Medimagazin logo

Tavuk üreticilerine doktorlardan destek

Aydın'ın Kuşadası İlçesi'nde, kuş gribi virüsünün ardından büyük sıkıntı yaşanan beyaz et sektörüne bir destek de doktorlardan geldi
Tavuk üreticilerine doktorlardan destek
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol
Aydın'ın Kuşadası İlçesi'nde, kuş gribi virüsünün ardından büyük sıkıntı yaşanan beyaz et sektörüne bir destek de doktorlardan geldi.


Özel Kuşadası Hastanesi yönetimi tarafından tavuk ve tavuk ürünlerinin özendirilmesi amacıyla bir parti düzenlendi. Özel hastanede görev yapan doktorlar, personel ve davetlilerin katıldığı partinin menüsünde sadece tavuk yer aldı.

Özellikle doktorlar bol bol tavuk yiyerek, hijyenik şekilde üretilen ve pişirilen tavukların tüketilmesinde hiçbir sakınca bulunmadığı mesajını verdi.

İHA
tavuk
üreticilerine
doktorlardan
destek
Yorum (1)
Hülya Bilgen
İnsan haklarını diğer birçok hak kategorisinden ayıran bir nitelik olarak vazgeçilmezlik (ya da devredilmezlik), hak sahibinin, insan hakları kategorisine giren bir haktan, hiçbir koşulla ve yolla (örn. Sözleşme yoluyla) vazgeçemeyeceği, o hakkı devredemeyeceği ve o haktan feragat edemeyeceği anlamına gelmektedir. Böylece bu nitelik, insan haklarının sadece devlete ya da üçüncü bir kişiye karşı değil ama aynı zamanda hak sahibinin kendisine karşı da korunmasını sağlamakta, bu anlamda ve açıdan bakıldığında onların ‘mutlak’ bir nitelik taşıdıklarını göstermektedir. “İnsan haklarının sözleşmeye konu olması ya da bunlardan vazgeçilmesi mümkün değildir. Yaşama hakkı “bir kimsenin ‘insan’ olmak sıfatıyla, vazgeçilmesi ve başkasına devri caiz olmayan haklarındandır” yaşama hakkı, vazgeçilmez, devredilmez ve kutsal kabul edilmektedir ‘Ötanazi’gibi bir talep söz konusu olduğunda, bu talebi bir ‘insan hakkı’ olarak tanımak, anlamak ve anlamlandırmak önemli sorunlara yol açabilecektir.Bazı yazarlar her ne kadar ötanazide de yaşama hakkının kullanımı vardır, yaşama hakkını yaşamak istemeyerek kullanıyor, yaşamayı tercih etmemek yaşama hakkından vazgeçildiği ya da bu hakkın devredildiği anlamına gelmemektedir deseler de hekimlerin ötanaziyi kabullenmesi zordur. ‘Aktif ötanazi’; ifade özgürlüğü gibi hakların içerdiği taleplerden farklı olarak, devletin ya da üçüncü kişilerin sadece eylemsizliğinin (yani negatif ödevin) yeterli olmadığı bir talep biçimine dayanmaktadır. Bu tür bir ötanazinin fiilen tamamlanması ve gerçekleştirilmesi için, negatif bir ödevin (doktorun devlet tarafından cezalandırılmaması gibi) yanı sıra, pozitif bir ödevin (fiilen öldürme zorunluluğunun) mevcudiyeti de gerekmektedir. Oysa doktorun bu tür bir talebi yerine getirmeme hakkının bulunduğu kabul edilirse (ki kabul edilebilir), aktif ötanazinin kuramsal düzeydeki ödev unsuru ortadan kalkmakta, ve böylece bu tür bir talebin değil bir insan hakkı, normal bir ‘hak’ olarak savunulması bile mantıksal açıdan zorlaşmaktadır.Her nekadar “dar anlamda ötanazi, acılarından kurtulmak için hastanın üçüncü bir kişiden kendisini öldürmesini isteme hakkı olarak belirtilebilir”se de hakkın kullanımı bir ödev yüklediğinden hekimin bunu ödev olarak algılaması çok mümkün olmayacaktır. Doktor-yardımlı intihar durumlarında, ötanazi ile intihar arasındaki çizgi bulanıklaştığından pasif ötanazi her ne kadar kabul edilebilir görülse de aktif ötanazinin hekimlikle bağdaşmadığını düşünüyorum.Zaten her yönden kuşatılmış olan hekimin bir de bu öldürme işinin uygulayıcısı olması istemi bana çok ters geliyor.Ötanazinin kabul edilmesinin hasta masraflarını kısmak, kişilerin bunu gerçekten istedikleri için değil de başkalarına yük olmamak için gönülsüz olarak da isteyeceğini düşünüyorum.Ayrıca binlerce yıldır ötanazi suç ve tıp gelişiyor daha iyi ağrı tedavisi yapmayıp da ötanaziyi legal olsun diyecek toplumda ne değişti? Tarihte ötanaziyi suç saymayan çok az ülke ( 2 ülke sanırım) varken tüm insanlığın aklından daha iyi olan ne ötanazi savunucularında?
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir