Sezer'den 'üniversite' vetosu

Değerli Meslektaşım, Sağlıkta Dönüşüm Programının Acil Tıp üzerine etkileri ile ilgili güzel saptamalar yapmışsınız. Çok önemli olarak eğitimin geri plana itildiğini de vurgulamışsınız. Fakat önemli bir şey daha var. Yazınızın bir yerinde "2010 yılı sonunda aile hekimliğine tüm illerde geçiliyor ama, nedense acil servis hasta sayısı giderek artıyor." cümlesi geçiyor. Bunda şaşılacak bir şey yok ki. Beklenen bir durum. Sadece acil serviste değil Türkiyedeki tüm sağlık kurumlarında hasta sayısı artıyor. Çünkü pratisyen doktor arkadaşlar kısa bir hizmet içi eğitim sonrasında adları değiştirilerek "aile hekimi" oldular. Tüm dünyada uygulanan şekliyle bu sistemde hasta önce aile hekimine gider, gerekli görülürse bir üst kuruma sevkedilir. Ülkemize özgü sistemde ise hasta istediği her yere gider. Sabah aile hekimine, tatmin olmazsa (yani doktoruna ve tetkiklere güvenmezse) öğleye doğru devlet hastanesine, yine tatmin olmazsa öğleden sonra özel bir hastaneye, yine olmazsa tıp fakültesine gider. Böylece dolaşır durur. Dünyada böyle bir sağlık sistemi var mı?. "Ben yaptım oldu" mantığıyla oy kaygısıyla yapılan şeylerden hayır değil şer çıkacağı görülmeye devam ediyor. Saygılarımla.