Medimagazin logo

El feneriyle ameliyatla tıp tarihine girdik

İzmir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Akhan, jeneratörün değiştirileceğini belirtirken, "Elektrik kesintisi nedeniyle ölen hasta yok" dedi.
El feneriyle ameliyatla tıp tarihine girdik
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol
İzmir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Akhan, jeneratörün değiştirileceğini belirtirken, "Elektrik kesintisi nedeniyle ölen hasta yok" dedi.

Tarih: 9 Mart 2006... Saat: 10.40... Yer: İzmir'in en büyük hastanelerinden biri olan İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi... İzmir'in Yeşilyurt semtinde yaşanan genel elektrik kesintisinde 26 yıllık jeneratör ameliyathanelere enerjiyi beş dakika geç verince ameliyatlar sırasında trajikomik olaylar yaşandı. Ameliyat yapan cerrahlar, hastaların kanamasını durdurmak için ameliyatın ortasında elektrik feneri ararken, anestezi almayan hastaların da panik yaşamasına neden oldu. Doktorlar fener yardımıyla hastalarını bulup, kanaması olmayanları steril örtüyle örterken, kanaması süren hastalara da tamponla müdahalede bulundu. İzmir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Galip Akhan 1979 yılında devreye giren büyük jenaratörü değiştireceklerini söyleyen, "Hafta içi elektrik kesintisi nedeniyle bir talihsizlik yaşadık. Ameliyathanelerde çalışan sağlık görevlileri heyacan yaşamışlar. Ama ölen ya da elektrik kesintisi nedeniyle durumu ağırlaşan bir hasta yok" dedi.

Sabah
el
feneriyle
ameliyatla
tıp
tarihine
girdik
Yorum (2)
mustafa tahincioğlu
Yakın tarihte Turizm hekimliği adı altında çok miktarda yabancı hastanın gelmesi beklenmekte.Sağlık Bakanlığı tercüman ile hekimlerinin yabancı dil sorununu aşmak istemekte.Peki tercümanın olası hatalı tercümesinde oluşacak komplikasyondan sorumlu kimdir.Bu konu ile ilgili bilgi istiyorum.
1
Cevapla
YASEMİN ÇÖMEZ
Dün hastanede buna benzer bir yönlendirme sorununu basitçe yaşadım. Suriyeli bir hastaya ana ek binada olan poliklinik hizmetini bir türlü anlatamayan danışman/sekreter "oooff bi de bunlar çıktı başımıza" diyerek baştan savuşturma yaptı. Dil problemi olan ve eğitim seviyesi düşük bir insanın hizmet almaya çalıştığı bir kurum görevlisi tarafından aşağılandığı hissiyatı yüz ifadesinden belli oluyordu. Çok milliyetli insanların yaşama alanları haline gelen metropol hastanelerinin sadece teknik açıdan değil değil, sosyal açıdan da donanımlı olması gerekmektedir. Keza kendi insanıyla iletişim kurmayı beceremediğini izlediğim acil personeli de ayrı bir vakaa. Hastaneye poliklinik hizmeti almaya gelmiş bir insan düşüp bayılıyor. Ve ziyaretçi koltuklarında uzun süre bekletiliyor. Acil personeli gelip hastaya bir ayran içirip "iyimisin?" deyip geçip gidiyor. Bu insan belliki aç gelmiş! Lakin, üstüne başına bakıldığında da güncelinde aç olduğunu anlamak mümkün. Belki de yalnız bırakılmaması ve geçici bir refakatçi tayin edilmesi gerekiyor. Hastanelerde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığından yönlendirilmiş görevlilerin yalnız, tek başına hareket etme durumu kısıtlı ve yoksul hastaların durumlarına ilişkin tespit ve malzeme/refakatçi tedariki yapabileceği ortak projeler de geliştirilmelidir. Refakatçi kadrosu için Diyanet İşleri Bakanlığından -keza devletin bütçesinde en yüksek paya sahip- ve ona bağlı vakıf ve derneklerden de insan desteği sağlanmalıdır. İyilik kavramı dernek ve vakıfların binalarında değil, sahada bedenleşen sosyal sorumluluk yapısıdır. Saygılarımla, Yasemin
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir