Medimagazin logo

21. Yüzyılda sağlık bilimlerinin vizyonu nasıl olmalı?

Uludağ Üniversitesi'nin kuruluşunun 30. yılında, fen ve sosyal bilimlerin geleceğinin tartışıldığı panelin son oturumunda sağlık bilimlerinin 21. yüzyıldaki vizyonu masaya yatırıldı
21. Yüzyılda sağlık bilimlerinin vizyonu nasıl olmalı?
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol
Uludağ Üniversitesi'nin kuruluşunun 30. yılında, fen ve sosyal bilimlerin geleceğinin tartışıldığı panelin son oturumunda sağlık bilimlerinin 21. yüzyıldaki vizyonu masaya yatırıldı.


Uludağ Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Kasım Özlük'ün yönettiği Rektörlük A Salonu'ndaki son oturuma, Hacettepe Üniversitesi'nden Prof. Dr. Emin Kansu, Bilkent Üniversitesi'nden Prof. Dr. Mehmet Öztürk, Uludağ Üniversitesi'nden Prof. Dr. İsmail Hakkı Ulus konuşmacı olarak katıldı.

Çok sayıda öğretim üyesi ve tıp öğrencisinin izlediği panelde, Türkiye'nin yaşam, bilim ve teknolojilerindeki vizyonunu anlatan Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Öztürk, bu konuda 2002'de TÜBA'nın moleküler yaşam bilim ve teknolojilerini öngören yol gösterici bir rapor hazırladığını, TÜBİTAK'ın da 2003-2023 dönemini kapsayan biyoteknoloji ve gen teknolojileri stratejilerini belirlediğini kaydetti.

Prof. Dr. Öztürk, TÜBİTAK'ın strateji belgesinde sağlık, tarım, hayvancılık ve endüstriyel biyoteknolojiyi öncelikli alanlar olarak belirlediğini, özellikle sağlık konusunda biyoteknoloji, gen teknolojilerini, ilaç ve aşı üretimini öncelikli hedefler arasına aldığını ifade etti.

"İLAÇ ÜRETMEMİZ ŞART"
Türkiye'nin sağlık harcamalarının yüzde 50'sinin ilaçlardan kaynaklandığını vurgulayan Prof. Dr. Öztürk, "Bu durum gelişmiş ülkelerde yüzde 10-20 seviyesinde. 2003 verilerine göre dış ticaret açığımız 1.6 milyar dolarken, tüketici fiyatlarıyla ilaç harcamalarımız 5 milyar dolar ve ilaç tüketiminde her yıl yüzde 30'luk bir artış söz konusu. Bu nedenle halen ithal edilen 25 kadar ilacın yerli üretimini yapmak, protein kökenli yeni ilaçlar geliştirmek zorundayız" dedi.
21. yüzyılın yaşam, bilim ve teknolojilerinin Türkiye'de daha da büyüyeceği bir yüzyıl olacağını, Türkiye'nin bu alanlarda yapacağı atılımlarla halkın sağlığını geliştirmek ve biyoteknolojilere dayalı ekonomik değerler oluşturmak zorunda olduğunun altını çizen Prof. Dr. Öztürk, "Bazı olumsuzluklara rağmen hükümet, cumhuriyet tarihi boyunca bilime en fazla kaynağı ayırmıştır. Örneğin TÜBİTAK'a araştırma için ayrılan kaynak, bu yıl 300 milyon dolar. Bundan önceki hükümetler en iyimser rakamla 20 milyon dolar ayırıyordu. Ancak, biz araştırmacılar yıllarca kaynak beklememize rağmen, 300 milyon doların üçte birini ancak kullanabildik. Çünkü bu imkanı birtakım yapısal sorunlar yüzünden değerlendiremiyoruz" diye konuştu.


"TÜRKİYE, SİSTEMATİK, İDDİASI OLAN ARAŞTIRMALARA YÖNELMELİ"
Üniversitelerin yaptığı araştırmalar açısından Türkiye'nin geldiği noktayı da anlatan Prof. Dr. Öztürk, "Son 20 yıla bakarsak Türkiye önemli bir sorununu halletmiştir. Uluslararası çapta yayına dönüşebilecek yayınlar yapmaya başladık. Sanıyorum bu konuda Çin'den sonra en hızlı büyümeyi gerçekleştiren ülkeyiz. Ne var ki, bunlarla uluslararası alana çıkıp rekabet edemeyiz. Uluslararası alana çıkarsak hezimet olur. Çünkü bizim yaptığımız bilimsel yayınların evrensel bilime olan katkısı sınırlı. Sonuçta atıf sayıları çok az. Türkiye'de araştırma yapmaya zorlayan en önemli kural akademik ilerleme için yayın yapmak. Araştırma takımlarının en büyük amacı doçent, profesör olmak. Genellikle de profesör olduktan sonra birçoğu yayın yapmıyor. Bilimsel yayın konusunda özellikle Osmanlı'nın mirası olan ülkelerle karşılaştırıldığımızda gerçekten Türkiye bir numara. Ama artık ikinci aşamaya geçilmesi gerekiyor. Araştırmacılarımız arasında vasıflı bilim adamlarımız vardır. Bir an önce bunların öne çıkabileceği bir sistemin oluşturulması gerekiyor. Burada üniversitelere, üniversite idarecilerine de çok görev düşüyor. Türkiye artık araştırma olsun da ne olursa olsun anlayışından sıyrılıp, sistematik, iddiası olan araştırmalara yönelmelidir" diye konuştu.


"KÖK HÜCRE UMUT"
Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emin Kansu ise, kök hücre araştırmalarının gelecekte büyük umutlar vaat ettiğini, bu alanın çok hızlı gelişme gösterdiğini söyledi. Kök hücre çalışmalarının istenildiği doğrultuda gelişip, yeterli, güvenilir, kanıta ve verilere dayalı bir alan haline gelmesi durumunda hastalara kök hücreler verilerek yeni tedavi yaklaşımlarına temel oluşturabileceğine işaret eden Prof. Dr. Kansu, "Embriyoda erken evrede bulunan embriyonik kök hücreler, dokuları yapabilen hücrelerdir. Erişkin kök hücreler de erişkin dokularda bulunabilen ve birçok hücreye dönüşebilen kök hücrelerdir. Bu hücreler, klinik tedavisi mümkün olmayan birçok hastalığa açılım getirebilecektir. Son 5-6 yıldır yapılan çalışmalar, mezodermal ve embriyonik kök hücrelerin uygun ortamlarda kas, yağ, kıkırdak, kan, damar ve sinir hücrelerine dönüşebildikleri görülmüştür. Ancak embriyonik kök hücrelerinin, fareler üzerinde tümörler oluşturması gibi olumsuz bir yanının ortaya çıkması nedeniyle insanda kullanılması belki 50-60 yıl gibi bir zaman alacaktır. Çünkü kök hücre biyolojisini tam olarak öğrenmemiz gerekiyor" şeklinde konuştu.

"KÖK HÜCRE İÇİN ULUSAL ETİK KURULU KURULMALI"
Prof. Dr. Kansu, embriyonik kök hücre çalışmalarının şu anda illegal olarak sürdüğünü, hükümetin kök hücreyle ilgili araştırma takip ve denetim kurallarını belirleyen, çok üst seviyede yöneticilere bağlı olarak çalışan bir "ulusal etik kurulu" oluşturarak Avrupa Birliği ilkelerine uyulmasını sağlaması gerektiğini vurguladı.
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Hakkı Ulus da, geçmişten günümüze sinir hücreleriyle ilgili yapılanları özetleyerek, 21. yüzyılda sinir bilimlerinin geleceğine ilişkin bir projeksiyon yaptı. Tüm hücrelerde olduğu gibi sinir hücrelerinin de yaşlandığını ve bu sebeple insanoğlunun onurlu yaşamasını engellediğini anlatan Prof. Dr. Ulus, "21. yüzyılda daha uzun ve daha sağlıklı bir beyinle uzun bir hayat bizi bekliyor" dedi. ,

İHA
21.
yüzyılda
sağlık
bilimlerinin
vizyonu
nasıl
olmalı?
Bu habere ilk yorumu siz yapabilirsiniz...
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir