Medimagazin logo

Etodolak etken maddeli ilaçlar serbest

Sağlık Bakanlığı, ilaçların ruhsatlarının askıya alınması ya da piyasadan geri çekilme kararlarının ancak objektif koşullar gerçekleştiğinde söz konusu olabildiğini bildirdi
Etodolak etken maddeli ilaçlar serbest
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol
Sağlık Bakanlığı, etodolak içeren ilaçları piyasadan çekmeyeceğini açıkladı.

Sağlık Bakanlığı, ilaçların ruhsatlarının askıya alınması ya da piyasadan geri çekilme kararlarının ancak objektif koşullar gerçekleştiğinde söz konusu olabildiğini bildirdi.

Sağlık Bakanlığı İlaç Eczacılık Genel Müdürlüğü'nden "etodolak" etken maddesini içeren bir ilaç hakkında basın yayın organlarında yer alan iddialar üzerine yapılan açıklamada, ülkede satışına izin verilen bütün ilaçların uluslararası referanslara uygunluk gösterdiği belirtildi.

İlaçların yan etkileri ve önceden kestirilemeyen ters etkilerinin zaman içinde oluşabildiği ifade edilen açıklamada, ilaçların kullanımında yaş, cinsiyet, gebelik ve eşlik eden öteki hastalıklar gibi şartlara dikkat edilmesi gerektiği kaydedildi.

İlaçların bu türden olumsuz etkilerinin ilacın geliştirilmesi safhasından başlayarak belirlendiğine işaret edilen açıklamada, "İlaçların piyasaya arzından sonra da Bakanlığımız bünyesindeki İlaç Güvenliği İzleme ve Değerlendirme Merkezi tarafından takip edilmektedir. Bu takip sonucunda da adı geçen ilacın, geçen yıllarda tüm dünyada piyasadan geri çekilen romatizma ilaçlarıyla (selektif COX2 inhibitörleri) benzeşebilecek bir etkisi bugüne dek kesinleşmemiştir" denildi.

Etodolak'ın da içinde yer aldığı bu grup ilaçların selektif COX2 inhibitörleri arasında olmadığı ifade edilen açıklamada, Sağlık Bakanlığı'nca ilaçların ruhsatlarının askıya alınması ya da piyasadan geri çekilme kararlarının ancak objektif koşullar gerçekleştiğinde söz konusu olabileceği belirtildi.
etodolak
etken
maddeli
ilaçlar
serbest
Yorum (6)
Mücahit Altuntaş
Güzel bir konu.Güzel bir yazı.Teşekkür ediyorum.Eklerim olacak. İhtimal-Olasılık yani olması gereken "bilgilenme" ve "bilgilendirme" yada "iletişim" temelli kanıta dayalı tıp.Bilim bunu gerektiriyor.Ama kültürümüz ideolojimiz , uygulamalarımız farklı. Tıpta önce iletişim sonra olasılık öncelenmeli.Kanıt arayacağım diye bir sürü gereksiz işlem , maliyet , zaman ve insan kaynakları harcanmaktadır. Hekim ile hastası arasına akçalı ilişkiler ( bakanlarımız ideolojik yaklaşımı terimini çok seviyor oysa gerçek ideolojik yaklaşım ve arka planı budur )ve üstüne malpraktis baskısı bu yaklaşmın bilimselliğini dumura uğratmıştır.Mesela , hekimin ücretini büyük oranda performans sistemine bağlamışlardır.Bir ahlak göstergesidir.İdeolojik bir arka plan göstergesidir. Öğretim üyeleri bu sorunları yoksaymaktadırlar.Malpraktistir.Bu davranış ve bu tutuma göz yummaktadır.Hocalık , bilimsel kariyer bir değerse ve anlamı varsa bu bilimsel tutumun , bilgi birikiminin , kariyer hegomonyasının kötüye kullanılmasıdır. Üniversite ve bu öğretim üyeleri papağan gibi anemnez ve hasta iletişimiiyi derken hekimin hasta ile olması gereken ilişkisini belirli bir süre ve kurala bağlamayı görmezden gelmektedirler.Ülkemizde hala bir hekimin hastasınaayırması gereken standart süre tanımlanmamıştır.Ama kendilerince bir malpraktis tanımladırlar.Hastaya yeterli bilgilendirmemek başlı başına malpraktistir. Kendilerince Politik ve ideolojik bir yaklaşım içindeler.Gerçeği ve yapılması gerekeni çıkar uğruna yok saymak.Bu yazılanlarıda yok sayacaklardır.Kendi bilimsel aktiviteleri bunu üzerlerine kurgulanmıştır.Oputinizm yada fırsatçılık.Bu kadar basit. Gene bu öğretim üyeleri adıyla hizmet verenler sağlıkta bilgi ve uzmanlığın paylaşılması , hastaya önce bütüncül yaklaşımla yaklaşılması kavramını "sağlık sistemi " içinde bunun entegre edilme ve uygulanmasını tesadüflere bırakmaktadırlar.Paye ve uzmanlığı ön plan çıkarma opurtinizmini ve çıkarcılığını daha önemli bulmaktadırlar.Kültürel ve sistemsel yozlaşmanın ürünüdürler. Teşhis ediyoruz. Bilimsel yaklaşımın opurtinizmle ilişkisi yoktur.Bilimsel yaklaşımın bütünselliği ve ayrıntısı iç içedir.Sağlık sürecinde bunun sağlanmadığını görmek yani pratisyen uzman yada yan dal hekmimin birlikte bilgiyi ve süreci ( hastayı ) paylaşamamak bir sorundur. Bunun daha öncesi hep birinci basmak deyip burada bir hekimin hasta ile iletişiminin elementlerini , ihtiyaçlarını görmezden gelme tutumunu sürdürmektedirler. Kanıt aramaya başlayacağım diye en düşük ihtimalli süreçlerden başlamak ve bir sürü harcama yapmak , malpraktisle bereber rutin uygulamamız olmuştur. Maliyet , hastaya ( çeşitli greksiz işlemler esnasında görünür görünmez )zarar verme , kaynak israfı önemsenmemektedir. Oysa sistemin hekimlere ve sağlık çalışanlarına tanıdığı yaşam olanakları ortadadır."Beş dakikada beşiktaş" , pecmurde , konfor ve sessizliği yoktur.Kargaşa , yıpranma , belirsilik , son dönem bunları tabi sonucu şiddet , iletişimsizlik göstergesi yeni biçimleri ve türedileri vardır.Yoksaymakta , sürdürmekte mahiriz. Hekim sağlık ortamında malpaktis baskısı ve performans kaygısıyla sürekli kanıt arayacağım diye anemnez , muayne , kurgulama ,hastayla iletişim kurma , etkin sağlık hizmeti oluşturma ediminden , tutumundan uzaklaşmaktadır fazla ve gereksiz tetkike girmektedir. Sağlık sisteminin bu sorunları aşması ancak aşamalı ( iyi iletişim muayne anemnez ) sonra tetkik ve yaklaşımı önemsemesi , hastaya kendi deneyimini aktarması gerekmektedir. Eğer gerekiyorsa yan dal ve diğer branşlarla etkileşmesi , bilgi taransferi gerekmektedir. Böyle bütünsel ve uzmalıkla iç içe geçmiş , olasılığı önceleyen , maliyeti ve zmanı , insan kaynaklarını iyi organize eden bir sağlık kurgusuna ihtiyaç vardır. Bunlara uzağız.Bu uzaklık belki dünya sağlık tarihinde hiç olmadığı biçiminde sağlık sisteminde sağlık çalışanına şiddet biçiminde kendini göstermektedir. Bir yılda toplam acile müracatı tüm nüfüsü aşan bir ülkeyiz.Aymazlığımız sürmektedir.Bilimsel değil opurtinistik ,siyasallaşmış , kokuşmuş bir tutum içindeyiz. Dr.Mücahit Altuntaş
1
Cevapla
halil ibrahim
Dr Mücahit Altıntaş'ın yazdığı her cümleyi sonuna kadar destekliyorum. Biz hekimlerin, sağlık çalışanlarının ve sistemi oluşturanların objektif olarak kendimize dönüp bakmamız gerekiyor, zaman eski zaman değil, ne zaman anlayacağız?
0
Cevapla
ahmet kemal
kanıttan kastı labaratuvar vs.. bulguları ise bazı hastalıkların başlangıcında kanıt olmaz. kanıtı beklersek hasta ölebilir. örneğin guillain barre sendromunda ilk 10 gün emg bulguları normaldir, BOS bulguları da normaldir. kanıtları beklersek hasta solunum yetmezliğine girip ölebilir. sadece klinik bulgular, muayene ve anemneze göre, ortalama 5 günlük masrafı 25.000 tl olan ivig tedavisine başlarsın..
1
Cevapla
Aydın Demirkol
Kanıta dayalı tıp kulağa ve biz özünde obsesif ve sağlamcı yönleri fazla olan hekimlere iyi geliyor. Ancak kanıta dayalı tıp bilimde bilinç gibidir. Genelde sanılanın aksine insanı hala ağırlıklı olarak bilinçdışı bilgesi yönetir. Yalnızla bilinç ve mantıkla veya kanıta dayalı tıpla hareket etmek at gözlüğüyle hekimlik yapmaya benzer. Bu gözlükle yolun dışındakileri görüp rahatsız olmayız ama esnekliğimiz gider. Bu durum ise geniş bakmaya engel olduğundan sonuçta ana yol dışındaki gerçekleri, örneğin heyelanla yuvarlanmakta olan bir kayayı "at"ayacağından hem hastayı hem de hekimi daha fazla rahatsız eder. Davranışçı psikiyatri kanıta dayalı psikiyatridir ancak insan davranışını bütünüyle açıklama konusunda güdük kalmış ve çok daha geniş bakma arayışlarını arttırmıştır. Yazı sorumluluk almaktan biraz kaçınsa da bu görüşle uyumludur. Klavyenize sağlık.
0
Cevapla
Mücahit Altuntaş
Kanıta Dayalı Tıp: Sorun mu, Çözüm mü? Bu soru bugünlerde gittikçe parçalanan tıbbi yaklaşım ( bütünsel yaklaşım ) açısından kritiktir. Diğer kritik nokta hastaya , soruna yada insana ,mantıklı , akılcılık ve ustalıkla rasyonalitede bilimsel olasılık süreçleriyle yaklaşılması , çözümlenmesi gereken hasta sorunlarına , uzman ve malpraktis saplantısıyla yaklaşmak sorunu yada becerisini göstermek ! Bu kurgulama elbette konuşmaya değer yanı varsa ( ! ) iki konu ilebağlantılı.Sağlık sistemi ile ve bu yaklaşımın hukuksal bağıntılı yanı ile ilgili. Bu yüzden sağlık denen ucu açık sorunu ,sistemiyle , bütünüyle , aynı zamanda hukuğuyla ele almak gerekiyor. Bu yüzden "Kanıta Dayalı Tıp: Sorun mu, Çözüm mü?" sorusu, temel yaklaşımın ihmal edildiği , malpraktisle defansif tıbba itilen hekimlik uygulamasında kritiktir. Kanıt bulacağım diye gereksiz , düşük ihtimallerin etrafında dolanma ihtiyacı yada belki zorunluluğu hasta ve hekimi yıpratmaktadır. Ayrıca maliyetlidir. Sistem burada düşük olasılık kötü sornuçları göğüsleyecek rasyonel yaklaşım nosyonunu hekime ve genç hekim adaylarına , kendi sağlık sisteminin doğası içinde gerçekleştirmeldir. Katı olasılık temelli , esneklikleri olan bilimsel yaklaşım elbette çok tartışılabilecek bir konu.Ama temel ekseni kaçırmamak , olasılık temelli yaklaşmak bir sağlık sistemine , hekime , hastaya çok önemli kazanımlar , konfor , etkinlik kazandıracaktır. Bu etkinliği sağlamak için mevcut sistem içinde sıkı ahlaklı hekimler yetiştiremek ne derece güçse , parasal etkiden mümkün olan en fazla arınması gerçekleştirecek bir sağlık sistemi kurgusuda o derece güçtür.Farkındayım. Ama bilimsel yaklaşımın saf etkiden arınmış yaklaşımı ancak bu iki tarafın günlük pratikte uygulanması , gözetilmesi ile mümkündür. Yazı ve yaklaşım bu anlamda çok önemlidir.Bu tartışma elbette uzayabilir.Ama bir toplumun temel yaklaşımını realize etme anlamında, meşrulaştırma anlamında önemlidir Bu güzel soruyu sorduğunuz için teşekkürler. Saygılarımı sunuyorum. Dr.Mücahit Altuntaş
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir