Medimagazin logo

Kanser tedavisinde neredeyiz?

Prof.Dr.Özet: ‘’1970’li yıllarda Amerika Birleşik Devletleri(ABD)’nde kanser hastalarının yaşam süresi 5 yıldı ve yüzde 50’si hayatta kalabiliyordu. 2010-2015’li yıllara geldiğimiz zaman bu oran yaklaşık yüzde 10-15’lik bir artışla yüzde 65’lere yükselmiş durumda.’’
Kanser tedavisinde neredeyiz?
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Anabilim Dalından Prof. Dr. Ahmet Özet, kanserden korunma ve tedavideki son gelişmeleri Medimagazin’e anlattı.

Kanserden korunmada en önemli öncelik sigaradan uzak durmak olarak gösteriliyor. Toplumun kanserden korunma yöntemleri konusunda bilgilendirilmesinin önemine değinen Prof.Dr.Ahmet Özet, ‘’Ülkemiz gerçeğine baktığımız zaman kanserden korunmada en önemli önceliğimiz sigara. Toplumumuzda maalesef sigarayla etkin mücadele edilmesine rağmen, sigara kullanımı yoğun bir şekilde devam ediyor. Ülkemizde bu oranların yüzde 32’ler civarında olduğunu söyleyebiliriz. O yüzden ülkemiz gerçeğine baktığımızda, sigara,  nargile, puro ve benzeri ürünlerin tüketimi azaltılmalı’’ ifadelerini kullandı.

Elektronik sigara da masum değil!

Elektronik sigaranın çok sayıda kimyasal içermesi nedeni ile nikotine benzer bir zararının olduğuna dikkat çeken Özet, ‘’Bunun yanında ülkemizde diğer bir sorun ise giderek artan obezite ve kiloyla beraber hareketsiz yaşamın artması.  Bu iki sorunda kansere neden oluyor. Bir diğer problem ise özellikle etin pişirilme koşulları.  Toplum olarak mangalı çok seviyoruz ancak etin düşük ateşte yanmadan pişirilmesi çok önemli.’’ açıklamasında bulundu.

Kanser tedavisinde yıllar içerisinde büyük gelişim ve değişimlerin ortaya çıktığını ifade eden Özet, ‘’Kanser insanlığın varoluşundan beri mevcut olan bir sorun. Dinozorların iskeletlerinde ve insan mumyalarında kanseri görüyoruz.  Günümüzde yaşam süresinin artması ile kanser ile daha sık karşılaşıyoruz.

Kanser tedavileri görülme sıklığına paralel olarak gelişmiş durumda. 1970’li yıllarda Amerika Birleşik Devletleri(ABD)’nde kanser hastalarının yaşam süresi 5 yıldı ve yüzde 50’si hayatta kalabiliyordu. 2010-2015’li yıllara geldiğimiz zaman bu oran yaklaşık yüzde 10-15’lik bir artışla yüzde 65’lere yükselmiş durumda.  Kanser tanı ve tedavisinde ABD’de meydana gelen bu değişim ülkemiz için de geçerli. Yurtdışında sahip olunan tüm imkanlara ülkemizde de süratli bir şekilde sahip olabilmekteyiz ve bunları hastalarımıza etkin bir şekilde kullanabilmekteyiz.’’ şeklinde konuştu.

Testis kanseri tedavisinde yüzde 98 başarı sağlanıyor

Kanser türlerinde başarı oranlarına bakıldığında en yüksek oranın yüzde 98 ile testis kanserlerinde sağlandığı bilgisini veren Özet, lösemiler ve yine çocukluk çağında ortaya çıkan retinoblastom ve nefroblastom denilen kanser türlerinde oranın yüzde 85’lerde olduğunu belirtti.

‘’Kemoterapi konusunda yanlış yönlendirmeler var’’

Kemoterapi konusunda basında çıkan bazı açıklamaların halkı yanlış yönlendirdiğine değinen Özet, ‘’Kemoterapi masum bir tedavi yöntemi değil ve uygulanan hastalarda bazı sorunlar ile karşılaşabiliyoruz. Ancak kemoterapide kar-zarar hesabını yaparak bu tedavileri yapıyoruz. Bazı kanser türlerinde hastalıklar tamamen tedavi edilebiliyor ve bu kemoterapi sayesinde oluyor. Lenfomala, çocukluk çağı kanserleri ve testiküler kanserleri kemoterapi ile tedavi edebiliyoruz.  Uygulamalar sırasında ortaya çıkan yan etkileri ise etkin mücadelelerle ortadan kaldırıyoruz.’’ dedi.

Kemoterapi alan kişilerde kan değerlerinde düşme, enfeksiyonlarda artış eğilimi, bulantı, kusma ve saçlarda dökülme gibi yan etkilerin ortaya çıkabileceğini ifade eden Özet, ‘’Biz kanserle uğraşan hekimler olarak bunları çok iyi biliyoruz ve bunlarla etkin mücadele ediyoruz. Ancak hastalarımıza önerimiz şu, kanser tedavilerini kanser tedavisi kursunda gelişmiş merkezlerde her an ulaşabilecekleri hekimlerin bulunduğu ortamlarda sürdürmeleri. Bu şekilde tedavilerinde başarı şansı artacaktır. Topluma kanser kemoterapisinin hastaları öldürdüğü şeklinde bir mesajın verilmesi.’’ açıklamasında bulundu.

İmmünoterapi yüz güldürüyor

Vücudun immün direncini arttırmaya yönelik uygulamalar olan immünoterapi tedavisinde, bağışıklık sistemini güçlendirmeye yönelik non-spesifik immün stimilasyon, interferon ve interlökin denilen ağır ajanların kullanıldığını ifade eden Özet,  sözlerini şöyle sürdürdü:

‘’Bunun yanında hücresel tedaviler kullanılmaya başladı. Son dönemde de yine kanser hücreleriyle vücudun savunma hücreleri arasındaki etkileşimler gösterildi. Bir kanser hücresinin vücudun savunma hücrelerini bir şekilde baskıladığını, kendilerine karşı savaşmasını engelleyici bazı moleküllere sahip olduğu gösterildi. Bu moleküllerin kapatılmasıyla son dönemlerde belli kanser türlerinde etkinlikler gösterilmeye başlandı. Tabi bu etki özellikle belli kanser türlerinde tamamen kurtarıcı değil. Örneğin metastatik ileri evre akciğer kanserinde yaşam süresinde birkaç aylık uzamayla birlikte bu etki gözüküyor.’’

 

İmmünoterapinin malign melonama denilen benlerde kaynaklanan cilt kanserlerinde başarısına değinen Özet, Hodgkin Lenfoma, böbrek ve mesane kanserleri tedavisinde de etkili olduğunu ancak bu etkinin yaşam süresini uzatmak anlamına geldiğinin altını çizdi.

 

İmmünoterapi ile ilgili gelişmelerin devam ettiğine değinen Özet, Hücresel tedaviler veya kemoterapi ile birlikte uygulanan kombine tedavilerde başarı şansının daha yüksek olabileceğini sözlerine ekledi.

 

 

kanser
prof. dr. ahmet ozet
tedavi
elektronik sigara
kemoterapi
immunoterapi
Yorum (1)
Luna Aksoy
Aslında en sık görülen kanserler "Melanoma dışı deri kanserleri"dir. Ultraviyole radyasyondan yani güneş ışığından etkin korunularak önlenebilen kanserlerdir. Mortalitesi ve morbiditesi genelde düşük olduğu için pek üzerinde durulmaz, fakat hastanın yaşam kalite indeksini ciddi şekilde düşürür, tedavisinde dekstrüktif yaklaşımlar ya da cerrahi eksizyon yer alır. Bir dermatolog olarak "melanoma dışı deri kanserleri"ni bu vesileyle hatırlatmış olayım dedim...
2
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir