Medimagazin logo

AIDS'e 1.5 milyon dolar

Sağlık Bakanlığı AIDS ile mücadele için 11 derneğe 1.5 milyon dolar yardım yapacak. Bu dernekler içinde valiliğin kapatmak istediği eşcinsellerin örgütü KAOS-GL de var.
AIDS'e 1.5 milyon dolar
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol
Sağlık Bakanlığı AIDS ile mücadele için 11 derneğe 1.5 milyon dolar yardım yapacak. Bu dernekler içinde valiliğin kapatmak istediği eşcinsellerin örgütü KAOS-GL de var.

Türkiye'de AIDS'in yayılışında gözlenen artış Sağlık Bakanlığı'nı harekete geçirdi. Küresel Fon'la işbirliği kapsamında başlatılan "Türkiye HIV/AIDS Önleme ve Destek Projesi" çerçevesinde hayat kadınları, eşcinseller ile uyuşturucu bağımlıları ve mahkumlara AIDS konusunda eğitim verilecek. Aralarında eşcinsellerin örgütü KAOS-GL'nin de bulunduğu 11 derneğe 1.5 milyon dolarlık yardım yapılacak.

İLK HEDEF BÜYÜK KENTLER
AIDS Önleme ve Destek Projesi kapsamında başvuruların değerlendirilmesi tamamlandı. Sağlık Bakanlığı, Küresel Fon işbirliğiyle dağıtacağı yaklaşık 1,5 milyon dolarlık krediyi kullanarak eğitim vermek isteyen 20 sivil toplum örgütünden 11'inin yaptığı başvuruyu kabul etti. Projeleri kabul edilen sivil toplum örgütleri arasında, Ankara Valiliği'nin kapatma davası açtığı KAOS- Gay Lezbiyen Derneği de var. 11 örgüt, Sağlık Bakanlığı'nın küresel fondan aktaracağı paralarla eğitim faaliyetleri yürütecek. Çalışmalar, AIDS vakalarının yüzde 50'sinin görüldüğü İstanbul, Ankara, Trabzon ve İzmir kentlerinde yoğunlaştırılacak. "Erkeklerle Cinsel İlişkiye Giren Erkeklerin Güvenli Cinsel Davranışlarının Desteklenmesi", "Cezaevlerinde AIDS Önleme ve Destek" gibi başlıklar altında toplanan eğitim çalışmalarında uyuşturucu kullanımının yaygın olduğu gruplarda ve yasa dışı fuhuş sektöründe çalışanlar arasında AIDS'e karşı korunma ve bilinçlendirme çalışmaları yapılacak. Yüksek risk gruplarında yoğunlaştırılacak olan eğitim çalışmalarında, hedef kitlenin ayağına kadar gidilecek. Hayat kadınları eğitilecek Sağlık Bakanlığı verilerine göre her yıl 190 yeni AIDS vakası saptanıyor. Toplam AIDS'li sayısı ise 3 bin 700 olarak tahmin ediliyor. Müşterileri eşcinsel olan işyerleri, biseksüel erkekler, transseksüellerin de yine risk altında olduğuna dikkat çeken Sağlık Bakanlığı, gençlerin de risk altında olduğunun altını çizdi. Bu gruplara AIDS'le ilgili eğitim verilirken, toplum içinde damgalama ve ayrımcılıkla savaş, sağlık çalışanlarının korunması ve hükümet desteğinin artırılması da yine hedefler arasında. Projekapsamında en geç 2007 yılında seks işçilerinden en az yüzde 50'sine ulaşılması hedefleniyor.

Sabah
aids'e
1.5
milyon
dolar
Yorum (7)
Mücahit Altuntaş
Soru iyidir. Eğer soru yoksa hep bir yanlışlık ve ahmaklık vardır diye düşünmek zorundayız ! Ya hegomonik durum vardır , yada korku kültürü , menfaat ilişkileri.Sanıyorum yanlış burada ve ülkemizde sık yapılan yanlışlığın arka planını gösteriyor. Sayın Cansevere teşşekkür ediyorum.Firma hekim dernek ilişkileri problemlidir.Almanya örneğini geçen Medimagazin Haftanın yazarlarından Kongreye Katılım Herkes İçin Paralı mı Olmalı? Prof. Dr. Cihat ÜNLÜ yazmıştı. http://www.medimagazin.com.tr/authors/cihat-unlu/tr-kongreye-katilim-herkes-icin-parali-mi-olmali-72-71-3706.html Sayın Canseverin sözleriyle "Ülkemizde kongre organizasyonu tamamen ilaç sektörü ve medikal sektör üzerine kurulu. Bu konuda bazı branşlar çok avantajlı. Acil tıp gibi alanlarda ise çalıştığınız yere, baktığınız hastaya göre değişiyor. Eğer kongreye gitmek istiyorsanız bazı firmalarla iletişim hâlinde olmanız gerekiyor. Bunun etik olanı vardır, olmayanı vardır. Her doktor sonuçta bu konuyu yakından biliyor. Derneklerin organizasyonunun ana temeli de firma sponsorluğu oluyor. Yani, Amerika’daki gibi standsız bir kongre yapmanız imkânsız. Aslında bu konuda çok kolay adımlar atılabilir. Bazı gelişmiş ülkelerdeki gibi herkesin yılda bir veya iki kongresini çalıştığı hastane karşılasa, konuşmacı olursa da her durumda hastaneler karşılasa, bu konuda etik olmayan konular bu şekilde kapatılsa daha iyi olmaz mı? Bu şekilde ilaç ve medikal sektörler de yatırımlarını direkt hastanelere veya Bakanlığa yapsa… Böylece şu ilacı yazdın, yazmadın gibi konular gündemden düşse devlet daha çok kâr etmez mi? Bazı branşlar istisna olabilir ama birçok kongrede de salonların dolmadığını biliyoruz. Yüz binlerce dolarlık kongre ve dolmayan, belki de boş salonlar... Biz nerede yanlış yapıyoruz? "
0
Cevapla
selim
hocam abd de bir genel cerrah yılda 600bin dolar kazanıyor.türkiyede yıllık 30 bin dolar civarında kazanıyor.benzinin litresi abd de 1.20 dolar, türkiyede 2.20 dolar. etin kilosu abd de 5 dolar, türkiyede 14 dolar. ben nasıl kendi paramla kongreye gideyim.otelde yapılmasa bile gidemem.emin olun yok parası bile bana fazla gelir.oraya verecek parayla çocuğuma çoluğuma bir yemek ısmarlarım daha iyi.lütfen makul olun.
0
Cevapla
www.aciamagercek.com
ACI AMA GERÇEK Bayi toplantısı denilen kongreler, küresel sistemin geleneklerinden biridir. Bilimsel kongrelerde veya onların keşfettiği internette küresel sistemin sunduğu bilgiye muhtacız. Dünyanın öbür ucuna kadar bu sistemi kuran bizler değiliz, biz sadece misafir ve seyirciyiz. Bizim ülke insanı olarak sağlıktan ekonomiye, bilimden teknolojiye düzenlenen kongrelere gidecek ne paramız var ne de onlara sunacak bilgi ve teknolojimiz. Her şey küresel yapı tarafından düzenlenir ve orada içeceğiniz bir bardak suya kadar her şey bu yapı tarafından ödenir. Çünkü büyüklerimiz bunun için bize para vermez, veremez. Bunda da bir kötülük yoktur. Gavurun ekmeğini yiyen kılıcını sallar diyebilirsiniz. Milli ruhunuz kayıpsa mümkündür. Bizler planlanan tiyatronun sadece seyircisiyiz o kadar. Öğrendiğiniz, seyrettiğiniz her şey onların sunduğu bilgi ve gösteridir. Kongrelerin programından konuşmacılara kadar her şey bir orkestra titizliğinde hazırlanır. Parayı veren düdüğü çalar, siz de zevkle dinlersiniz. Bu da kötü bir şey değildir. Büyükleriniz dahil herkes küresel yapının parçası olmak için can atıyor ve bu gayeyi hedef olarak gösteriyorsa, doğru yerdesiniz. Sizin tavaf ettiğiniz kongreler, küresel sistemin tapınaklarıdır. Burada öğrendiklerinizi bir daha ki kongreye kadar ezber edersiniz. Çünkü bilim ve teknoloji üretmekten acizsiniz. Neskafeden aşıya…Sarımsağı bile Çin’den ithal ederken biz neyi tartışıyoruz? Kongrelerin havası, ‘biz niye bilim ve teknoloji de nal topluyoruz, nasıl lider olabiliriz’ motivasyonu yaratabilir. Bu hava ise uçmanızı sağlayabilir, ya da aşağılık kompleksi yaratabilir. Kongrelere nasıl muhtaçsak, kongrelerin özeti olan bilimsel rehberlere de muhtacız. Her ülke küresel sistemin sunduğu bu bilimsel rehberleri ve sunulan bilgileri aşırabilir, kendi koşullarına ve özelliklerine göre uyarlayabilir. Bunda bir kötülük yoktur. Onlar da buna göz yumarlar ve böylece kendi ürettiklerini reklam edip bize satarak gelişmiş ülke olurlar. İlacı da, bilgiyi de, teknolojiyi de üreten onlar, gururumuza dokunsa da bunu kabul edelim. Ya da 'Bilim Teknoloji Merkezleri kuralım, öğrencilere dağıtacağımız bilgisayar tabletlerini kendimiz yapalım. Küresel sistemin üyesi olan ülkeler, küresel sistemin koyduğu kurallara uymak zorundadır. Bu sistemin nimetlerinden yararlanma karşılığında da küresel sistemin kurallarını, isteklerini, külfet ve sorunlarını kabul etmiş olurlar. İnternetten yararlanıyor, e-postanıza giriyor, tweet atıyor, facebook'ta arz-ı endam ediyor, dev ekranı zevkle izliyor, uçakla geziyor, tıkanan damarınız stentle açılıyor... bilimsel tıp sayesinde hayata tutunuyorsunuz. Kongrelerde başkasının ürettiği bilgiye hazırlop konuyorsunuz. Bunları siz mi keşfettiniz? Kayda değer bilim ve teknoloji üretemediğiniz için, sadece onların ürettiğinden yararlanma yolumuz açıktır, o da parasını ödemek ve kurallara uymak koşuluyla. Bu sisteme pazar olarak giren ülkeler bilim ve teknoloji üretemediği gibi, bilgi üretecek bilimsel araştırmaları da yapamaz. Bu yüzden her alanda onların ürettiği bilimsel bilgiye ve kongrelere muhtacız. Çünkü çağımızda İbni Sina’ya takılarak bir yere gidemeyiz. Onlarla övünerek teşhis koyamayız, tedavi olamayız. Övünmek karın doyurmuyor, sorunları çözmüyor. Bilim ve teknoloji üretimi gibi en yüksek gelir getiren nitelikli işleri yapmak, kongrelerin mucidi küresel sisteme aittir. Onların keşfettiği GDO’lu mısır şekeriyle şişmanlayabilir, şeker hastası, hipertansiyon, metabolik sendrom, kalp ve damar hastası olabilirsiniz. Ancak 'mısır şekeri istemiyoruz' diyemezsiniz veya aşırı vergi koyarak önüne geçemezsiniz. O zaman bunca hastane nasıl dolacak? Hasta oluruz diye de korkmayın zincir hastaneler hizmetinizde. Merak ve endişe etmeyin, küresel sistemde her şey, en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş. Hasta olacak ve tedavi olacaksınız bu kadar basit. Hasta olurken de, tedavi olurken de her türlü yardım hazır, tabii parası mukabilinde. Bayi toplantısına dönen kongrelerde bunlar ne zaman tartışılacak? Bedava yiyip içmek, gezip tozmak iyi de, şeker hastalığı neden patladı sorusuna çözüm arayan kongreleri kim yapacak? Örneğin aşı ve ilaç. Sadece ambalaj size ait olabilir. Kendiniz bir molekül keşfedebilir misiniz? Bunun için milyarlarca dolar tutan araştırma merkezlerini kurmak için gerekli parayı size kim verir ve niye versin? Zaten sizin bilim dünyanız ve üniversiteleriniz bilim ve teknolojik yönden kastre edilmiş ve küresel sisteme harem ağası gibi bağlanmış. Herkes güya araştırma yapıyor, kongrelerde arzı endam ediyor da hangi sorunumuz çözülüyor ve kaç para kazanıyoruz bilen var mı? Halbuki, kendi sorunlarımıza çözüm arayan milli kongreler yapmak gerekmez mi? Kongrelerde bunları tartışıp toplumu uyarmadığımız için batı dünyası, aşırı enerji tüketen, çevreyi kirleten hurda demir ve çimento üretimini çaktırmadan bize kaydırıyor. Sigara içimi azalırken, akciğer hastalıkları ve KOAH neden artıyor? 5-6 milyon KOAH hastasının ilaç ve tedavi masraflarını hesaplayan kongreler ne zaman yapılacak? Bunları tartışan ulusal kongreler ne zaman yapılacak? Kongreden anladığımız, tatil köylerinde vakit geçirmek mi? Çağımızda akıl oyunu böyle oynanıyor. Üniversitelerimiz bunları akıl ediyor mu, tartışıyor mu? Adamlar, bizi otla çöple, alternatif masallarla meşgul ederken 400.000 euro'luk yapay kalp cihazlarını, 50.000 dolarlık kalp kapaklarını, 20.000 dolarlık kalp pillerini bize satarak köşe oluyorlar. Size de şeftali, incir, üzüm üretin diyorlar. Bu oyunu bilmeyen ve kongrelerde tartışmayan milletler pazar oluyor. Bunları tartışan kongreler yapmak, kafa yormak, sıkıntı ve acılara katlanmak demektir. Halbuki, parasını küresel sisteme hediye ettiğiniz ithal uçak, hızlı tren ve 4 çeker ciplere binmek ise zevk ve sefa demektir. Yerli ilaç, aşı, tıbbi cihaz, araç, gereç üretimini tartışan kongreler düzenlemek, acı ve ızdırap demektir. Ülkemizin temel sorunu burada yatmaktadır; Acılarla yüzleşmek ve acılara katlanmak. Çağımızda bilim ve teknoloji ürettiğiniz kadar özgür ve bağımsızsınız. Yoksa boynu bükük zavallı olursunuz. Bilim ve teknolojide devrim için ya acı gerçeklerle yüzleşeceğiz, ya da tatlı yalanlarla sömürge ve tüketim toplumu olacağız. Ya enerji, aşı, cep telefonu… gibi cari açığı artıran on konuda bizi dünya devi yapmayı planlayan kongreler yapacağız, ya da bayi toplantısına dönen kongrelerde günümüzü gün edeceğiz. Ya tavuk ülke olup altımızdan alınan yumurtalardan habersiz başkaları için çalışacağız, ya da bilim ve teknoloji kanadını çırparak özgür ve bağımsız olacağız. Hangisini seçelim? “Çalışmadan, yorulmadan, üretmeden rahat yaşamayı alışkanlık haline getirmiş milletler, önce haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini, sonra da istiklal ve istikballerini kaybederler.” Atatürk.
0
Cevapla
a.e
Başar hoca ne yazıyor siz ne anlıyorsunuz....
0
Cevapla
KY
ANLATIN ANLAYALIM Başar hoca, ‘yüz binlerce dolarlık kongre ve dolmayan, belki de boş salonlar’ diye bitirdiği yazısında ‘Biz nerede yanlış yapıyoruz?’ diye soruyor. ACI AMA GERÇEK başlıklı yazı ise ironik bir dille yanlışın nerede olduğunu anlatmaya çalışıyor. Sizin anladığınız başka bir şey varsa anlatın anlayalım.
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir