Medimagazin logo

Beyaz gömlek

Büyükbabam askeri doktordu. <br />Anadolu'da görev yaptığı sürelerde, babam liseyi iki kez okumak zorunda kalmış.<br />Okul yok. Boş gezmesin diye bir kez daha lise sıralarına göndermişler
Beyaz gömlek
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol
Büyükbabam askeri doktordu.
Anadolu'da görev yaptığı sürelerde, babam liseyi iki kez okumak zorunda kalmış.
Okul yok. Boş gezmesin diye bir kez daha lise sıralarına göndermişler.
Sonra büyükbabam general rütbesiyle büyük merkezlere geçtiğinde de oğlunu, eğitimi için Almanya'ya göndermiş. O sırada I. Dünya Savaşı patlamış ve babam da 1-2 yıllık eğitimden sonra Türkiye'ye dönmek zorunda kalmış.
Bankacıydı. Yüksek eğitiminin olmayışının kariyerinde zaman zaman önüne engeller koyduğunu gördüm.
Ancak devlet bankasından emekli olup özel bankalara geçtikten sonra çok ileri yaşlarında genel müdür olabildi.
Babamdan Anadolu'nun, babasının görev yaptığı Suriye'nin küçük yerleşim birimlerindeki yaşamları çok dinlemişimdir.
Doktorların fedakârlıkla ama bundan onur duyarak görev yaptıklarını anlatırdı.

"Oğlumun yüksek eğitimi için İstanbul'a tayinimi ....................." diye başlayan bir dilekçeyi aklından bile geçirmemiş.
Tıp fakülteleri, dönemin aydınlanma odaklarıydı. Aydın idealistlerin yetiştiği ocaklardı.
Siyasi tepki mitinglerini tıbbiyeliler başlatırdı.
Sarayın jurnalcilerinin gözleri, kulakları tıbbiye mekteplerindeydi.
Özgürlük ateşleri orada yanardı, genç doktorlar Osmanlı'nın ücra köşelerine oradan pırıltılar taşırlardı.
...........................

Profesör Türkân Saylan'ın genç doktorları Anadolu'nun, Trakya'nın yaşam koşulları daha zor köşelerine gitmeye çağıran yazısını okurken duygulandım. Babamdan dinlediklerimi anımsadım.
Doktorlar meslekleri gereği toplumda en fazla aranan, benimsenen, saygı duyulan, yürekleri teşekkür duygularıyla ısıtan hizmet adamlarıdır.
Onların toplum üzerinde etkileri derindir.
Sözlerine güven duyulur.
Kişi, kendisinin ya da eşinin, çocuklarının, yakınlarının yaşamını kurtaran, acısını dindiren doktora kalbini sıcak tutar, ona güvenir.
O nedenle doktorlar sadece sağlık hizmeti sunmak için değil, bunun ötesinde Atatürk Cumhuriyeti'nin laik, demokrat, çağdaş, insan haklarına dayalı sosyal adalet ilkelerini de taşıyan, aşılayan misyonerler olmalıdır.
Yıllarca öyle oldu.
Doktor "tüccar" değil, "idealist" idi.
Yaşam coğrafyası konfora, yol haritasında pusulası kazanca endekslenmiş değildi.
Bugün de pek çok doktorumuzun ve sağlık personelimizin aynı heyecanı ve temiz duyguları taşıdığına inanıyorum.
............................


Ancak...
Değişim ve dönüşüm parasal değerler ekseninde hız kazanarak ve değerleri parçalayarak ilerliyor.
Eğitim sistemleri uzmanlaşmaya yönelirken felsefeden kopuyor.
Mesleklerin felsefeden yoksun kalmaları sonucu değişim ve dönüşüm döngüsünde savrulmalar oluyor.
Ve işte... Görüyorsunuz göreceli olarak gelişmemiş yörelere doktor ve sağlık personeli göndermek artık giderek sosyal yara halini alan bir sorun...
Tıp fakülteleri, siyasal ve sosyal olaylardaki nabız atışlarını yansıtan kurumlar olmaktan çıkmakta.
Ve bu gerçek, kendini daha sonraki yıllarda çok acı yaşam kesitlerinde yansıyarak gösteriyor.
Profesör Türkân Saylan'ın Radikal'de yayımlanan yazısı, o görüntülerden sadece biri...
Uğur Dündar'ın programlarında ekrana taşınan tıp skandalları da öyle...
Gene vurguluyorum ki... Elbette doktorlarımızın içlerinde hâlâ o tertemiz heyecanı, derin felsefeyi taşıyanlar pek çok ama ya öyle olmayan ve sayıları da azımsanmayacak sapmalar?..
.............................


Sadece tıp mı?
Bozulma, çürüme her sektörde...
Bütün renkler kirleniyormuş. En hızlı kirleneni elbette beyaz olmuş.
O nedenle beyaz gömlekliler için bu satırlar...

Güneri Civaoğlu-Milliyet
beyaz
gömlek
Bu habere ilk yorumu siz yapabilirsiniz...
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir