Kadın doktor darp edildi!

Bizim ülkemizde ise hekim şamar oğlanına dönmüş durumda! Hekimin önemi bir türlü anlaşılamıyor. Diyor hocamız. Sevgili hocam bu durumu gören göz görüyor. Biz hekimler bir mengeneye alınmışız, durmadan sıkıştırılıyoruz. Bu süreçte kimi balon gibi bir taraftan pırtıyor, kimi ezilip sesi çıkamıyor, kimi de bas bas bağırıyor ama duyan yok. Birgün herkes pes ettiğinde belki birşeyler değişir.

özellikle dişhekimliğinde yapılan köleleştirme ve ağız diş sağlığı hizmetlerindeki meslekdışı sermaye darların büyük iştahı önümüzdeki günlerde toplumuzun ağız dişsağlığını enkaza cevirecektir... yazınız ve tespitiniz için teşekkürler hocam....malesef süreç devam ediyor.

Hekimlerle ilgili yazdıklarınız doğru olmakla birlikte bazı hekimlerin özellikle de sizin de mensubu olduğunuz branştaki hekimlerin aynı hekimler gibi emek vererek ouyarak eğitim görerek ve hayatlarından feragat ederek sahip olunan diğer sağlık çalışanlarına aynı muammeleyi yaptığını üzülerek görüyor hatta bizzat tecrübe ediyoruz

Değerli meslektaşlar, kıymetli hocalarım! Biliyorum, hepimiz farklı konumlarda ve farklı dertlerle uğraşıyoruz. Kimimiz (ben de dahil) uzmanız, kimimiz asistan, kimimiz doç veya prof. Ama gün, özlük haklarımıza ve meslek onurumuza sahip çıkma günüdür. Sizden çok fazla bir şey değil, sadece minibüsçüler, keresteciler veya manavlarınki kadar olsun, birlikte hareket bekliyorum. İnanın, acil vakalar dışında 1 haftalık bir geri çekilme, ortada ne genelge bırakır ne tüzük ne de koltuk. Satranç hamleleri bir bir geliyor. Ama bu kadar mı kördür ve kıt ufukludur bu biz akıllıyız, biz çok zekiyiz, biz en yüksek ÖSS puanlarını aldık, yüzde ilk bilmemkaça girdik diyen bu mesleğin üyeleri? İçinde bulunduğunuz girdaptan, polikliniğin kapısından, tez hazırlığı ve yayınlardan kafanızı bir kaldırın da bakın nasıl bir kumpasın ve hipnotik transın içinde kalakalmış olduğunuza? Satranç hamleleri ardı ardına gelirken sonraki adımların ne olacağı gün gibi ortada. Kamu hastane birlikleri içinde hastanelerin finansal olarak özerkleşmesi, sonra Sağlık bakanlığının artık sadece denetmen görevini üstlenerek maaşları ödemekten ve işletmeden çekilmesi ve böylece sadece SGK'nın ağzına bakan kamu hastanelerinin ve üniversitelerin artık kendi gelir-gider dengeleriyle başbaşa bırakılması, bu da yetmiyor gibi her gün giderek iyice budanan ama kapsamı genişleyen SUT bedelleri, sonra ne yaparsan yap, istersen sabaha kadar hasta bak, senin hastanene en fazla belli bir tavana kadar para veririm demek olan global bütçe.. Bu işin nereye gittiğini görmek için müneccim olmaya gerek yok. Zira üstteki sebeplerle ve eninde sonunda getirilecek olan aile hekimliği sevk sistemi sonrasında kamu ve üniversitede performans geliri diye bir şey kalmayacak. E tabii ki yüce hükümetimizin bu insanları aç ve açıkta bırakacak hali de yok. Sayın bakan veya hükümet doktorlara son kıyağını da yapacak ve performansla birlikte uzman maaşını 2500-3000, şef veya profesör maaşını da 4-5 bin lira gibi bir tavana bağlayıp işi bitirecek ve hepimizin gönlünü son anda yine fethedecektir. Çünkü buyrulduğu gibi “Küba’da doktorlar iyi mi kazanıyor sanki, Türkiye’de neden farklı olsun?” ve “Doktorlar çocuklarını özel okulda okutabilecek kadar kazanç sağlayacak diye bir gereklilik mi var?”. Aslında sayın bakanın özeldeki doktor kadrolarını sabitlemesini, tam gün yasası hakkında anayasa mahkemesiyle güreş tutmasını ve yasa hakkındaki anayasa mahkemesi kararı karşısında 1 gecede muayenehane asansörlerinin eni boyu ve karekökü sorununu aklına getirebilen sayın sağlık bakanını çok da yadırgamamak gerekiyor. Çünkü tribünlere oynayarak dağıta dağıta ve ülkenin yarısını karşılıksız yeşil kart sahibi yaparak kaynakları tükettikten sonra "Ne yapalım ülkenin şartları ancak bu kadarına yetiyor" denildiğinde bir yere gid(e)meden bu rakamlara bile eyvallah deyip çalışmak zorunda kalacak neferler, uzmanlar, proflar lazım kendilerine çünkü. Bunları gördükten sonra hala "SGK neden serbest çalışan doktorlarla sözleşme yapmıyor" diye sorabilen ve "Tam gün yasasına aslında taraftarım ama özlük haklarımızın da iyileşmesi şartıyla" diyebilen saf meslektaşlara artık gülemiyorum bile..

Hocamız, içinde bulunduğumuz sağlık sistemi ve hekimler için çok doğru bir durum tespiti yapmıştır. Ancak karşısındaki kitleyi, hekimleri köleleştirenlerden , hekimlere gereken önemi vermesini ve dinlemesini beklemek fazlaca iyiniyet olacaktır. Köleler için tek kurtuluş yolu , isyandır diye düşünüyorum!