrensellik , -Örgütlü şüphecilik , -Tarafsızlık -Paylaşımcılık -Dürüstlük Sağlık hizmetleri ticarete , ilaç kullanımına , işleme bağımlı hallerini büyük oranda artarak sürdürüyor. Büyük balık küçük balığı yutuyor. Sağlıkta birinci basamak yerine uzmanlık fetişizmi ve dalgaları sürüyor. Sağlıkta , sağlık hizmetlerinde oryantasyon , bilgi aktarımı , yerindelik , olasılık , gereklilik yerlerde sürünüyor.Kuru bir bilgi yükleme maharet sanılıyor.Beş dakikada 6 yıllık hekimlik eğitimi yada 10 yıllık uzmanlık birikimi marketing tedavi modelleriyle performe ediliyor. Seçilmişler arasında 6 yıl eğitim görüp sağlık sisteminde hatta toplumda okumuşluk yada eğitim görmüşlük , yada hekimlik prestiji halleri malüm olan bir kültür ve sağlık ortamı yaratılıyor. Özetle daha önce başka düzeyde gördüğümüz "Emek" itibarının sefil düzeyleridir. Dr S İsmail Cihan (Tabip Uzman) yazmış.Teşekkür ediyorum. "6-7 Yıl önce sayısı binleri bulan özel poliklinikler kapandı. Küçüklü büyüklü hiç bir hastane ve dernek "sembolik" beyanat dışında hiç bir tepki vermediler. Milyon dolarlık malzemeler ya çöp oldu ya da yok pahasına küçük hastanelere verilmek zorunda kalındı. O zaman seyredenler şimdi feryadı figandalar. Sap döndü hesap döndü.Bu gün bize, yarın size. Oh olsun denemez elbet. Ama bu denli vurdumduymaz bir meslek grubunu keşfeden ilgililerden daha fazla hamleler gelecek haberiniz olsun. Yani hakediyor bir toplululuğuz bana değmeyen yılan bin yaşasın felsefesi amblemimiz oldukça" Evet aynı yerdeyiz , " Bilimsellik " yerine " bana değmeyen yılan bin yaşasın felsefesi " yada fırsatçığı hakimdir.Bilimsel topluluklara özgü olması gereken beş temel kural yerlerde sürünmektedir. -Evrensellik , -Örgütlü şüphecilik , -Tarafsızlık -Paylaşımcılık -Dürüstlük Bu değerler var mı ? Yoksa neden yok.Soru ve sorun budur.
0
Cevapla
oral aralan
BİR YIL KADAR ÖNCE SİTENİZDE YAYINLANAN BİR YORUMUMDUR: Benim gözlediğim kadarıyla taşrada düzen şöyle yürüdü: 1. Birkaç hırslı ve muayenehanecilik zamanından birikimi olan hekim bir araya geldiler. 2. Bu ekibe, o beldenin 3-5 kuruş parası olan gariban doktoru ve esnafı dahil oldu. 3. Yapısı bu şekilde devam edenlerin, istisnalar dışında kalanları iflas ettiler. Bu işe maddi gücünün yetmeyeceğini anlayanlar, bulundukları beldenin ölçeğine göre ya şirketlerinin %51 ini büyük bir zincire sattılar ya da bulundukları yerdeki, bu işten para kazanabileceğini düşünen orta ölçeğin üzerinde bir finansör buldular. 4. Zincir hastaneye satılanlar, SGK baskısını pek fazla hissetmeden, zincirin maaşlı elemanı olarak hayatlarını halen sürdürmekteler. 5. Finansör ortaklığı olan, 50-100 yataklı ilçe hastanelerinde de durum şöyle cereyan etti; Büyük ümitlerle, bu işin çok kazançlı olacağını hesaplayan finansör, kısa zamanda kazın ayağının böyle olmadığını anladı. Çünkü, SGK yoğun bir baskı uyguluyordu. Maçın başındaki kurallar, oyunun ortasında hakem tarafından değiştirilmişti. Paket fiyat, fark sınırlaması, faturalardan kesinti vs. ile yeni açılmış bir hastanenin sancıları birleşince, finansör elini tekrar cebine atmak zorunda kaldı. Ama bunu sermaye artırımı yoluyla yaparak, kontrolü tek başına ele geçirdi ve eline kağıt kalemi alıp hesabın başına oturdu. O da ne, kendisi o kadar para yatırmışken, kendine uzman doktor diyen bir takım yaratıklar, kazancın nerdeyse yarısına talipti. Bu arada Mecburi Hizmet ve muayenehaneleri yer ile yeksan eden Tam Gün Yasası imdada yetişti. Ortalık bir anda mecburi hizmeti bitip mahrumiyet bölgesinden kurtulmaya çalışan ve daha azına çalışmaya hazır genç hekimlerle dolmuştu. Finansör bu fırsatı kaçırmadı ve kazancının çoğuna talip kaşarlanmış hekimlerden çeşitli bahanelerle kurtuldu. Bu yazdıklarımdan özel hastanelerin soyguncu olduğu düşüncesi çıkmasın. Tarif etiğim hastaneler grubu, gerçekten bir yığın sıkıntı yaşamaktalar. Çıkış yolunu da, hekim ücretlerini ve etkinliğini azaltmakta buldular. Sanırım şu an gelinen noktada, çember giderek daralmaya devam edecek ve bu çıkış yolu da yeterli olmayacak ve bu hastaneler gerçek kurtuluşu anahtarı zincir hastanelere teslim etmekte bulacaklardır
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir