Sağlık-Sen tarafından düzenlenen "Tıbbiyeden Şehadet Programı" kapsamında, Eceabat Belediyesi Sosyal Tesisleri'nin bahçesinde kurulan çadırda, Çanakkale Savaşları'ndan kesitler sunuldu.
Kur'an-ı Kerim tilavetinin ardından konuşan Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş, 18 Mayıs 1915 gecesinden 101 yıl sonra hürriyeti için can vermiş bir milletin evlatları olarak bir kez daha "şehitler diyarında" olduklarını söyledi.
Memiş, bu yıl 6'ncı kez gerçekleştirdikleri "Tıbbiyeden şehadete" anma etkinliğini Sağlık-Sen için çok değerli bir miras olarak gördüklerini belirterek, "Gelecek nesillerin bu coğrafya ile şehadet ruhu ile bağı hiçbir zaman kopmasın istiyoruz. Çünkü, geçmişine sahip çıkamayan bir milletin geleceği olamaz. Geçmişimizin bu şanlı sayfasında yazılanlar, bu vatanı emanet edeceğimiz her gencimizin bilmesi gereken temel bir ders niteliğindedir." dedi.
Bundan 101 yıl önce bu gecede saat 03.30 civarında verilen taarruz emri ile gözünü kırpmadan düşman üzerine yürüyen 10 bin vatan evladının birkaç saat içinde şehit olduğuna işaret eden Memiş, şöyle konuştu:
"Çanakkale Savaşları boyunca bu kadar kısa süre içinde bu sayıda şehidin verildiği başka bir trajedi yaşanmadı. 10 bin şehit içinde yüzlerce tıbbiyeli öğrenci de bulunuyordu. Sizler bu gece ömrünün baharında şehadete koşan tıbbiyeli gençlerin manevi torunları olarak Gelibolu Yarımadası'nın Kırmızı Sırt mevkisinde, şanlı zafer için ne bedeller ödendiğine şahit oluyorsunuz. Unutmamalıyız ki, sadece milli tarihimizin değil, insanlık tarihinin en muhteşem destanını yazan şanlı ecdadımızın, kendinden sonra gelen nesillere bıraktığı en büyük miras, hürriyet ve bağımsızlık şuuru olmuştur."
Memiş, Çanakkale ve arkasından gelen şanlı Kurtuluş Savaşı'nda ay yıldızlı bayrağın özgürce dalgalanması uğruna yüz binlerce güneşin battığını battığını ifade ederek, "Bu vatan için milyonlarca güneş batsa da değer. Çünkü toprağı toprak yapan üstündeki kandır. Eğer toprak uğrunda ölen varsa vatandır. Çanakkale yaşayan bir zaferdir. 100 yıllık kinin ürettiği fitne ve desiseye rağmen ehl-i imanın sinesini besleyen nur, ehli salibin korkudan tir tir titreten ateştir." diye konuştu.
Bu gerçeği asla unutmayacaklarını aktaran Memiş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Hürriyetimize, vatanımıza her zaman sahip çıkacağız. Asım'ın nesilleri olarak hiçbir zaman bastığımız yerleri toprak diyerek geçmeyeceğiz, altında kefensiz yatan ecdadımızı unutmayacağız. Ve bileceğiz ki düşman dün olduğu gibi bugün de düşmanlığını yapacak. Dün Osmanlı bakiyesi bu toprakları sömürge yapmak isteyenler, bağımsız Cumhuriyetimizin büyümesine, kalkınmasına tahammül edemeyenler, bugün de aynı karanlık ruhla Türkiye'yi nasıl zayıflatırız peşinde olacaklar. Çanakkale'nin 100. yılında Alem-i İslam'ın umudunu kırma, kalbine hançer saplama heveslerinin nasıl coştuğunu yaşayarak görüyoruz. Terörün, millet düşmanı iç ve dış mihrakların koalisyonu ile Türkiye'yi Ortadoğu bataklığına çevirebileceklerini, gözünü kırpmadan ölüme koşan ecdadın torunlarının yüreğine korku salacaklarını zannediyorlar. Allah'ın izniyle düşmanın bu hamleleri de Çanakkale'de olduğu gibi boşa çıkacak. Ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar Türkiye, kendi milletini ve Alem-i İslam'ı aydınlık yarınlara taşıyacak medeniyet vizyonunu sürdürecektir."
- "Şehit haberleri bize normal gelmeye başladı"
Memiş, sağlık ordusu namını hak eden tarihi bir mücadelenin mirasçıları olarak bugün de vatan, millet için görevlerinin başında olduklarını, gerektiğinde cephede, gerektiğinde terör bölgesinde, afet veya salgın bölgesinde, yardım çığlıklarını ilk duyan, elini ilk uzatan olmaya, vatana sahip çıkmaya, insanın umudu olmaya devam edeceklerini vurguladı.
Ülkenin bu süreç içerisinde bir kurtuluş, var oluş, diriliş mücadelesi verdiğini söyleyen Memiş, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Ülkemiz üzerinde oynanan oyunlara hep birlikte şahitlik ediyoruz. Hakkari'de 5 şehidimiz daha var. Artık öyle bir noktaya geldik ki terörle mücadele sürecinde 500'den fazla şehit oldu. Ancak şehit haberleri bize normal gelmeye başladı. Ama şunu söyleyelim ki nasıl Çanakkale'de Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle omuz omuza bir mücadele verilerek bu ülkeye düşman sokulmadıysa, bugün de 7 düvel bir araya gelse içerideki işbirlikçileriyle de bir araya gelseler, vatan hainleriyle de bir araya gelseler bu ülkeyi bölemeyecekler, bu ülkeyi bölmelerine müsaade etmeyeceğiz. Bu ülkeyi böldürmemek için şehadet şerbeti içen o askerlerimizi polislerimizi her daim rahmetle yad edeceğiz."
Programda gazeteci-yazar Yavuz Bahadıroğlu konferans verdi, Ahmet Yenilmez tiyatro gösterisi sundu.
Ardından programa katılanlar, ellerindeki renkli ışıklarla tekbir getirerek 57. Alay Şehitliği'ne yürüdü.
