Recep Akdağ :Şef atamalarında bir bardak suda fırtına koparılıyor

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, NTV’deki Murat Birsel’in yönettiği Basın Odası’na konuk olduğu programda şef ve şef yardımcılarının atanmasıyla ilgili şunları söyledi.


Aslında hukukun nasıl yol gösterdiği çok açık. Biz elbette hukuka saygılıyız. Hukukun içerisinde hareket edeceğiz. Yaptığımız hukukun içerisinde bir şey. Sayın Cumhurbaşkanı bir kanunu geriye iade edebilir. TBMM bu kanunu yeniden görüşür. Eğer sizin dediğiniz gibi olsa, sayın Cumhurbaşkanı’nın meclise iade etmesinden bahsedilemez. Sayın Cumhurbaşkanı’nın bir kanunu veto etmesinden bahsedilebilir. Bu da milli irade anlamında bu şekilde uygun görülmemiş. Dolayısıyla ortada hukuki olmayan hiç bir şey yok.

Çok enteresan bir yorum yaptınız. Anayasaya aykırı olduğu kesinleşen diye bir şey yok. Anayasa Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı almış. Yürütmeyi durdurma kararı bir kanunun anayasaya aykırı olduğu anlamına gelmez. Burada atanmış olan çok değerli arkadaşlarımız, bunların önemli bir bölümünü daha önce de öğretim üyeliği yapan yıllarca sağlığa hizmet eden insanlardır. Bir hukuk içerisinde atanmışlardır. Siz öyle bir şey söylüyorsunuz ki bunları ben veya bir başka kişi bu atamalardan sonra görevlerinden almak istese de alamaz, çünkü hukuka aykırı bir işlem yapmış olur. Bana hukuka saygılımısınız diye soruyorsunuz, sonra da hukuka aykırı bir işlem yapacak mısınız diye peşinden soruyorsunuz. Anayasa mahkemesinin kararı henüz resmi gazetede bile yayınlanmamış. Yayınlandığı tarihten itibaren elbette biz hukuka saygımızın gereği işlemi durduracağız.

Ama işin felsefesini konuşalım. Aslında bir bardak suda fırtına koparılmak isteniyor. Yüzüncü yılda diyelim ki 5-6 tane arkadaşımız bu 100 kişinin içerisindedir. Erzurum’dan 7-8 kişi, Urfa’dan 5 kişidir. Türkiye Cumhuriyetinin dışındaki üniversitelerden şef ataması yapamazdık. Ben bunu plan-bütçedeki görüşmelerde de söyledim. Meseleye şöyle bakmak lazım. Bu hastaneler eğitim ve araştırma hastaneleri, yalnızca eğitim veren, araştırma yapan hastaneler değildir. Eğitim verirler, araştırma yaparlar ve hizmet verirler. Şimdi benim bütün bu değerli arkadaşlarım; profesör ve doçentler YÖK tarafından profesör ve doçentlik ünvanı kendilerine verilmiş eğitimciler ve araştırmacılardır. Sizin de söylediğiniz gibi zaten büyük çoğunluğu başka üniversitelerde bu işi yapıyor. Bir daha ben onlara neyin imtihanını yapacağım? Tekrar profesörlük, doçentlik payesi mi vereceğim? Klinik şefi atayınca bunun dışında biz ne yapıyoruz? Klinik şefliği yöneticilik görevidir. Bakınız; bir üniversite rektörünün dekan atayabildiğini biliyoruz. Sınav falan yapmıyor. O dekan da anabilim dalı başkanlarını atıyor. Sınav falan yapmıyor. Milli iradeyle gelmiş, güven oyu almış, bir hükümetin bakanı kendisine yönetici atayınca aman Allahım, fırtınalar koparılıyor. Bunu anlamak bile mümkün değil. Bizim yaptığımız işte hukuka aykırı herhangi bir işlem yok. Bu arkadaşlarımız için iddiası olan her kimse, o iddiaların arkasında durmak ve iddialarını ispatlamak zorundadır.