Medimagazin logo

SSK, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur'un birleşmesine sert tepki

Türkiye Kamu-Sen, Sosyal Güvenlik Kurumu Kanun Tasarısı'na ilişkin görüş ve önerilerini TBMM Plan ve Bütçe alt komisyonuna sundu. <br />SSK, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur'un birleşmesini öngören tasarıya sert eleştiriler yönelten Kamu-Sen, Sosyal Güvenlik Kurumu'nun özerkliğinin sağlanması ve denetimi gibi birçok konuda taleplerini yetkililere iletti
SSK, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur'un birleşmesine sert tepki
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol
Türkiye Kamu-Sen, Sosyal Güvenlik Kurumu Kanun Tasarısı'na ilişkin görüş ve önerilerini TBMM Plan ve Bütçe alt komisyonuna sundu.
SSK, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur'un birleşmesini öngören tasarıya sert eleştiriler yönelten Kamu-Sen, Sosyal Güvenlik Kurumu'nun özerkliğinin sağlanması ve denetimi gibi birçok konuda taleplerini yetkililere iletti.

Kamu-Sen, TBMM'ye sunduğu söz konusu raporunda, kurumların tek çatı altında toplanmasıyla birlikte SSK, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur müfettişlerinin, "Sosyal Güvenlik Denetçisi" kadrolarına atanmalarını eleştirdi. Kamu-Sen, tasarıya göre SSK, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur teftiş kurullarının lağvedilerek, teftiş ve soruşturma olgusunun tamamen ortadan kaldırıldığını öne sürdü.

Tasarıda kurumun görevleri sayılırken, "Hükümet programını dikkate alarak, sosyal güvenlik politikalarını uygulamak" ifadesine itiraz eden Kamu-Sen, böylece kurumun iktidar değişiklikleri ile birlikte yaşanacak siyasi müdahalelere maruz kalacağını ve uzun vadeli hedeflerin sekteye uğrayabileceği savundu. Kamu-Sen ayrıca oluşturulacak Sosyal Güvenlik Kurumu'nun mali ve idari özerkliğe sahip olması gerektiğini belirtti. Türkiye Kamu-Sen'in komisyona sunduğu görüş ve öneriler şöyle:


- Tasarının 2. ve diğer maddelerinde geçen Yüksek Danışma Kurulu'nun "Genel Kurul" olarak değiştirilmesi gerekmektedir.

- Tasarının 3/a maddesinde, kurumun görevleri sayılırken, "Hükümet programını dikkate alarak, sosyal güvenlik politikalarını uygulamak" ibaresi tasarının 1. maddesinde kurumun idari ve mali açıdan özerk olacağı gerçeğiyle tezat oluşturmaktadır. Tasarıyla amaçlanan uzun vadeli hedeflerin başarı şansını azaltan 'hükümet programının dikkate alarak' ibaresinin kaldırılması gerekmektedir. Nitekim kısa vadede yaşanan iktidar değişiklikleriyle birlikte yaşanacak siyasi müdahalelere kurumun maruz bırakılması ve uzun vadeli hedeflerin sekteye uğraması mezkur maddeyle söz konusu olabilecektir.

- Tasarının 5. maddesinde Sosyal Güvenlik Yüksek Danışma Kurulu üyelerinin sayıldığı 1. fıkrada, (ç) bendinde "Kurumdan aylık ve gelir almakta olanları temsil eden ve üye sayıları en fazla olan ilk 2 kuruluş" ifadesinde bulunan "2" rakamının "3" olarak değiştirilmesi, kurumdan aylık ve gelir alanların da aynı oranda temsil edilmesini sağlayacaktır.

- Tasarının 6. maddesinde yönetim kurulunun teşkilinde, ülke genelinde en çok üyesi olan yetkili sendikaların belirleyeceği temsilcilerin katılımının öngörülmesi temsil edilebilirliği artıracaktır. Uluslararası kuruluşlarda ve ülkemizde demokratik teamüllere uygun olarak en çok üyeye sahip kuruluşun temsil yetkisinin tanındığı gibi yönetim kurulu için de buna benzer bir ölçüt öngörülebilir.

- Kurum başkanının görevleri arasında yer alan bir çok konu, kolektif karar almayı gerektirecek nitelikte olduğundan özellikle mali konularda bulunan yetkilerin yönetim kuruluna devredilmesi gerekmektedir. Bunun yanında genel kurulun görevleri, tasarının 28. ve 31. maddeleri de dikkate alınarak yeniden düzenlenmelidir.

- Tasarının 20/d maddesinde strateji geliştirme başkanlığının görevleri arasında "üst yönetimin iç denetime yönelik işlevinin etkinliğini ve verimliliğini artırmak için gerekli hazırlıkları yapmak" da sayılmıştır. İç denetimi yapacak olan Teftiş Kurulu yerine kurulan strateji geliştirme başkanlığına verilen bu görevi nasıl ve hangi vasıtalarla ifa edeceği belirlenmemiş olup, konunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Sosyal Güvenlik Kurumlarını tek çatı altında toplamayı öngören "Sosyal Güvenlik Kurumu Kanun Tasarısı" ile SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı Teftiş Kurulları lağvedilerek teftiş ve soruşturma olgusu tamamen ortadan kaldırılmaktadır.


GENEL SAĞLIK SİGORTASI'NA DEVLETİN YAPACAĞI KATKI

- Kamu Reform Yasa Tasarısı ile açığa vurulan ve Cumhurbaşkanlığı'nın anılan yasayı veto etmesinin en önemli gerekçelerinden birini oluşturan söz konusu düzenleme bu defa, sosyal güvenlik kurumları bazında gündeme getirilmektedir. SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı mevzuatında 18 madde halinde sayılan teftiş kurullarının görevlerinden bir tanesine bile tasarıda yer verilmemiş olması bu konudaki yaklaşımı açıkça ortaya koymaktadır. SSK, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur müfettişlerinin, "Sosyal Güvenlik Denetçisi" kadrolarına atanmaları da tasfiye edildikleri gerçeğini gizleyememektedir. Hizmetin gereği ve kamu yararıyla bağdaşmadığı gibi, hukuki açıdan da çeşitli sakıncalar yaratacak olan, bilimsel ve nesnel temelden yoksun bu düzenlemenin tekrar gözden geçirilmesi gerekmektedir. Merkezi İdare, Mahalli İdareler ve Sosyal Güvenlik Kurumları olarak ortaya çıkan bütçe yapılanmasında en büyük harcamacı kurumlardan biri Sosyal Güvenlik Kurumu olacaktır. İl ve ilçelerde taşra örgütlenmesi de bulunacak olan ve 70 milyon nüfusumuzun sosyal güvenlik hizmetini yürütme görevi verilmesi nedeniyle hepimiz ilgilendirecek Sosyal Güvenlik Kurumu'nun idari denetiminin ne derece önemli olduğu açıktır. Kurumun denetlenmesinin uluslar arası uygulamalarda olduğu gibi sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi için idari teftiş, inceleme ve soruşturmalar, Teftiş Kurulu Başkanlığı; işyerlerinin denetimi Sosyal Sigortalar Denetim ve Rehberlik Başkanlığı tarafından yürütülmeye devam edilmelidir.

- Tasarının 27. maddesinde kurumda uzman kadrosunda yabancıların çalıştırılması öngörülmektedir. İşsizliğin geldiği boyutlar ve AB'nin ülkemiz için uygulamayı düşündüğü emeğin serbest dolaşımının kalıcı olarak kısıtlanması konuları dikkate alındığında bu uygulamanın kaldırılması bir zorunluluk haline gelmektedir. Ayrıca, "Kurumun memur statüsündeki kadrolu personeline asgari ücretten az olmamak üzere, kendi aylıkları (ek gösterge dahil) tutarında her yıl 6 ikramiye verilebilir" ifadesinin "verilir" şeklinde değiştirilmesi kurum çalışanlarına ödenecek ikramiyelerin düzenlenmesi açısından gereklidir.

- Tasarının 28. maddesinin 4. fıkrasında, 3. fıkrada sayılan kadrolar ve daire başkanı, sosyal güvenlik il müdürü, il müdür yardımcısı, sosyal güvenlik merkezi müdürü ve 5. fıkrada kontrol memurluğu kadrolarına atanacaklar için maddede isim isim sayılan 4 yıllık fakültelerden mezun olma şartı aranmıştır. Mevcut personel için fakülte kıstasının aranmayarak, 4 yıllık fakülte mezunu çalışanlarının tamamına imkan tanınması ve maddede sayılan fakülte şartının kuruma daha sonra dahil olacak personel için uygulanmasının sağlanması yıllarca kamu hizmetinde bulunmuş, kıdemli personelin önünü açacaktır.

- Tasarının 30. maddesinde kurum ve personelinin performans kriterleri arasında, gerçek ve tüzel kişilere yönelik temel hizmetlerin sonuçlandırılmasına ilişkin süre ve prosedür de sayılmıştır. Fakat kurum ve personelinin performans kriterlerinin neler olduğu tam olarak bilinmemektedir. Konunun somut bir şekilde ele alınması zorunluluk arz etmektedir. Bilgi ve evrak üzerinde hizmet üreten Sosyal Güvenlik Kurumu çalışanlarının standart mal üreten fabrika işçisi gibi değerlendirilerek, performans ölçümüne tabi tutulmaları imkanız olduğu gibi bu durumun zararlı sonuçlar doğurması da kuvvetle muhtemeldir. Dosyaların standart olmadığı gerçeği göz önüne alınırsa, kimi evrakın işlemlerinin tamamlanması birkaç gün hatta haftalarca sürmekte, kimi evrakın işlemleri ise 1-2 saat içinde tamamlanabilmektedir. Açıklanan nedenlerle performans kriterleri uygulaması, personel arasındaki iş barışını bozacaktır. Bu nedenle çalışanların motivasyonunu olumsuz yönde etkileyecek ve sübjektif değerlendirmeye mahal veren maddenin tasarıdan çıkarılması gerekmektedir.

- Tasarının 32. maddesi ile belirlenen kurumun gelirleri arasına Genel Sağlık Sigortası'na devletin yapacağı katkı da eklenmelidir.

- Tasarının 35. maddesinde geçen "basiretli yönetim kuralları" ibaresi, yoruma açık olup; sübjektif değerlendirmelere göre değişebilecektir. Burada soyut kavramlardan uzak ve objektif kıstasların belirtilmesi faydalı olacaktır. Açıklanan nedenlerle ilgili ibarenin madde metninden çıkarılması gerekmektedir.

GEÇİCİ 2. MADDESİNİN İLGİLİ BÖLÜMLERİNDE DEĞİŞİKLİK

- Yöneticilerin sorumlulukları ve yetki devrinin düzenlendiği 36. maddede de yine içeriği bilinmeyen performans ölçütlerine yer verilmiş, bunun yanında kurumdan hizmet alan kişilerin memnuniyetini (ne şekilde tespit edileceği bilinmemektedir.) esas alacak şekilde yürütme görevi yöneticilere verilmiştir. Belirtilen hususlar da sübjektif olup; kanun tekniği bakımından net ve belirleyici kıstasların ele alınarak maddenin yeniden revize edilmesi gerekmektedir.
Tasarının Geçici 2. maddesinin ilgili bölümlerinde aşağıdaki değişikliklerin yapılması gerekmektedir:
- Devredilen kurumların yönetim kurulları, ilgili kanunları gereği görevlerini yapmaya devam ederler. Bu kurumların yönetim kurullarının görevleri bu kanuna göre kurumun merkez ve taşra teşkilatı ve kadroları uygun hale getirilerek devir işlemi tamamlandığında, Kurum Yönetim Kurulu'nun oluşumu tamamlandıktan sonra devredilen kurumların tüzel kişilikleri ve yönetim kurullarının görevleri sona erer. Devredilen kurumlarda Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanı, SSK Başkanı, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkan Yardımcısı, Genel Müdür, Genel Müdkadür Yardımcısı, 1. Hukuk Müşaviri, Daire Başkanı, Kurul Başkanı, Bölge Müdürü kadrolarında bulunanların görevleri bu Kanunun yayımı tarihinde sona erer ve bunlar ekli (3) sayılı listede ihdas edilen Bakanlık Müşaviri kadrolarına atanmış sayılırlar. İl Müdürü, Sigorta İl Müdürü, Sağlık İşleri İl Müdürü, Sigorta Müdürü kadrolarında bulunanların görevleri bu Kanunun yayımı tarihinde sona erer ve bunlar ekli (2) sayılı listede ihdas edilen Uzman kadrolarına atanmış sayılırlar. Bu madde gereği ihdas edilen Bakanlık Müşaviri ile Uzman kadrolarının herhangi bir sebeple boşalması halinde kadroları hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılır.
- 3. ve 4. fıkralar uyarınca ataması yapılan personel devredilen kurumlardaki kadrolarında ve/veya görevlerinde bu kanunun yürürlüğü girdiği tarihten itibaren görevlendirilmiş sayılır ve devredilen kurumlarda yürütmekle sorumlu oldukları görevleri yürütmeye devam ederler. Bu kanunla devredilen kurumlarda görevlendirilen personelin tamamı görevlendirme süresince eski kadrosuna ait aylık, ek gösterge ve her türlü zam ve tazminatlarıyla diğer mali haklarını almaya devam ederler; bu süre içerisinde derece ve kademe terfileri yapılır ve bu süreler 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun ek 68. ve 73. maddelerinde belirtilen sürelerin hesabında dikkate alınır. Bu fıkra uyarınca görevlendirilen personelin görevlendirme işlemi, atanmasındaki usule göre sona erdirilen personel 3 yıl süreyle eski kadrosuna ait aylık, ek gösterge ve her türlü zam ve tazminatlarıyla diğer mali haklarını almaya devam eder. Bu Kanuna göre devredilen kurumlardaki personel en geç 3 yıl içinde Kurum ve/veya Bakanlığa ihdas edilen kadrolara mevcut kadro dereceleriyle birlikte atanırlar. Atamalarda, istek hariç atanmadan önce görev yapılan il veya teşkilat dikkate alınır. Atanılan kadroların ekli (1) ve (2) sayılı listelerde yazılı kadro sayılarından fazla olması halinde bu kadrolar herhangi bir sebeple boşaldıkça (1) ve (2) sayılı listelerde yazılı sayılara ulaşıncaya kadar hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılır. Devredilen kurumlardan Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü personelinin, Maliye Bakanlığının ve ilgili personelin talebi üzerine mevcut kadro unvanı ve dereceleriyle ataması yapılabilir.
- Tasarının sonunda yer alan kadrolar yetersiz olup; bilgisayar işletmeni, biyolog ve sağlık teknisyeni kadrosu ihdas edilmemiştir. Bu eksikliğin giderilerek ihtiyaç oranında söz konusu kadroların ihdasına gidilmesi bir zorunluluktur.

İHA
ssk
emekli
sandığı
ve
bağ-kur'un
birleşmesine
sert
tepki
Yorum (5)
Dr.Cevdett
Değerli kardeşim, ben 46 yaşında 22 yıllık doktorum.Genel cerrahi uzmanıyım.Şiddet bir değilki, vatandaşla bakanlık arasında sıkıştık kaldık.Yaşım ilerledikçe rahatlayacağımı düşünürken kendimi giderek daralan bir tünele tıkılmış zor yokuşlu bir yolda yürüyormuş gibi hissediyorum.Acilimizde doktor kalmadı, sağlık müdüründen fayda yok, başhekim çaresi,z uzman olarak bizlerin acilde branşımız dışında hasta bakmamız isteniyor.Bakanlığımız acilde hasta karşılamada cildiye,göz,FTR uzmanları çalışsın diyor.Uzmanlığımıza saygı kalmamış,nasıl olsa herkes pratisyen eğitimi almış, her uzman her hastaya bakabilir deniyor.Bu söylem ''sanayide herkes ustadır, motor arızasına kaportacı,kaporta hasarına elektrikçi baksın'' demekten farksızdır.Şikayetimizi yerlerin ve göklrin sahibine iletirken bize hayırlı bir çıkış noktası göstermesini diliyoruz.
0
Cevapla
dr a.k
ben bir ilçe hastanesinde 20 dan fazla acil nöbeti tuttum.1) bir ilçede hergün savaşmı çıkıyorki açile 600 ila 800 kişi geliyor. 2) uzmanlar bu durumu görmelerine ragmen bize dokunmayan bin yaşasın hesabı bu güne kadar hiç seslerini çıkarmadılar ne yapalım sizde uzman olsaydınıza getirdiler( size öküz hikayesini hatırlatırım) 3)hangi meslekte bukadar bayram seyran gece gündüz demeden bu şiddet ve stress yüküyle çalışilabilirki. hakkaride askerlik yaparken çayırlı ışıklı karakolları bu kadar stres yaşamadım.herkes gemisini kurtaran kaptan olunca herkes şansı ve becerisi oranında birşeyler yapmaya çalişiyor. şu andaki durum bu atasözüne cuk oturuyor. ben idarenin uzmanların bananeciliğine, performansın canına tükürüp istifa ettim. mesleğimi sevmeme rağmen beni tehdit eden adama hizmet edmeyeceğimi anladığım an istifa ettim. aç kalmayacağımı düşündüm.
0
Cevapla
abdullah kırbız
hocam,yazınızı okudum sizin gibi duyarları hocaların olması bizi sevindiriyor. Sisteme uyup sistemin yanlışlarını kendi menfaatleri için görmezden gelen hocalardan olmadığınız için size ayrıca teşekkür ediyorum. Geçenlerde polikliniğe bir Hakime Hanım geldi.''Halk bizden korkuyor Allah size kolaylık versin'' dedi. Şiddet ortamını doğuran ne ? Mesleğin saygınlığı kalmadı ve ayrıca halkın bizden korktuğu da yok. Hatta tedavi ederken BİLE bir şey olsa diye bakıyor. Dahiliyeci arkadaşımın dediği gibi'' Malpraktis yasaları Amerikan yasalarına göre, maaş ise Ugunda yaslarına göre düzenleniyor Türkiye de.
0
Cevapla
özgür erkin
en basarılı öğrencilerdik, zamanında en iyi puanlarla üniversiteyi kazandık ve şimdi elimizde bize kalan sadece kölelikmiş, geç oldu anladık ama artık dönüşü yok gibi, yanlış ata oynamak dedikleri bu olsa gerek biz zamanında çok kötü kandırıldık, çalışkanlığımız suistimal edildi. ve artık insanlara sorgusuz sualsız hizmet etmekle mukellef piyonlar haline getirilmek isteniyoruz ne acı ki tabipler birliği de topyekun uzun süreli bir tepki vermeye cekiniyor, bir hafta tum hastaneler kapansa bakalım insanlar o sevmedikleri doktorlar olmadığında ne yapacaklar görelim...
0
Cevapla
kani mutlu
Öğrenci olduğumuz zamanlarda matemaik-fen grubu zeki,çalışkan öğrencilerin grubuydu. Türkçe-sosyal grubu da çoğunlukla tembel ve yaramazların grubu. Galiba durum hala böyle. Bizleri bu şekilde yönlendirip ayırmalarının bir sebebi olduğunu malesef şimdi 40 yaşlarımda anlıyorum. Akıllı ve çalışkan öğrencileri doktor, mühendis, vs teknik bölümlere yönlendirmelerinin sebebi 2000'li yıllarda bu insanları zamanında haylaz, tembel insanların eline düşürmek içinmiş. Çünkü o zamanın haylaz ve tembelleri geçmişte seçtikleri bölümlerin getirisi olarak hasbel kader aldıkları diplomalar ve dayı amca enişte torpilleriyle şimdi yönetici masalarında oturuyorlar. Ve o zamanın çalışkan öğrecileri de el-pençe divan bu kişilerin yönetimine mahkum haldeler. Düşünsenize zamanında bir milyon kişi içinde yüzde biriin içine girmiş nice elektrik elektronik, inşaat, endütri mühendisleri, bugün ortaokul diploması bile olmayan müteahitlerin zengin işadamlarının elinde, hekimler aciz idarecilerin. Malesef bugünlerin bu hale gelmesi 30-40 yıllık belki 50 yıllık hesapların sonucu olsa gerek.
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir