Medimagazin logo

Bakan Akdağ oğlunu ziyaret etti

Sağlık Bakanı Recep Akdağ ve eşi Şeyma Akdağ önceki gece geçirdiği trafik kazasında kolu ve bacağı kırılan oğlu Muhammed Akdağ'ı tedavi gördüğü hastanede ziyaret etti.
Bakan Akdağ oğlunu ziyaret etti
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol
Sağlık Bakanı Recep Akdağ ve eşi Şeyma Akdağ önceki gece geçirdiği trafik kazasında kolu ve bacağı kırılan oğlu Muhammed Akdağ'ı tedavi gördüğü hastanede ziyaret etti.

Atatürk Eğitim ve Araştırma Araştırma Hastanesi'nde yatan oğullarını ziyarete gelen Recep Akdağ ve eşi uzun süre Muhammed Akdağ'ın yanında kaldı.

Yeni Şafak
bakan
akdağ
oğlunu
ziyaret
etti
Yorum (27)
Memduh Karataş
Muhterem İbrahim Hocam. Makalenizin amacı güzel. Bu saçma sapan Sağlıkta Dönüşüm Sistemini akil adamlara havale edip enkazın altından sıvışmak zamanı gelmiştir. Artık moda bu. Akil adam bulup ihaleyi ver kendin aradan sıyrıl. Zaten sıvışan sıvıştı İbrahim Hocam. Derdine niye biz düşelim ki? Sistemi kuranların her biri şu anda ne ile meşgul siz daha iyi biliyorsunuz. İlle de Akil adamlar gelsin düzeltsin diyorsanız kurucuları geri getirmek lazım. Her birini bir yerlerinden tutup getirelim. "-Temizle bakalım yaptığın ÇÖPLÜĞÜ" diyelim. Yoksa orasını burasını düzeltip divaya mı benzetmek lazım sizce? KALDIRIP ÇÖP TENEKESİNE ATALIM İBRAHİM HOCAM. Bana bu konuda hak vermeyecek babayiğit var mı?
0
Cevapla
Mustafa Kurşun
Siz en başta zaten sadece hekimleri ayağa kaldıracak diyerek yanlış yapmışsınız? Sağlıkta sadece hekimler mi var?
0
Cevapla
Mücahit Altuntaş
Sayın Ersoy , akil insan kültürü aşiret kültürdür.Gelişmiş toplumlarda kurumlar vardır , kurumlar kendi birikimleri , sorunlarını aktarır.Dernekler , meslek odaları , üniversiteler ve diğerleri gibi. Akil insan bilimsel , çağdaş , demokratik yetki ve gücü kendi adına (!) zaten ifade eder.Toplum bu ifadeyi değerlendirir zaten.Fakat seçilmiş akillik konusu , seçim esnasında akillik konusu kime? hangi olaya? göre olduğuna bağlı belirsizliğe yol açar.Karmaşık politik etkilenmeye gidecektir.Sakıncalıdır ! Çoklu denetim , otokontrolü olan kültürel ortam önemli.Eğitimde ,siyasette , heryerde , ahlak sisteminde bu gerekiyor. Otoriter , ben yaptım oldu ,ben başkanım , ben hocayım , herşeyi bilirim , değil , sorgulayan ve sorgulatan bir bakış açısı önemli. Eğitimde ilkokuldan itibaren bunu atlıyoruz.Tıp fakültesinde koca koca adamlar gülünç bir bilimsellik , eleştiri , biat kültür sergiliyor.Bağımlı , boyun eğen , sorgulamayan , insan tipi yetişiyor. Tıp eğitimde önemli insan yetiştirme sorunları var.Eğitimi verenin eğitici formasyonu , eğiticilik dışında muayneciikle kurduğu ilişkiler , bağımsız insan modeli gözetme ve yetiştirme dahil sorunludur. Tıp fakültesi eğitimde ilk yıllarda güya teorik bilgi yükleyeceğiz diye afonksiyonel bilgi yüklenmesi yapılmaktadır.Bilginin çoğu beyinde yaşam olanağı bulmadan sönümlenmektedir.Kalıcı bağlarını kuramamakta , sürdürememekte , oluşturamamaktadır.Eğer doğru kelimeyi kullanıyorsam "örgün" değildir.Pratik kavrayışından yoksundur.Samimiyetinden , yani eğitimi veren ve alan kişilerin iletişiminden de yoksundur.Öğretim üyesi Asistan İntörn alt sınıflar ilişkisi önemlidir.Bağımlı ilişkiler değil bağımsız , çoklu denetlenen formasyonda olmalıdır.Bir kişinin yetkisi fazla otoriterdir.Buralarda kişisellik , kişilikler ön plana çıkmakla birlikte insanlara her zaman eğitim verecek ortam ve imkanı tanımak , gözetmek gerekir. Görüyorsunuz , biz bir performans konusunu bile bilimsel sorgulamaktan ve bu sistemin insanı ve maliyet anlamında kendini tüketen mantığı entellektüel dışa vurmaktan kaçınıyoruz.Koca koca adamlar , eğitimci diye gördüklerimiz duruş sergileyemiyor.Çünkü akıllar özgür değil.Bir yerde sakat edilmiş durumda. Bağımlı bir kültürel ortam ve kişisel ilişkilerimiz var.Akil insandan çok , bağımsız insan , bağımsız eğitim formasyonunun öne çıkması ,aklın , bireyin , bilimsel ortamın özgürleşmesi gerekiyor.Olanlardan bunu anlıyorum.Akil söylemi aynı bağımlı kafa yapısının kamufle olmuş halidir. Bunları görmezden gelerek , büyük resmi görmezden gelerek , kişiselleşmiş bir bilimsel performasn sergiliyoruz.Alttan sorgulamayan , bağımlı olan insan modeli sistemi sarmalıyor.80 sonrası kültürel kuşağın göstergesi , özelliğidir.Kötürüm , sakat , işlevsel değil.Toplumun çoklu , iyi işleyen değerleri , kurumları ile değil üç beş adamaın akilliği ile değer oluşturmak sakıncalıdır. Sağlıkta dikkatinizi ne kadar gereksiz iş yapıldığına odaklayın.Çünkü inanılmaz gereksiz bir iş akışı var.Sadece sağlık değil tüm alanlarda!Mevzu budur.Akıl kendisi ve çevresi için gerekli organizasyonu yapma konusunda "gelişmiş nörojenik konfigürasyonuna = beyine " sahipken !!!!. İnsan , bütünselliği , ilişkileri , sorgulmayı öngörmeyen , sürekli ilişki kuramadağı sıkışmışlık , parçalanmışlık , çaresizlik gösteren bir kültürel parçalanma , iğdiş edilme halindedir. Bu süreçte , insanı kaybetmeye maruz kalıyoruz.Gereksiz iş , (fonksiyonel hale getiremediği ) gereksiz bilgi , organize olmamış insan çevre dünya uyumu , aptallaşmış bir eğitim sistemi , ahmak bir dünya bakışı , gereksiz işlerin altında çabalamaktadır. Sağlıkta yapılan işlerin büyük kısmı gereksizdir.Gereksiz işi tanımlayın , eleştirin , süreçten çıkarın.İlk yapılması gereken işlerin başında bu var ! İnsan bunu yapyığında , yada yapabildiğinde özgürleşecek.Fırsat bulunca ,herhangi bir sebeble , bilimsel ,yada aklın gereği bunu yapmaya çalışın.Kendi hayatınızıda gereksizik , zorunluluklardan azat edin.Sorumsuzluk kastım yoktur. Sağlıkta hasta hekim buluşmasında , iyi iletişimde , hastaya yeterli zaman ayırma konusunda tanımlanmamış , ama doldurulması , tanımlanması zorunlu alanlar var.Bunlar çeşitli sebeblerle görmezden geliyoruz. Bir hekim hastasına yeterli zaman ayırıyor mu ? Yeterli süre en az 15-20 dakikadır. Hekim , sağlık muayne ortamları kendi içinde iletişime uygun ve sağlıklımıdır? Hekim yada sağlık personeli özlük hakları bakımından ve , gösterdiği çabanın karşılığı yeterli ücreti alıyor mu? Sağlık sistemi Aile hekimliği , Pediatri , dahiliye gibi bütüncül yaklaşım mı sergiliyor ?Yoksa insanı organ hekimliğine indirgeyip , uzmanına git , yandala git diye gereksiz parçlanmayamı neden oluyor? Bu organ hekimliğine indirgenmiş , oryantasyonunu kaybetmiş sistemde akılcı bir sevk sitemi kurulabilirmi?Akılcı bir sevk sistemi olmalımı ? Bu soruları sağlık sistemiz , bizler , üiversiteler , odalar hep pas geçiyoruz , yok sayıyoruz ! İnsanı , insani ilişkileri , ihtiyaçları unutmuş durumdayız.Sağlık olabilir mi? Hastayı değerlendirme süreleri , ortamları , bağımsız hekimliğin uygulama ve sürdürelebilirliği olmadan , akılcı sevk sistemi , geri bildirim , kayıt takip sistemi olmadan , son olarak sistemin bilimsel kaygı değil ticari pazar öğeri ile kurgulandığı yerde baştan karmaşıklaşan , kördüğüm haline gelen sorunlarımız olacağı bellidir. Hekim ve sağlık personelinin mesleğini icra etmede güvenliği neyse hastanın güvenliği ondan kat be kat geri ve eksiktir !Çünkü sağlık asimetrik ilişkidir.Sağlıkta otor hekimdir.Bu asimetrik ilişki sorunsa bu sorun ancak çoklu denetimle aşılabilir. Olmayacağı baştan bellidir.Amaç sağlıksa olmayacak.Ticaretse pazar olsun !Sistem bir pazardır.Performasn sistemini kabül eden akıllarla daha bir pazar haline gelmiştir.Kamu hastanelerinin başına karlılığı sorgulayan CEO lar gelmiştir.Bunlar yakalşımda önemli sorun ve göstergeler. Asistanlar böylesi bir sistemde akıllarını kaybetmezse , iş yükünden kurtulabilirilerse , eğitim alacak.Onlara eğitim verecekler pazar bakışından akıllarını ve bakış açılarını kurtarabilirlerse , zaman bulabilirlerse eğitim verecek. Sağlıkta akıl almaz iletişim sorunu, akıl almaz yandal -uzman fetişizmi var.Tıp Eğitim sisteminde akılalmaz iş yükü , işe yaramayacak , yada fonksiyonel hale getirilmemiş , beklemkten ekşitilmiş , bozulmuş fonksiyonel olmayan bilgi yüklemesi var. Sağlıkta iyi iletişim yok , sağlıklı sevk sistemi yok , hasta takibi yok.Uzman aile hekimi , uzman yan dal hekimi ilişkisi yok. Herkesin kafasına göre takıldığı , bilinmeyen , ölçülmemiş , insanların kafasına göre eczaneye gidip satın aldığı ticari öğeler , yapılan işlemler var. Nasıl yaşadığını sorgulamak yok!
0
Cevapla
Raşit Vural Yağcı
Sayın Ersoy, Eski köşe yazarlarından birisi olarak Medimagazini devamlı izlerim. Sağlıkta dönüşümün tıkandığı noktada akil doktorlara ihtiyaç olabilirmi? şeklindeki yazınızı aşırı iyimserlik olarak değerlendirdim. Sayın Ersoy, 10 yıl öne başlayan ve kademe kademe uygulamanın tamamını sahneye koyan bu değişime özellikle tam gün yasası sonrası haklı olarak itiraz edenler ve arkadan anayasa mahkemesi süreci ile gelinen noktada sona yaklaşmış durumdayız. Anayasa mahkemesi yanılmıyorsam hükümete Hazirana kadar süre tanıyıp bu yasadaki eksiklikleri ve yanlışları gider dedi. Şimdi bunlar yapıldı. Hiçbirşey değişmeyecek hatta daha kötü olacak. Önce Tıp fakültelerinde kısmi statü kalkacak ve kısmi statüde çalışan öğretim üyelerine ya dön ya ayrıl denilecek.Arkadan bizlere lütuf gibi sunulan mesai dışı muayene imkanı sonrası performanslar azaltılacak. Şu anda tam gün çalışan öğretim üyesi performansı azaltılarak mesai sonrası çalışmaya zorlanacak. Performans azaltılması kurum hastanelerindede yapılarak benzer bir uygulama ile mesailer uzatılmaya çalışılacak. Yani SGK nın bu sağlık harcaması bütçenin başına bela olacak yaklaşımı başta doktorlar ve diğer sağlık çalışanlarının emekleri kıstlanarak vede özel hastane lerden yapılacak kesintiler ile önlenmeye gidilecek.Holding lerin dışındaki tüm özellerde kendiliklerinden kapanması için tüm güçlükleri yaşayacak veya yaşatılacak. Böylece hükümete oy getiren ve hekimliği hekimlik olmaktan çıkarıp şaklabanlığa dönüştürülen, hastane hastane gezen ve internetten gördüğü ve isteyeceği tetkik listesi ile hekimin karşısına dikilen ve istediği ilacı yazdıran vatandaşın önü asla kesilmeyecek. İnsanlar yine tıbben gereksiz yere kan verecekler, gereksiz yere radyolojik inceleme ile ışın alacaklar, gereksiz yere endokopik muayene olacaklar,gereksiz yere by-pass olacaklar, gereksiz yere organlarını kaybedecekler vs. vs. Yani performansdan vatandaş daha mutlu olacak. Hekim ise 8 saatin ötesinde hizmete devam etmeye zorlanacak. Böylece önce bilim ve eğitim yuvası tıp fakülteleri ve araştırma hastanelerinin eğitim ve araştırma fonksiyonları giderek azalacak ve dibe vuracak. Birde nerdeyse tüm illerde açılan elinde yeterli öğretim üyesi olmadan tıp öğrencisi yetiştirmeye başlıyan tıp fakültelerinden mezun olacak yetersiz hekimleri düşünecek olursanız çok değil 10-15 sene sonra ülkemizde Tıp bilimi ve eğitim sistemi çökecek. Şu anda gerek tıp fakültelerinde , gerek muayenehanede ve gerekse özel hastanelerde çalışan nitelikli hocalar veya uzmanlar 10-15 sene sonra yaşları nedeni ile sahneden çekileceğini ve yerini yenilerinin dolduramıyacağını düşünürsek,proğramın son kısmında ise bu çöküntünün sağlık açısından risklerini azaltmak için gelişmiş ülkelerin ülkemizde açacağı özel sağlık kuruluşları ve belkide Tıp fakülteleri ile sistem yeni bir yola girmiş olacak. Sağlık bakanımızda bunu işaret eden açıklamayı bir müjde şeklinde yapmadımı ? ABD den çok önemli bir sağlık kuruluşu ülkemizde yatırım yapacağını açıkladı!! Ne müjde ama ? Aslında tüm bu planların akıl hocası perde arkasındaki ABD sonunda istediğine kavuşacak ve çökmüş olan Türk tıbbının hizmetini sırtlanıp o zaman 85-90 milyona ulaşacak bir pazardan destek adı altında para kazanacak. Ülkemizde petrol yok ama, hastaneleri çok seven alışveriş merkezine gider gibi hastaneye gitmeye alıştırılan 85-90 miyonluk bir pazar!!oluşturulmuş olacak. İşte filmin sonu bu sayın Ersoy. Bakanlığımızın ve hükümetimizin bu konuda kimsenin aklına ihtiyacı olduğunu sanmıyorum. Saygılarımla.
0
Cevapla
Dr.Cevdett
Hizmet veren sağlık personelinin motor görevini üstlenmiş kitle olan biz hekimler sağlıkta dönüşümden hep olumsuz etkilendik. Maalesef bakanlığımız şu ana kadar sürekli periferdeki biz hekimlerin sıkıntılarını ve çözüm önerilerini duymazdan,görmezden ve bilmezden geldi. Sadece merkezde masa başında ürettikleri genelge,yönetmelik tüzüklerle sıkıntılarımızı çözdüklerini sanarak dahada katmerleştirdiler. Bunun sonucu olarak yorgun ,bitkin, yaptığı işten keyif almayan bir hekim kitlesi oluştu. Biz onlardan çözüm beklemiyor, kendilerine çözüm öneriyoruz. Çözüm için geç olmadan artık çalışanlarının sözlerine kulak vermek zorundalar.
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir