Medimagazin logo

Bebeklerin öldüğü hastanede partikül ölçümüne izin verilmediği iddiası

Trakya Üniversitesi (TÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi'nde partikül ölçümü yapmak isteyen firma yetkilisine izin verilmediği iddia edildi
Bebeklerin öldüğü hastanede partikül ölçümüne izin verilmediği iddiası
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol
Trakya Üniversitesi (TÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi'nde partikül ölçümü yapmak isteyen firma yetkilisine izin verilmediği iddia edildi.


Mikro A.Ş'nin Satış Müdürü Tunga Eltetik, TÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Acil Sevisi önünde yaptığa açıklamada, Yeni Doğan Ünitesi'nde 8 bebeğin yaşamını yitirmesi üzerine hastanede partikül ölçümü yapmak istediklerini belirtti.


TÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Armağan Altun'a hastanede ölçüm yapmak istediklerini ilettiklerinde kabul edilmediğini öne süren Eltetik, şöyle konuştu:

''TÜ'ye yardımcı olmak için geldik. Hastanelerin ameliyathane ve yoğum bakımı gibi bazı bölümlerinde hepe filtreler kullanılmak zorunda. Partikül ölçüm cihazı da getirdik. Portatif bir cihaz. Belli mikron boyutlarındaki partikülleri ölçüyor. Sayıları hakkında bilgi sahibi oluyoruz. Gerekli standartlarda sayılarını indirgeyerek, temizliğe göre sınıflandırıyoruz.''


ENFEKSİYON HASTANEDE YÜZDE 2.5'İN ALTINA İNDİRİLEMİYOR

Bu arada, Hastane İnfeksiyonları ve Kontrolü Derneği Genel Sekreteri ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serhat Ünal, hastanelerde enfeksiyonların önlenmesi için "hastane enfeksiyonları kontrol programlarının" tüm hastanelerde uygulanması gerektiğini belirterek, "Ancak ne yaparsanız yapın büyük hastanelerde hastane enfeksiyonunu yüzde 2.5-3'ten aşağı indirmek mümkün olmuyor" dedi.


Prof. Dr. Serhat Ünal, dernek yönetim kurulu üyeleri Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Prof. Dr. Dilek Arman ve Numune Hastanesi'nden Doç. Dr. Başak Dokuzoğuz ile birlikte dernek merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Trakya üniversitesi Tıp Fakültesi Yenidoğan Ünitesi'nde yaşanan bebek ölümlerini değerlendirdi.


Hastane enfeksiyonlarının 21. yüzyılın başında tıp dünyasının çözümlemeye çalıştığı öncelikli sorunlar arasında bulunduğunu belirten Ünal, hastanelerde belli bölgelerde enfeksiyonların daha sık görüldüğünü vurguladı.


Ünal, "Hastaneye yatan kişiler sağlıklı kişiler değil. Bu kişilerde daha kolay enfeksiyon olur" dedi.


Enfeksiyonların kontrolü konusunda hastane çalışanlarına büyük görevler düştüğünü anlatan Ünal, çalışanların belirlenen önemli kurallara uymaması durumunda mikropların hastaya taşınabileceğini kaydetti.


Hastanede bulunan mikropların çok fazla antibiyotik kullanılması nedeniyle antibiyotiğe dirençli hale geldiğini ve tedavisinin zor olduğunu vurgulayan Ünal, hastane enfeksiyonlarına yakalananların ölüm riskinin diğerlerine yakalananlara göre daha fazla olduğunu söyledi. Ünal, enfeksiyonların önlenmesi için hastane enfeksiyonları kontrol programlarının tüm hastanelerde uygulanması gerektiğini ifade ederek, el yıkama, izolasyon ve dezenfeksiyon ile hastane çöplerinin atılmasının, enfeksiyonlardan korunmada önemli olduğunu anlattı.


Prof. Dr. Serhat Ünal, "Ancak ne yaparsanız yapın büyük hastanelerde hastane enfeksiyonunu yüzde 2.5-3'ten aşağı indirmek mümkün olmuyor. Yani, hastanelerde 100 hastadan 2'sinin bu enfeksiyona yakalanma riski var. Tedbirlerde kırılma olunca Edirne'de yaşanan olayda olduğu gibi salgınlar olabilir" diye konuştu.


Ünal, dernek tarafından hazırlanan "Hastane Enfeksiyonları" ve "Hastane Enfeksiyonları El Kitabı"nın da 500 hastane başhekimliğine hediye edileceğini bildirdi.

BAKTERİ SERRATIA


Ünal, Edirne'deki ölümlerin "serratia" adlı bir bakteriden kaynaklandığının tespit edildiğini söyledi.


"Hastane enfeksiyonları tüm dünya ülkelerinde var" diyen Ünal, hasta yakınlarını da uyardı. Ünal, "Türkiye'de hasta ziyareti diye bir gerçek var. Yoğun bakımlara bile girilmeye çalışılıyor. Dünyanın bütün büyük hastanelerinde çiçek yasaktır. Hastanelere saplı kesilmiş çiçek gönderilmez. Çiçeklerin üzerinde de mikroplar vardır. İçine konulan suda da mikrop ürer ve o mikrop enfeksiyon kaynağı olabilir" diye konuştu.


Ünal, yoğun bakım ünitelerinde iki hastaya bir hemşire düşmesi ve yataklar arasında en az 15 metre mesafe olması gerektiğini vurguladı.

EN RİSKLİ YERLER

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilek Arman da hastane yenidoğan ünitelerinin hastanelerdeki en riskli üniteler olduğuna işaret ederek, burada tedavi altında bulunan bebeklerin ciltlerindeki koruma özelliği henüz gelişmeği için enfeksiyona yakalanmalarının daha kolay olduğunu kaydetti.

Söz konusu bakteri nedeniyle son 5 yıl içinde dünya genelinde en az 15 tür salgın yaşandığının bildirildiğini anlatan Arman, yeni doğan bebeklerin enfeksiyona daha duyarlı olduklarını söyledi.


Arman, yoğun bakım ünitelerinde yatan hasta sayısının fazla olduğu, personel sayısının da yeterli olmadığı durumların enfeksiyonu artırdığını ifade ederek, şöyle devam etti:

"Bu mikrobun öldürme oranı yüzde 60'lar civarında. Buna 'olağandır' deyip geçmek mümkün değil. Bu mikrop, hastane enfeksiyonları içinde öncelikli bir mikrop değil ancak özellikle yenidoğan ünitelerine girdiğinde salgınlar yapabilen bir mikrop. Mikrobun geliş kaynakları çok değişik olabiliyor. Anne sütünün pompayla alınıp bebeğe verilmesi yoluyla da bu mikroba ilişkin salgınların gelişmesi mümkün. Lavabolar, sıvılar, havalandırmalar, anne sütleri, hastalarda kullanılan gereçler, hepsi kaynak olabilir. Ama en önemlisi yenidoğan bebeklerin enfeksiyona bu kadar yatkın olması tabloyu bu kadar dramatik hale getirmiştir."

"AKRABA BAKTERİLER BAĞIRSAKTA..."

Doç. Dr. Başak Dokuzoğuz da "serratia" adlı bakteri hakkında bilgi verdi. Dokuzoğuz, bakterinin neredeyse 200 yıldır tanındığını ve ortamda çok yaygın bulunabildiğini ifade ederek, şöyle konuştu:


"Akrabası olan diğer bakteriler, insan bağırsağı florasının bir parçası olur. Ama serratia bir parçası değildir. Buna karşılık yenidoğanların mide, bağırsak sistemine yerleşebilen bir bakteri. Onun için serratiayı yenidoğan salgınlarında sıklıkla görebiliyoruz. Bakteri, normal sağlıklı kişilerde pek enfeksiyon oluşturmazken hastanede yatan hastalarda solunum ve idrar yollarına yerleşir. Orada üremesini sürdürür. Solunum cihazı veya idrar torbası takılması gibi bir girişim olması durumunda doku arasına girip enfeksiyon oluşturma olasılığı doğuyor bu bakteriye." Şeker ve böbrek gibi organizmayı zorlayan, bağışıklığı baskılanan veya yoğun bakım ünitesinde yatan hastalarda bakterinin enfeksiyon oluşturabildiğini belirten Dokuzoğuz, bakterinin ortamda canlılığını sürdürebildiği için hastane araç ve gereçleriyle taşınabileceğini ifade etti.


Dokuzoğuz, bakterinin dezenfektanlara dirençli olduğunu, bir çok dezenfektanın içinde üreyebildiğini kaydederek, "Hastane enfeksiyonlarıyla mücadele etmeye çalışırken kullanacağınız temizlik malzemeleri bunu bulaştırabiliyor" dedi.


Bakterinin sıvı sabun kapları, göz damlaları, serum gibi damardan uygulanan tedavi sıvılarında ve insülin, morfin gibi bazı ilaçlarda üreyebildiğinin bildirildiğini belirten Dokuzoğuz, bakterinin antibiyotiğe de dirençli olduğunu vurguladı.

Milliyet

bebeklerin
öldüğü
hastanede
partikül
ölçümüne
izin
verilmediği
iddiası
Bu habere ilk yorumu siz yapabilirsiniz...
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir