Medimagazin logo

"Kazık yedim hastane sahibi oldum"

Köy bakkalının oğlu olarak dünyaya gelen Turgut Aydın, şimdi teknoloji ve kalite bakımından dünyanın sayılı hastanelerinden birinin sahibi...
"Kazık yedim hastane sahibi oldum"
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol
Köy bakkalının oğlu olarak dünyaya gelen Turgut Aydın, şimdi teknoloji ve kalite bakımından dünyanın sayılı hastanelerinden birinin sahibi...


Trabzon’un Maçka İlçesi'nin küçük bir köyünde doğdu. Geçim derdi yüzünden ilkokuldan sonra okuyamadı. 15 yaşında geldiği İstanbul'da iş hayatına Sultanhamam'daki bir tornacı atölyesinde atıldı. Havlu asacağı ve kapı kolu imalatı yaptı. Bu işi sırasında atıldığı tekstil piyasasında Türkiye'nin en büyük tekstil devlerinden Aydın Örme A.Ş.'yi ortaya çıkardı...

Özel bir hastanede ameliyat olan gelinine çok yüksek fatura çıkarılınca, hastane sahibi olmaya ve bu işi kimsenin hakkını yemeden yapmaya yemin etti...

Şimdi, Türkiye'nin teknoloji ve kalite anlamında dünyayla yarışan hastanelerinden birinin sahibi... İçinde kalan tek ukte ise, yabancı dil bilmemek...

Bu ilginç ve başarılarla dolu hayat hikâyesi, Memorial Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Aydın'a ait. İşte, sağlık sektöründe yeniliklerin öncüsü 61 yaşındaki Turgut Aydın ile, başarısının sırrı, özel hayatı ve muhafazakâr kimliği ile ilgili dobra dobra bir söyleşi...


KAZIK ATTILAR

- Gelininize çok yüksek bir fatura çıkarıldığı için hastane sahibi olmaya karar verdiğinizi söylüyorsunuz. Şimdi siz müşterilerinize nasıl davranıyorsunuz?


Hiç unutmam, faturada 150 iğne yapıldığı gösterilmişti. 'Bu kadar iğne vurulsa adam ölür' diyerek hastane yetkilileriyle kavga ettim. O gün orada, 'ben bir gün hastane sahibi olursam, kimsenin hakkını yemeyeceğim' diye yemin ettim. Şimdi, hastanemde bütün faturaları tek tek kontrol ettiriyorum. 'Aman bir yanlışlık olmasın, kimseden haksız yere para almayalım' diye.

- Peki, sağlık sektöründeki yöneticilik mi, yoksa tekstil patronu olmak mı daha zor?.. Sizin için hangisi öncelikli?


Ben tekstili hep zor bilirdim. Ama sağlık sektörü çok daha zor. Yönettiğiniz insanlar doktor, okumuş, akıllı insanlar... Hastane yönetiminde başarılı olabilmek için, iyi bir sağlıkçı, iyi bir otelci, iyi bir restorancı ve iyi bir işletmeci olmak gerekiyor. Üstelik size başvuran insan duygularının en dorukta olduğu zaman geliyor. Sürekli disiplin ve en yeni teknolojileri arayıp bulmak şart. Yoksa, başarılı olamazsınız. Tekstilde böyle bir sorun yok. Ancak ikisi de benim çocuğum gibi, birbirinden ayıramam.

- Oğlunuz ünlü işadamı Ahmet Nazif Zorlu'nun kızıyla evli. Dünürünüzle rakip misiniz? İlişkileriniz nasıl?


Ahmet Bey'in benim en beğendiğim özelliği ticaretle özel hayatını birbirine karıştırmaması. Damat filan dinlemez, 'ticaret, ticarettir' der. Mal alım satımında kimseye iltimas geçmez. Çok dürüst bir işadamıdır. O işine gelirse bana mal satar, ben de işime gelirse alırım. Ancak, Memorial Hastanesi'nin bugünlere gelmesindeki maddi ve manevi desteğini unutamam.

- 3 çocuğunuz var. Çocuklarınızdan birinin doktor olmasını ister miydiniz?


Bu zamana kadar çocuklarımı meslekleri konusunda hep yönlendirdim. Büyük oğlumu tekstille ilgilendiğim için, tekstil mühendisi yaptım. Küçük oğlum işletmeci oldu. Kızımın doktor olmasını isterdim, ama maliye okudu. Şimdi çok iyi bir iş kadını.

- Eğer okuyabilseydiniz, hekim olmak ister miydiniz?


Ben ilkokulu bitirdikten sonra okuyamadım. Ama okusaydım bile, bu hekimlik olmazdı. Çünkü, babamın gücü buna yetmezdi.

- Bugüne kadar isteyip de yapamadığınız bir iş oldu mu?


Aklıma koyduğum her şeyi yaptım. Hangi işi yüklendiysem, başardım. İçimde tek bir ukte kaldı, o da lisan öğrenemedim. Ancak bu eksikliğimi de çocuklarımla kapattığımı düşünüyorum. Üçü de çok iyi lisan öğrendiler.

Muhafazakârsam, bütün insanları sevmek zorundayım

- Kamuoyunda muhafazakâr kimliğinizle tanınıyorsunuz. Oysa, birçok Yahudi ile ortaklıklar kurduğunuzu söylüyorsunuz. Bu konuda tepki aldınız mı?


Bu yönüm özellikle sağlık sektöründe çok dedikodu konusu oldu. Evet, ben dinime bağlı bir insanım. Ancak bu, farklı din gruplarıyla iş yapmayacağım anlamına gelmiyor. Yeniliklere açık olmazsak, nasıl kalkınırız? Yabancılarla hâlâ birçok alanda ilişkilerim sürüyor. Kim işini iyi yapıyorsa, ben onunlayım. Zaten iyi bir muhafazakârsam, bütün insanları sevmek zorundayım. Bakın, benim bir gelinim de Rus'tur. Kendi isteğiyle Müslüman olmuştur.

- Bu kadar iş arasında ailenize zaman ayırabiliyor musunuz?

- Eşinizin başarınızdaki rolü nedir?


Maalesef! 41 yıllık eşim Zehra Aydın, bugünlere gelene kadar büyük fedakârlıklar yaptı ve hâlâ da devam ediyor. Birlikte çok büyük sıkıntılar çektik, yükselmemiz de birlikte oldu. Çocukların giysilerini hep o dikerdi. Ben çok geç saatlere kadar çalışırdım. Hakkını ödeyemem.

- Sizce başarının sırrı nedir?


Çalışmak...Çalışmak... Çalışmak. Tabii, ticaret kafası da lâzım. İşi bilmek gerekir.

Karadenizli erkek çocuk sever!


Turgut Aydın'ın kızından 2 kız torunu, büyük oğlundan ise 2 erkek torunu var. Torunlarını çok sevdiğini belirten Aydın, espriye de patlatıyor: "Karadeniz'de, 'Oğlumun oğlu olsun, kızımın kızı da olsa olur' derler. Karadenizliler erkek çocuğa çok düşkündür.

Bugün
"kazık
yedim
hastane
sahibi
oldum"
Yorum (4)
Cevdet Tokat
Neylersin ölüm herkesin başında, Uyudun uyanamadın olacak. Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında Bir namazlık saltanatın olacak, Taht misâli o musalla taşında. Cahit Sıtkı böyle diyor ve 46 yaşında hayata elveda diyor. İnsanoğlunun bu durumda yerlerin ve göklerin sahibine teslim olmaktan başka tesellisi yok.
4
Cevapla
ahmet tevfik ozan
AYNALAR Ey.. aynalar karşısında, süslenen/ İhtiyar kadınlar!.../ Yere saçılan mücevherler../ Ismarlanan kumaşlar.../ Hepsi hepsi avunmak için, biliyorum/ “Bu dünyanın düzeni!..” diyeceksiniz!/ Oldu olacak/ Bana da kulak verin/ Yaşlanan, aynalar değil; sizlersiniz!../ ahmet tevfik ozan
1
Cevapla
ömer faruk atay
Bu güzel yazısından dolayı Sayın Prof.Nesrin Aştı'ya teşekkür ederim.Arada bir böyle yazılar yazmak gerekir ki hayatımızın kıymetinin ve tadının farkına varalım.Yaşlı bir insan nostalji sınırları içinde kalmamalı ve her türlü yeniliğe açık olmalıdır.Yeni sözler,yeni şarkılar,yeni şiirler,yeni teknoloji ile tanışmalı hele yaşlı hekimler tıbbi bilgilerini formatlamalıdırlar.Eğer maddi gücünüz varsa eşiniz hariç dahil herşeyi yenilemelisiniz.Yahya Kemal şöyle diyor: Ölmek kaderde var,yaşayıp köhnemek hazin, Bir çare yokmudur buna ya Rabbülalemin. Çare, güzel olan her yeniye açık olmak ve eskiyi silebilmekdir.Tabii vatanımız,milletimiz,kültürümüz eskimez ebedi değerlerimizdir.Bunu bilmek kaydıyla...Sağlıcakla kalın.
1
Cevapla
ercan durmaz
farkında mısınız artık insanlar rahatça ölemiyor bile;adam gelmiş 80 yaşına akciğer kanseri olmuş,ex duhul gelmiş hastaneye hala cpr yapılıyor.yani dr resüsitasyon endikasyonu koyuyor bu hastaya,çok yazık.ölümü ehcilleştirmek diye birşey var bilir misiniz?daha doktor ölümü ehcilleştirememiş,hasta yakını nasıl bağırmasın çırpınmasın.
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir