Medimagazin logo

Üniversite Hastanelerinde Kriz Kaygısı Yüksek

İktidarın üniversitelere soğukluğu, sağlığa zararlı. Yatırım bütçeleri, ´döner sermayeleri var´ diye kaldırılan üniversite hastaneleri zorda
Üniversite Hastanelerinde Kriz Kaygısı Yüksek
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol
İktidarın üniversitelere soğukluğu, sağlığa zararlı. Yatırım bütçeleri, ´döner sermayeleri var´ diye kaldırılan üniversite hastaneleri zorda


Son aylarda özellikle Maliye Bakanlığı´nın kamu kurumlarının devlet hastanelerine 2005 yılı borçlarını silmesi nedeniyle birçok hastanenin mali kriz içine girdiğini, tıbbi malzeme firmalarının bazı hastanelere haciz işlemi başlattığını, başhekimlerin acil durum bildiren demeçlerinden bütün kamuoyu öğrendi.

Hükümetin sağlık hizmetlerini piyasa egemenliğine sokan ve başta ilaç olmak üzere sağlık tüketimini teşvik eden politikalarının sağlık sektöründe mali bir krize yol açacağını ve bu durumun aslında ´piyasa rasyonalitesi´ bakımından da kabul edilemez olduğunu başta Türk Tabipleri Birliği olmak üzere birçok uzman dile getirdi ama hükümet birçok konuda olduğu gibi sağlık hizmetlerinde de "ben yaptım oldu" tutumunu sürdürmeye devam etti. Henüz kimse tam hesabını bilmese de son iki-üç yılda milyarlarca dolar tamamen dışa bağımlı hastane hizmetleri sistemi üzerinden uluslararası şirketlere ve onların yerli ortaklarına transfer edildi.

Deniz bitti!
Son yirmi yılda bireysel çıkarın tahrip edici etkisine giren büyük bir hekim grubu da ´performans´ adı altında hastane döner sermayelerinden daha fazla gelir elde ederek bu sürecin kaygılı destekçisi olmak durumunda kaldı. Şimdi birçok hastanede ´deniz bitmiş´ görünüyor ve geçen yıllarda oluşan tüketim kalıplarının basıncını gündelik yaşamlarında hisseden binlerce hekim kara kara düşünmeye başladı.

Devlet hastanelerinde yaşanan bu mali krizin daha şiddetlisi bugünler-de birçok üniversite hastanesinin koridorlarının, bölüm toplantılarının, akademik kurulların temel gündem maddesi haline gelmiş bulunuyor. İşbaşındaki hükümetin üniversite hastanelerine kayıtsız kalması ve ´kendi başlarının çaresine baksınlar´ politikasını benimsemesi her geçen gün kendini daha fazla hissettiriyor ve üniversitelerdeki ´yalnızlık/çaresizlik´ duygusunu artırıyor.

Gelir transferi
Hükümet bu yıl tıp fakültelerinin sağlık yatırımı bütçesini, ihtiyaçlarını döner sermayeden sağlasınlar yaklaşımı ile kaldırdı ama aynı döner sermayelerden değişik kalemler yoluyla yüzde 20 dolayında Hazine´ye gelir transfer ediliyor. Üniversite hastaneleri her ay hastanenin toplam cirosunun (kârının değil lütfen dikkat) yüzde 15´ini Hazine payı olarak ödemek durumunda bırakılıyor. Aslında uzunca bir süredir hemen hemen bütün ihtiyaçlarını döner sermayeden karşılayan üniversite hastanelerinin döner sermayesinden Hazine payı alınmaması gerekiyor. Bugünlerde birçok üniversite hastanesi geri ödeme kurumlarının geri gönderdiği faturalar, faturada görünen her şeyin epikrizde olmasını şart koşan ve bu nedenle asistanların vakitlerini bilgisayar başında geçirmelerine neden olan bürokrasi, birçok faturada üniversite hastanelerinin eğitim hastanesi olduğunu dikkate almadan yüzde 25-30 kesinti yapılması gibi uygulamalardan bunalmış durumda.

Yine özellikle cerrahi girişimlerin her ameliyat için belirlenmiş paket ücreti şeklinde (Bu pakette, ameliyat ücreti, yatak, tıbbi malzeme vs hepsi dahil) ödenmesi üniversite hastanelerini ekonomik rasyonalite nedeniyle düşük standartlı hizmet üretmeye yöneltiyor. Örneğin üniversite hastanesinde MR için 80 YTL alınabiliyor, bu tetkik özel sağlık kurumlarında 800 YTL ve bu kurumlar aradaki farkı ya hastalardan ya da özel sigorta şirketlerinden alıyorlar. Bu nedenle özel sağlık kurumları yüksek kârlarla çalışırken, üniversite hastaneleri bazı hizmetleri zarar ederek yapmaya devam ediyor. Sonunda birçok üniversite hastanesi piyasaya borçlu durumda, bunun ötesinde döner sermayeden çalıştırdığı personelin maaşlarını veya hastane personeline dağıtacağı döner sermaye paylarını ay sonunda para bulmak için ´saçını başını yolarak´ sağa sola telefon eden yetkililer sayesinde ödeyebiliyor.

Üniversite hastanelerini bugünlerde zora sokan diğer önemli bir sorun da hemşire sıkıntısından kaynaklanıyor. Bu hastanelere memur sınavı yoluyla gelen hemşire sayıları yetersiz ama esas önemlisi son olarak çok sayıda hemşire Emekli Sandığı güvencesi nedeniyle sağlık bakanlığı kadrolarına geçiyor.

Personel alımında sorun
Üniversite hastanelerine, ´başınızın çaresine bakın´ deniliyor, ama döner sermayeden personel alımı için Maliye Bakanlığı izni gerekiyor; bunu sağlamak için bile değişik düzeylerde ´iş takibi´ yapmaya ihtiyaç oluyor.

Ne yazık ki hükümetin üniversitelere olan ´soğukluğu´, ülkemizin sağlık hizmeti üretimi ama esas sağlık, insan gücü ve eğitim bakımından çok önemli işlevleri olan üniversite hastanelerinde bir kriz kaygısı yaratıyor.

Dileriz bu kaygı gerçeğe dönüşmeden hükümet düzeyinde konu ele alınır ve en azından üniversite hastanelerinin döner sermaye gelirlerinin tümünü kullanabilmeleri ve ihtiyaç duydukları sağlık personelini almaları önündeki engeller bir an önce kaldırılır.



Prof. Dr. Şükrü Hatun: Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi
üniversite
hastanelerinde
kriz
kaygısı
yüksek
Yorum (1)
Frankie Bellevan
emeğinize sağlık hocam.düşündürücü güzel bir yazı olmuş.
1
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir