28 Şubat döneminde başörtüsü ve dini inançları gibi sebeplerle işten çıkarılan kamu çalışanlarının işlerine geri dönmesini sağlayan ve geçtiğimiz Ağustos ayında resmi gazetede yayımlanan torba kanun birçok memurun işine dönmesinin önünü açtı. 3 ay içerisinde belirtilen şartlara sahip olan tüm işten çıkarılan kamu görevlilerinin işe dönmesini sağlayan kanun, aynı durumdaki sözleşmeli personelin mağduriyetini ise gidermedi.
İŞÇİ STATÜSÜ VERİLDİ
Konya'daki SSK Zindankale Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi'nde diş hekimi olarak görev yaparken başörtüsü gerekçesiyle sözleşmesi feshedilen Nuray Kıral da mağdur olanlardan biri.
DİSİPLİNDE MEMUR GÖSTERDİLER
1997'nin Temmuz ayında başladığı görevinden kılık kıyafet yönetmeliğine uymadığı gerekçesiyle Ağustos 1998'de uzaklaştırılan Kıral, kanunun tanıdığı hak doğrultusunda görevine dönmek için Kamu Hastaneleri Kurumu'na başvurdu ancak kanunun sadece memur statüsünde olanlar için çıkarıldığını öğrendi. SSK'nın birleştiği Sosyal Güvenlik Kurumu'na da başvuran Kıral, buradan gelecek yanıta göre dava açmaya hazırlanıyor. Kıral, 'Bizim statümüz 'İşçi sayılmayan kamu görevlisi' olarak geçiyordu. İşçi değildik memur da değildik. Memurların tabi tutulduğu disiplin cezasına tabi tutuldum şimdi memurlar gibi aynı hakka sahip değilim. Benimle aynı dönemde sözleşmeli olarak işe başlayan tüm hekimler memur olarak atandılar' ifadelerini kullandı.
Kel miyim diye kontrol ettiler
Kıral 28 Şubat döneminde yaşadığı insanlık dışı uygulamalarını da şöyle anlattı: 'Çalışma Bakanı'nın hastaneyi ziyaret edeceği bir günde katılım zorunlu olmasına rağmen bana öğle saatlerinde izin verdiler. Bakanın karşısına başörtülü çıkmamı istemediler. Bazı başörtülü memurlar kısmi kellikleri olduğunu ifade ederek başörtüsü taktıklarını söylüyorlardı. Müfettişler de savunmamı alırken benim de sanki bu sebepten başörtü taktığımı düşündüler ve beni kadın bir doktorla bir odaya sokup saçımın olup olmadığını kontrol ettiler. Başörtüsü takma gerekçelerimizin hiçbirine inanmadılar. Bir türlü tatmin olmadılar. Sürekli farklı amaçlar güttüğümüzü düşünüyorlardı.'