Muayenehane hekimliğiyle ilgili görüşler

Geçen hafta çarşamba günkü yazımda "muayenehane hekimlerinin istekleri" başlığı altında bir muayenehane hekiminin görüşlerini dile getirmiş ve bu konuda yazmaya devam edeceğimi de belirtmiştim. Bugün, hafta içerisinde konuya ilişkin görüşlerini gönderdikleri mailler ile dile getiren doktor olan ve olmayan okurlarımın, maillerinde vurguladıkları hususları sizlere aktarmak istiyorum. Umarım bu konuda doğru düşüncelerin üretilmesine ve bu doğrultuda bir oluşuma zemin hazırlamış oluruz.



1.İsmail BÖREKÇİ (Uzman Doktor - Genel Cerrahi Uzmanı)'nin görüşleri şöyle: "Teşekkür ederim. Ayrıca muayenehanesi olan hekimlerin, diğerlerinin yaklaşık üçte biri oranında döner sermaye aldığını, esasen kendine ve bilgisine güvenen hekimlerin muayenehane açtığını ve hastaneye ekstra hasta kazandırdığını ve rekabetin de etkisi ile daha kaliteli hizmet verdiğini belirtirseniz iyi bir tespitte bulunmuş ve bir hakkın teslimine katkıda bulunmuş olursunuz. İlaveten muayenehanede en azından bir sekreter çalıştırmak sureti ile hem işsizliğin azaltılmasına katkıda bulunmuş, hem de stopaj, sigorta primi ve KDV vs gibi dolaylı ve dolaysız vergilerle ekonomiye katkıda bulunuyoruz.. Saygılarımla.



2.Habibullah AKTAŞ (doktor): (Geçen hafta yayınlanan görüşleri yazan) meslektaşım acındırır gibi, yazı yazmış, katılmıyorum gerekçelerine. Kendini savunayım derken özel kliniklere laf atmanın ne gereği var. Şunu biliyoruz ki, yakın zamanda akademisyenler dışında serbest muayenehane kalmayacak. Onların da ücretleri ülke şartlarında epey yüksek. 100 YTL'nin altında yok gibi. 350 YTL alan biliyorum. Ben de artık bir süredir sadece hastanede çalışıyorum. Ben memnunum, benim kazandığım para aynı, biraz beklesek de. Ancak bir grup hasta memnun değil. Şöyle ki, günde bana gelen 90 civarında hastama ayırabildiğim süre birçoğunu ikna edecek süre değil. bunu hastalar biliyor. Bana hak veriyorlar, karşılıklı dertleştiğimiz zamanlar olur. Poliklinik kapısı önünde, mecburen kalabalık içinde beklemek zorundalar. Kamunun imkanları göz önüne alındığında kalabalıklık sorununu çözecek bir yöntem kısa vadede yok gibi. İnsanlarımız, insan haklarına aykırı bir şekilde kapı önlerinde 5 dakikalık muayene için bekleşiyorlar. Ben de böyle büyüdüm, ailem de, biz de bekleştik; aradan yıllar geçti, değişen bir şey yok. Aralarından bir kısmı hiç olmazsa 40 - 50 liramıza kıyıp adam gibi muayene olalım, derken bu imkan da ortadan kalktı. En azından Karabük'te cilt hastalıkları açısından. Bu şehirde muayenehanesi olan cildiye uzmanı kalmadı. Başka branşlarda var bu halde. Yakında daha fazla doktor hastaneye döner. Benim kanaatim, son düzenlemeler uzman doktor sayısı ve hastane fiziksel imkanları zenginleştirildikten sonra yapılsaydı daha uygun olurdu.



3.Atilla PEHLİVAN (doktor): sayın yazar! öyle bir zülfiyare dokunmuşsunuz ki! Ben, yaklaşık 10 yıl Sağlık Bakanlığı'nda pratisyence çalışıp "uyumsuzluk" sebebiyle, sürgün sürgün gezdirilen, en sonunda da istifa etmek zorunda kalan, muayenehanecilikle geçinmeye çalışan bir hekimim. Çalıştığım ilçede "poliklinik" çalıştıran bir başka hekim grubu da var ki onların Sağlık Bakanlığı bağlantıları mevcut. Bazıları part-time çalışıyor; haliyle poliklinikte resmi reçete de yazabildikleri için benim rekabet yeteneğim azalıyor. Bu durum, haksız rekabet yaratıyor. Sağlık Bakanlığı, serbest muayenehane çalıştıran, bu cesareti gösterebilen hekimlere "kurum sözleşmesi" yapabilme şansı yaratmalı. Bu çok önemli bir çıkış şansı. Ve önemli bir çözüm olabilir aslında. Yazılarınızla desteğinizin sürmesi dileğimdir. Sağlıklı kalın.



4.Erhan DEMİR (İnşaat Yüksek Mühendisi): Sayın yazar, yazınız için öncelikle teşekkür ederim. Ben devlette çalışan doktorların özel hastane ve muayenehanelerde çalışmalarına karşıyım. Bu uygulama sadece doktorlara has bir uygulama olup, diğer meslek gruplarında böyle bir uygulama söz konusu değil. Devlette çalışmayan ve sadece muayenehanede çalışan doktorlara yapılan büyük bir haksızlıktır. Eşim, Hacettepe Diş Hekimliği 1997 mezunu ve 2 yıldır kendi muayenehanesinde çalışıyor. İşyeri kirasını, kira stopajını, kendi Bağ-Kur primini, çalıştırdığı sekreter ve yardımcı sağlık elemanının SSK primlerini, maaşlarını, yemek ve yol masraflarını, telefon-elektrik-su faturalarını (dolayısile bunların içindeki vergileri) ve bunların dışında üye olmak mecburiyetinde olduğu yerlerin aidatlarını, kullandığı cihazların bakim ve onarım masraflarını kendisi bir şekilde kazanmak durumundadır. Bütün bunlar hesaplandığında ortaya oldukça büyük bir yekün çıkmaktadır. Bunların dışında eğer para kazanabilirse, işte o parayı ancak kendi hesabına aktarabilmektedir. Günümüzde insanların ekonomik şartları belli. Zaten özel muayenehanelere gidebilen sayısı sınırlı iken, devlet, bütün masrafını kendisinin karşıladığı hekimlere özelde çalışma imkanı tanıyarak muayenehane hekimlerini baltalamış olmuyor mu? Muayenehanede çalışan bir hekim, kendisi dışında en az bir ya da iki kişi istihdam ediyor; maaşlarını ve SSK primlerini ödüyor, kendi Bağ-kur primini ödüyor, kiracıya para veriyor, devlete stopaj ödüyor, vergisini veriyor, her ay düzenli olarak ödediği faturalar ile dolaylı olarak yine vergi ödüyor üstelik devletten de maaş almıyor. Kapanacak olan bir muayenehanenin bile devlete ne kadar yük yükleyeceğini bir düşünün. Sanıyorum, yetkililerin bütün bunları iyice düşünmesi gerekir. Ne dersiniz, yanılıyor muyum?



5.Pratisyen tabip Yusuf TAŞAN'ın görüşlerini daha geniş olarak okuyucumuza sunabilmek için gelecek haftaya bırakıyorum.

Böylece okurlarımıza konu hakkındaki farklı düşünceleri sunmuş oldum. Ve bu konuda çalışmaya devam edeceğim.


Tahsin Sınav-Yeni Şafak