Medimagazin logo

Milletvekilleri atıştı: Şerefsiz, it

Sağlık Bakanı Recep Akdağ da, CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç'la tartışmaya girdi.
Milletvekilleri atıştı: Şerefsiz, it
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol
Sağlık Bakanı Recep Akdağ da, CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç'la tartışmaya girdi.



Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile CHP'li Haluk Koç'un TBMM Genel Kurulu'ndaki söz düellosu, AKP ve CHP'liler arasında 'it'li, 'şerefsiz'li ağız dalaşına döndü.
Genel Kurul'da, dün akşam, Sağlık Bakanlığı hastanelerinin alacaklarının geri ödenmesine ilişkin yasa önerisi görüşülürken söz alan CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç, Bakan Akdağ'ın önceki günkü görüşmeler sırasında yaptığı konuşmayı 'içi ürpererek' dinlediğini söyledi. Koç, "Sağlık Bakanı olunsa bile, devlet adamı olunmada güçlük çekileceği görülmüştür. Bakan, hekimler ve sağlık çalışanlarıyla mücadele derneği var da bunun başkanlığını mı yapıyor? Sayın Bakan bu cehalet, ancak tedrisle olur" dedi.


Koç: Yumurta devrimi mi?
Hükümetin sağlıkta dönüşüm projesine zaman zaman 'devrim' denildiğini anımsatan Koç, "Ne devrimi bu, yumurta devrimi mi? Sağlıkta getirdiğiniz program, bir çöküş dönemi yaşatmakta" diye tepki gösterdi. Koç, kendisine, "Bu kadar laubalilik olmaz" diye bağıran Akdağ'a, "Sayın bakan dün (önceki gün) gevelediniz burada" karşılığını verirken, Akdağ, "Geveleme lafını kullanamazsın" diye çıkıştı. Kürsüye gelen Akdağ, Koç'un TBMM'ye yakışmayacak ifadeler kullandığını ileri sürerek, "Hepsini kendisine iade ediyorum. Sayın Koç'u edebe davet ediyorum" dedi.
Koç ve Bakan Akdağ arasında süren tartışma, milletvekillerinin de katılımıyla zaman zaman karşılıklı hakaretlere vardı. CHP'li Bayram Meral, kendisine "Şerefsiz" diye bağıran AKP'li Ali Yüksel Kavuştu'ya, "Şerefsiz senin yedi ceddin. İte bak ite, bağla köpeği" karşılığını verdi.


CHP'nin laiklik bayramı önerisi geçmedi
CHP'nin, 3 Mart'ın 'Laiklik ve Öğretim Birliği Bayramı' olarak kutlanmasını içeren yasa önerisinin öncelikle görüşülmesi talebi AKP'lilerce reddedildi. Öneri sahibi CHP'li Mustafa Gazalcı, "3 Mart'ın tatil olmasını istemiyoruz. Laikliğin, öğretim birliğinin ne olduğunu okullarda çocuklarımıza öğretelim" dedi. AKP'li Avni Doğan, talebe şöyle karşı çıktı: "Cumhuriyet muhafızlığı İran'a hastır. Türkiye'nin Cumhuriyet muhafızlarına ihtiyacı yok."

Radikal
milletvekilleri
atıştı:
şerefsiz
it
Yorum (5)
rasim şeker
Benim Radyoloji branşı için şöyle bir önerim olmuştu. Bilindiği gibi Radyologların nöbet zorunluluğu yok. Mesai usulü çalışıyorlar. 24 saatlik mesaiyi 3 vardiyaya bölerek ona göre mesai ayarlanması gerektiği yönünde. Bu yapılmadığı için, usg ile kolayca görülebilecek bir patoloji için hastalar RADYASYON MANYAĞI yapılmakta. Bu da ayrı bir sorun.. Bu sorunun çözümü yine radyoloji uzmanlarınıon hastanede mesaide kalması ile olabilir. Orta ölçekli bir ilde Radyoloji uzmanları havuz görevlendirmesi ile bir hastanede kalıp Usg çekebilirler. Aynı zamanda PACS sisteminden Tomo ve Mr ları yorumlayabilirler. Şu anki uygulama ise daha çok kendi doktorunu değil de, Hizmet satınalma yoluyla Özel firmalaraın çalıştırılması ve kaynak israfı (ya da kaynağın özeller akıtılması). Bence j,hem hastalara hem de aktarılan bu kaynaklara yazık oluyor...
0
Cevapla
hasan ekim
Acil servisde çalışan her hekimin temel ultrasonografi bilgisi olmalıdır. Ultrasonografiyle toraks içine, perikardiyal boşluğa ve periton içine kanama kolaylıkla tespit edilerek anında girişim yapılabilir. Akut damar tıkanıklıklarındaysa anjiyografi ile zaman kaybetmeden ultrasonografi hatta klinik bulgulara dayanarak hemen bir embolektomi yapılabilir. Önemli bir hususda ülkemizde her yerde hemen temin edilecek ilgili dalda bir uzman olmayabilir.Bu durumlarda acil hekimine çok iş düşüyor. Hastanın sıvı-elektrolit dengesinin sağlanması varsa kanamasının durdurularak iyi durumda bir üst merkeze sevki yapılmalıdır. Yoksa acilde bekle ambulans gelecek gibi sözler hasta yakınlarını çıldırtır, onlara saniyeler saat gibi gelir. Sevk yapılıncaya kadar temel girişimler yapılırsa hasta için de ideal olur. Gideceği üst merkeze kan kaybetmeden stabil durumda gönderilmesi yaşam şansını çok artırır. Ayrıca, basit sıyrıklar bile olsa travma hastasının psikolojik yıkımı da göz önüne alınarak yaklaşılmalı ve sahip çıkılmalıdır. Yıllar önce başbakanımızın yaşamı tehdit etmeyen sıyrıkları nedeniyle bekleterek sevk edilmesi önümüzde kötü bir örnek olarak duruyor. Halbuki acil hekimi sıyrıkları pansuman etse ağrısını dindirse birkaç saat gözlemde tutsa hiçbir sorun olmazdı. Belki de bugün hekimlerin başına gelen (muayenehane vs yasaklar) olmazdı. Bu arada yıllar önce başıma gelen bir olayı anlatmak isterim. Acil servise ultrasonon cihazı alınmasını istediğim nedenle soruşturma geçirmiştim, böyle gereksiz girişimlerle idareyi meşgul ettiğim için.
0
Cevapla
aydin sinal
doc.dr.cem oktay in makalesinden sonra dr.rasim seker ve dr.hasan ekim in yorumlarini okudum hayretler icinde kaldim:demekki hala türkiyede acil tip sadece teftis fircasi gibi göstermelik,acil olan yerde 24 saat radyoloji uzmaninin telefon veya hastahane nöbeti tutmasi MECBURI!bilmiyorum ne gibi radyolojik tetkikler yapma imkani var ama acil bir Ct,bir anjio icin uzman görüsüne ihtiyac var,Hasan beyin yazdigi Sono acilin EKG gibi olmasa olmazi,acil hekimin cok iyi sonografi yapmasi ve aletin ,bie ekg gibi hemen eli altinda olmasi lazimdir,diger yapilmasi gereken sok tedavisi,yaralarin temizligi v.s gibi ilk yardim tedavilerini yapmalarini söylüyor,acil doktorlugumdan utandim okuyamadim,demekki rutin olarak yapilmiyormus,bir Sono cekilmiyen,bir ilk tedavi yapilmadan sevk edilen,bir radyologun nöbette olmadigi yerde doktorlarinda dayak yemesi kacinilmaz ve elzemdir,Almanyada olsa ben bile iki tane patlatirim.Birde artik USA ile kiyaslamaktan vaz gecin Türkiyenin kendisine kiyas aldigi ülkenin Ispanya,italya gibi ülkeler olsun,gerek tipbi gerek organizasyon bakimindan onlar seviyesine cikarsa mutluk duysun.Kuzey Avrupa ülkeleri demiyorum cünki onlar UTOBi.Neyseki dost ve kardes pakistani gectik.
0
Cevapla
Debreli
Rasim şeker adlı/rumuzlu kişinin yazdıları Einstein'ın uzay-zaman teoremlerinin pabucunu dama atacak nitelikte. Hekimliğin hiçbir alanında görülmeyen 24 saatlik mesai kavramını ortaya attığı için kendisini tebrik ediyorum. Kimsenin aklına gelemeyeni bulduğu ve böyle dahiyane (!) bir buluşu düşündüğü için. Bak Rasim kardeşim, Radyoloji Uzmanı kolay yetişmiyor ve en verimli saatlerde rutin mesaide çalışması mecburi. Çünkü senin tabirinle "ultrason çekmiyorlar", tanı koyuyorlar. Girişimsel radyolojide tedavi yapıyorlar. Senin dahiyane (!) mantığına göre saat 00-08 arasında radyoloji uzmanı mesai yapacak ve o sırada gelen, çoğu klinik ve lab. bulgularla, bazıları da BT ile değerlendirlebilecek birkaç olgu için evinden barkından ayrı, ertesi gün mesai yapamayacak şekilde en verimsiz bir çalışma sergileyecek!!! Vallahi dudağım uçukladı. Bak kardeş, günümüzde herkes kendine lazım olan kadar radyoloji bilgisi ile mücehhez olmak, kurslara gitmek zorunda. Anladın mı? Acil hekimlerine yönelik yurtiçi ultasonografi kongrelerinden haberin olmadığı belli. Nörologlar, beyin cerrahları çok iyi BBT, hatta MRG yorumlarlar. Havuz işi ancak tatil sitelerinde olur, doktordan havuz olmaz arkadaşım. Sana gelince Aydın Sinal, Almanya'yı Avusturya'yı görmesek yutturacaksın. Almanya'da bile olsa iki tane patlatacakmış arkadaş. O ülkelerde bırak el kaldırmayı, hele bir adımdan fazla yaklaş ve rahatsız et herhangi birini, bak adamı ne yapıyor "Polizei". Uydurma ve mümkünse yanlış, yanıltıcı beyanda bulunma, artık yeterrr.
0
Cevapla
Rasim Şeker
Yazdığım yorumun tekrar okunmasını öneririm. 1. Orta ölçekli bir ilde Büyük Eğitim Ve Araştırma Hastaneleri-Ünv. Hastaneleri haricinde hangisinde girişimsel radyoloji uygulanmakta? 2. Hiç Radyasyon almayan sayısısca radyoloji Uzmanı olmasına rağmen (bir ortopedist bir beyin cerrahı perop ya da tanı aşamasında bir radyologdan kat kat fazla şua almasına rağmen) yıllık 4 hafta şua izni yaparken ya da 7 saatlik mesaiye 5 saate indirilmesi yönünde itirazda bulunurke [girişimciler hariç) en verimsiz bir çalışma sergilemiyorlar mı? 3. Ekranın karşısında oturmakla acilde çalışmak tamamen ayrı olgular; nice Acil hekimleri defansif tıp adına en ufak bir travmada bile hastayı baştan topuğa kadar CT.lettiriyorlar, bundan haberdar mısınız? 4. Diğer meslektaşlarımız 24 saat nöbet sonrasında da mesaiye deva ederlerken birkaç olgu için evinden barkından ayrı kalmıyorlar mı? 5. Benim dediğimi tekra okumanızı bir daha hayırlatmak için; "Bu yapılmadığı için, usg ile kolayca görülebilecek bir patoloji" derken herhalde bunun sizin dediğiniz "tanı koyuyorlar"ı kastettiğimi anlamanız gerekirdi. Maksat bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek olsun... Bu arada diğer uzmanların nasıl yetiştiğini de biliyoruz. Tekrarlıyorum; Usg. ile kolaylıkla tanı konulabilecek bir patoloji için hastaların RADYASYON MANYAĞI yapıldığı suçlamasının muhatabı Radyologlar değildirler,en büyük suç yerleşmemiş sistemdedir diye düşünüyorum...
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir