Journal of Thoracic Oncology dergisinin 2016 Aralık sayısında da yayınlanan, ‘Malign plevral mezotelyomanın nodal (lenf bezi) sınıflandırılması’’ ile ilgili önerileri içeren çalışmayla, çok uluslu ve çok merkezli bir veri tabanı oluşturuldu.
1974’de kurulan ve yaklaşık 100 ülkeden 5 bin uzman üyeye ulaşan Uluslararası Akciğer Kanseri Çalışma Grubu (The International Association for the Study of Lung Cancer: IASLC), malign plevral mezotelyoma sınıflandırılmasında eksikliklerden dolayı kanıta dayalı öneriler oluşturmak üzere başlattığı yeni çalışmada, 29 merkezden prospektif olarak aktarılan bin 599 vaka ve retrospektif bilgileri içeren bin 953 vaka mevcut.
Bu çalışmaya Türkiye’den Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi olmak üzere üç merkez katıldı.
Çalışmada yer alan, Sağlık Bilimleri Üniversitesi Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Cerrahisi Kliniği’nden Doç.Dr.Cansel Atinkaya Öztürk, Medimagazin’e yaptığı açıklamada,
''IASLC akciğer kanseri başta olmak üzere diğer torasik malignitelerle (göğüs kafesi ve içindeki yapıların kötü huylu tümörleri) ilgili çalışmalara adanmış küresel düzeyde tek organizasyon. Avrupa’nın yüzde 48, Kuzey Amerika’nın yüzde 33, Asya’nın yüzde 10 ve Avustralya’nın yüzde 9 oranda vaka bildirdiği çalışmada, toplam 3 bin 519 vakanın 2 bin 432’si analiz edildi.’’ dedi.
Malign plevral mezotelyoma (Akciğer ve tüm göğüs boşluğunu kaplayan zarın kötü huylu tümörü) evreleme ve tedavisinde hala belirsizliği olan, özellikle asbestle ilişkili prognozu kötü bir malignite olduğunu ifade eden Öztürk,
‘’Şuan sınıflandırılmasında kullanılan yedinci TNM evrelemesi, Amerikan Kanser Ortak Komitesi (AJCC) ve Uluslararası Kanser Kontrol Birliği (UICC) tarafından 1994’de evreleme çalıştayı ile gerçekleştirildi. Bu çalıştayda birkaç merkezden retrospektif serilerin analizi yapıldı. Yedinci evrelemede sadece patologların gözden geçirmesi ile belirlenen evreleme tanımları kullanılmaktadır. Ayrıca daha çok sitoredüktif cerrahi geçiren hastaların sonuçlarını yansıtmaktadır. Bu sınıflandırmanın klinik olarak evrelendirilen hastalarda (hastaların çoğuna cerrahi uygulanamamaktadır) genel kullanımı sorgulanmaktadır. Bu eksikliğin dışında nodal sınıflandırma da akciğer kanserinde kullanılan sınıflandırılmaya dayandırılmaktadır. Yedinci evreleme bu yönleriyle iki dekad boyunca değişmeden kaldı.’’ açıklamalarında bulundu.
Çalışmanın tam metni için: http://www.jto.org/article/S1556-0864(16)31071-1/fulltext
.jpg&w=384&q=75)
