Medimagazin logo

İlaç Sektörüyle İlgili Bir Öneri

TÜRKİYE´de ilaç sektörünün en büyük alıcısı devlet. İlaç ihtiyacımızı büyük oranda devlet sağlıyor ve her "beleş" metada olduğu gibi bu sektörde de heba edilen kaynaklar çok büyük.
İlaç Sektörüyle İlgili Bir Öneri
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol
TÜRKİYE´de ilaç sektörünün en büyük alıcısı devlet. İlaç ihtiyacımızı büyük oranda devlet sağlıyor ve her "beleş" metada olduğu gibi bu sektörde de heba edilen kaynaklar çok büyük.

Zira, ekonomide şaşmaz bir genel kural şudur:

Başkalarının parasını başkaları için harcayanlar, ekonominin temel iki göstergesi olan ne kaliteye, ne de fiyata (ucuz-pahalı) dikkat ederler.

Tabii ki tıp biliminin güçlü bir etiği var ve hiçbir doktor, hastasına "faydası olmayan" ilaç yazmaz. Hastasının sağlığından sorumlu bir doktor "kaliteye" dikkat ediyordur; ama ücreti başkasının (devlet) ödediği bir ortamda "fiyat"a azami dikkat etmesi bir doktordan istenemez.

Aksi, tıp etiğiyle uyuşmaz!

* * *

Türkiye´de 2005 rakamları ile 6 milyar dolarlık bir pazar ve bu pazardaki alımların kabaca yüzde 80´ini (takriben 4.8 milyar dolar) devlet karşılıyor.

Bu açıdan bakıldığında, bireylerin kendi sağlıklarını korumada daha etkin bir rol almaları yönündeki eğilim son yıllarda giderek artmaktadır.

Genellikle dünyada her ülkede sağlık sektörü iki gerçek arasında sıkışıp kalıyor:

1) Ekonomik faaliyetin temel öğeleri olan, hem fiyatı, hem kaliteyi bir arada gözetecek tek ekonomik aktör, kendi cebinden alışveriş edecek bireydir.

2) Ancak, bireyin sağlığı kamunun sorumluğunda olduğu için, alım gücü olmayan birey adına devletin sağlık giderlerini yüklenmesi de en basit insani kural, bir arada yaşamanın en tabii yöntemidir.

* * *

O halde aklın gereği; kişinin kendi sağlığıyla ilgili olarak kendi kendine karar verebileceği dar da olsa bir ortam yaratılamaz mı? Bireyin uzmana başvurmadan alabileceği bazı ilaçlar vardır ve reçetesiz satılan bu ilaçlar tüm dünyada İngilizce´den devşirilerek "Over The Counter (OTC)" olarak anılmaktadır.

Bu grup ilaçlar, güvenli ve etkin olmaları yanında, risk potansiyelleri düşük, uygun dozda ve kısa süreli kullanımda önemli bir tıbbi sorun yaratmayan, yeterli kullanım talimatlarına uyulduğunda sık görülen ve hafif seyreden (alerjik kaşıntı, öksürük, yüzeysel cilt yara ve sıyrıkları, cilt döküntüleri vb. gibi) belirtileri giderebilecek ilaçlar olarak kabul edilmektedir.

Açıkçası, tespiti uzmanlarca yapılmak kaydıyla bazı basit ilaçlar, doğru tanıtımla uzman görüşüne (doktor) ihtiyaç duyulmadan reçetesiz olarak bireyin kendi kendine tüketebileceği ilaçlardır.

* * *

Türkiye´de reçetesiz ilaçlara da gereğinde reçete yazılmakta ve bunların ödemesi de devlet tarafından karşılanmaktadır. Devlet, reçetesiz ilaçların (OTC) parasını da ödediği için bu ilaçların fiyatını devlet saptıyor. Uzmanlar, bu miktarın yıllık 550 milyon Euro olduğunu söylüyorlar.

Öneri şu: Devlet reçetesiz satılabilecek ilaçların, a) fiyatını piyasaya bıraksın, b) tanıtımını serbest hale getirsin, c) geri ödemesine de karışmasın.

Bu durumda devlet yıllık 550 milyon Euro ödemekten kurtulacak ve muhtemelen reçetesiz ilaç fiyatları, bazı örneklerin gösterdiği gibi ucuzlayacak.

Devlet de haklı olarak, bu durumda sigortalı hastanın bu bedeli ödememek için doktordan daha pahalı ama reçetesiz satılan ilaçları reçeteye yazmasını isteyeceğini düşünüyor.

Bu mantığa göre, devletin yüklendiği maliyet düşmeyecek, belki de artacak.

* * *

Eğer, bu ilaçlar yine sadece uzman denetiminde (eczacı) eczanelerde satılsa ve devlet seçme ilaçlarda geri ödemeyi orantılı yapmayı kabul etse, orta yol bulunup yine de ileri bir adım atılmış olmaz mı?


Cüneyt ÜLSEVER - Hürriyet
i̇laç
sektörüyle
i̇lgili
bir
öneri
Yorum (16)
se
'Hasta hakları mekanizmasının şiddeti artırma yerine tam tersine azalttığını düşünüyorum' Rakamlar ortada.Biz düşüneduralım şiddet hızla artıyor.Demek ki bu birim olmazsa şiddet dahada artacak.Vay halimize Artık hasta ile hekim arasına tabiri caizse ikilik girmiştir. Çok güçlü şekilde güven bunalımı mevcuttur.Artık taraf olunmuştur.Ve taraflar birbirlerini sevmemektedir. Acı gerçek budur.Hekimler hastaların karşısında,hastalar hekimlerin karşısındadır. Yan yana değillerdir. Maalesef.
0
Cevapla
Lütfiye COŞKUN
Hasta hakları çok önemli,bu kurullara gelen şikayetlerle sağlık hizmetinin kalitesi artmaktadır.Kurum körlüğü dediğimiz bir durum var biliyorsunuz,bunu en iyi hasta olarak kendi kurumunuzdan hizmet alırken anlıyorsunuz ve hastalara hak veriyorsunuz.Hizmet verenlerinde haklarını gözetecek bir iyileştirme yapılabilirse hepimizin yararına olacaktır.
0
Cevapla
DR.ERDAL
Hocamız geriye dönüş yok, şiddete devam diyor özetle. Hastalar verilen haklar ne kadar fazla olursa o kadar şiddete meyil artar. Sonuçları görüyoruz işte. Bunu bu şekilde yazarak neyin peşindesiniz Hakan bey.
0
Cevapla
mustafa tahincioğlu
Sayın hocam aydınlatılmış onam ile ilgili yazılarınızı okudum ve gerekliliğine inandım fakat bu onamlar sebebi ile savcılığa hakkımda suç duyurusu yapıldı,başhekimliğe şikayet edildim,184 sabim'e şikayet edildim en son ise BİMER 'e şikayet edildim. Artık aynı konu hakkında amirlerime açıklama yapmaktan sıkıldım. Hasta hakları konusunda artık tek fikrim var,içi boş bir kavram.İçini lütfen doldurun ve belirli standart getirin yada çok önemlidir geri dönüş yok demeyin sizede hastayada doktorada zarar vermektedir. *** İsterseniz size şikayetlerle ilgili bana gelen 184 sabim,bimer,savcılık belgelerini gönderebilirim.
0
Cevapla
A.S
Sayın Hakan bey sorun genelgede değil zaten. Sorun işleyiş sürecinde. Sorun her başvurunun hiç bir süzgece tabi tutulmadan abartısız bir linç kampanyası şeklinde yürütülmesi. Hukuki süreç ise farklı. hasta hakları olmadan önce 1000 hasta hakları başvurusundan sadece biri ve gerçekten ihlal olanlar hukuka yansıyordu.
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir