Prof. Dr. Erez, AA muhabirine yaptığı açıklamada, mecburi durumlarda tercih edilmesi gereken sezaryenle doğumun, son yıllarda bazı anne adaylarınca isteğe bağlı olarak tercih edildiğini bildirdi.
Sezaryen yönteminin artmasında, normal doğumlardaki ağrıların çekilmemesi, normal doğumun kadında rahim sarkmasına neden olması ve normal doğuma göre daha kısa sürmesinin etkili olduğunu belirten Erez, şunları kaydetti: "Sezaryenle doğum oranının azaltılması için sağlık personelinin annelere doğum sırasında yardımcı ve destek olması veya gereksiz sezaryenden kaçınılması konusunda bilgi vermeli. Eğer anne normal doğum yapabilecek durumdaysa, iyi yöntem normal doğumdur."
Dünyada en fazla sezaryenle doğum oranının Güney Amerika ülkelerinde olduğunu, Arjantin, Brezilya ve Şili gibi ülkelerde bu oranın yüzde 60’a kadar ulaştığını, Kuzey Amerika’da ise sezaryenle doğum oranının yüzde 23 olduğunu belirten Erez, Hollanda, Belçika ve İngiltere gibi Avrupa ülkelerinde ise yüzde 20’nin altında bulunduğunu anlattı.
Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre sezaryenle doğumların genel doğumlar içindeki payının yüzde 17 olması gerektiğine işaret eden Selçuk Erez, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü’nce 2003 yılında yapılan araştırmada, Türkiye’de sezaryenle doğum oranının doğumlar içindeki payı, yüzde 21 olarak tespit edilmiştir. Aynı araştırmada, kentlerde sezaryenle doğum oranı yüzde 25.6 iken, taşrada yüzde 12.9’dur. Batı Marmara illerinde yüzde 39.7 olan sezaryenle doğum, yüzde 7.4 ile Orta Anadolu illerinde en düşük seviyededir. Eğitim durumuna göre ise lise ve üniversite mezunlarının yüzde 48.5’i, hiç eğitim almayanların da yüzde 7.6’sı sezaryenle doğum yapıyor."
Milliyet