Medimagazin logo

Orhan Gümrükçüoğlu NTV'de Mecburi hizmetle ilgili soruları yanıtladı

Sağlık Bakanlığı Müsteşar yardımcısı Orhan Gümrükçüoğlu, NTV'ye Sorun programında güncel sağlık olaylarıyla ilgili soruları yanıtladı
Orhan Gümrükçüoğlu NTV'de Mecburi hizmetle ilgili soruları yanıtladı
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol
Sağlık Bakanlığı Müsteşar yardımcısı Orhan Gümrükçüoğlu, NTV'ye Sorun programında güncel sağlık olaylarıyla ilgili soruları yanıtladı.

Dr. Ercan Ergin’in sorusu:. Zorunlu hizmette şimdi ne olacak? 17 Şubatta çekilmeyen kuralar hemen çekilecek mi? Göreve başlayabilecek miyiz? Yoksa yeni bir hukuki süreç mi başlayacak?

Gümrükçüoğlu:
Anayasa Mahkemesi’nin kararından sonra dün akşam itibariyle bakanlığımız Personel Genel Müdürlüğü çalışmalarını süratle sürdürmeye başlamıştır. 17 Şubat kuraları olduğu gibi çekilmeyecektir. Yeni bir kura düzenlenecektir. Ve Muhtemelen 1500 civarında 734’ü pratisyen, diğerleri uzman hekim olmak üzere hekimlerimizin kura çekimi 3 hafta içinde gerçekleşecek ve internet sayfamızdan Mart sonu itibariyle duyurulmuş olması sonrasında tebligatları bile beklemeden sayın meslektaşlarımız gidip görev yerlerindeki valiliklere müracaat ederek il sağlık müdürlükleri vasıtasıyla mecburi hizmetlerine başlayabileceklerdir.

Dr. Kemal Toker’in sorusu: Zorunlu hizmete gitmek istiyorum. Bir yere hekimin tek başına gitmesi yeterli değil. Uygun ekipman, hemşire olmadan bir doktor tek başına şifa dağıtamaz. Sağlık Bakanlığı bize bunları sağlayabilecek mi? Yoksa sadece doktor gönderdik diyerek puan toplamaya mı çalışıyorsunuz?

Gümrükçüoğlu:
: Tercihi ve beyanından ötürü önce kendilerine ve tüm meslektaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Kamu sağlığını korumak bilinciyle hepsinin hareket edeceğini inanıyoruz. Gittikleri yerlerde SB kendilerine mutlaka hizmet verecek imkanı temin ettiğini göreceklerdir. Eksikleri varsa ve ilgili yerlere iletirlerse, bunların da en kısa sürede tamamlamak için çalışma yapacağız.. Bunu açık açık Sağlık Bakanlığı olarak belirtiyor ve vaadediyoruz. Kaldı ki tüm sayın meslektaşlarımız gibi bu genç meslektaşımız da bilmektedir ki, örneğin bir pratisyen hekim arkadaşımızın sadece bir fizik muayene, bir steteskop ile ayırdedeceği bir sürü hastalık vardır. Böylece tedavi edebildiğini edip, onun dışındaki sevk edilecek olanları sevk etmek yoluyla halka en büyük ilk sağlık yardımını temin edebileceklerine inanıyor ve güveniyoruz.

Dr. Aslı Öztürker’in sorusu: Politacılarımız savcılar, öğretmenler doğuya gidiyor diyor, ama onlar istemezlerse, istifa edip, özel sektörde çalışabiliyor. Bizim ise diplomalarımıza el konuyor, bu kazanılmış hakların gaspı değilmidir? Doğuya gitmek isterim ama bunun zorla olmaması gerekiyor.

Gümrükçüoğlu:
: Sayın meslektaşımıza şunu ifade etmek gerekiyor: Bu kazanılmış hakların gaspı veya zorla uygulama diye bir şey söz konusu değildir. Şöyle bir tanım kullanalım: Sadece ve sadece kamu organizasyonunda, Sağlık Bakanlığı organizasyonunda gönüllü hizmettir, kendi halkına hizmet etme sorumluluğu, hizmet etme anlayışıdır. Bunları bütün hekimlerimizin bu biçimde yorumlayacağını, bu biçimde hizmet vereceği yönünde yorumlayacağına inanıyoruz. Savcı, hakim, emniyet görevlisi, askeri mensuplar, öğretmenler ve diğerleri için ise şunu ifade etmek lazım. Örneğin: Savcı veya hakim, devlet kamu kuruluşları alacağı zaman 5000 müracaat oluyorsa, 1000 tane kadro varsa, bunların içinden 1000’in içine girmek isteyenler yarışıyorlar ve ancak kazanabildikleri taktirde ilgili yerlerde çalışmayı tercih ediyorlar. Tabii ki gittikleri yerlerde istifa edecek olanlar olursa, geride kalan 4000’lük bir kadro fazlalığı ile o hizmetlerin yerine tekrar konulmasını temin ediyor. İkincisi tıp hizmetinin şu andaki Türkiye’deki pozisyonu itibariyle nüfusa intikal eden doktor oranına baktığımız zaman, bunun böyle olmadığını, örneğin doktor açığımızın Türkiye genelinde şu andaki nüfusa göre pratisyende 7500’leri aşan, uzmanlarda 3700’leri aşan oranlarda olduğunu hesap edecek olursak, benim elimde bir hakim, savcı arkadaşımızın görev yapmaya gideceği yere müracaat eden 1000 kişilik kadroya 5000 kişilik bir çoğunluk olmadığı için, bu kutsal mesleğin ancak ve ancak bir kamu zorunluluğuyla birlikte yerine getirilmesini temin etmekten başka çıkar yolumuz yoktur.


Memurun sorusu: Yurtdışından transfer edilmesi düşünülen doktorlar ülke genelinde mi, zorunlu hizmet bölgelerinde mi görevlendirilecek? Hakikaten doktor ithal edecekmisiniz?

Gümrükçüoğlu: Şu an itibariyle bu konu mecburi hizmet ve Türkiye genelindeki sağlık hizmetinin organizasyonundan ayrı olan bir konudur.
Avrupa Birliği müktesabatı çerçevesinde mesleklerin serbest dolaşımı ile Türkiye’nin önüne gelecek bir uygulamadır. Bu bakımdan mecburi hizmet organizasyonunda biz veya T.C’nin sağlık alanlarında doktor dağılımında biz kendi kaynaklarımızla ihtiyacı karşılayacağımıza, şu an ki pratikte inanıyoruz.


Dr. Şükrü Göksu sorusu: Emniyette 16 yıldır doktorum. Yeni göreve başlayan polis memurundan maalesef daha az maaş alıyorum. Benim gibi kurum tabipliklerinde çalışıp, birinci basamak sağlık hizmeti veren, ancak döner sermaye alamayan binlerce sağlık personelinin durumunu düzeltmeyi düşünüyor musunuz?

Gümrükçüoğlu:
: Sayın meslektaşımız çok haklı. Tüm doktorların bu şekildeki bir hizmet organizasyonunda bazı kurumların yoğun talepleri karşısında, kurum tabiplikleri o taleplerle ve sağlık çalışanlarının tercihleri ile birlikte bırakıldı. Döner sermaye oluşturulamadığı için ordan pay alamama konusunu, belki merkez döner sermayeler diye tabir ettiğimiz SB döner sermayesinden karşılanabilmesi için bir çalışma sürdürülmektedir. Bunun sonucunun ne olacağını tam olarak ifade edebilmek mümkün değildir. Mutlaka ordaki gerek doktorlar, gerek diğer sağlık çalışanlarının sosyal ve ekonomik seviyelerini yükseltmeye gayret edeceğiz.


Tıp Öğrencisi Nihal Atasu’nun sorusu: Mecburi hizmet için nerelere gidiliyor? Şu anda kaç kişilik bir doktor açığı var? Ve nerede bu açık?


Gümrükçüoğlu:
: Net rakamlar itibariyle pratisyen hekim açığımız 7592’dir. Uzman hekim meslektaşlarımızın açığı ise 3727’dir. Bunlar Türkiye’deki mahrumiyet diye tabir edebileceğimiz gelişme farklılıkları olan bölgelerden 6 bölge içinde dağılmış bulunmaktadır. Şu andaki mecburi hizmetlerde biz gerek uzman hekim, gerek pratisyen hekimlerimiz için en fazla ihtiyacın olduğu 5. ve 6. bölgeleri doldurmaya çalışacağız. Bunun ardından diğer bölgelerimizin ihtiyaçlarını tamamlama yoluna gideceğiz. Bu az önce rakamlarını verdiğimiz pratisyen ve uzman hekim ihtiyaçları bölgelere göre toplam ihtiyacın dağılımınlarında farklılıklar göstermektedir. Örneğin 6. bölgede pratisyen ihtiyacı 1478, uzman ihtiyacı 1253, 5. bölgede uzman ihtiyacımız 1017, pratisyen hekim ihtiyacımız 848’dir. Öncelikle tabii ki en fazla ihtiyacın olduğu yerlerde zorunlu hizmeti uygulamaya koymuş olacağız. Şu an itibariyle de Mart sonuna kadar gerçekleştireceğimiz kurada toplam 1500 meslektaşımızın görev yerlerini belirleyeceğiz.



Soru: 1 Temmuz’da tıp fakültesinden pratisyen hekim olarak mezun olacak öğrenciler, Eylül’de yapılacak olan TUS’a girdikten sonra mı zorunlu hizmete başlayacaklar?

Gümrükçüoğlu:
: Tıp fakültelerimiz kanun gereği mezuniyetlerini hemen bildirmek durumundalar. Biz de kendileri için mecburi hizmet kurasını düzenlemek durumundayız. Mezun arkadaşlarımız bize bildirildiğinden hemen sonra mecburi hizmet kurasına hemen konulacaktır, görev yerine tayin edilecektir ve görev yerlerinde görevine başladıktan sonra da Eylül’deki TUS’a girebileceklerdir.


Öğrenci Ahmet Yüksel sorusu: Mecburi hizmete gönderilen hekimlerin maaşları ne kadar? Çünkü bu konuda Bakanlık ve Tabipler Odasının açıklamaları arasında fark var. Bu farkın nedir?


Gümrükçüoğlu:
: Genel bir ortalama vermek gerekiyor. Pratisyen hekimlerimiz ile uzman hekimlerimiz birlikte ve beraber olmak üzere maaş + ürettikleri hizmete, yani performansa dayalı hizmete göre döner sermaye payı da birlikte olmak üzere toplamda 3.2 milyar ile 7.4 milyar arasında maaş almaktadırlar. Sözleşmeli personel statüsünde çalışanların 657’ye bağlı çalışanlardan fazla ücretlendirilmeleri söz konusudur. Ancak meslektaşlarımız sözleşmeli kadroları pek tercih etmemektedirler. Bugüne kadar sözleşmeli kadro ile işe başlayıp da sözleşmesi yenilenen hekimlerimizden bir tanesinin bile sözleşmesinin yenilenmemesi gibi bir durum gerçekleşmemiştir. Elimizde net rakamlar var. Mesela sözleşmeli personel bordrosu olarak elimde bir bordro var. Bir uzman hekimin bu bordroda 2006 Şubat ayında net maaşı 3.774 milyon lira görülmektedir. Bu personelimiz sözleşmelidir ve uzmandır. Eğer 657’ye tabii olsaydı daha az ücret alacaktı. Birkaç örnek vereyim. Muş devlet hastanesinden 657 kapsamında olan bir hekimimiz için 1.435 milyon maaş, 1.950 milyon döner sermaye payı olmak üzere maaş almıştır. Yine bir diğer hekimimiz için 1.357 milyon maaş, 2.858 milyon döner sermaye payı. Sözleşmeli kapsamında çalışan hekim, 3.776 milyon maaş, 5.137 milyon döner sermaye payı almıştır.


Soru: Sözleşmeli ve 657’lilerin özlük hakları olarak aralarında farkı var mı?

Gümrükçüoğlu:
: Herhangi bir özlük hakkı olarak fark yok. Sadece şu var: bu sözleşmeler yılda bir yenileniyor. Bu kanun gereği gerek çalışan hekimimiz sözleşmesinin bitimine yaklaşık bir tarihte tekrar sözleşmesini yenileyemeyeceğini beyan edebilecekken, yine kamu tarafı da bunu beyan edebilir. Şu ana kadar kamu tarafı hiçbir doktor için sözleşmesini yenileyemeyeceğini ifade etmemiştir. Ben şahsen sözleşmeli bir hekim olarak çalışmak isterdim.


Soru: Mecburi hizmetini tamamlayanlar daha sonra istedikleri yere tayin olabiliyorlar mı?

Gümrükçüoğlu:
: Bu soru özellikle genç doktorlarımızın en tedirgin olduğu konudur. Şunu ifade etmem gerekiyor: Bizim mecburi hizmetle 6., 5., 4. bölgelerde mecburi hizmete gönderdiğimiz meslektaşlarımızın hizmet süreleriyle bağlantılı olarak alacakları hizmet puanları en yüksek puanlardır. Dolayısıyla ileride açılacak olan dönem tayinlerindeki açık pozisyonlarda kendileri mutlaka bu puanın avantajını kullanmış olacaklardır. Ama az önce ifade ettiğim açık bulunan bölgelere göre oradaki doktor sayılarımızın mutlaka tamamlanmaya veya tamama yakın hale getirildikten sonra yeni mecburi hizmetli arkadaşlarımızı oraya yönlendirdiğimizde de onlar göreve başladıktan sonra oradakilere daha ileri bölgelerde açık pozisyonları ilan edebileceğimizi belirtmekde yarar var. Dolayısıyla biz hekimimizi mahrumiyet bölgesinde yaptığı hizmette orada unutmayacağız. Aldığı hizmet puanına göre kendisine öncelik tanımaya çalışacağız. Aldığı hizmet puanına göre kongrelerde öncelik tanımaya çalışacağız. Yurt dışına göndermekte öncelik tanıyacağız.


Tıp Öğrencisi Ayse İpekçi sorusu: Doktor açığı yüzünden hastanesi dahi kurulmadan tıp fakülteleri açılıyor. TUS’a giren 15.000 adayın ortalama 2000’i uzmanlık eğitimine başlayabiliyor. Altyapı yetersizliklerinden dolayı Doğuya giden hekimler orada sevk kağıdı düzenleyen memur gibi çalışmak zorunda kalıyor. Her iki durumda da en temel sorun altyapı yetersizliği değil mi?

Gümrükçüoğlu:
: Biz örneğin bir kardiyovasküler cerrahı kendi mesleği ile ilgili işlemleri yürütemeyeceği bir merkeze gönderme taraftarı değiliz. Hesaplamalarımızı da buna göre yapıyoruz. Ama yine daha önce ifade ettiğim gibi benim tek bir pratisyen hekim arkadaşım bile aldığı güzel eğitime bağlı olarak tek bir fizik muayene ile bir hasta sedyesi ve bir hasta muayene odası ve steteskop ile çok hastalığı ayırdedebilir. Çözümün daha ileri merkezlerde sağlanacağı durumlarda sevkini gerçekleştirebilir. Sadece hekimi göndermek yönünde davranmamaktayız. Mesela Türkiye kırsalındaki ebe, hemşire eksiğini de giderecek olan 6500 personelin daha kırsaldaki bölgelerde istihdam edilecek şekilde çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bunun dışında 10.700 personeli de 4-B dediğimiz kanun kapsamında alımını ihtiyaç duyduğumuz bölgelere gerçekleşmiş durumdayız. Bunlar da bu ay sonu itibariyle görevlerine başlamış olacaklar.



Dr. Deniz Cemgil sorusu: Ben ve eşim sözleşmeli sağlık personeliyiz. Ayrı illerde çalışıyoruz. Aramızda 1000 km var. İkisi de sözleşmeli olan sağlık personeli için bir tayin hakkı düşünüyor musunuz?


Gümrükçüoğlu:
: Sözleşmeli kanun maalesef yer değiştirme hakkını tanımıyor. Zaten esprisinde de bu yatıyor. Yani ihtiyacın olduğu yerde bir doktoru istihdam etme esasına dayanıyor. Ve de meslektaşlarımızın sözleşmeliyi tercih etmemesinin en büyük nedeni de bu. Özellikle evli meslektaşlarımızın. Şu anda bu durumda kanuni olarak başka bir uygulamaya geçmemiz mümkün görünmüyor. Ama bu meslektaşlarımıza zaman zaman 657’ye geçme hakkı da tanıyoruz. Eş durumunu söz konusu edecek olursak; örneğin benim Ağrı’da bir gözcüye ihtiyacım varsa ve eşlerin birisi gözcü olarak Ağrı’ya tayin edilmişse bu ülkenin o gözcüye Ağrı’da ihtiyacı varsa ve eşi de ortopedici olarak Bursa devlet hastanesinde çalışıyorsa eğer eşler mutlaka Bursa’da buluşmak istiyorsa halkın ihtiyacının gözcüye Ağrı’da olduğunu unutmamak lazım ve Bursa’da başka ortopediciler de olduğu için Bursa’da olan ortopedicinin Ağrı’yı kabul etmesi halinde 657 kapsamında olmak üzere mutlaka eşinin yanına gönderiyoruz. Hatta büyük fedakarlıklarla diğer bakanlıklar için de bunu uygulamaya çalışıyoruz.
orhan
gümrükçüoğlu
ntv'de
mecburi
hizmetle
ilgili
soruları
yanıtladı
Yorum (22)
Haydar Kaygısız
3-4 yıl kadar önce Darıca'daki özel bir hastanenin ameliyathanesinde harmandalı oynayan üç çalışan, fotoğrafı facebookta yayınlamalarından kısa süre sonra işten çıkarılmışlardı. O sırada ameliyat masasında yatan bir hasta da olmamasına rağmen hastane yönetimi bunu hem iş saatinde laubalilik, hem isminin kamuoyunda lekelenmesi, hem de (yapılmış olsa bile) içerde kalması gereken bir olay olarak kabul etmişti ve haklıydı da. Kamuoyunun gözünde yoğunbakım çok daha steril bir yer olarak algılandığı için, yenecek/atıştırılacak şeyin odanın kuytu bir yerinde değil de hastanın 1 metre ötesinde yenmesi, hele bunun çok matah bir şeymiş gibi şımarıkça facebookta yayınlanması, hastane yönetiminin kararını haklı çıkarmaya yeter de artar bile..
0
Cevapla
sd
sayın öğretim üyesi, Yazınızı hayretle okudum. Bu kadar yıllık doktorsunuz, enfeksiyon kontrolünden haberiniz yok. yazdıklarınıza inanamıyorum. Kısmen haklı olduğunuz yerler var, fakat şu cümle 'Şimdi anlatayım. Efendim, yoğun bakımda da, ameliyathanede de, icabında çay da içilir, yemek de yenir.' bence garabet bir ifade. amaliyathanede maske ve bone de takmayın o zaman. lütfen sizi aklı selime davet ediyorum. biz kanıta dayalı tıp dışında hareket edemeyiz. varsa kanıtınız burada sunun yoksa genç hekimlerin aklını karıştırıcı düşüncelerinizi paylaşmayın.
0
Cevapla
cumhur
Hocam bende sizinle aynı görüşteyim.Orada sağlık personeline ihtiyaçlarını giderecek ortamı hazırlamayan idareciler sorumludur.Esas işten ayrılması gereken onlardır.!!!
0
Cevapla
Mehmet Cihat Yüksel
sayın hocam baştan sona kadar haklısınız.önce insanlara yoğun bakımın ne olduğunu öğretmek lazım. yoksa orayı ebola virüsünü izole etmek isteyen giysili doktorlar gibi görmeye devam edecekler.orada insan yemek yiyemezler çay içemezler diyecekler.kan şekeri düşmesinin her türlü amaliyatı hareketi doğru ameliyat ve tedaviyi engelleyeceğini bilemezler.amaliyat saati uzadıkça yemekhanenin kapanacağını işçilerin kapatacağını bana ne ne yerlerse yesinler deyip gidenleri mecburen dışardan lahmacun ayran yemek zorunda kaldığınızı ,kendileri gibi içki masasında değilde bulduğunuz gazete kağıdı veya kanlı önlük üzerinde yiyeceğinizi nerden bilsinlerki.şimdi ameliyat srasında radyo da müzik dinlemenin zarar vereceğini de söyleyecekler.sanki orada içki içmişler de alem yapıyorlar yazık ceza vermek yerine taltif edilmeleri gerekir birisi çıkmış seterilzasyonu bozar demiş..o o yemeği yiyenler sterilızasyonun bozulacağını bilseler yemezlerdi..kanlı giysiler bozmuyorda yediğimiz zıkkım mı bozacak..saygılar
0
Cevapla
murat çelikten
sd isimli öğretim üyesi arkadaşım haldun beyin yazısını enfeksiyon kontrolünden haberi yok diye eleştirmiş. sanırım kendisi cerrahi branş uzmanı değil. Türkiye deki kamu hastanelerinin büyük çoğunluğunda yemekler ameliyathane bölümünde steril olmayan bir alanda yenir, çay kahve gibi istirahat bölümüde yine ameliyathanenin steril olmayan bir tarafındadır. yarı steril ve steril alanlarda zaten olmuyor bu olaylar. haldun beyde bunu belirtmiş zaten. kaldı ki steril alan kıyafetleriyle hastanenizde gezen personel hiçmi yok? ameliyathane terlikleriyle heryerde gezen dışarıda sigara içip gelen, hastane içinde heryerde gezen personelimiz yokmu? var.kameralarla bu sabittir. ama buna rağmen enfeksiyon oranları avrupa ve dünya ile karşılaştırılıyor. arada istatiksel açıdan anlamlı bir fark yok. bu kadarı da doğru değil elbette. ama haldun beyin yazdığını sanırım anlayamamışsınız. ya da yanlış anlamışsınız.
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir