Medimagazin logo

Sağlık Bakanlığı ve SSK Başkanlığına rekor tazminat

Adapazarı'nda 4 yıl önce acil olarak getirildiği eski Adapazarı SSK Hastanesi'nde "Yer yok bugün git yarın gel" diye alınmayınca yaşamını kaybeden 6.5 aylık Mehmet Can Yılmaz'ın ölümüyle sonuçlanan olayla ilgili olarak ailesi tarafından Sakarya İdare Mahkemesi'nde açılan tazminat davası sonuçlandı
Sağlık Bakanlığı ve SSK Başkanlığına rekor tazminat
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol
Adapazarı'nda 4 yıl önce acil olarak getirildiği eski Adapazarı SSK Hastanesi'nde "Yer yok bugün git yarın gel" diye alınmayınca yaşamını kaybeden 6.5 aylık Mehmet Can Yılmaz'ın ölümüyle sonuçlanan olayla ilgili olarak ailesi tarafından Sakarya İdare Mahkemesi'nde açılan tazminat davası sonuçlandı.

Mahkeme, Sağlık Bakanlığı ve SSK Başkanlığı'nı kusurlu bularak anne ve babaya yasal faizleri hariç 40 bin YTL manevi tazminat, 3 bin YTL'de cenaze masrafları olmak üzere 43 bin YTL ödenmesine hükmetti.

Alınan bilgilere göre, Sakarya İdare Mahkemesi'nde karara çıkan dava 25 Aralık 2002 tarihinde yaşandı. Geyve'de oturan Abdullah Yılmaz ve eşi Filiz Yılmaz rahatsızlanan 6.5 aylık çocukları Mehmet Can Yılmaz'ı eski Adapazarı SSK Hastanesi'ne getirdiler. Ancak Yılmaz ailesi eski Adapazarı SSK Hastanesi'nde "Yer yok bugün git yarın gel" diye alınmayınca Mehmet Can Yılmaz evde hayatını kaybetti.

Bunun üzerine Yılmaz çiftçi çocuklarının ölümünde SSK Başkanlığı'nın kusurlu olduğunu öne sürerek anne Filiz Yılmaz 40 bin YTL, baba Abdullah Yılmaz 30 bin YTL ve 3 bin YTL 'de cenaze masrafları olmak üzere 73 bin YTL manevi tazminat davası açtılar. Yaklaşık 3 yıl süren dava sonuçlandı. Mahkeme, çocuğun ölümünde idarenin kusurlu olduğu yönünde karar verdi.

Sakarya İdare Mahkemesi kararında, 04 Ocak 2003 tarihinde Fatih Cumhuriyet Savcısı huzurunda Adli Tıp Morg ihtisas Dairesi hekimlerince yapılan otopside küçük çocuğun alt solunum yolları enfeksiyonundan öldüğünün belirlendiğine dikkat çekerek şu görüşlere yer verdi:

"Çocuğun acilen yatırılması gerektiğinin ilk muayene eden hekimce de bildirildiği, getirildiği eski SSK Hastanesinde de yatış önerilmesine rağmen yer bulunamaması nedeniyle ertesi gün çocuğun getirilmesinin istenmesi uygulanmasından dolayı Dr. Ü.N'nin 1/8 oranında geri kalan kusurun ise hizmetin ve sistemin işleyişinden kaynaklandığını açıkça ortaya konulmuştur. Bir hizmetin sağlıklı kurulmasında hastane yatak kapasitesinin azlığı, acil olarak gelen hastaya müdahalelerin yapılmaması ısrarla yatış önerildiği halde hastanın yatırılmaması kamu hizmetinin gereği gibi işletilmemiş olduğunu göstermektedir. Hastanın aciliyeti de dikkate alınarak ambulans temin edilerek şehir içerisindeki diğer hastanelerdeki yatak durumu hakkında bilgi alınarak sevki ve başka ile acil olarak gönderilmesi yapılmadan çocuğun ilçeye gönderilmesi ve ertesi gün sabah getirilmesi uygulamasında davalı idarenin ağır kusuru olduğuna kanaat getirilmiştir".

Mahkeme kararında 6,5 aylık Mehmet Can Yılmaz'ın ölümünde idarenin ağır kusurlu olmasından dolayı anne için 20 bin YTL baba için de 20 bin YTL olmak üzere 40 bin YTL manevi tazminatın SSK Genel Müdürlüğü'nden alınarak küçük çocuğun öldüğü 26 Aralık 2003 tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek ödenmesine karar verdi. Bu karara, SSK avukatları Danıştay nezrinde itiraz etti.

İHA
sağlık
bakanlığı
ve
ssk
başkanlığına
rekor
tazminat
Yorum (8)
Mücahit Altuntaş
Türkiye’de diyabet, Dünya’dan iki kat, Avrupa’dan ise dört kat daha hızlı artıyor! Dünya Sağlık Örgütü (WHO) dünya tarihinde ilk kez bir sonraki kuşağın ömrünün önceki kuşaktan daha kısa olacağı öngörüsünde bulundu. Sanıyorum bu açıklamalarla bizim asıl sorun yerine az gelişmiş ülkelere özgü gölgelerle mücadele ettiğimiz , kök sorunu ne kadar kolay kaçırdığımız açıktır. Şeker yükleme yerine AKŞ ve HbA1c yetmiyor mu ? Biz şeker kullanımı konusuna çok rahat değil miyiz ? Bu iki soruyu obezite ve arka plan artan rafine şeker sorununa kayıtsızlığımız ile ilgili sormak ihtiyacı duyuyorum. http://www.medimagazin.com.tr/hekim/genel/tr-turkiyede-diyabet-dunyadan-iki-kat-avrupadan-ise-dort-kat-daha-hizli-artiyor-2-12-67717.html Bu başarıyı neye borçluyuz ? "Türkiye’de diyabet, Dünya’dan iki kat, Avrupa’dan ise dört kat daha hızlı artıyor !" Dünyada ve Türkiye'de Obezite sorununda temel sorun , kök sebep 1.Tüketim kültürü 2.Tüketilen ürünün "hızlı sindirilen" , "rafine" , özellikle de "rafine karbonhidrat" olması. Asgari ücret , temel ihtiyaç , işsizlik ve paylaşım sorunlarını sağlıklı ve karşılıklı örgütlü çözememiş toplumlar beslenme sorununu çözemiyor.Dahası kötü beslenmede yada Obezite artışında "Türkiye’de diyabet, Dünya’dan iki kat, Avrupa’dan ise dört kat daha hızlı artıyor !" gibi bir sonuca maruz kalıyorlar. Endokrin Metabolizma dernekleri , Bakanlık , Üniversiteler , Ekonomi , Maliye , Hasta hakları yada Tüketiciler derneği , Pediatristler , İç hastalıkları veya Kardioloji dernekleri , reklamcılık sektörü Acilen !!!! "rafine ürün" , "hızlı sindirilen ürün" kavramlarını yada şişmanlıkta sayın Canan Karatayın pratik ama bazen abartılı tanımladığı şeker sorununu ! , doğal beslenme sorunu ! tanımlasınlar ! Bu işin bir de maliyeti , sağlıkta iş yükü , dışarı kaynak aktarma sorunu var ! Farkında mıyız ? Farkında olsak aval aval bakılmazdı. Özellikle çocuklar başta herkesin Obezite sorununun çözümü için kamuoyunu "ekmek un şeker hamur işleri gibi" , adını koyarak , halkın anlayacağı dilden yada kavramsal olarak HIZLI SİNDİRİLEN ÜRÜNLER KONUSUNDA daha bilinçli hale getirmek gerekiyor. Tıpkı sigara gibi !!!! vergi , tüketim sınırlaması , tanıtıcı kamu spotu , ve çocukların kilo yönünden anneleriyle birlikte (!) takip altına alınması ve bunu sistematik ülke çapında yıllık resmi ve bilimsel sistematikle izlenmesi gerekiyor. Bunları bu işlerle uğraşanların çoktan yapması gerekirdi! Çoktan kamuoyunu uyarması gerekirdi!!! Bu basit ama önemli sistematiğin çoktan çalışması gerekirdi ! Ama yoklar ! Sağlıkta ileri gitmemiz mümkün görünmüyor.Akılla hareket etmiyoruz.Önleyici , öngörücü , proaktif değil sömürge kültürlerine özgü maliyetli , çok tüketim üzerinden hareket ediyoruz. Bu konuda dikkat çekmek için kimi abartılı yanları olsa da en etkin uyarıyı sayın Canan Karatay yapmıştır.Oysa bu uyarıların anne ve çocukları baz alan , temel tüketim kalıplarını baz alan , temel bilinçli tercihleri olan sistematiklerle çoktaaaaaan (!) yapılmış olması gerekiyordu. Yapılmadı ! Kim sorumlu ? Başta bu konuyla ilgili dernek , üniversite , halk sağlığı kurumu, hata ekonomi ve maliye ayağıyla sağlık bakanlığı ve hükümet. Obezite bir sağlık politikası olmalıdır.Hadi yürüyelim tarzda "kişilere adreslenmiş" işe yaramaz sloganlarla değil.Öncelikli diyet , rafine ürün tüketmemeyi (!) her bakımdan bilinçlendiren top yekün mücadele sistematiği ve süreçlerle !MAliye , vergi , gıda sanayi ayakları ihmal edilmemeli !Tıpkı sigara gibi !!! Evet bunlar yapılmaz ise "Türkiye’de diyabet, Dünya’dan iki kat, Avrupa’dan ise dört kat daha hızlı artıyor !" sıradan hale getirir , aval aval bakarız! Tıpkı Türkiye'de son on yılda üç kat artan sağlık iş yükü , dokuz on kat artan maliyet , acillere taşan iş yüküne baktığımız gibi "aval aval" bakarız. Çok yazık. Dr.Mücahit Altuntaş İç hastalıkları uzmanı 17 KAsım 2015
4
Cevapla
aydin sinal
yükleme seker testini rutin olarak bütün gebeleremi yoksa almanya ,abd lerinde oldugu gibi 5 kiriterden en az ikisine haiz gebelerdemi yapmagi aciklamamizsiniz,bunu aciklarsaniz kafasi karisik olan gebelerde hekimlerde sukuta ererler.saygilarla
4
Cevapla
Alişan Yıldıran, Prof. Dr.
Sayın hocam, Mevzu gebelikde hipergliseminin fetusa zarar vermesi değil ki; basit muayene ve tetkiklerle maksad hasıl olacak iken, her gebeye rutin yükleme yapılması! Üstelik bu konuda pek araştırma yapılmamış olması da dikkate değer. Konu hakkında bendenizin yazılarına da göz atmanızı öneriyorum. http://ahmetrasimkucukusta.com/2015/04/12/misafir-yazar/gebelikte-seker-yukleme-testi-rutin-ve-sart-degildir/ http://ahmetrasimkucukusta.com/2015/03/11/misafir-yazar/zulme-ses-cikarmayan-dilsiz-seytandir/ Bahsettiğiniz derneğin kılavuzu eğer şunlar ise gestasyonel diabet teşhisi OGTT ile yapılır diye bir şey göremedim: http://www.figo.org/sites/default/files/uploads/News/FinalFIGO%20GDM%20and%20Maternal%20Nutrition%20Guidelines%20news%20release%20VANCOUVER%20Final%20Oct.%206%20(1)%20(1).pdf http://www.ijgo.org/article/S0020-7292(15)30033-3/pdf Sebat edip biraz daha araştırınca FIGO'nun IADPSG 2010 kriterlerini önerdiğini gördüm. http://www.slideshare.net/NarendraMalhotra/figo-best-practice-advises http://www.medscape.com/viewarticle/717717 Hakikaten bu kriterler overt diabet olmasa bile bütün gebelere OGTT yapılmasını öneriyor. Ancak kullandığı kelime should, must değil. ADA ise sadece overt diabette OGTT'yi öneriyor. Dediğim gibi gebelikde OGTT şart ve rutin değildir, fetusa etkilerinin olup olmadığı tetkike muhtacdır. Saygılar
4
Cevapla
hakan tuncay
Hocam , fikrinizle birebir katılıyorum. Eşimin gebeliğinde ve hayatında hiçbir dönemde açlık, tokluk HbA1c si anormal değil iken yüklemede 240 ları bulan değerler ile karşılaştık ve insüline başladık. Onu için bu değerlendirme çok mühimmiş. Tşk.
2
Cevapla
Alişan Yıldıran, Prof. Dr.
Hba1c'nin sensitivitesinin düşük olduğu doğrudur. OGTT ile hastanın insülin ihtiyacı olup olmadığı belirlenebilir. Ancak; Tıbbın birinci prensibi primum non nocera; Yenidoğan ve perinatolojinin birinci prensibi ise minimum handling, maximum observation'dır. "Hekimlik" yani hüküm ve hikmet sahibi olmak, hangi hastaya hangi tetkiki ne zaman, hangi tedaviyi ne şekilde verileceğidir. Anne adayının nasıl beslendiğini, ne kadar hareket ettiğini, ne kadar kilo aldığını sormuyor, muayene etmiyorsanız, bebeğinin ölçümlerini takib etmiyorsanız bence de OGTT yapılmasında fayda var!..
10
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir