Medimagazin logo

'Toplumun yarısında metabolik sendrom görülüyor'

Türkiye’de toplumun üçte birinde hipertansiyon, erişkin toplumun yarısında ise metabolik sendrom görülüyor. Otuz beş yaş üzerindeki her beş kişiden biri ise diyabetli
Kaynak: MEDİMAGAZİN
'Toplumun yarısında metabolik sendrom görülüyor'
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Metabolik Sendrom Derneği öncülüğünde gerçekleştirilen ‘’13.Metabolik Sendrom Sempozyumu’’, 2-4 Eylül tarihlerinde,  dördüncü kez Bodrum’da gerçekleştirildi.  Figür Kongre ve Organizasyon tarafından düzenlenen ve yoğun ilgi gören kongreye endokrinoloji, kardiyoloji ve dahiliye uzmanlarının yanı sıra nefroloji ve gastroentroloji uzmanları da büyük ilgi gösterdi.

Bilimsel içeriği iki kardiyoloji, iki endokrinoloji uzmanından oluşan yönetim kurulu üyeleri ve düzenleme kurulu tarafından hazırlanan sempozyum, diyabet ve hipertansiyon alanında uzman konuşmacı ve oturum başkanlarının bulunduğu çok sayıda oturuma ev sahipliği yaptı.

 

“Türkiye’deki pek çok hekimin temel ilgi alanı”

Kongrede diyabet ile ilgili konuların öne çıktığını dile getiren Metabolik Sendrom Derneği Başkanı Prof. Dr. Aytekin Oğuz Medimagazin'e yaptığı açıklamada,

“Metabolik Sendrom Derneği 2003 yılında kurulmuş bir dernek ve her yıl bir ulusal kongre düzenliyor.  Derneğimiz aynı zamanda çok önemli uluslararası bir sağlık çalışması olan PURE çalışmasını da yürütüyor.  Türkiye’de 4 bin kişinin takip edildiği bu çalışma dokuz yıldır devam ediyor. Bir taraftan bu çalışmaya devam ederken, bir taraftan da bilimsel amaçlı eğitimler veriyoruz.” ifadelerini kullandı.

Metabolik sendromun pek çok hekimi ilgilendirdiğini dile getiren Prof. Dr. Oğuz,

“Metabolik sendrom, Türkiye’deki pek çok hekimin temel ilgi alanı. Çünkü Türkiye’de toplumun üçte birinde hipertansiyon, erişkin toplumun yarısında ise metabolik sendrom görülüyor.  Yine bizim araştırmalarımıza göre diyabet, 35 yaş üzerindeki her beş kişiden birinde görülüyor.  Böyle olunca diyabet, obezite, hipertansiyon ve hiperlipideminin tartışıldığı bu toplantı, katılan hekimlerin pratik uygulamaları için temel bilgileri içermiş oluyor.” dedi.

 

Yeni diyabet ilaçları ve diyabetin kalp-damar sağlığına etkisi öne çıktı

Kongrenin bilimsel yönünün güçlü olduğunu ve uluslararası kongrelerde yer alan konuların bir tablet şeklinde katılımcılara sunulduğunu dile getiren Prof. Dr. Oğuz, 

“Kongrede öne çıkan konu, yeni diyabet ilaçları ve diyabetin kalp-damar sağlığına etkisi idi.” derken,  Türkiye’de kolesterol yüksekliğinin kalp krizi ve kardiyovasküler olaylara sebep olduğunun bilindiğini, ancak yeterli ve etkili tedavinin yeteri derecede bilinmediğini ifade ederek, “Son zamanlarda kamuoyundaki akıl karışıklığı da kolesterol tedavisinde birtakım tereddütler getirmişti.  Hipertansiyonda geçtiğimiz yıl ABD’de bir çalışma yapıldı ve Türkiye’nin ulusal hipertansiyon uzlaşı raporu yayımlandı.  Şimdi o büyük çalışmanın sonuçları ile tekrar bu sene hipertansiyon hastalarını tedavide hedeflerimiz ve seçeneklerimiz konusunda da katılımcılar aydınlatıldı.” şeklinde konuştu.

 

“Abdominal obezite daha önemli”

Dünyada ilk sıralarda yer alan diyabet hastalığı, Türkiye’de de son 20 yıldır artış gösteriyor.  Diyabetin artmasının ana sebebi olarak ise obezite gösteriliyor.

Yaşam tarzındaki bozulmanın obeziteye sebep olduğuna değinen Prof. Dr. Oğuz,

“Hareketsiz yaşam, dengesiz ve aşırı beslenme obeziteyi, obezite de diyabeti tetikliyor.  Metabolik sendrom açısından baktığımızda sadece beden kitle indeksi ile kastedilen obezite değil; bel çevresinin genişliği ile ifade edilen abdominal obezitenin de çok önemli olduğunu, hatta bunun birincil hedef olduğunu söylüyoruz.

Mesajım, hep yaşam tarzının düzeltilmesi ve bel çevresinin ince tutulması şeklinde gidiyor.  Bunlar yapılırsa diyabet önlenecek.  Çünkü diyabet başladıktan sonra ve komplikasyonlar oluştuktan sonra geri döndürülmesi çok zor, hem kişiye hem topluma maliyeti ağır oluyor.” açıklamalarında bulundu.

 

Mikrobiyota dengesi bozuluyor

Diyabet ve kardiyovasküler hastalıklarla mücadelede öncelikle yaşam tarzına dikkat etmek gerekiyor.  Bunun yanı sıra çevresel etkenler de hastalıklara neden olabiliyor. Vücut ağırlığımızın büyük bir bölümünün mikroorganizmalardan oluştuğunu dile getiren Oğuz,

“Bunlar esasında sağlıklı fizyolojik bir denge için çok gerekli olan mikroorganizmalar.  Bizim dostumuz olan bu mikroorganizmaların gerek besinlerle gerek ilaçlarla, gerekse çevresel toksinlerle zarar görmüş olması vücudumuzdaki mikrobiyota dengesini bozuyor ve metabolik hastalıkların gelişmesinde önemli bir etken oluyor.

Çevresel etkiler içinde bizim amaçladığımız fiziksel aktiviteye uygun çevrenin oluşturulması lazım.  Dumansız hava sahasının oluşturulması lazım. Diğer taraftan, kişiler doğru beslenmenin özelliklerini öğrenmeli.  Özellikle de kamu kurumlarında ve okullarda doğru beslenmeye yönelik kantin ve yemek faaliyetleri olması üzerinde duruyoruz.” ifadelerini kullandı.

İleriye dönük bir çalışma olan PURE’de kırsal ve kentsel bölgelerde yaşayan kişilerin sağlık parametrelerini takip ettiklerine değinen Oğuz,  “Araştırma, denizlerdeki kirlenmenin balığın sağladığı yararları gölgelediğini bildirdi.” dedi.

“Kongrede birçok branşta doktor yer aldı”

Metabolik Sendrom Derneği kurucularından ve kongre konuşmacılarından Prof. Dr. Ahmet Temizhan, diyabet ilaçlarının kardiyovasküler olaylara etkileri neticesinde kardiyoloji branşının da işin içine girdiğini ve kongrede birçok branşta doktorun yer aldığını söyledi.

Temizhan, “Bir kardiyoloji kongresinde genelde kardiyologlar oluyor,  bazı dâhiliyecilerin ilgisini çekiyorsa onlar da katılabiliyor.  Bir diyabet kongresine kardiyologlar da katılıyor, çünkü pek çok hastasında mevcut olan diyabet ile ilgili güncel bilgileri hap bilgi olarak almış oluyor. Dâhiliye uzmanları katılıyor, çünkü endokrinoloji uzmanı sayısı az ve diyabet tedavisinin büyük bir çoğunluğunu dâhiliyeciler yapıyor.” ifadelerini kullandı.

Kongreye nefrolog ve gastroenterologların da katıldığını dile getiren Prof. Dr. Temizhan, 

“Çünkü kalp ve diyabet arasında en önemli organ böbrek, bazen birçoğunu da ilgilendirmiş oluyor.  O yüzden nefrolojinin çok değerli hocalarından hepimiz faydalanmış oluyoruz. Bu seneki kongremizde diyabet biraz daha ağırlık kazandı, bunda biraz endüstrinin de katkısı var, çünkü diyabet ilaçları arttı ama asıl sebep Türkiye’de metabolik sendrom, obezite ve diyabetin patlaması.  Sağlık Bakanlığı şu anda dâhiliye hekimlerinin hastalarına daha ayrıntılı not düşmelerini istiyor ve ona göre de bir puanlama yapıyor.  Dolayısıyla kongreler dâhiliyecilerin de çok ilgisini çekiyor.” şeklinde konuştu.

Diyabetli hastaların kullandığı ilaçların kardiyologlar tarafından bilinmesinin önemine dikkat çeken Prof. Dr. Temizhan, “Benim pek çok hastam diyabet tedavisi almış oluyor. Bu tarz kongreler yeni ilaçları öğrenmemizi ve fikir sahibi olmamızı sağlıyor.” dedi.

 

metabolik sendrom
metabolik sendrom dernegi
abdominal obezite
Bu habere ilk yorumu siz yapabilirsiniz...
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir